Müzikal film: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
4. satır:
 
Müzikal film [[sahne müzikali]]nden doğup gelişmiştir. Tipik olarak film ve sahne müzikalleri arasındaki en büyük fark, uygulanması tiyatroda elverişsiz olan sahnelerin cömertçe kullanılmasıdır. Müzikal film karakteri olarak tiyatroyu hatırlatan öğeler içerir; canlandırmalar sıklıkla onların parçalarını ve dans numaralarını o anda izleyen seyirciler varmış gibi ele alır. Bir bakıma Görünüm izleyiciyi işaret eden, canlandırıcının dos doğru kameraya baktığı ve onun için canlandırdığı bir hale gelir.
 
Müzikal film sahne müzikalinden doğup gelişmiştir. Öykü içinde birbirine karışmış karakterlerin çeşitli şarkılar söylediği bir film türüdür. Şarkılar genelde senaryoyu ilerletmek ya da filmin karekterlerini geliştirmek için kullanılır. Müziğe ait, ahenkli, uyumlu, bestelenmiş... Bunlar 'Müzikal' kelimesinin sözlükte geçen karşılıkları. Görsel Sanatlardaki karşılığına gelince; "dramatik ögeleri, danslı ve müzikli bölümleriyle organik bağlı olan, döneminin popüler kültürünü benimseyerek anlatım olanaklarını seçen, eğlendirme amaçlı gösterilerin genel adı"...Tipik olarak film ve sahne müzikalleri arasındaki en büyük fark, uygulanması tiyatroda elverişsiz olan sahnelerin cömertçe kullanılmasıdır. Müzikal film karakteri olarak tiyatroyu hatırlatan öğeler içerir; canlandırmalar sıklıkla onların parçalarını ve dans numaralarını o anda izleyen seyirciler varmış gibi ele alır. Bir bakıma Görünüm izleyiciyi işaret eden, canlandırıcının dos doğru kameraya baktığı ve onun için canlandırdığı bir hale gelir.Müzikalin alt türü müzikal komedi, müziği, dansı ve öyküsündeki gibi güçlü mizahi parçalar içerir.
 
 
17.Yüzyılın sonunda İngiltere'de 'Musical Comedy' adı altında üretilen ve tüketilen, eğlendirici, hafif havalı oyunlar, 19.Yüzyıldaki 'Musical Play'lere öncül olur. Bu 'Müzikli Oyun'lar ise; dramatik açıdan daha ağırbaşlı ve tutarlı, daha ustalıklı ve düzeylidir. Bu ikisinin doruk noktasında ise artık ikisini de imleyen "Musical" kelimesi literatüre geçer ve İngiltere'de kısa zamanda yoğun bir sektör halini alan 'Music Hall'lerde pek çok tiyatro biçimi ile kaynaşarak varlığını netleştirir. Bu mekanlardaki oyunların başarısı, kısa zamanda Avrupa ve Amerika'da turne yapacak oranda duyulur. Böylece de İngiltere çıkışlı pek çok 'musical' Amerikan izleyicisiyle buluşur. Eğlencesever Amerikalılar da 'Music Hall' geleneğinin daha bir kendi kültürlerine uyarlanmış biçimi olan "Minstral Show"ları başlatırlar ve bu biçim tüm ülke izleyicisi tarafından sevilip desteklenir.
 
