Uçurtma Avcısı

Halid Hüseyni'nin ilk romanı
(The Kite Runner sayfasından yönlendirildi)

Uçurtma Avcısı (Özgün adı: The Kite Runner), Afganistan doğumlu Amerikalı yazar Khaled Hosseini'nin (Halid Hüseyni) ilk romanıdır. Kitapta dostluk, arkadaşlık, sevgi, ihanet, barış temalarına değinilmiştir. 2003 yılında yayımlanan kitap, bir Afgan tarafından İngilizce yazılmış ilk romandır. The New York Times'ın en çok satanlar kitaplar listesinde bir numaraya kadar yükselmiştir.

Uçurtma Avcısı
The Kite Runner
Kitabın Türkçe basım kapağı
YazarKhaled Hosseini
ÇevirmenPüren Özgören
Ülke ABD
 Afganistan
Dilİngilizce
KonularDostluk, arkadaşlık, sevgi, ihanet, barış
TürRoman
YayımHaziran 2003 (özgün)
Mayıs 2004 (Türkçe)
YayımcıEverest Yayınları
Sayfa375
ISBN1-59448-000-1 (özgün)
978-975-289-517-1 (Türkçe)

Konu değiştir

Kitapta, Afganistan'ın Kâbil kentinin Vezir Ekber Han bölgesinden bir Peştun olan Emir isimli bir çocuğun hikâyesi anlatılmaktadır. Emir, çocukluk arkadaşı ve süt kardeşi olan Hasan'a ihanet edişini unutamamaktadır. Hikâye; Afganistan'da monarşik krallığın çöküşü, Sovyet işgali, ülkeden Pakistan'a ve Amerika'ya toplu göç ediş ve Taliban yönetimi gibi kargaşalı bir ortamda kurgulanmıştır.

Kitabın özeti değiştir

Emir ve Hasan, Kabil’de, monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuktur. Emir, zengin ve yardımsever bir iş adamının oğludur. Hasan ise, ülkede pek sevilmeyen bir Hazara çocuğudur. Hasan’ın babası Ali'nin, Emir’in babasıyla yakın bir arkadaşlığı vardır ve aynı zamanda onun hizmetini yapmaktadır. Hasan okumayı ve yazmayı bilmez. Emir, Hasan’a yazdığı hikâyeleri okur. Bir gün Emir bir hikâye yazarken, o esnada Emir'in babasının en yakın dostu olan Rahim Han içeri girer ve yazdığı hikâyeyi okumak istediğini söyler. Okuduktan sonra çok beğendiğini ve iyi dileklerini iletir.

Kabil’de her yıl düzenli olarak uçurtma şenliği düzenlenir. Bir gün uçurtma yarışı yapılır ve bu yarışmaya Emir ve Hasan da katılır. Yaklaşık 100 uçurtmadan sadece iki uçurtma kalmış ve son uçurtmayı da Emir koparmış ve kazanmıştır. Hasan kopan uçurtmayı yakalamak için Emir’e söz verir ve uçurtmanın peşinden koşar. Hasan uzun bir süre sonra gelmez. Emir, Hasan’ı merak eder ve onu aramaya başlar. Yaşlı bir satıcıya Hasan'ı sorar. O da elinde uçurtmayla, onu kovalayan birkaç çocuktan kaçarken gördüğünü söyler. Emir bunun üzerine tedirgin olur ve aramaya devam eder. Kısa bir süre sonra bir ses duyar, hemen oraya yönelir. Orada, mahallenin en kötü çocuğu olan Assef ve arkadaşlarının Hasan’ı kıstırdığını görür. Hasan'ın elindeki uçurtmayı isterler. Hasan ise cesur ve hiç tereddütsüz bir şekilde “Hayır, uçurtmayı Emir Ağa'ma götüreceğime söz verdim.“ der. Assef, o zaman Hasan'a hayatı boyunca unutamayacağı bir şey yaşatacağını söyler ve arkadaşlarıyla birlikte Hasan’ı dövdükten sonra ona tecavüz eder. Bütün bu olanları bir duvarın ardından gizlice izleyen Emir ise korkar ve hiçbir şey yapmadan, arkasına bile bakmadan koşarak oradan uzaklaşır. Emir, o günden sonra Hasan’ın yüzüne bir daha bakamaz ve ondan utanır.

Hasan her gün Emir’in işlerini erkenden bitirip ona gözükmeden geri yatar. Emir, babasına Ali ve Hasan'ın artık burada kalmalarını istemediğini söyler ama babası bu söylediklerine sinirlenip Emir'e ters tepki verir. Bu duruma dayanamayan Emir, Hasan’ı bu sefer hırsızlıkla suçlar. Ali, artık daha fazla hizmetlerinde çalışamayacağını söyler ve Hasan'la oradan ayrılırlar.

