Şahkulu: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmemiş revizyon] | [kontrol edilmemiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır:
'''Şah Kulu''' (d. ? - ö. [[1511]]) [[Antalya]]'da doğan Şah Kulu, [[Osmanlı İmparatorluğu]] karşısında [[II. Bayezid]] döneminde 10,000 kişilik bir ordu ile[[ Şah Kulu Baba Tekeli İsyanı]]'na sebebiyet vermiştir ve [[Şii]] propagandası yapmıştır. Şah İsmail'in babası Şeyh Haydar'ın halifelerinden Hasan Halife'nin oğludur.
Şah Kulu, Teke'nin Kızılkaya veya Yalunlu köyünden Hasan Halife'nin oğlu idi. Kendisi de aynı köyde doğmuş ve büyümüştü. Son derece cerbezeli, faal, cesur bir adam olan Şah Kulu, İsmail'in Safevî devletini kurup zaferden zafere koşmasından ve bilhassa idarenin son derece zayıf bir hale gelmesinden ve devlet adamlarının âdil olmayan hareketlerinden duyulan hoşnutsuzluklardan kuvvet ve cesaret alarak harekete geçti. Ordusunda, bir kısmı mühim sayılabilecek bir kusurları olmadığı halde dirlikleri alınmış pek çok da sipahi vardı ki, Şah Tahmasb devrindeki meşhur Ulema Han da bu sipahîlerden biri idi. Taraftarlarının geri kalan kısmının Teke dağlarının yoksul köylülerinden müteşekkil olduğu anlaşılıyor. Taraftarları Şah Kulu'na Baba demektedirler.
Şah Kulu, Osmanlı kuvvetlerini üstüste yenilgiye uğrattı. Bu başarıları adamlarının gittikçe çoğalmasına sebep oldu. Hele onun Anadolu Beğlerbeğisi Karagöz Paşa'yı yenip öldürmesi, taraftarlarının sayısını artırmış ve ününü her tarafa yaymıştı. Anadolu'nun bir avuç ayağı çarıklı Türkleri denilerek küçümsenen Şah Kulu ve taraftarları, kazandıkları bazı başarılardan sonra çekildikleri Teke'de Vezir-i Azam Hadım Ali Paşa tarafından üstün kuvvetler ile sarıldıkları halde çemberi yardılar. Karaman İli'ne giderlerken karşılarına çıkan bu eyaletin beğlerbeğisi Haydar Paşa'yı da yendikten sonra İran'a doğru yola çıktılar. Vezir-i Azam, Şah Kulu'na Kayseri-Sivas arasındaki Çubuk Ovası'nda yetişti ise de yapılan bir savaşta Ali Paşa öldürüldü ve ordusu bozguna uğradı (2 Temmuz 1511). Savaşta ağır bir şekilde yaralanan Şah Kulu da çok geçmeden öldü. Mamafih evvelce vezir tayin etmiş olduğu en yakın adamlarından biri Tekelilerin sâlimen İran'a götürdü.
Bunların nüfusu 15.000 idi. Kuvvetle tahmin etmek mümkün olabilir ki, Şah Kulu'nun asıl gayesi Şah İsmail adına sadece bir isyan çıkarmak veya İran'a gitmek değil idi. Onun maksadının çok büyük olup Osmanlı hakimiyetine son vermek olduğu görülüyor. Bu sebeple ilk başarılarıdan sonra, en güvendiği adamlarından birini kendisine vezir yapmış, diğerlerini de bölge yörelere beğlerbeği ve sancak beği olarak göndermişti. Gayesinin ne kadar geniş olduğu şundan da anlaşılıyor ki Şah Kulu, Rum ilindeki halefelere de mektup göndererek onlardan haerekete geçmelerini istemişti. Kendisi başarıları ile o kadar derin bir tesir yaratmıştı ki, Bâyezid'in Karaman valisi oğlu Şehin Şah bile bir ara Kızılbaş olmuştu. Yine aynı gaye ile daha sonraları da Anadolu'dan bir çok şahısların zuhur ettiği ve bunların Osmanlı devleti için ciddî gaileler çıkardıkları malumdur.