Aynı dönemde sinema sektörüne baktığımızda; 15 Nisan-31 Ekim 1900 tarihlerinin önemini görürüz. Bu dönemde ilk kez senkronize ses düzeni ile birlikte film oynatılmaya başlanır. "Compagnie Generale Transatlantique" firması tarafından gerçekleştirilen 'fonorama' tekniğinde, özel plaklara kaydedilen sesler, filmle birlikte sunulur. Paris'te Hayat adlı renkli filmin konusu, adından da anlaşıldığı üzere; Paris'ten manzaralar sunar ve eşzamanlı olarak da fonda, müzik, şarkı, konuşma sesleri yer alır. Aynı zamanda Phono-Cinema Theatre'da, ünlü sanatçılar, ilk kez beyazperdeye sesli getirilir ve bundan sonra ilk film müziğinin bestelendiğini görürüz. 1906 yılında Romolo Bacchini, Cines şirketi için Malia dell Oro ve Pierrot Innamorato adlı filmlere beste yapar. Buradan da anlaşıldığı gibi, özgün film müziği, ilk kez İtalya'da bestelenmiş, 1920'lerde diğer ülkelerde denenmeye başlanmıştır.
 
Müzikal, Hollywood'a 1930'larda sesle birlikte Broadway'den gelir. 1926-27'de sesli film yapma teknikleri üzerine son derece geliştirici deneyler yapılır. 1900'lerin başında denenip, başarısızlığa uğranınca vazgeçilen sesli film işi, teknolojinin zorlamasıyla başarıya ulaşır. 1927 yılında yapılan JAZZ SINGER, müzikal film tarihinin başlangıç adımı sayılabilir. İçinde şarkı, dans ve oyun olan ilk örnektir. 1930-46 arasında pek sanatsal yönü olmayan ama sinema tarihi yönünden önemli filmler yapılmıştır. Bu dönemde Amerikan sineması uluslararası pazarlarda egemendir, müzikal ise film türleri içinde en Amerikalı olan türdür. Başka ülkelerde kovboy filmleri dahi yapılmasına karşılık müzikal örneklerinin bulunmayışı (Almanya'daki birkaç operet film dışında) bunun en net göstergesidir. Kitle üretimi yaparlar. Fabrika gibi çalışan stüdyolarda üretilen bu filmler çoğunlukla birbirinin benzeridir. Yönetmenlerden çok yapımcılar önemli olmuştur bu dönemde, ki yönetmenler, filmlerin seslendirme veya kurgusuna dahi karışamazlar.
 
1938 yılında Amerikalı nüfusun %60'ı sinema izleyicisi iken, 1973 yılında bu oran %5,6 olarak saptanmış. Amerika'da sesli filmlerin yapıldığı yıllardaki ekonomik bunalım, yoğun işsizlik, toplumsal bunalımlar, içki yasağı, vb...'nin etkisiyle bu yıllarda toplumsal içerikli filmler de çevrilmiş. Tabii bunalım dönemi 1935 yılında atlatılmaya başlanınca, korku ve gangster filmlerine komedi filmleri ile pahalı bütçeli müzikal filmler eklenir. Bunlar bir oranda bunalımın yarattığı atmosferden kaçışı sağlamak için emniyet sübabı olarak kullanılmıştır sektör tarafından. Lorel-Hardy ve Marx Kardeşler eski Amerikan komedi geleneğini sürdürürler.
 
Aynı dönemin müzikallerinde de konunun o kadar önemli olmadığını görüyoruz. Önemli olan, müzik ve koreografi olmuştur. Bubsy Berkeley o dönemde geometrik şekilleri kullanarak koreografinin en iyi örneklerini verir. Yine Fred Astaire-Ginger Rogers'ın birlikte dans ederek çevirdiği filmler önemlidir. 1940'lı yıllarda Vincente Minelli oldukça iyi müzikal filmler yapmıştır. Gene Kelly ise dönemin klasiği ve tüm zamanların en çok satılanı olarak bilinir.
 
Teknik gelişmelere son derece bağlı bir tür olmuştur müzikal. Ses tekniğinin gelişimi, geniş perde, renk gibi araçlara gereksinim duyulur. Tüm bu teknik gereçlerle birlikte, büyük paralar gerektiren büyük kadrolu ve çok emek sarfedilen, oyunculuk ustalığına ihtiyaç duyulan bir tür olmuştur. Oyuncular şarkı söyleme, akrobasi ve dans etme çalışmalarında adeta yürüyormuşçasına doğal, rahat görünümlü, usta ve güleç olmak zorundadırlar. Yapımına bu denli emek harcanan müzikal türü bütçe sorunu nedeniyle de özellikle çok geniş bir kitleye ulaşmak zorunda kalmış, böylece de tam bir popüler kültür ürünü halini almıştır.
 