Kabil’de çıkan devrim savaşı nedeniyle Emir ve babası ülkeyi terk ederler. Hayatlarını ABD'de, Kaliforniya'da sürdürmeye başlarlar. Ama Emir, geçmişte yaşadıklarını unutamaz. Hasan’a yaptıklarından dolayı büyük utanç duyar. Emir zamanla büyür ve okulundan mezun olur. Babası ise artık bir bit pazarında çalışmaktadır. Emir, pazarda saygın bir kişi olan General Taheri’nin yegâne kızı Süreyya’ya âşık olur. Bu sırada Emir, bir kitap yazmaktadır.

Emir, sonra Süreyya ile evlenir. Evlendiklerinden bir ay sonra Emir’in babası ölür. Emir çok üzülür. Kısa bir süre sonra da Emir’in yazmış olduğu kitap yayımlanır. O gün Emir’e Pakistan'dan bir telefon gelir. Arayan Rahim Han’dır. Rahim Han, Hasan’ın başının belada olduğunu söyler ve Emir’i Pakistan’a çağırır. Emir, duyduklarının üzerine dayanamayıp Pakistan’a gider. Yanında Rahim Han’a hediye olarak, yazmış olduğu kitabı getirir. İçinde ise "Rahim Han'a... Daha yazmayı bile öğrenememişken, o hikayelerimi dinlerdi." yazıyordur. Fakat Rahim Han çok hastadır. Emir’e Hasan’ın yazmış olduğu mektubu verir. Hasan ona mektup da yazmayı güzelce öğrenene kadar yazmadığını, yeni yeni İngilizceyi öğrenmeye çalıştığını, Farzana adında bir karısının ve Sohrab isminde bir de oğlunun olduğunu söyler. Rahim Han, Hasan’ın bir çatışma sırasında öldüğünü ve karısının da onu kurtarmak isterken vurulduğunu da anlatır. Emir, Sohrab’ı sorar. Onun da yetimhanede olduğunu öğrenir. Ayrıca Emir, babasının kendisini yıllarca kandırdığını ve Hasan’ın kardeşi olduğunu öğrenir.

Emir, Rahim Han’ın ayarladığı bir şoför (Ferit) ile Kabil’e gider. Vicdanını rahatlatmak için eline fırsat geçer. Kabil’e döndüğünde her şeyin daha kötüye gittiğini fark eder. Sohrab’ı ararlar ve uzun süre sonra onun izini bulurlar. Bir adamla tanışır ve onun karşısına tek başına çıkar. Ona ne için Kabil’de olduğunu anlatır. Adam sonra Sohrab’ı çağırır. Onu köle gibi kullanmaktadır. Daha sonra Emir, adamın Assef olduğunu anlar. Assef ile Emir tartışırlar ve Assef Emir’i fena bir biçimde döverken Sohrab, Emir’in Hasan’a hediye ettiği sapanı çıkararak Assef’in sol gözünü isabet alır ve vurur. Assef acıyla bağırır. Onlar da kaçar. Ferit kapıda bekler, arabaya atladıkları gibi Pakistan’a giderler.

Emir, Rahim Han'ın hayatını kaybettiğini öğrenir. Emir, Süreyya’yı arar ve olanları ona anlatır. Emir Sohrab’ı da yanına alarak Kaliforniya'ya döner. Süreyya ile Emir'in uzun zamandır çocukları olmadığı için Sohrab'ı çocukları gibi büyütmek isterler. Süreyya’nın babası bu duruma karşı çıkar, ama Süreyya babasına gerekli cevabı verdikten sonra bir şey söyleyemez.

Bir gün birlikte bir parka giderler. Emir, Sohrab’a orada gördüğü bir uçurtmayı alır ve ona uçurmayı öğretir. Şimdi Hasan’ın yerinde oğlu Sohrab vardır. Yani makarayı o tutuyordu, ipi ise Emir... Beraber parktaki çocuklarla yarışarak diğer uçurtmaları koparırlar. Emir, Hasan'ın uçurtma koparma taktiklerini Sohrab'a öğretir. Emir, son kopan uçurtmayı yakalayacağına dair Sohrab’a söz verdikten sonra uçurtmanın peşinden deliler gibi, çocukça koşmaya başlar.

