Islahat Fermanı: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
Ceviri-meü (mesaj | katkılar)
İçerik genişletildi.
12. satır:
Ferman Bir Osmanlı toplumu oluşturmayı amaçlar. Irk, dil, din vb. ayrımı yapmaksızın bir Osmanlı milleti oluşturmayı amaçlar ki [[19. yüzyıl]]da devletin kötü gidişatını durdurmak amacıyla ortaya çıkan fikir akımlarından Osmanlıcılık kapsamındadır. Tanzimat Fermanı'nın amacı azınlık ısyanlarını önlemek , azınlıkları bahane ederek Avrupalı devletlerin
Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışmasını önlemek ve toprak bütünlüğünü korumaktır.
 
==Islahat Fermanı==
Bab-ı Ali tarafından ilan edilen Hatt-ı Hümâyûn (‏خط همايون‎) Islahat Fermanı Kırım Savaşın ateşkesinden 18 gün sonra, 18 Şubat 1856’da ilan edilmiştir. Islahat Fermanı Gülhan Hatt-ı Şerif reformlarını genişletmiştir.
 
Bu fermanın amacı, Millet-sistemini kaldırarak bütün din topluluklarının eşit [[vatandaşlık]] hakları sağlayarak Müslüman ve gayrimüslim Osmanlı tebaası arasında tam bir eşitlik sağlamaktır. Böylece Millet-i Rum haricinde gayrimüslimlere de devlet kademelerine memur olma yolu açılmıştır. Din değiştirme hakkı kabul edilmiş, İslâm’dan çıkmanın ölüm cezasıyla cezalandırılması usulüne son verilmiştir. [[Gayrimüslim]]lere askeri okullara gitme hakkı tanınmıştır. Ayrıca uygulanan vergilerde (bkz. cizye) de bir eşitlik sağlanmıştır. Bu anlamda 15. madde ile “eşit haklar beraberinde eşit yükümlülükler getirir” düşüncesi getirilmiştir. Böylece gayrimüslimlerin de askerlik yapma yükümlülüğü doğmuş, askerlik yapmak istemeyenlere de askerlik vergisi olan (bedel-i askerî / ‏بدل عسكري ) olanağı sunulmuştur. Bu Müslüman [[tebaa]] da para karşılığında (bedel-i nakdî / ‏بدل نقدي ) askerlik görevinden muaf olma şansını yakalamıştır.
 
Islahat Fermanı ile gayrimüslimler kendi meclislerini oluşturarak kendi meselelerini (ağırlıklı olarak yönetimsel ve dinsel) yönetmiş ve o konularda kararlar alabilmişlerdir. Aldıkları kararlar da (Rum Patrikliği Nizâmâtı, 1862, Ermeni Patrikliği Nizâmâtı, 1863 ve Hahamhâne Nizâmâtı, 1865) Batı tarafından “anayasa” (constitution) olarak anılmıştır. Ermeni Anayasası (Ազգային սահմանադրութիւն Azgayin sahmanadrowt'iwn) yazarlarından [[Krikor Odian]] daha sonra [[Kanun-i Esasi]] oluşturma komisyonunda danışmanlık yapmıştır.
 
==I. Meşrutiyet==
1875 ile 1876 yıllarında Bosna-Hersek ve Bulgaristan’da bağımsızlık talebiyle ayaklanmalar çıkmıştır. O dönemde Osmanlı dış politikasında isyanları destekleyen Rusya’ya bir yönelim hâkim olmuştur. Bu yönelime karşı 10/11 Mayıs 1876 tarihinde bir ayaklanma çıkmış, çıkan ayaklanma sonucunda sadrazam Mahmud Nedim Paşa düşürülmüş ve diğer üstü düzey mevkilere yeni kişiler getirilmiştir. Böylece Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa sadrazam, Hasan Hayrullah Efendi şeyhülislam ve Hüseyin Avni Paşa savaş dairesi başkanı olmuştur. Bu yeni isimler Mithat Paşa ile beraber Padişah Abdülaziz’i 30 Mayıs 1876 tarihinde tahttan düşürülmüş, yerine yeğeni V. Murat’ı, Mehmed Murat Efendi’yi, getirmişlerdir. İlerleyen zamanlarda bir anayasa çıkarmaya karşı olan Hüseyin Avni Paşa ile anayasa savunucu Mithat Paşa arasında büyük tartışmalar meydana gelmiştir. Sadrazam Rüşdi Paşa, Avni Paşa tarafında yer almış ve V. Murat’ın ruh sağlığının bozuk olduğu gerekçesiyle bir anayasanın kabulü için uygun zaman olmadığını ve böyle bir şeyin söz konusu bile olamayacağını savunmuştur. Hüseyin Avni Paşa 15 Haziran 1876’da Mithat Paşa’nın evinde bir toplantı esnasında tahttan düşürülmüş ve öldürülmüş olan Abdülaziz’in bir taraftarı tarafından vurularak öldürülmüştür.
 