Geçmişten gelen bir tanımla, başta belirtildiği gibi 'Musical Comedy' geleneğiyle de, herşeyden önce bir eğlenme nesnesi olmuştur. Amacı yalnızca hoş vakit geçirtmek olan müzikallerde, birtakım duygusal çatışmalar olsa da dramaturjik açıdan bunlar çok da düğümlenmeden ve bir daha hiç bozulmamacasına düzenlenir. Öyle ki yeryüzü adeta bir cennettir bu filmlere göre. İnsanların mutsuzluklarının istekleri doğrultusunda çözümlendiği, her an şarkılar söyleyip, dans edebilecek oranda sağlıklı olabildiği, komik ögeleri yoğun, aydınlık, geniş mekanlı, bol renkli, güzel rüyaları andıran "harikalar diyarı"dır bu filmler. Broadway veya Hollywood içinse ürünlerini, yeni starlarını pazarlayıp meşhur edebilecekleri en keyifli reklam aracı olur müzikaller. En önemli özelliklerinden biri, tıpkı Antik dönem oyunlarının tragedya ya da komedya bölümlenmesinde görülen ve başta geniş oranda değinilen bir kurgusal yapıya sahip olmalarıdır. Brechtyen bir yaklaşımla gelişen bu epizodik bölümleme tekniği ve aradaki şarkılı, danslı bölümleme, birbirine organik bağlı olduğu oranda başarılı sayılmıştır.
 
Yine 'kalıplı karakter' kullanımı da bu geleneksel yapıya aidiyetidir türün. Genelde çatışmalar sevgililer arasında görülür, birbirine çok aşık olan sevgililerin arasında genç kadın; geleneksel yapıya uygunluğuyla, erkek ise; bu yapının kıyısında bir yerlerde dolaşması ama kadınını bulduğu için herşeyi göze alabilecek bir dinamizm örneği gösterebilmesiyle biçim bulur. Uzmanlara göre müzikal film süreci de üç aşamadan geçiyor(2); a-ilkin bir denemelerin yapıldığı dönem; b-ardından gelen kanıksama dönemi, ki bu süreçte artık müzikal film üreticilerinin ve tüketicilerinin ortak bir jargonu oluşmuştur; c-Bundan sıkılarak bir restorasyon sürecine girilir ki alışılagelen yapının dışına çıkmaktır amaç, bu yeni bir deneysel süreçti denebilir. Bu dönemde geleneksel müzikal kalıplarını kendi içinde eleştiriyor üreticiler. Bu son süreç 1970'lerde oluşuyor ve artık eskinin kanıksanmış harikalar diyarı görünümünün içine sistemin getirdiği negatiflikler, parasızlık, ırk ve sınıf ayrımcılığı, göç, savaş, psikolojik bunalımlar, politik oyunlar ve sisteme uyumsuzluk gibi örnekler sokulmaya başlanıyor. Bunlara en iyi örnekler HAIR ve WALL olmuştur.
 
 
Savaş sonrası dönemde ortaya çıkan 'Flower Power' hareketinin en güçlü temsilcisi olan hıppy akımı, ortaya çıkış nedenleri, yaşam biçimleri ve düşünce sistemleri ile sisteme uyum sorunlarının en iyi örneklerinden biri olmuştur HAIR Müzikali...
 
