Friedrich Dürrenmatt: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
39. satır:
Dürrenmatt komedya türünde eserler verdi. Tragedyanın, yaşadığı dönemde artık etkili olabileceğine inanmıyordu: “Örneğin antik tragedya insan toplumunu, devleti aile simgesiyle verebiliyordu; devlet henüz anakentti, daha sonra anavatan oldu. Sorun yok. Ancak biz antik çağda yaşamıyoruz artık. Bugün devlet içindeki varlığımıza başka birimler bulmalıyız.” Ancak güldürüyle insan gerçeğinin yansıtılabileceğine inanan Dürrenmatt, trajik olanın da bunun içine yerleştirilmesi gerektiğini, güldürücü şeylerden güldürü karşıtı bir şey yapmak için yararlandığını söyler. İnsan Dürrenmatt için ancak çelişkili, güldürücü araçlarla, biçimlerle verilebilecek bir varlıktır.
 
Dürrenmatt’ın ilk oyunlarında Brecht etkisi görülmesine karşın, o kendisini en çok etkileyen yazarın Aristophanes olduğunu belirtir..<ref>{{cite book |first=Christoph |last=Siegrist |chapter=Nationalliterarische Aspekte bei Schweizer Autoren |title=Hansers Sozialgeschichte der deutschen Literatur vom 16. Jahrhundert bis zur Gegenwart |publisher=Deutscher Taschenbuch Verlag |location=Munich/Vienna |date=1986 |isbn=3-423-04352-0 |volume=10 |page=665 |language=de}}</ref> Kendisinin Brecht’le en çok çatıştığı ve Brecht’in sağlığında en çok fikir ayrılıklarının yaşandığı konu ikisinin tiyatro anlayışlarındaki belirgin farklılıktı. “Sanat kendi başına güçsüzdür. Ne bir avuntu ne de bir dindir, genel ümitsizlik içinde hep yeniden birilerinin umut beslemesine yarayan bir göstergedir yalnızca. Yazar ahlaki görevini ancak anarşistçe yerine getirir. Saldırmalıdır ama bir yere bağlı olmamalıdır.” diyerek Dürrenmatt tiyatroya bakışını belli eder. Oysa Brecht’in tiyatro anlayışında sorular ancak yanıtları varsa önem taşır; günümüz insanı olaylara, ancak onlar karşısında bir şey yapabiliyorsa ilgi duyar. Dürrenmatt içinse günümüzde olayların gidişini değiştirecek nitelikte bireylere, tek tek güçlü kahramanlara yer yoktur, sanatın amacı çarpıklıkları göz önüne sermek olmalıdır, onlara çözüm aramak değil.
 
Dürrenmatt’ın yabancılaştırması izleyicisine düşünme enerjisi sağlamak yerine ona bir gerilim verir. Seyirciye bildiği ama dışa vuramadığı şeyler gösterilmiştir sahnede. Dürrenmatt seyirciye kendi gerçeklerini gösterir ama seyircinin bunu fark etmesi ancak yabancılaştırmayla sağlanabilir. Dürrenmatt’a göre seyirci oyun boyunca sahnede bir gerçekliği izleyecektir, ama olayların ve durumların groteske varan abartılışı seyircinin bunlarla özdeşleşmesine izin vermez. Gösterdiği gelişimden kimin sorumlu olduğunun bilinmediği bir dünya vardır ortada ve olayların gücü tek tek kişileri ve onların sorumluluklarını çoktan aşmıştır. Bunu yansıtmanın en iyi yolu olarak groteski önerir Dürrenmatt. Groteskteki gülme olgusu, alışık olduğumuzun tersi bir durumla karşılaştığımızda aldığımız hazdan kaynaklanır. Bizi düş kırıklığını uğratan bu anlatım biçimi ürkütücüdür de. Groteskin sunduğu gerçeklerle ve mantıkla bağdaşmayan çarpıtılmış dünyanın karşısında tedirginlik yaşanır.