Connecticut'ta Cadı Mahkemeleri

Connecticut'ta Cadı Mahkemeleri, Conneticut'ın 17. yüzyıldaki cadı davaları, Salem, Massachusetts'a göre uzun bir süre gölgede kalmıştır. Bunun nedeni Salem ve Massachusetts'ta ki davaların daha çok sayıda ve daha çok ses getirmesidir. Ancak Connecticut'takiler, Salem'den kırk yıl önce, New England'daki ilk cadılık denemeleri arasındaydı. Mary Johnson'ın 1648'de Wethersfield'daki cadılık itirafı, kolonilerde türünün ilk örneğiydi. Toplamda, Connecticut'ta 43 büyücülük vakası duyuldu ve bunlardan 16'sı idamla sonuçlandı. Wethersfield, 1648 ile 1668 arasında belgelenmiş dokuz suçlama ve üç idam ile hikâyenin başladığı yerdir.

Wethersfield'ın “cadıları” hem komşularının hem de zamanlarının kurbanı oldular. İlk davada, Mary Johnson'ın davasında; Johnson, Rahip Samuel Stone'un baskısı altında itiraf da bulunduğunda, Johnson'a dair herhangi bir yargılama ya da belgelenmiş bir suçlama yoktu. Johnson'ın 1648'deki idamından üç yıl sonra, evli bir çift olan John ve Joan Carrington büyücülükle suçlandı ve idam edildi. Bu çift ve yaşadıkları hakkında çok da şey bilinmemektedir. Connecticut'ın cadı tarihine ilişkin belgeler oldukça zayıftır, bu nedenle hikâyeyi bir araya getirmek de bir o kadar zordur. Wethersfield'da, olaydan 300 yıldan fazla bir süreden sonra, efsane ve gerçek arasındaki çizgi bulanıktır çünkü birçok mahkeme kaydı eksik ya da tamamen eksiktir mevcut olanlar ise ciddi şekilde taraflı açıklamalar sunmaktadır. Kurbanların ezici çoğunluğu yoksul ve genellikle geçici olduğundan, kurbanlara dair kişisel eşya vb. tarz da pek bir şey bulunmamaktadır. Kurbanların varlığına dair tek belge, davaların kendisinden gelmektedir.

İronik olarak, Wethersfield'ın cadılık tarihiyle ilgili en olan önemli bilgi kaynağı aynı zamanda birçok yanlış bilginin de kaynağıdır.

Elizabeth George Speare'nin 1958 klasiği The Witch of Blackbird Pond, şimdilerde ortaokul okuma kitaplarının başlıca türlerinden birisi haline gelmiştir. Yazar, Wethersfield çayırlarını, koylarını ve o dönemden birkaç gerçek insanı canlı bir şekilde betimleyerek romanın biyografik görünmesini sağlamıştır. Kapsamlı bir şekilde araştırılmış ve güzel yazılmış olsa da, Speare'nin kitabı aslında bir kurgu eseridir ve yetkili bir kaynak değildir. Örneğin romanda Karakuş gölünün cadısı bir Quaker'dır. Quaker'lar kesinlikle muhalif olarak görülürken, Connecticut'ta cadılar olarak zulüm görmediler. Ancak çoğu okuyucu bunu bilmez veya asla sorgulamayı düşünmez. Bu sayede gerçek ile efsane arasındaki çizgi bulanıklaşmaktadır. Yine de kanıtların çok az olmasına ve gizemle gizlenmesine rağmen, Wethersfield'ın cadı mahkemeleri öyküsü, 17. yüzyılda ki Connecticut'ını anlamak için önemlidir.

Connecticut'ta korku ve istikrarsızlık değiştir

Cadılık ile suçlananların, şeytan ile bir anlaşma imzaladıklarına, şeytana ruhlarını veya bedenlerini sattıklarına, onu Tanrı'ya tercih ettikleri ve böylece doğaüstü güçler kazandıkları düşünülüyordu. İnsanlar cadılardan ahlaki ve dini gerekçelerle nefret ediyorlardı ama aynı zamanda onlardan korkmak için pratik nedenleri vardı: cadının güçlerinin başında maleficium ya da doğaüstü yollarla başkalarına zarar verme yeteneği geliyordu. Kültürleri eğitim ve sağduyuya önem veren Püritenler nasıl olur da bu kadar tuhaf fikirlere inanabilirlerdi? Yale tarihçisi John Demos'a göre, "Korku, tüm yeni yerleşim yerlerinde yaşamın temel bir parçasıdır.[1]" ve cadılık suçlamalarını besleyen bir ortam yarattı. Wethersfield sakinlerinin kendi paylarına göre korkacakları çok şey vardı. Koyunlarını ve diğer çiftlik hayvanlarını kurt ve ayı saldırılarına kaptırabilirlerdi. Connecticut Nehri her an taşabilir ve ekinleri yok edebilirdi. Salgınlar 1647 ve 1648'de bu bölgeyi ziyaret etti ve zaten küçük ve istikrarsız bir nüfusta düzinelerce kasabalıyı öldürdü. Yerli Amerikalılar da eşit derecede tehlikeliydi. Pequot Savaşı, 1637'de Wethersfield'da bir "katliam" ile başladı; dokuz Wethersfield sakini öldürüldü, ikisi yakalandı ve tüm nüfus dehşete düştü.