Oklahoma'daki ailesinden, kendisini bulmak için ayrılan Claude ile, yine kendini bulma savaşımındaki bir grup hıppy'nin ortak buluşma noktaları, dönemde yaşanan Vıetnam Savaşı olmuştur. Sistemin genç insanı kullanış biçimi ile, bunun farkındalığıyla tam bir nihilizme yönelmiş grup, Claude'u sever ve onu da aralarına almak isterler. Oysa Claude, kendi yerinin sistemin içinde bir yerlerde olduğu ve orada bulabileceği düşüncesiyle geleneksel yanı ve şimdisi arasında bocalar. Sonuçta sistemin tarafına geçer ama birşeylerin ters gittiğinin de farkındadır. Berger öncülüğündeki grubunsa bir insanın peşini bırakmamak gibi rastlantısal tutkusu ile Claude'un askerliğinin tam doruk noktasında tekrar buluşurlar, bu noktada birinin sistemin dişlileri arasına girmesi gerekiyordur, bu da Berger olur. Nihilizmi ve tanrı inancı sorgulamaları arasında arkadaşını elevermemek için hiç bilmediği halde savaşmaya gider ve yokolur...
 
HAIR'de işlenen hemen tüm ayrıntılar, sistem ve tüm kurumlara göndermeler yapmaktadır. Bunun içine; sınıf ve ırk ayrımcılığı, din, aile, evlilik ve devlet kurumları ile savaş girmektedir, hümanizma ise apayrı bir boyutta filmin her noktasına an an dağıtılmıştır. Ancak her ne olursa olsun, savaşın gerçekçi, korkunç yüzü (Saving Private Ryan'da olduğu gibi-Spielberg/1998) değil, arka planı yine iç ve dış ayrımlarıyla verilir. Hatta hiç savaş sahnesi gösterilmeyen bir savaş aleyhtarı film olarak da savaşın etki ve acılarını göstermesi bakımından ilginçtir.
 
Bundan üç yıl sonraki bir proje olan THE WALL filminde ise dönemin önemli Psycodelıc Rock gruplarından olan Pink Floyd'un müziği ve grubun lideri konumundaki Roger Waters'ın yaşamı irdeleyişi ile karşılaşırız...
 
Psikolojik bunalımlar yaşayan savaş sonrası bir rock yıldızının, kendisini toplumdan neden ve nasıl tecrit ettiği işlenmektedir. En önemli nedenler yine savaş olgusu, hükumetin sistemi ve toplumsal kurumlardır. Bunların yarattığı baskılar nedeniyle Pink'in, uyuşturucu bağımlısı olması, birbirini gerektiren durumlar neticesinde de uyuşturucu-halüsinasyon ikilisiyle artık tamamen kendisini kaybetmesini izleriz. Bunalımın doruk noktasını başlatan, Pink'in çocukluk yılları ile Freud'yen yaklaşımlarla bugün ve geçmişe göndermelerle ilginç bir kurguya sahiptir Wall. Ancak herşeye rağmen arada varolan animasyonlar da dahil olmak üzere, kurgunun bu durumu, konunun algılanmasını engellemez.
 
Burada da, yine, sanki iki boyut varmışçasına; bütün kötülüklerin yaşandığı dışarısı ile bunlardan uzak durulmaya çalışılınan içerisi var...
 
Birbaşka önemli özellik de; müzikallerin, kendilerinden önce yapılan filmlere önemli göndermelerde bulunmaları ve yine ortak bir karakteristik olarak "herşeyin son anda gümbür gümbür çözülmesi" -bir daha hiç aksi yaşanmıyacakmışçasına...
 