Bütün bu hareketlerin en başta gelen sebeplerinden biri veya en baş sebebi, her türlü adaletsizlikti. Şah Kulu ayaklanması çok insanın ölümüne ve bir çok bölgelerin korkunç bir şekilde yağma ve tahribine sebep olmuştur. Dinî inanç ve davranışları, taraftarları üzerindeki hudutsuz nüfuzu ve Osmanlı askerlerinin onun manevî kuvvetinden korkmaları bakımlarından Şah Kulu, Selçuklular devrinde 1240 yılında onun gibi dehşet verici bir isyan çıkaran Baba İshak ile mukayese edilebilir.
1515 yılında Osmanlı tahtına Selim'in geçtiğini haber alan Şah İsmail, Rumlu Nur Ali Halife'yi Anadolu'ya göndererek ona bu ülkedeki sofuları toplamasını emretti. Safevî hükümdarı, Selim'in, herhalde onlara bir şey yapacağından kaygılanmıştı ki, şüphesiz haklı idi. Nur Ali Halife Karahisar'da (Şebin) iken Sivas, Amasya, Tokat bölgesi Türklerinden üç dört bin evlik bir topluluk kendisine katıldı. Bu sırada Konya'da bulunan Sultan Ahmed kardeşi Selim'in hükümdarlığını kabul etmeyerek onunla mücadeleye hazırlanıyordu. Bu durum Rumlu Nur Ali Halife'nin işini kolaylaştırdı. Sivas, Amasya, Tokat ve Çorum Kızılbaşlarını ayaklandırdı. Bunlar bu bölgelerde tedhiş havası estirmeye başladılar. Sultan Ahmed'in Amasya'da bulunan oğullarından Sultan Murad, her halde onlardan faydalanmak için Kızılbaş oldu ve merasimle Kızılbaş tacını giydi.
Osmanlı kumandanı Faik Beğ'i Tokat civarında yenen Nur Ali Halife Tokat ileri gelenlerinin kendisini istikbal etmeleri ve Şah İsmail hutbe okutmaları üzerine şehir ve halkına dokunmayıp Kaz Çayırı (Kaz Ovası)'nda yanında on bin Kızılbaş bulunan, Sultan Murad ile birleşti. Lakin az sonra Tokat halkının muhalefete geçtikleri öğrenilince bu defa şehir yakıldı. Karaman'da bulunan Ahmed, oğlunun Kızılbaş olmasını tasvip etmediği gibi, Amasya halkının ricası üzerine Karaman'dan Lalası Yularkıstı Sinan Bey (veya Paşa) kumandasında bir kuvvet yolladı. Bu esnada Sultan Murad, İran'a, Şah'ın yanına gitmiş, Nur Ali de Erzincana dönmek üzere yola çıkmıştı. Yularkısdı ona Koyulhisar'da yetişti ise de yenildi ve kendisi de savaş meydanında kaldı (1512). Sivas bölgesi halkından olan Nur Ali Halife görevini tam bir başarı ile yaparak Erzincan'a döndü.
Selim'in harekete geçmesi karşısında Ahmed doğuya doğru çekildi, Divriği'de bulunuyorken oğlu Sultan Murad'dan Şah İsmail'in kendisini kumandanlarından Rumlu Div (Dev) Ali ve yirmi bin kişilik bir ordu ile gönderildiğini bildiren bir mektup aldı. Murat aynı mektupta babasını Erzincan'a çağırıyor ve bu ordu ile Üsküdar'a kadar gidebileceğini yazıyordu. Kızılbaşlardan nefret eden Ahmet, çok nazik bir durumda olduğu halde oğlunun bu teklifini reddetmemiş ve mektubu teessüründen parçalamıştır. Çok geçmeden Ahmed ve oğulları bertarf edildiler. Selim, Osmanlı ülkesine tamamen hakim oldu.
▲{{kişi-taslak}}
|