Nur Cemaati: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Oğuzhan (mesaj | katkılar)
87.67.248.228 tarafından değiştirilmiş 2010-01-09 22:55:03 tarihli sürüm geri getirildi
Değişiklik özeti yok
7. satır:
Said Nursi tarafından yazılan 130 kısım ve yaklaşık 6000 sayfadan oluşan Nur Risaleleri'ni okuyan ve Risale-i Nur hizmetini birinci önceliği olarak kabul eden kişilere ''Nurcu (Nur Talebesi)'' denilmektedir. [[Tasavvuf]] tarikatlarında oduğu gibi [[şeyhten el alma]], [[Postnişin|şeyhin postuna oturma]]nın olmadığı, bir şeyhin mutlak hakimiyeti yerine şûraya, kararların danışmayla alınmasına önem verildiği izlenimi edinilmektedir.<ref>[http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=213667 Ayşe Hür, Radikal, 22 Şubat 2007, Mustafa Kemal ve muhalifleri (5) ]</ref> Tarikatlardaki şeyhe mutlak bağlılık akidesi yerine Risale-i Nur Külliyayındaki düsturlara ve meşveret kararlarına hürmet etmeyi gerektiren yazılı olmayan bir anlayışın öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Nur Risaleleri'ndeki konuların başkalarına anlatılması ve eserlerde bahsedilen düsturlara uyulmasıyla ortaya çıkan yöntemlere ise ''Hizmet'' denilmektedir. Bu açılardan klasik tarikat bünyesinden farklılıklar gösterirler.
 
Nurculuk, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından 20 Eylül 1965 tarihinde alınan kararda ceza yasasının 163. maddesine göre suç kabul edilmiştir.<ref>[http://www.yargitay.gov.tr/tarihce_aak/1966-1967.htm Yargıtay arşivi, 1966-1967]</ref> Bununla beraber Risale-i Nur ve Nur talebeleri bir çok defa yargılanmış ve beraet etmişlerdir. Örneğin 1971 yılına kadar Risale-i Nur ve Nur talebeleri hakkında verilen beraet ve iade kararlarının sayısı 706'dır. 1991 yılında 47. Yıldırım Akbulut hükümeti döneminde karara esas teşkil eden Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesi kaldırıldığı için Yargıtay kararının da işlerliğini yitirdiği savunulmuştur. Artık risalelerin okunması, yayınlanması, satılması ve ücretsiz dağıtımı serbestçe yapılmaktadır.
{{wikisource|Fethullah Gülen Hakkındaki Savcılık İddianamesi/I-Nurculuğun Tarihi Gelişimi}}
==Bölünmeler, Kopmalar==
Said Nursi 1960 yılında vefat ettikten sonra şuan "ağabeyler" denilen gurubun, Said Nursi'nin "Benim yerimde ve Nur’un şahs-ı manevisinin çok ehemmiyetli bir mümessili olmasından hiçbir cihetle gücenmemek elzemdir." iltifatına mazhar olan ''[[Hüsrev Altınbaşak]]'' ile arasında bir ayrılık meydana gelmiştir. Bu kişiler ''[[Zübeyir Gündüzalp]]'i'' kendilerine ''yol gösterici'' olarak belirlediler.Ancak,Nur Cemaatinin tarihi yapılanması konusunda önemli analizler içeren "karakalem" web sitesi başta olmak üzere bu konuda tarihsel analiz yapanlar tarafından, Said Nursi'nin vefatından sona nurculuğun önderliğinin bir süre ikili kollektif önderliğe dönüştüğü ifade edlmektedir.Bu ikili önderliği Zübeyir Gündüzalp-Av.Bekir Berk ikilisi olarak ifade edebiliriz.Son şahitler olarak anılan Said Nursi ile beraber olan nurculuğun ustaları,Cemaatin dışa açılımını ve sosyal iletişimini Av.Bekir BERK 'in ,iç yönelim ve dini bilgilerin ve Said Nursi esaslı önceki kuşak birikiminin aktarımının yetkilisinin ise Zübeyir Gündüzalp olduğu belirtilmektedir.Bu grup daha sonra İstanbul Cemaati olarak adlandırılmıştır.Aşağıdaki Diyanet işleri Başkanlığının 6 bölümlü ayrımında yer alan guruplar bu cemaatten çıkmıştır.Ancak bu cemaat halen devam etmektedir.Siyasal literatürde ,1971 sıkıyönetim yargılamalarında İzmir Sıkıyönetim Mahkemelerindeki nurcular yargılanması;Avukat Bekir BERK ve arkadaşları(53 sanık)davası olarak adlandırılmıştır.Fethullah Gülen ise bu davada ve iddianamede iki nolu sanıktır. Bu dönem ;1940 lı yılların sağ gençlik önderi ve baskın önder kişiliği ile döneme Mahkeme salonlarından gelerek mührünü vuran ve 1960 ihtilali ortamında bazan tek başına bir yürüyüş sürdüren Av.Bekir Berk nurculuğa bu zor dönemlerinde dünyevi bir sırat köprüsü geçirten önderdir. Ana cemaat olan bu İstanbul Cemaatinin şu anda liderliğini ise 1992 yılında Av.Bekir berk in vefatından sonra son şahitlerden,kanaat önderi Mehmet Fırıncı yürütmektedir. Kalanlar ise ''[[Hüsrev Altınbaşak]]'a'' tâbi oldu. Hüsrev Altınbaşak ve çevresindeki grup, risalelerin sadece latin harfleriyle basılmasına karşıydı, bunun yerine el ile ve Arap harfleri ile yazılması ve okunması taraftarıydı. Kendilerine delil olarak da 18. lem'a'da bahsedilen [[Ali (halife)|Hazreti Ali]]'nin sözleri, şeker mektubu, yazı mektubu ve Risale-i Nur'da bulunan başka bölümleri gösteriyorlardı. Böylece Nurculuk, halk arasında ''Yazıcılar'' ve ''Okuyucular'' diye tabir olunan iki gruba ayrıldı.<ref>[http://arsiv.sabah.com.tr/2004/12/21/gun104.html Emre Aköz, Nevzat Atal, Sabah gazetesindeki yazı dizisi, 21 Aralık 2004]</ref> Yazıcılar Arap harflerini ibadet görerek, risaleleri Arap harfleri ile yazdıklarından dolayı halk arasında yazıcılar ismini almışlardır. Okuyucular grubu latin harfleri ile matbaada risalelerin seri olarak çoğaltılıp yayılmasından yanaydı. Said Nursi hayattayken bile, böyle bir bölünmeye sebep olmak isteyenlerden şöyle bahseder:
 