Dini tartışmalar 1640'lar ve 1650'ler boyunca Wethersfield'a egemen oldu. 1650'lerde, kasabadaki Püriten cemaatinin üyeleri bakanlarını görevden almaya çalıştılar, bu da kilise üyelerinin yarısından fazlasının Hadley, Massachusetts'e göç etmesine yol açtı. Cadılıkla suçlananların ortak noktası, her birinin topluluklarının sosyal ortodokslarına meydan okumaları, böylece tekneyi sallamaları ve komşularını rahatsız etmeleridir. Bu yönden, cadılık suçlamaları bu zor zamanlarda sosyal muaf işlevi gördü ve topluluğun daha savunmasız üyelerini günah keçisi yaptılar. Sanıkların çoğu ekonomik olarak savunmasızdı veya daha önce hırsızlık vb. suçlardan hüküm giymişti. Wethersfield'ın idam edilen üç “cadısı”, Mary Johnson ve Joan ve John Carrington, zenginlik ve sosyal statüden yoksun olmalarıyla dikkat çekmektedir. Yaklaşık on yıl sonra, başka bir yoksul, Katherine Palmer (cadılıkla suçlanmıştı) ve kocası Henry, Hartford cadı paniği sırasında kaçtılar. Fakir olmasalar da büyücülükle suçlanan diğerleri, genç Püriten kolonisinde toplumun düzgün düzenine meydan okuyan sıra dışı ve hatta tartışmalı kişilerdi. Wethersfield'ın hüküm giymiş son cadısı Katherine Harrison, hızla zenginleştiği için kötülenmiştir. Genç bir kadın olarak Harrison, Hartford'da önde gelen bir ailenin hizmetçisiydi. Kocası öldüğünde, ondan yaklaşık bin pound değerinde bir mülk miras kalmıştı. Kocasının ölümünden aylar sonra, Katherine'e karşı bir dizi dava ve suçlama başladı.

Kilise ve mahkeme kayıtlarının analizine göre dönemin kadınlarının, cinsiyetlerinin başlıca özelliklerinden biri olarak zayıflık ve günaha eğilimi belirlediklerini ortaya koymaktadır. Ve tarihçi Elizabeth Reis, erkeklerin şeytanın ayartmasına dayanma yeteneklerine daha fazla güvenirken, "Kadınlar, ne kadar sıradan olursa olsun, kendi günahlarını Şeytan'la zımni bir ahit olarak yorumlamaya daha yatkındır.[2]" diye açıklıyor. Beklenti ne kadar korkunç olursa olsun, “İyi bir Püriten kadın/cadının [günahları için] tövbe etmesi gerekiyordu….[2]” Mary Johnson muhtemelen bu düşünce tarzı tarafından yönlendirildi. Bir ev hizmetçisi, iki yıl önce (önce Hartford'da ve sonra Wethersfield'da) hırsızlıktan hüküm giymiş ve kırbaçlanmıştı. İtirafında, birçok görevinden hoşnutsuz olduğunu ve “…şeytan onun birçok hizmetini yapmaya alışkındı.” olarak bir açıklamada bulundu.

Püritenler için hoşnutsuzluk terimi, Carol Karlsen'in The Devil in the Shape of a Woman (Norton, 1998) adlı kitabında, Johnson'ın itirafının açıkça yansıttığı bir duyguya göre, "kendini sosyal düzendeki yerinin üstünde düşünmek" anlamına geliyordu. Daha sonra itirafında Johnson, bir çocuğu öldürdüğünü ve zina yaptığını da itiraf etti. Bu çocuktan başka bir söz bilinmemekle birlikte, Johnson hüküm giydiğinde görünüşte hamileydi ve infazı kendi çocuğu doğana kadar ertelendi.[3] [3]

Kaynakça değiştir

  1. ^ Demos, John (2008). "John Demos". Historically Speaking. 9 (4): 7-8. doi:10.1353/hsp.2008.0068. ISSN 1944-6438. 
  2. ^ a b author., Reis, Elizabeth, 1958-. Bodies in doubt : an American history of intersex. ISBN 978-1-4214-4185-6. OCLC 1263776022. 
  3. ^ a b "Connecticut's Witch Trials". Wethersfield Historical Society (İngilizce). 19 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Şubat 2022.