Romalılara Mektup: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Yohaim (mesaj | katkılar)
Konuyu genişlettim.
Yohaim (mesaj | katkılar)
'Mektubun yararı' paragrafını ekledim.
232. satır:
 
* Bölüm 16: Pavlus Fibi'yi tanıtıyor (1, 2); Roma'daki Hristiyanlara selamlar (3-16); bölücü etki yapanlara uyarı (17-20); Pavlus iş arkadaşlarını selamlıyor (21-24); kutsal sır ortaya çıktı (25-27).
 
== Pavlus'un Romalılara mektubunun yararı ==
 
Pavlus mektubunun başlangıcında Tanrı'ya inanmak için mantıksal bir temel sağlar. Şöyle yazdı: „O’nun görünmez nitelikleri, sonsuz gücü ve Tanrılığı, dünyanın yaratılışından bu yana açıkça görülüyor, yaratılan şeyler yoluyla algılanabiliyor. Bu nedenle hiçbir mazeretleri yoktur.“ (1:20) Ayrıca hemen ana temayı belirtir: Tanrı taraf tutmaz ve “imana sahip olan herkes”e -gerek Yahudilere ve gerekse Milletlere– kurtuluş imkânını sunar (1:17).
 
Aslında her insan, Tanrı’nın gazabını hak eden bir günahkârdır. Hem Yahudiler hem de milletler yargılanacak durumdadırlar. Çünkü Yahudiler, Tanrı’nın kanununa sahip olduklarını ve onu öğrettiklerini iddia ederler; Milletlerin de kendilerini iyi olanı yapmaya sevk eden vicdanları vardır; bu nedenle ikisi de sorumlu tutulmuşlardır. Böylece, ne sünnet ne de sünnetsizlik önemli bir şeydir. (2:1-29)
 
Dolayısıyla günahkâr insanlar, doğru sayılabilmeyi sağlayacak bir şeye muhtaçtır. Tanrı, doğruluğa erişmekle ilgili ihtiyacı karşılamak için yeni bir vasıta sağlamıştır. Bu İsa’ya imandır. Pavlus, iman’ın kanun işlerinden üstün olduğuna dair bir delil İbrahim'in örneğini ele aldı. O sünnet olmadan ve kanun İsrail’e verilmeden önce bile, iman temeline göre, Tanrı’dan doğru sayıldı. Pavlus, ırki kökene bakmaksızın, sonuç olarak İbrahim’e verilen vaadin, herkes için bereket getireceği anlamına geldiğini vurguladı (3:1-4:25).
 
Kanun verilmeden önce yaşayan insanlar, günahkâr idiler ve sonuç olarak öldüler. Musa, Kanun’u aldıktan sonra, günah belirgin bir duruma geldi. İnsanların tümü nakâmilliği geçiren Âdem’in günahının etkisini yaşamaktadırlar. İsa’nın kurban niteliğindeki ölümünün kefaret edici kudretiyle günah ve ölümden kurtuluş mümkündür. Buna iman etmekle insanlar ‘ebedi hayat’ kazanabilirler (5:1-21).
 
Belki bir kimse, Tanrı'nın iyiliğinden dolayı sakınmadan günah işleyebildiğini düşünebilir. Pavlus böyle düşünmek büyük hata olduğunu gösteriyor. O günahları bağışlanan kişilerin, artık günahın üzerlerine hâkim olmasına izin vermemeleri gerektiğini hatırlatır. Sanki günah, kendisine, kölesi olarak itaat ettiği kişinin efendisi idi; şimdi ise sanki bu eski efendi ölmüştür ve onun emirleri artık görmezlikten gelinebilir. İnananların yeni bir efendisi var: Tanrı. Tanrı'nın hizmetçileri „doğruluğun köleleri“ olarak „kutsallığı ve sonunda da sonsuz yaşamı elde“ edebilirler (6:1-23).
 
„Doğruluğun kölesi“ olmak gayret gerektirir. Bu gayret ise, sadece bir kanun tutmak için uğraşmak şeklinde olmaz, çünkü eskiden kanun altında olanlar, onu tam bir şekilde tutamadılar; şimdi ise ondan azat edildiler. Pavlus çok istemesine rağmen, günahtan kaçınamadığını itiraf etti. Oysa, İsa tarafından kurtarıldığını kabul etmiştir. (7:1-25).
 
Tanrı’ya sadık kalırsak, İsa vasıtasıyla olan O’nun sevgisinden bizi hiçbir şey ayıramaz (8:1-39). Tanrı’nın, iyiliği yerine getireceğinden şüphe etmeye gerek yoktur. O, Yakub’u seçmesinde ve Firavun’a karşı davranışında da gösterdiği gibi, durumlar karşısında istediği şekilde karar verme hakkına hem de yeteneğine sahiptir. Yahudilerin çoğu, sürçtürülüp Mesih’i kabul etmediler, böylece Tanrı da, iman eden herhangi birinin kurtulabileceğini kararlaştırdı. Fakat bu, bütün milletlere mensup insanlar duyup iman kazansınlar diye iyi haberi ilan etmekle imanın gösterilmesi gerektirir (9:1-10:15).
 
Pavlus sonraki bölümlerde imanın başka hangi yollarla gösterilebildiğini açıklıyor. Bir Hristiyan bu kötü sisteme uymaktan kaçınabilir: Alçakgönüllülüğü geliştirebilir, misafirperverlik gösterebilir, iyilik yapmakla kötülüğü yenebilir (12:1-13:14).
 
Başka görev ise, diğerlerini sürçtürmemek üzere, aslında yerinde olan bazı şeylerden vazgeçmeye hazır olmakla, zayıf vicdanlara sahip kişilere karşı düşünceli davranmaktır. Tanrı'nın bir hizmetçisi kendisini memnun etmektense, ruhen kuvvetli olmayanların zayıflıklarını taşımakla, Mesih’in örneğine uymuş olur. Aynı zamanda barış ve birliği de ilerletir (14:1–15:16).
 
Açık olarak, Romalılar kitabı, imanın, kanun işlerinden üstün olduğunu takdir etmemize yardım eder. Bu kitap, Tanrı’nın hiç taraf tutmayarak, iman edenlere adil olmak ve sonsuz hayatı kazanmak ümidini verdiğini ve tümünü kabul etmek için istekli olduğunu kesin olarak belirtir. O halde, hepimiz her zaman kuvvetli bir imana sahip olmak ve onunla uyum içinde yaşamak ihtiyacımızın farkında olmamız gereklidir.
 
== Kaynakça ==