<blockquote>''Gizli düşmanlarımız iki plânı takib ediyorlar. Biri beni ihanetlerle çürütmek; ikincisi, mabeynimize bir soğukluk vermektir. Başta Hüsrev aleyhinde bir tenkid ve itiraz ve gücenmek ile bizi birbirimizden '''ayırmaktır'''. Ben size ilân ederim ki; Hüsrev'in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım. Çünki şimdi onun aleyhinde bulunmak, doğrudan doğruya Risale-i Nur aleyhinde ve benim aleyhimde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azîm '''hıyanettir'''". ''[Şualar, Osmanlıca asıl nüsha 540, Latince çeviri nüshası 444]</blockquote>
 
<blockquote>''Hüsrev gibi bir nur kahramanından, benim yerimde ve Nur’un şahs-ı manevisinin çok ehemmiyetli bir mümessili olmasından hiçbir cihetle gücenmemek elzemdir.'' [Şualar, Osmanlıca asıl nüsha 527, Latince çeviri nüshası 428. Alıntı osmanlıca asıl nüshandan çevrilerek alınmıştır.] </blockquote>
Satır 18 ⟶ 16:
1982 yılında anayasa referandumunda ''Okuyucular'' arasında bir bölünme daha oldu. Anayasa'ya evet diyen gruba ''Şûracılar'', hayır diyen ve Yeni Nesil gazetesi ile temsil edildiği söylenen gruba ise ''Gazeteciler'' denildi. Günümüzde ''Yazıcılar'' grubunun etkinliği daha azdır. [[Fethullah Gülen]] önceleri Okuyucular grubuyla ilişki içindeyken sonraları bağımsız hareket etmeye başlamıştır.
 
