Tartışma:Yukarıkırzı, Aydıntepe

Vikiproje Türkiye (Başlangıç-sınıf, Az-önem)
VikiProje simgesi Bu madde, Vikipedi'deki Türkiye maddelerini geliştirmek amacıyla oluşturulan Vikiproje Türkiye kapsamındadır. Eğer projeye katılmak isterseniz, bu sayfaya bağlı değişiklikler yapabilir veya katılabileceğiniz ve tartışabileceğiniz proje sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
 Başlangıç  Bu madde Başlangıç-sınıf olarak değerlendirilmiştir.
 Az  Bu madde Az-önemli olarak değerlendirilmiştir.
 
 BAYBURT'TA ERMENİ MEZALİMİ
Bayburt’a giren keşif kolları Bayburt kasabasında bir katliam sahnesi görmüşlerdir. Buradaki mezâlimi Arşak  ismindeki azılı komiteci idâre etmiştir. (Arşak fecayii aşağıdaki şekilde tertib ve icrâ etmiştir. Bayburt hakkındaki mazbata, vesika-24) :
  “Arşak maiyetine aldığı 484 Ermeniye gündüzleri talim yaptırıyor ve geceleriyse komite başlarıyla harbden önce belediye dairesi olan binada toplantılar yaparak, tertibat ve teşkilât hakkında müşaverede bulunuyor. Yalnız Bayburt ahalisinden sanatkâr bulunanların şayan-ı itimad (güvenilen) olanlarından bir kısmı sanatlarıyla iştigal ettirildiği (çalışmasına izin verildiği) gibi kendi evlerinde ikamete de müsaade ediliyor. Mütebakisi (geri kalanı) hususi binalarda iskan ve askercesine muamele tatbik edilerek teşkilât ve tertibatları (düzenlemeler, hazırlıklar) hakkında harice (dışarıya) hiçbir malûmat (bilgi) çıkmamasına gayret olunuyor.
   Müslüman ahâliye karşı gâyet ciddî davranmaları ve hiçbir sızıltıya meydan vermemeleri ve daima nasihatlerde bulunmaları hesabiyle kötü fikirleri anlaşılmamış ve hatta Of ve Sürmene havalisinde Ermeni çetelerini tenkil (uzaklaştırmak, ibret verici ceza vermek, sindirmek) maksadıyla Laz çetelerinden imdat kuvvetleri talep edildiği görülmüş ve Ruslar tarafından terkedilmiş silâhların Müslüman ahâliye tevziine (dağıtılmasına) belediye reisi olup bilâhere katledilen Hafız Süleyman Efendi’nin mâni olduğu anlaşılmıştır.

Bu suretle müslüman efkâr-ı umûmiyesini tatmin ettikten sonra 1 Şubat 1334 (1918) tarihinde her sokak ve mahalleye bir takım devriyeler çıkartarak birer bahaneyle sokaklardaki ahâli toplanmaya başlanıyor. Mahalleler arasına çıkan devriyeler tesadüf ettikleri köylüleri ve yerli ahâliyi “Arşak Paşa (Paşalık ünvanı hizmetine mükafat olarak Ermeniler tarafından verilmiştir.) çağırıyor, mühim mes’ele görüşülecektir.” Şeklinde aldatarak topluyor ve bunlar mahpushane yapılan Salih Hamdi Efendi’nin ticarethânesinde tevkif ediliyor. Hapishaneye götürülen her şahsın kapı önünde evvelâ üzeri aranıyor ve bulunan para ziynet eşyası alınıyor. Envaı mezâlim ve işkenceyle hapishâneye sokuluyor çarşı ve pazarda bulunmayanların zorla evlerine giriliyor. Para, kıymetli eşya ve ziynetleri alındıktan sonra bir kısmı kapıları önünde feci bir suretde katlediliyor. Diğer kısmı ise çeşitli zulümlerle hapishâneye sevkolunuyor. Bu hâle Şubatın üçüncü sabahına kadar devam ediliyor. 3 Şubat sabahı müslüman kadınlarının da toplanmasına başlanıyor ve topladıklarından on dört kadınla iki kızı Salih Hamdi Efendi’nin ticârethânesi karşısındaki Haydar Bey’in ahşap oteline dolduruyorlar.

