Şablon:GM/2020-05-03

Türkiye'de 2020 koronavirüs pandemisi Türkiye'deki ilk tespit edilen COVID-19 vakası Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarafından 10 Mart 2020'de açıklandı. Ülkedeki virüse bağlı ilk ölüm ise 15 Mart 2020'de gerçekleşti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 1 Nisan 2020'de yaptığı açıklamada koronavirüs vakalarının tüm Türkiye'ye yayıldığını açıkladı. 30 Nisan 2020 itibarıyla Türkiye'de koronavirüs ile enfekte olmuş toplam 3.174 kişinin hayatını kaybettiği, toplam vaka sayısının ise 120.204 olduğu açıklandı. Mevcut vakalardan 1.514 kişi yoğun bakımda tedavi görmekte olup, içlerinden 803 kişi solunum desteği almaktadır. 48.886 hasta ise iyileşti ve taburcu edildi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 18 Nisan'da yaptığı açıklamada yurt dışında koronavirüsten 342 Türk vatandaşının hayatını kaybettiğini açıkladı. 19 Nisan itibarıyla Türkiye vaka sayısında, salgının ilk başladığı ülke olan Çin'i geride bırakarak Fransa'nın ardından en çok vaka görülen 7. ülke olurken, gerçekleşen ölüm rakamlarında ise 185 ülke arasında 12. sıraya yükseldi. Son olarak 10 Nisan'da paylaşılan verilere göre 28 bin vaka ile İstanbul en çok vakanın olduğu şehir olurken, onu sırasıyla İzmir, Ankara, Kocaeli ve Konya takip etti.

Salgın Türkiye'de sosyal, ekonomik, siyasî, iktisadî, idarî, hukukî, askerî ve dinî alanlarda birçok önemli etkilere ve sonuçlara neden olan radikal kararlar alınmasına neden oldu. Ülkede ilk, orta ve liselerde eğitim-öğretim askıya alınırken; bütün üniversitelerde bahar dönemi dersleri iptal edilerek sınavlar ertelendi. Diyanet İşleri Başkanlığı cuma namazı başta olmak üzere cami ve mescitlerde cemaatle namaza ara verildiğini duyurdu. Tüm restaurantlar, cafe, müze, dershane, kurs, alışveriş merkezi, kahvehane, spor salonları, konser mekanları, dernek, düğün salonu, piknik ve ören yerleri, park ve bahçeler ziyaretçilere kapatıldı. Ülkedeki bütün futbol ligleri ertelendi ve tüm spor müsabakaları bir sonraki açıklamaya kadar iptal edildi. Millî Savunma Bakanlığı askerî kışlalarda tüm celp, sevk ve terhis işlemlerinin bir ay boyunca ertelendiğini duyurdu. Salgının cezaevlerine sıçraması ve oluşabilecek kamu düzeninin bozulması riski ile cezaevlerindeki doluluğu azaltmayı amaçlayan infaz indirimini öngören yasanın mecliste kabul edilmesiyle yaklaşık 90 bin mahkum ve tutuklunun tahliye edilmesine başlandı. Af yasasında; terör, cinayet, uyuşturucu ve cinsel suçlar kapsam dışında bırakıldı. Hâkimler ve Savcılar Kurulu tutuklu ve acil işler ile zaman aşımı davaları dışındaki tüm duruşma, müzakere ve keşiflerin 30 Nisan'a kadar durdurulduğunu açıkladı. Dışişleri Bakanlığı, 75 ülkeden 40 binden fazla Türk vatandaşının tahliye edilerek Türkiye'ye getirildiğini belirtti. (Devamı...)


Büyük Balık, (Orj: Big Fish) , Tim Burton'ın yönettiği John August'un yazdığı 2003, ABD yapımı fantastik drama filmidir.

Daniel Wallace'ın Büyük Balık: Efsanevi Ölçülerde Bir Roman adlı romanından uyarlanan filmin başrollerinde Ewan McGregor, Albert Finney, Billy Crudup, Jessica Lange, Alison Lohman, Steve Buscemi, Helena Bonham Carter ve Danny DeVito yer alır. Will Bloom (Crudup), babası Edward (Finney) ile hiç konuşmadan geçirdiği üç yılın ardından Alabama'daki ailesinin yanına döner. Ölmek üzere olan Edward hayat hikâyesini kendi eşsiz, abartılı ve tamamen fantastik olaylara dayanan üslubuyla anlatmaya başlar (bu geriye dönüşlerde Edward'ın gençliği McGregor tarafından canlandırılır). Filmin, babasının ölümüyle birlikte projeyi alan, Tim Burton'dan önce, ilk olarak Steven Spielberg tarafından yönetilmesi planlanmıştı. Büyük oranda Alabama'da çekilen film Burton'ın Makas Eller ve Hayalet Süvari gibi filmleri kadar Gotik tonlar içermez. Eleştirmenler filmi Burton'ın başyapıtı olarak göstermişlerdir. Ayrıca film dört dalda Altın Küre'ye ve Danny Elfman'ın özgün bestesiyle de bir dalda Oscar'a aday oldu. Edward Bloom yıllar boyunca oğlu Will'e hep aynı hikâyeyi anlatmıştır: Will'in doğduğu gün, o yakalanması mümkün olmayan dev bir balığı kendi nişan yüzüğü ile birlikte yakalıyordur. Babası bu hikâyeyi Will'in düğün töreninde de anlatınca ilişkileri gerilir ve üç yıl boyunca birbirleriyle hiç konuşmazlar. Will, Paris'te gazeteci olur. Babasının sağlığı kötüye gitmeye başlayınca Will ve eşi Josephine, Alabama'ya dönerler. Uçakta, Will babasının çocukken bataklığa girdiği ve cam gözüyle ona nasıl öleceğini gösteren bir cadıyla karşılaştığı hikâyesini anımsar. Artık nasıl öleceğini bilen Edward yüzleşemeyeceği hiçbir garip durumun olmadığını bilir. (Devamı...)