Aporia, genel olarak konuşmacının konunun hangi yönü takip etmesi gerektiği, konuya nereden başlanıp nerede bitirileceği, ne deneceği hakkında yolunu yitirdiği durumun adı olarak ya da konuşmacının ne söyleyeceğini ya da düşüneceğini bilmediği bir durumda başvurduğu, genellikle yapmacıklı kuşku ifadesi olarak tanımlanır.[1][2]

18. yüzyıl İngiliz düşünce dünyasının önemli isimlerinden Samuel Johnson’a göre aporia, “retorikte, konuşmacının çok yönlü bir konuya nereden başlayacağını ya da tuhaf ve belirsiz bir konu hakkında ne diyeceğini bilemediği ve böylece durumu kendi kendisine tartıştığı durumun adıdır.” Terimin “muamma karşısında kilitlenme ya da kafa karışıklığı” anlamı özellikle İlkçağ felsefesinin yöntemsel gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Erken dönem Platon diyaloglarında Socrates, çözümlerini sunmadığı sorular ortaya koymuş ve sorduklarının makul çözümleri olmadığını da göstermişti.[3] Aporetik yöntem, daha sonradan Sokrates’in gerçeği ortaya çıkarmak için kullandığı diyalektik yöntemin önünü açmıştı. Aporia terimi, Aristoteles tarafından öznenin düşüncesinde isteme bağlı olmaksızın ortaya çıkan ya da toplumdan yahut bilgelerden edinilen ‘saygın’ kabul edilen inançlardan türeyen bağdaşmazlıklarla ilgili kafa karışıklıkları için kullanılmıştı.[4] Aristoteles’in yaklaşımı, çatışmaları uzlaştırmak için gereken asgari uyuma ulaşmak amacını güdüyordu.

Kaynakça değiştir

  1. ^ Preus, Anthony (2015). Historical Dictionary of Ancient Greek Philosophy (2. bas.). Rowman & Littlefield Publishers. ISBN 978-1442246386. 
  2. ^ Curd, Patricia (2011). The Oxford handbook of presocratic philosophy. New York: Oxford University Press. ISBN 978-0199837557. 
  3. ^ Fine, Gail (2019). The Oxford handbook of Plato (2. bas.). New York, NY: Oxford University Press. ISBN 978-0190639730. 
  4. ^ Shields, Christopher (2012). The Oxford handbook of Aristotle. Oxford: Oxford University Press. ISBN 978-0190244842.