Mensur: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Defnenaz (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Maderibeyza (mesaj | katkılar)
Nihan tarafından yapılan 2007-05-22 11:40:38 tarihli değişiklik geri getirildi.
1. satır:
'''Nesir''', ölçülü bir yazı türü olan nazım'ın karşıtıdır. Bir düşünceyi dil kurallarına uygun biçimde yazma metodu olan nesir, düşüncelerin iletimine daha elverişlidir. Ama nazıma göre çok geç oluşmuş, ancak matbaanın bulunuşundan sonra gelişmiştir.
 
Nazmın etkisinde gelişen eski edebiyatlarda, şiirli düzyazılar da geçerliydi. Sözgelimi, [[Divan Edebiyatı]] nesrinde (''inşa''), sözcük grupları ve cümle sonlarında ses uyumları (''seci'') aranıyordu. Böylece nesirde, şiirin bazı kuralları uygulanıyor ve süslü bir anlatım biçimi alıyordu. Eski edebiyatımızda Sinan Paşa'nın (1437-1486), [[Nefi]]'nin (1572-1635), [[Fuzuli]]'nin (1480-1566) ünlü "Şikayetname"si ve diğer düzyazılar da [[şiir]], eşi az bulunur bir düzeye ulaşmıştı.
 
{{edebiyat-taslak}}
Mensur Şiir ( Mensure )
[[Kategori:Şiir]]
Duygu, düşünce, yaşam ya da hayalleri şiir inceliğinde anlatan düzyazı türü.
İç uyuma önem verildiği için dilbilgisi kurallarına uygunluk aranmaz. 19. Yüzyılda Fransız edebiyatında ilk örnekleri görüldü.
Şinasi’nin Fransız edebiyatından yaptığı şiir tercümeleri edebiyatımızdaki ilk örneğidir. Fransız edebiyatından etkilenerek "servet-i fünun"cuların da denedikleri bir türdür.Biçimsel olarak düz yazıya, anlatım ve üslup olarak da şiire benzer.Olay, ahenk ve ritim unsurlarıyla yazılır.
 
Mensur şiir, duygu , düşünce ve hayallerin şiirde görüldüğü incelikte anlatıldığı ancak ölçüye ve kafiyeye bağlı kalınmayan ancak eskilerin seci dedikleri mısra sonları kafiyeleri ve iç ahenk kafiyeleri bulunan bir düz yazı türüdür.
Türk edebiyatında mensur şiire mensura adı verilmiştir. Bu tür yazılarda iç ahenge şiirde olduğu gibi önem verildiği için cümleler çokluk dilbilgisi kurallarına bağlı kalınmaz. Eski şiirimizdeki inşa` denilen süslü nesir türün devamı gibidir. 19. yy ikinci yarısında Fransa`da doğmuştur.
"Mensur şiir" adı, 1886`da Halid Ziya`nın Hizmet gazetesinde yazdığı ve daha sonra "Mensur Şiirler" başlığıyla topladığı örneklerle Servet-i Fünûn Dönemi Türk Edebiyatında görülmeye başlanmıştır.. Türk Edebiyatı, Tanzimat`ın ikinci dönem sanatçılarının elinde sosyal yarar peşinde koşmaktan uzaklaşarak, bireysel ihtiras ve ferdi duyguları ifade aracına döndüğü dönemde mensur şiirler duyguların ifade tarzlarından biri olarak görülür. Şiirin biçimindeki asıl bilinçli yenilik de bu kuşağın eseridir.
Mensur şiir,Fransız Edebiyatında "sanatkârane düzyazı" anlamına gelen ve "prose poetique" adıyla anılan bazı eserler kaleme alındıktan sonra, edebi bir tür olarak düzyazı şiirinin ilk örneklerine "Poeme en Prose" adıyla Aloysius Bertrand`?n 1842`de yayımlanan "Gecelerin Gaspard`ını, Maurice de Guerin`in "Le Gentaure" ve "La Bacchante" adlı ürünleriyle izlemesi, bu dönemdeki Fransız sairlerin dikkatinin bu yeni tür üzerinde toplanmasına zemin hazırlar. Çok geçmeden, Baudelaire "Küçük Mensur Şiirler", Arthur Rimbaud "Renkli Gravürler", "Cehennemde Bir Mevsim", Mallarme "Hezeyanlar" adlı eserleri ile görülür. Tür, Fransa`da kimliğini bulduktan sonra diğer Batı Edebiyatlarına da yansır. Pek çok araştırmacı, özellikle Tanzimat`ın İkinci Dönemi ile Servet-i Fünûn Dönemlerinde yapılan mensur şiir çevirilerinin, mensur şiir türünün Türk Edebiyatında doğup gelişmesinde büyük bir etkisi olduğu görüşünde birleşmektedir.
Türk Edebiyatına 1880`li yıllardan sonra giren bir tür olan mensur şiir türünün en güzel örneklerinden biri de Kastamonulu Şair, ilim, ticaret ve fikir adamı Sofuzade Mehmet Tevfik tarafından yazılmıştır.
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Mensur" sayfasından alınmıştır