{{wikisource|Fethullah Gülen Hakkındaki Savcılık İddianamesi/I-Nurculuğun Tarihi Gelişimi}}Nurculuk, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından 20 Eylül 1965 tarihinde alınan kararda ceza yasasının 163. maddesine göre suç kabul edilmiştir.<ref>[http://www.yargitay.gov.tr/tarihce_aak/1966-1967.htm Yargıtay arşivi, 1966-1967]</ref> Bununla beraber Risale-i Nur ve Nur talebeleri bir çok defa yargılanmış ve beraet etmişlerdir. Örneğin 1971 yılına kadar Risale-i Nur ve Nur talebeleri hakkında verilen beraet ve iade kararlarının sayısı 706'dır. 1991 yılında 47. Yıldırım Akbulut hükümeti döneminde karara esas teşkil eden Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesi kaldırıldığı için Yargıtay kararının da işlerliğini yitirdiği savunulmuştur. Artık risalelerin okunması, yayınlanması, satılması ve ücretsiz dağıtımı serbestçe yapılmaktadır.
 
==Günümüzde Nurcu Grupları Arasında İlişkilergrupları==
1996 yılında [[Diyanet İşleri Başkanlığı]] tarafından açıklanan raporda Nur cemaatinin kolları ve faaliyetleri şu şekilde açıklanmıştır<ref>[http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=212566 Diyanet İşleri Başkanlığı raporu, 1996]</ref>:
#[[KurtoğluMehmet GrubuKurtoğlu|Kurtoğlu]] Grubu ([[Mehmet Kurtoğlu]])
#[[Yeni Asya]] Grubu (Yeni Asya Gazetesi, Gazeteciler, [[Mehmet Kutlular]] Grubu)
#[[Meşveret Grubu]] ([[Mehmet Kırkıncı]]) Hoca),([[Mustafa Sungur]])
#[[İhlas Nur Grubu]] ([[Said Özdemir ]])
#[[Nesil Grubu]] ([[Mehmet Fırıncı ]])
#[[Fethullah Gülen]] Grubu (Fethullah Gülen önderliğinde, banka, gazete, televizyon, vakıflar, okullar ve kurslar ile faaliyetlerini sürdürüyor.)Nur Dairesinin en değişik yöntemlerini kullanırlar.
 
 
==Günümüzde Nurcu Grupları Arasında İlişkiler==
2008 yılı itibariyle bölünmüş grup mensuplarının şahsî sorunu olanlar hariç diğer gruplarla iyi geçinme çabası içinde olduğu görülmektedir.
Karşılıklı ev ziyaretleri yapılabilmekte, islami birlikteliğin esaslarını anlatan 20. ve 21. Lam'aları (İhlas Rsalelerini) birlikte okuma yönünde girişimler olmaktadır.
Satır 37 ⟶ 36:
Risale-i Nur derslerinin okunduğu yerlere "dershane" veya "medrese-i nuriye" denir. Said Nursi hapishanelere "medrese-i yusufiye" demiştir. ayrıca risalelerin kendilerine de medrese-i nuriye denilebilmektedir.
 
 
==Kaynaklar==
<div class="references-small">
 
<references />
 
</div>
==Dış bağlantılar==
* [http://www.tahsiye.com Risale-i Nur Şerh Ve İzahları]
Satır 46 ⟶ 52:
* [http://www.sorularlarisaleinur.com Risale-i Nur konulu sorular ve cevapları]
* [http://www.nurkitap.net/index.php?cPath=1&osCsid=0e68e8f790ce008dfff556cff4340c69 Risale-i Nur Külliyatı ve Bediüzzaman hakkında yayınlar]
 
==Kaynaklar==
<div class="references-small">
 
<references />
 
</div>
 
==Ayrıca bakınız==
*[[Fethullah Gülen]]
*[[Risale-i Nur]]
*[[Said Nursî hakkındaki tartışmalar]]
*[[Said Nursi]]
*[[Aczmendi]]
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Nur_Cemaati" sayfasından alınmıştır