30 Temmuz 1876 tarihinde Sırbistan-Karadağ Osmanlı İmparatorluğu’na karşı [[savaş]] ilan etmişlerdir. Aynı zamanda İngiltere de yaklaşan Osmanlı-Rus savaşını engellemek ve ayaklananlara büyük bir [[özerklik]] verilmesi amacıyla bir konferansın düzenlemesi için sıkıştırmıştır. Olası bir yabancı müdahaleye karşı koymak için Mithat Paşa bütün Osmanlı tebaasına eşit haklar sağlayacak ve planlanan konferanstan önce yürürlüğe girecek olan bir acil anayasanın çıkarılması konusunda ısrar etmiştir.
 
Mithat Paşa V. Murat’ı tahttan indirebilmek için V. Murat’ın kardeşi Abdülhamit ile konuşur ve ona anayasayı kabul etmesi koşulu ile tahtı teklif eder. Abdülhamit anayasayı kabul edeceğini ilan ettikten sonra 31 Ağustos 1876 tarihinde II. Abdülhamit sıfatıyla tahta gelir. Fakat tuttuğu sözü yerine getirmek için, özellikle de anayasa komisyonun görevlendirmek için kendine zaman verir, fakat Mithat Paşa’nın devam eden baskıları sonucu sözünü yerine getirir.
 
20 [[Ulema]] ve üst düzey [[devlet]] görevlilerinden oluşan ve gelişmeleri belirleyecek olan birinci danışma kurulu 30 Eylül 1876’da padişahın emri ile toplanmıştır. Kurula Midhat Paşa başkanlık yapmıştır. Kurula Midhat Paşa’nın hazırladığı 59 maddelik Kanûn-ı Cedîd (‏قانون جديد‎) ile Said Paşa’nın Fransız Anayasası çevirisinden oluşan bir taslak sunulmuştur. Kurulda anayasa karşıtlarının da olması sebebiyle gazetelerin de haber ettiği büyük tartışmalar çıkmıştır.[[ Bakanlar kurulu]] (Hey’et-i Vükelâ / ‏هيئت وكلا‎) oluşturulduktan sadece bir hafta sonra var olan kurulun feshine ve yeni bir kurulun oluşturulmasına karar vermiştir.
 
8 Ekim 1876 tarihinde yeni anayasa kurulu (Cemiyet-i Mahsusa) üyelerinin isimleri açıklanmıştır. Birçok kaynağa göre üye sayısı 2 asker, 10 ulema ve 13 Müslüman ile 3 Hıristiyan olma üzere toplam 28’dir. Daha etkili çalışabilmek için çalışma gruplarları yönetim ile ilgili düzenlemeler konusunda eğitilmişlerdir.
 
Anayasa taslağı oluşturulurken Midhat Paşa ve Said Paşa’nın eserlerinin yanı sıra Süleyman Hüsnü Paşa’nın Kanun-i Esasi Müsveddesi’niden ve mümkün olduğunca Belçika ile Prusya Anayasalarından yararlanılmıştır. Anayasa taslakları (toplam üç taslak) padişahın isteği doğrultusunda seçilen memurlara, ör. Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa ile bakanlar kuruluna Yıldız Sarayı’nda üzerinde çalışması için sunulmuştur. Son taslak 1 Aralık [[1876]]’da son halini almış ve 6 Haziran’da bakanlar kurulunca kabul edilmiştir.
 
[[Yıldız Sarayı]]’nda padişahın sürgün hakkı üzerinde ısrarla durulmuştur. Böylelikle, 3. paragrafında padişaha sürgün hakkının verildiği 113. madde anayasaya eklenmiştir. Bu gelişme, özellikle [[özgürlük]] hakkını ve anayasal yönetimi savunduğu politik görüşünden dolayı Londra’ya kaçmış olan ve daha sonra affedilerek 2 Kasım 1876‘da özel [[anayasa]] kurulunda üye olan Genç Osmanlılardan [[Namık Kemal]]‘de öfkeye neden olmuştur. Anayasanın çıkarılması için baskı yapan Midhat Paşa da sonunda öfkeleri dindirebilmiş ve 19 Aralık 1876’da sadrazam olmuştur.
 
23 Aralık 1876’da Kanun-i Esasi padişah tarafından kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir. Konsatntinopel Konferansına (İsanbul Konferansı) ev sahipliği yapmış olan hariciyeden sorumlu bakan Saffete Paşa 101 top atışıyla yeni anayasanın ilanı edildiğini ve bütün Osmanlı tebaasının eşit duruma getirlip haklarının ve özgürlüklerinin garanti altına alındığını duyurmuştur.
Buna rağmen Rusya, Osmanlı İmparatorluğuna kuşkuyla bakmaya devam etmiş ve bu anayasayı da öne alınnmış göstermelik bir çözüm olarak değerlendirmiştir. 5 Şubat 1877’de padişah [[sürgün]] hakkını ilk defa Midhat Paşa’yı görevinden alarak kullanmıştır. Tam 11 hafta sonra da kaybedilen [[Osmanlı-Rus Savaşı]] başlamıştır. Yıldız Sarayının görüşüne göre anayasa amacını gerçekleştirememiştir. Padişah da bu yenilgiden sorumlu tutulmaktan korkmuş, bu yüzden parlamentoyu yenilginin suçlusu olarak göstererek 14 Şubat 1878’de 7. maddeyi kullanarak (padişahın olağanüstü durumlarda parlamentoyu askıya alması) [[parlamento]]yu feshetmiş ve tam [[monarşi]]k bir sistemle ülkeyi yönetmeğe devam etmiştir.
 
