Paris Anlaşması: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Chidgk1 (mesaj | katkılar)
vikilinkler
Chidgk1 (mesaj | katkılar)
vikilinkler
19. satır:
Anlaşma, Mart 2021 itibariyle 197 ülke tarafından imzalanmış, 191’i tarafından onaylamıştır. Anlaşmayı onaylamayan son altı ülke ise [[Eritre]], [[Libya]], [[Irak]], [[İran]], [[Yemen]] ve Türkiye’dir.<ref>{{Web kaynağı|url=https://treaties.un.org/Pages/ViewDetails.aspx?src=TREATY&mtdsg_no=XXVII-7-d&chapter=27&clang=_en|başlık=Treaty Collection - Paris Agreement|erişimtarihi=2021-04-08|yayıncı=UN}}</ref>
 
Paris İklim Anlaşması taraf ülkelere belirli bir [[Seraİklim gazlarıdeğişikliğini hafifletme|emisyon azaltım]] hedefi zorunluluğu getirmemektedir. Taraf ülkeler, ne zaman ve ne kadar sera gazı azaltım taahhüdünde bulunacağına kendileri karar verir ve ulusal katkı beyanlarıyla bunu iletir. Anlaşma tarafları bu beyanlarını her beş yılda bir iyileştirmeye davet eder.
 
Emisyonlarla ilgili ülkelerin verdikleri beyanlar dört ana grupta toplanabilir.
35. satır:
== Paris Anlaşması ve Türkiye ==
 
Türkiye, Eritre, Libya, Irak, İran ve Yemen ile birlikte Anlaşmayı imzalayan ama taraf olmayan 6 ülke içerisinde yer alıyor. Ayrıca Türkiye, Paris Anlaşması’ını onaylamayan tek [[OECD]] ve [[G20]] üyesi. En fazla [[Sera gazları|sera gazı]] emisyonuna neden olan ülkelere bakıldığında ise 16. sırada yer alıyor.<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.wri.org/blog/2020/12/interactive-chart-top-emitters|başlık=Interactive Chart Top Emitters|erişimtarihi=2021-04-08|çalışma=World Resources Institute}}</ref> Türkiye, küresel sera gazı emisyonlarının %1’inden sorumlu. Kişi başına düşen emisyon miktarı da giderek artıyor.<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.dogrulukpayi.com/bulten/turkiye-nin-sera-gazi-emisyonu?gclid=Cj0KCQiA-aGCBhCwARIsAHDl5x_t2romptphSQZARQZXyaLztveyC4oK5iQf37E06svIXkm-PE3duHkaAlrzEALw_wcB|başlık=Türkiye'nin Sera Gazı Emisyonu|erişimtarihi=2021-04-08|yayıncı=Doğruluk Payı}}</ref>
 
Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı neden onaylamaması noktasında çeşitli açıklamalar bulunuyor. Buna göre Türkiye iklim fonlarına ya da başka bir deyişle, yeterli finans kaynağına ulaşamamaktan şikayetçi. Bunlardan biri de [[Yeşil İklim Fonu]] ([[:en:Green Climate Fund]]). Türkiye’nin gelişmiş ülkeleri kapsayan Ek-1 listesinden çıkarak ulaşmaya çalıştığı Yeşil İklim Fonu aracılığı ile gelişen ülkelere 2020'den itibaren azaltım ve uyum eylemleri için yıllık toplam 100 milyar dolar kaynak aktarılacağı söz verilmiş olsa da, bu fonda henüz 10 milyar dolar toplanabildi.<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.greenclimate.fund/news/green-climate-fund-exceeds-usd-10-billion-replenishment-mark|başlık=Green Climate Fund exceeds USD 10 billion replenishment mark|erişimtarihi=2021-04-08|tarih=2020-09-17|dil=en|çalışma=Green Climate Fund|ad=Green Climate|soyadı=Fund}}</ref> Bu fondan ağırlıklı olarak en az gelişmiş ülkelerin ve ada devletlerinin yararlanması planlanıyor. Fon kapsamında tasarlanan kredi olanaklarına baktığımızda, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadele için ihtiyaç duyduğu fonlara [[Çin]] gibi gelişen ülkelerle aynı şartlarda ulaşamaması ilk bakışta adil gözükmüyor. Öte yandan, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede güçlü ve inandırıcı bir politikaya sahip olmadığı görülüyor; halihazırdaki politikalar, Türkiye’nin bu konudaki müzakere gücünü zayıflatıyor.
44. satır:
Türkiye bunu yaparken, eğer hiç önlem alınmazsa (referans senaryo, business as usual) emisyonlarının 2030’da 1 milyar 175 tona çıkacağını, verilen beyanla bu miktarın 929 milyon tonda tutulacağını söylüyor. Bu beyanını da “artıştan %21 oranında azaltım” olarak tanıttı. Türkiye’nin akranları olarak değerlendirilebilecek ülkelerden [[Arjantin]] ve [[Brezilya]], emisyonlarını 2030 yılında 2005 yılı seviyesinin altına indirmeyi, Meksika ise 2026 yılında en yüksek emisyon seviyesine ulaştıktan sonra emisyonlarını düşürmeyi hedefliyor. Türkiye’nin resmi planlarında 2030 sonrasındaki dönemde de sera gazı emisyonunu azaltmaya yönelik bir hedefi bulunmuyor.
 