   Alaturka saat üçte mevkufların (tutulup hapsedilenlerin)  katli şu surette icrâ ediliyor. İşe evvelâ Salih Hamdi Efendi’nin ticârethânesinde mevkuf bulunanlardan başlanıyor. Salih Hamdi Efendi’nin ticârethânesindeki müslüman mevkuflar, kapıdan girildiği zaman sağdan birinci odaya yirmi üç, soldan birinci odaya dört, ikinci odaya altmış, üçüncü odaya elli ve boşluğun nihayetindeki odalardan soldakine kırk sekiz ve sağdakine sekiz ki, cem’an yüz doksan üç can yerleştiriliyor. 
 Evvelâ solan birinci odada bulunan belediye reisi  Hafız Süleyman Efendi ile Kormas köylü  (Polatlı) Ahmed  ve Abraslı (Akbulut)  İrfan ve Vağandalı  (Çayırköprü) Pirî odadan çıkarılıyor. Ellerinde bulunan süngü balta ve demirle pek feci bir surette öldürülüyor, müteakiben sırasıyle diğer odalara geçerek aynı suretle mahpuslar katle başlanıyor. Gözleri önünde fecî bir surette ve vahşîce arkadaşlarının katledildiğini gören diğer mahpuslar canhıraş sadalarla bağırıyorlar ve kendilerine sıra gelince mümkün  mertebe nefislerini müdafaaya çalışıyorlarsa da bütün müdafaa imkânlarından mahrum bulunmaları yüzünden işkence ve vahşetin en büyüğüne maruz kalarak bin türlü mezâlim arasında terk-i hayat  ediyorlar. Yalnız ikinci odada bulunan altmış kişiden  Murad, Çavuş, Şevki,Saraç Hafız ve Zâhid mahallesinden Beydioğlu Sadık (Ermeniler firar ettikten sonra yangın içinden çıkarılmışlar ve halen hayattadırlar) ölüler arasına sokularak kendilerine ölü vaziyeti vererek hayatlarını kurtarabiliyorlar. Süngü ve baltayla icrâ edilen fecaat kâfi gelmiyormuş gibi cenâzeler üzerine gazyağı dökülmek ve ateşlenmek suretiyle arada sıkışık kalanlardan ölmemiş olanlar dahi yakılıyor.

    Buralardaki fecaat sahneleri kapandıktan sonra boşluğun nihayetindeki ve soldaki odada bulunan kırk sekiz kişiye sıra geliyor. Bunlar içinde bulunan Dağıstan’ın Kompo şehrine bağlı Hokal kasabası ahâlisinden olup o tarihten sekiz ay evvel Bayburt’a gelerek kunduracılıkla iştigal eden (uğraşan) yirmi iki yaşındaki Mehmed oğlu Abdullah, karşısında cereyan eden feci sahneyi görür görmez arkadaşlarını müdafaaya sevke karar veriyor, mevkuf bulundukları odanın zeminine döşenmiş kemer taşlarını müşkülatla sökerek kapıyı kapatıyorlar. Katle gelen Ermeniler vaziyeti görünce kapıyı kırıyorlar. Fakat yığılan taşlardan içeriye girilmesi mümkün olmadığından bombalarla, kurşunla bu masumlara hücum ediyorlar. Müdafaaya azmetmiş bulunan zavallılar atılan bombaları tekrar geriye atmak ve taşlarla müdafaada bulunmak suretiyle bir kısmı meşgul iken diğer kısmı  odanın beton duvarını delmeğe çalışıyor.

Bu feci sahne devam etmekteyken Haydar Bey’in oteline doldurulan on dört kadını baştan nihayete kadar soyduktan sonra çıplak bir halde Haydar Bey’in oteline bitişik Çavuşoğlu’nun oteline nakil ve birer birer katlettikten sonra oteli yakıyorlar.Bu on dört kadından üçü elbiselerinin tamamen çıkarılması hakkındaki teklife tahammül edemiyerek kendilerini pencereden dışarıya atıyorlar. Otel civarında bulunan Ermeni devriyeleri tarafından katlonuyorlar. Kendini pencereden aşağı atan kadınlardan birinin kendisiyle birlikte tevkif edilen iki kızının yukarıdan feryada başlaması üzerine hemen aşağı indiriliyorlar ve anaları önünde öldürülüyorlar. Sonra annelerinin kolları arasına verilerek gazla yakılıyorlar.

    Bu şenâat devam ederken mahalleler arasında da kıtal, yağma ve yangınlar icrâ ediliyor. Bununla beraber kasabanın güney batısında ve caddenin sol tarafında bulunan cephanelik plân haricinde ateşleniyor. Husûle gelen müthiş gürültü katliâm faaliyetinde bulunan Ermenileri şaşırtıyor. “ Kasabayı Türk kıtaları muhasara etti, toplar patlıyor!” sözleriyle kaçışmaya başlıyorlar. Salih Hamdi Efendi’nin ticârethânesinde o zamana kadar Ermenileri meşgul etmeye muvaffak olan bu kırk sekiz fedakâr oradan çıkarak gizlenmiş olan ahâliyi haberdar etmeye ve yangın içinde bulunan kasabayı söndürmeye başlıyorlar.

İşte Bayburt fecâat ve mezâlimi bu suretle tertib ve icra olunuyor. (yapılıyor)

   Ermeni kıtalarının Türk kıtaları karşısında ricatlerinde (bozularak geri çekilme) yol  üzerinde ve yakınında bulunan bilcümle İslâm köylerinin tahrib, kadın, erkek ve çocuklarının katil ve imhâ edildiği görülmüştür.”
                                                                              KAYNAK
                     EROĞLU Veysel, Ermeni Mezâlimi, İstanbul: Sebil Yayınevi, 1976,s.176-181.
"Yukarıkırzı, Aydıntepe" sayfasına geri dön.