8 Mayıs 1884 tarihinde anayasanın arkasındaki itici güç olan Midhat Paşa padişah [[II. Abdülhamit]]’in emri ile boğazlanarak öldürülmüştür.
 
==II. Meşrutiyet==
II. Abdülhamit’in monarşi rejimine karşı yürütlen harakette yer alan Kolağası Ahmet Niyazi Bey 3 Temmuz 1908’de dağda bulunan 200-400 askeri ile anayasanın yeniden yürürlüğe girmesini sağlamıştır. Ahmet Niyazi Bey Enver Bey yönetimindeki İttihat ve Terakki Fırkası, Ermeni Devrimci Federasyonu ile Arnavut, Yunan ve Bulgar toplulukları tarafından desteklenmiştir. Niyazi Bey tarafından başlatılan [[Jön Türkler]] Ayaklanması Makedenya ve özellikle Kosova vilayetlerinde, Korzo ve Selanik’te gerçekleşmiştir. Buna karşılık olarak padişah 18. bölük ile Niyazi Bey’e karşı koyması için Şemsi Paşa’yı göndermiştir. Şemsi Paşa Jön Türk Atıf Bey tarafından vurularak öldürülmüştür. Bunun üzerine Padişah bu ayaklanmaya karşı koyabilmek için Mehmed Ferit Paşa’yı görevinden almış ve yerin 1876 yılında anayasa çalışmalarında Fransız Anayasası çevirisi yararlanılmış olan Mehmed Said Paşa’yı sadrazam ilan etmiştir. Mehmed Said Paşa [[kabine]]sinde monarşi yanlıları da yer almıştır.
 
23 Temmuz 1908’de İttihat ve Terakki Cemiyeti Makedonya’nın birçok kentinde gerçekleşen ve katılımın çok yüksek olduğu eylemlerde bağımsızlık ilan etmişlerdir. Aynı zamanda İstanbul’da anayasanın 24 saat içinde tekrar yürürlüğe girmezse 2. ve 3. Ordu’nun başkente yürüyecekleri haberleri İstanbul’da yayılmıştır. Bu haberler üzerine padişah kabinenin tavsiyesi üzerine aynı gün anayasanın yeniden yürürlüğe girdiğinin bildirildiği ve 24 Temmuz’da gazetelerde yer alan bir ferman yayınlamıştır. Bu fermandan bir hafta sonra [[ajan]]lığın ve [[sansür]]ün sona erdiği saray tarafından duyurulmuştur ve Tanzimat Fermanı 1 Ağustos 1908’de anayasanın yeniden geçerliliğini teyit etmiştir. Böylece devrimciler başta olmak üzere, cezalarının üçte ikisini çekmiş olan politik suçlular affedilmiştir. Protestolar nedeniyle de genel af çıkarılmış, bu da Bab-ı Ali’ye yürüyüşe geçen yaklaşık 2000 kişilik bir isyana neden olmuştur. Bundan yaklaşık iki hafta sonra da Said Paşa genel afa eleştirel ve karşı düşüncelerini açıklmasından dolayı, özellikle de İttihat ve Terakki Cemiyeti ile düşünce ayrılığı sebebiyle 5 Ağustos 1908’de sadrazamlıktan düşürülmüş, yerine İngliz hayranı ve liberal olarak tanınan Yusuf Kamil Paşa getirilmiştir.
 
Senato ve yeni seçilen mecli-i mebusan 17 Aralık 1908’de toplanmış, meclis başkanı sürgünden geri gelen Ahmed Rıza olmuştur. Mecliste toplam 147 Türk, 60 Arap, 27 Arnavut, 26 Yunanlı, 14 Ermeni, 4 Yahudi ve 10 Slav temsilci yer almıştır. Talat Bey gibi İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeleri de milletvekili olarak sayılmıştır. Buna karşılık yürütücü isimler Enver ve Cemal Bey vekil olmamış; fakat politika üzerinde büyük etkileri olmuştur. Sadrazam Kamil Paşa 10 Şubat’ta İttihat ve Terakki Cemiyeti komitesine sormadan yeni bir donanma ve savaş bakanı atmasından sonra 14 Şubat 1909’da güvensizlik oyu ile düşürülür ve yerine Hüseyin Hilmi Paşa getirilir.
 
[[Kategori:Fermanlar]]