Karakterler değiştir

Karakter Açıklama
Emir Hikâyeyi anlatan baş karakterdir. Söylediğine göre 1963 yılında Kabil'de doğan Emir, annesini doğarken kaybetmiştir. Emir, babasından biraz olsun sevgi ve ilgi görebilme isteğine sahiptir ve ona pişman olacağı davranışlar yaptırmaktadır. Bu davranışlardan zarar gören, en yakın dostu olduğunu itiraf edemediği Hasan'dır. Hikâye boyunca Emir'in monarşik Afganistan'dan ABD'ye geçişi, uyumu, hizmetkarın oğlu Hasan ile çocukken aralarında geçenler ve bunun Emir üzerindeki sosyal, psikolojik ve etnik etkileri detaylı bir biçimde anlatılmaktadır.
Hasan Baş karakter Emir'in çocukluk arkadaşı ve hizmetkarın oğludur. Emir'i gördüğü dönem boyunca ona hep sadık ve bağlı kalmıştır. Hazara olduğu için tıpkı diğer Hazaralar gibi hor görülür ve dışlanırdı. Yine bu sebepten dolayı kaynaklanan bir olayda Emir, Hasan'ı korumadığı ve onun hayatının en büyük darbesini yemesine göz yumduğu ve daha sonra ona yaptığı kötülüklerden dolayı, kendini affetmemiştir. Kitabın ilerleyen bölümlerinde Hasan ve Emir arasındaki trajik gerçek ortaya çıkmıştır. Bu olay ve sonrasında yaşananlar Emir'in kendisini biraz da olsa affetmesine olanak sağlamıştır.
Assef Kitabın içindeki sadist ve pedofil tecavüzcü karakterdir. Emir'in oturduğu mahallede çocukluğunu geçirmiş olan Assef, Alman bir anne ile Peştun bir babanın çocuğudur. Gençken Hasan'a ve diğer çocuklara yaptığı kötülükler, yetişkinken de Taliban yetkilisi olarak yaptığı zulümler Assef'i kitabın en gaddar karakteri yapmıştır.
Baba Emir'in babasıdır. Çevresi tarafından güçlü, yardımsever ve nüfuzlu biri olarak bilinir. Emir'e yeteri kadar ilgi ve sevgi göstermemektedir. Geçmişte hizmetkarı Ali'nin eşinden gayrimeşru bir oğlu, Hasan olmuştur. Ancak bu gerçeği yalnızca Hasan'ın annesi, Baba ve Baba'nın arkadaşı Rahim Han bilmektedir. Bu gerçeği Emir, Rahim Han'dan 38 yaşındayken Peşaver'de, Pakistan'da öğrenmiştir. Hasan ise hiçbir zaman öğrenememiştir.
Ali Baba'nın hizmetkarıdır. Hazara'dır, bu sebeple diğer etnik kökene mensup kişiler tarafından hor görülmektedir. Ali, kısırdır ve oğlu Hasan'ın Baba'nın karısıyla yaşadığı ilişki sonrası dünyaya geldiğini bilmektedir; ancak Hasan'ı kendi oğlu gibi sevmektedir. Ali, oğlu Hasan'la birlikte Emir yüzünden yaşanan bazı olaylardan sonra Baba'nın evini terk etmiştir. Daha sonra Hazaracat'ta mayına basıp ölmüştür.
Rahim Han Baba'nın en yakın arkadaşı ve iş ortağıdır. Emir'e Baba ve Hasan hakkındaki gerçeği o söylemiştir. Zaman zaman Emir'in duygu dünyasına hitap etmiştir.
Süreyya Emir'in eşidir. Babası Afganistan ordusunda önemli biri olan General Taheri'dir.
Sohrab Hasan'ın oğludur. İsmini, Hasan'ın çok sevdiği bir Fars destanı kahramanından almıştır. Babası ve annesi Şii Hazara oldukları için Taliban militanları tarafından kurşunlanıp öldürülünce derme çatma bir yetimhaneye konulur. Bu yetimhanedeki çocuklar Taliban üyelerinin cinsel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmaktadır ve Sohrab bu şekilde Taliban'ın eline düşer, militanların sistematik olarak tecavüzüne uğrar. Daha sonra Emir onu Assef'in elinden kurtararak kendi yanına alır.
Ferit Emir'e zorlu Afganistan yolculuğunda yardımcılık yapan fakir ve 5 çocuk babası Afgan.

Filmi değiştir

Kitabın; İsviçreli yönetmen ve senarist olan Marc Forster tarafından çekilen, 2007 yılında vizyona giren ABD yapımı bir film uyarlaması da mevcuttur. Film, çeşitli ödüllere aday gösterilmiştir.

Kaynakça değiştir

  1. https://www.hurriyet.com.tr/egitim/ucurtma-avcisi-kitabini-kim-yazmistir-ucurtma-avcisi-kitabi-ozeti-konusu-ve-karakterleri-41812206 14 Temmuz 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.