Başarılı olma eğilimi hatta tutkusu da bir diğer ortak nokta. Genelde yıldız olmaya heveslenilen eski dönem müzikallerine oranla, yeni dönem hem daha çok müzik yıldızlarından bahsederken hem de başarılı olma hırsını sürdürerek, bunu insan ilişkilerine de birebir yansıtmıştır; Bunun en iyi iki örneği de şu yapımlar bence:
 
Ø NEW YORK NEW YORK (1977/Unıted Artısts;Yöneten: Martın Scorsese * Yazan: Earl Mc Ranch; Oyuncular: Lisa Mınellı-Robert De Nıro-Jımmy Doyle-Lıonel Stander; Barry Primus
 
Ø VELVET GOLDMINE (1998/Mıramax Fılm-Zenıth-Kıller Fılms; Yöneten'Yazan:Todd Haynes; Oyuncular: Evan Mc Gregor-Jonathan Rhys/Meyers-Chrıstıan Bale-Tony Collette)
 
Broadway'a dönersek; ilk kez yirmi beş yıl boyunca tüketimi tazelenecek 'Black Crook' adlı ilk Amerikan müzikaliyle karşılaşırız. Sektörün canlılığı daha ilk gösteriden kendini belli eder ve diğer sanat dallarıyla, oluşumu kaçınılmaz kesişme sürecine doğru hareket başlar. 1903 yılının ilk ve günümüze kadar gelen en ünlü ayağı WİZZARD OF OZ (Oz Büyücüsü) olmuştur.
 
Bundan sonra George Gershwin'li süreç başlar Amerikan müzikal tarihinde (1920-30). LADY BE GOOD, PORGY AND BESS, bu dönemin en bilinen örneklerindendir.
 
Birinci Dünya Savaşından sonra ise Amerikan müzikallerinin yıldız evresi olarak bilinen dönem gelir ki Oklahoma (1944) ve Kiss Me Kate (1948) bu döneme rastlar. Bu evrenin yapımlarıyla da Amerikan müzikal geleneği çizgisine daha bir oturmuştur.
 
"En büyük değişiklik de şarkı stillerinde kendini gösterdi. Savaş sonrası Amerikan şarkı yazarları senkoplar yanında One-step, Foxtrot gibi dans ritimlerine yöneldiler. Koreograflar popüler dans figürlerinden daha çok yararlanmaya başladılar. Müziğin yanısıra şarkı sözlerinde de belli bir toparlanma görüldü. Hayata boş veren, eğlenceye yüklenen hava cıva sözlerin yerini 1920'lerin, 1930'ların Amerikan müzikallerinde daha gerçekçi, ayakları yere basan, mesajı olan şarkılar aldı. Besteciler müzikli anlatımla şarkı sözünün içeriği arasındaki ilişkiye daha bir özen gösterir oldular."(1)
 
1950'li yıllar müzikal tarihinin en üretken dönemlerinden oldu yine de. MGM'den çıkan en bilinen projeler;
 
AN AMERICAN IN PARIS (1951), SINGING IN THE RAIN (1952), LILI (1953), SEVEN BRIDES FOR SEVEN BROTHERS (1954), LOVE ME OR LEAVE ME (1955), HIGH SOCIETY (1956), LES GIRLS (1957), GIGI (1958), FOR THE FIRST TIME (1959), BELLS ARE RINGING (1960), THE WONDERFUL WORLD OF THE BROTHERS GRIMM (1962), THE UNSINKABLE MOLLY BROWN (1964), THE SINGING NUN (1966), GOODBYE, MR.CHIPS (1969), THE BOY FRIEND (1971), THAT'S ENTERTAINMENT (1974), PENNIES FROM HEAVEN (1981), THE WALL (1982), THAT'S DANCING (1985), THAT'S ENTERTAINTMENT III (1994) olmuştur.
 
Gelecek bölümde en çok tanınan iki "müzikal film" örneğini ayrıntılarıyla ele alacağız: CATS ve TOMMY...
 
Ve şimdi, CATS'le ilgili "dedikodu" niteliğindeki bir bilgiyle noktalayalım bu bölümümüzü. Hem konuya bir "giriş" yapmış olalım, hem de "heyecan olsun" ve "biizden ayrılmayın"!!
 
Cats, Elliot tarafından, ve torunlarına bir armağan/miras olarak kaleme aldığı şiirlerinden oluşan bir kitap aslında... Elliot'un ölümünden sonra dul eşinden Cats'in sahnelenme haklarını talep eden A. L. Weber olumlu bir yanıt almak için epeyce bir süre beklemek zorunda kalmış...
 