Veriler [[Türkiye’de sera gazı emisyonu|Türkiye’nin emisyon]] azaltımı için hiçbir önlem almadan bile hesapladığı miktarın çok altında sera gazı emisyonu ürettiğini gösteriyor. [[Türkiye İstatistik Kurumu]] TÜİK’in yayımladığı son sera gazı emisyonu envanterine göre 2019 yılında toplam emisyonlar 506,1 milyon ton CO2 olarak gerçekleşti ve azalma eğilimini sürdürdü.<ref>{{Web kaynağı|url=https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Sera-Gazi-Emisyon-Istatistikleri-1990-2019-37196&dil=1|başlık=TÜİK Kurumsal|erişimtarihi=2021-04-08|çalışma=data.tuik.gov.tr}}</ref> Dolayısıyla mevcut büyüme/ekonomi eğilimi dahilinde, hiçbir emisyon azaltım önlemi almadan dahi hedeflediği/beyan ettiği rakamın altında kalacağı görülebiliyor.<ref>{{Web kaynağı|url=https://tusiad.org/tr/yayinlar/raporlar/item/10633-ekonomik-gostergeler-merceginden-yeni-i-klim-rejimi-raporu|başlık=Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu|erişimtarihi=2021-04-08|çalışma=tusiad.org}}</ref>
 
=== Ekonomi ===
Ekonomik perspektiften bakıldığında, araştırmalar Türkiye’nin aktif bir iklim politikası yürütmesi halinde milli gelirinin %7 artacağını gösteriyor.<ref>{{Web kaynağı|url=https://haberler.boun.edu.tr/tr/haber/turkiye-aktif-iklim-politikasi-uygulayarak-milli-gelirini-artirabilir|başlık=Türkiye Aktif İklim Politikası Uygulayarak Milli Gelirini Artırabilir|erişimtarihi=2021-04-08|yayıncı=BOUN}}</ref> Anlaşmaya taraf olması, [[Türkiye ekonomisi|Türkiye için ekonomik]] bir yük yaratmıyor.
 
[[Türkiye'de enerji|Türkiye enerjisinin]] %70’ten fazlasını ithal ediyor. Bu ithalatın başında ise petrol, doğal gaz ve [[Türkiye'de kömür|kömür]] geliyor. Diğer yandan yenilenebilir enerji kaynaklarının herhangi bir yakıt maliyeti yok dolayısıyla dışa bağımlılık söz konusu değil. İlk yatırım sırasında bazı ekipmanlar ithal edilse de, bu durum kömürgaz ve gaz[[Türkiye'deki kömür yakıtlı enerji santralleri listesi|kömür santralleri]] için de geçerli. Rüzgar ve güneşi merkeze alan bir enerji dönüşümü, teknoloji içeriği yüksek bir sanayi gelişimini de beraberinde getirebilir.<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.tepav.org.tr/upload/files/1509522079-2.Enerji_Makine_Ekipman_Dis_Ticareti_Mevcut_Durum_ve_Firsatlar.pdf|başlık=Enerji Makine-Ekipman Dış Ticareti Mevcut Durum ve Fırsatlar|erişimtarihi=2021-04-08|yayıncı=TEPAV}}</ref> Ayrıca güneş ve rüzgardan elektrik üretim kapasitesinin artması sanayi üretimindeki değer zincirini de önemli oranda büyütecek; güneşte 15-25 GW’lık kapasite ilaveleri 0,8 milyar dolar olan üretimi 6,8 - 11,3 milyar ABD doları kadar arttırabilir.<ref>{{Web kaynağı|url=https://ipc.sabanciuniv.edu/Content/Images/Document/66ba27/66ba27.pdf|başlık=Türkiye'de Yenilenebilir Enerjiyle Sanayi Gelişimi, Ticaret Fırsatları ve İnovasyon Elektrik Sektörünü Karbonsuzlaştırmanın Yan Faydalarının Analizi|erişimtarihi=2021-04-08|yayıncı=İstanbul Politikalar Merkezi}}</ref>
 
İstihdam yaratma potansiyeli olarak bakarsak; iklim krizi ile mücadeleyi destekleyecek düşük karbonlu bir gelişme, fosile dayalı ekonomik yatırımlara göre daha fazla istihdam yaratıyor. Örneğin; her 1 milyon dolarlık yatırımın, sürdürülebilir enerjide 15-30, enerji depolamada 4-12, enerji verimliliğinde 10-18, çevre dostu şehir altyapılarının geliştirilmesinde 10-15, atık ve geri dönüşümde 15-40 kişiye yeni istihdam yaratma potansiyeli olduğu hesaplanırken; 1 milyon dolarlık kömür yatırımının inşaat aşamasında 1, termik ve maden işletmesinde 2 kişiye istihdam yarattığı hesaplanmaktadır.{{olgu}}