Nihayet Elliot'un dul eşi Weber'i karşısına dikip sormuş: "Nasıl canlandırılacak bu kediler?" "Nasıl yani?" diye sormuş Weber. Ve Mrs. Elliot açıklamış sorusunun ardında yatan kuşkularını: "Walt Disney de istedi şiirleri; vermedim" diye başlamış söze, ve devam etmiş: "Elliot'ın kedilerini sevimli mikilere dönüştürmeye kimsenin hakkı yok. Onlar 'vahşi' kedilerdir." Weber tereddütsüz yanıtlamış Mrs. Elliot'ı: "Onları asla sevimli mikilere dönüştürmeyeceğime söz veriyorum." Ve böylece başlamış CATS Müzikalinin öyküsü...
 
 
Chicago Amerikan yapımı müzikal film. 13 dalda Akademi Ödüllerine aday gösterilmiş En İyi Film dahil 6 dalda ödül almıştır.
 
Oliver! (1968) filminden beri En iyi film oscarını kazanan ilk müzikal filmdir.
Yönetmenliğini Rob Marshall, sinemaya uyarlanan senaryosunu ise Bill Condon yapmıştır.Catherine Zeta-Jones, Renée Zellweger, Richard Gere, Queen Latifah, John C. Reilly, Lucy Liu, Taye Diggs, ve C
 
Fantasia 2000 Walt Disney yapımı otuz yedinci fantasia animasyon/müzikal filmidir.
Bir çok animasyon içerikli sahnelerden oluşan filmin ilk filmi Fantasia,1940 yılında çekilmişdir.
Film için James Levine ve Chicago Simfoni Orkestrasının yanı sıra bir çok insan çalıştı
.Aynı zamanda filmde bir çok Disney karakterini,örneğin Mickey Mouse ve Donald Duck'ı görebiliriz.
Flashdance, 1983 ABD yapımı drama, müzikal ve romantik film.
 
Tom Hedley tarafından yazılmış, Adrian Lane tarafından yönetilmiştir. Başrollerini Jennifer Beals ve Michael Nouri paylaşmaktadır.
 
Film Alexandra Owens'ın hikayesini anlatmaktadır. Alex Owens geceleri Pittsburgh, Pennsylvania'da bir barda dansçı olarak, gündüzleri ise bir inşaat firmasında kaynakçı olarak çalışmaktadır. Alex Owens'in e
 
Grease, yönetmenliğini Randal Kleiser'in yaptığı, başrollerini John Travolta, Olivia Newton-John ve Stockard Channing'in paylaştığı 1978 ABD yapımı 110 dakikalık filmdir. Türü müzikal/romantik/komedidir. Aynı isimli Broadway müzikalinden sinemaya uyarlanmıştır.
 
Film için eleştirmenlerin birçoğu "zamanın ötesinde" tanımını kullanırken bir kısmı "1950'lerin sonu 60'ların başını anlatan, 70'ler yapı
 
Küçük Korku Dükkanı (özgün ad:Little Shop of Horrors) 1986 yapımlı iki akademi ödülüne aday gösterilmiş,1960lı yıllardan çekilen ve bir müzikal olan aynı isimli filmin ve müzikalin daha uzun bir süre ve daha çok üzerinde çalışarak çekilmiş ve Frank Ozun yönetmiş olduğu kara komedi/müzikal tarzında bir ABD/Ingiltere Warner Brothers filmidir.Filmde bir adamın ve bitkisinin başına gelenleri konu alıy
New York, New York yönetmenliğini Martin Scorsese'nin yaptığı 1977 yapımı film. Scorsese'nin doğduğu New York City'de geçen müzikal bir filmdir. Başrollerinde Robert De Niro ve Liza Minnelli vardır. Film En İyi Müzikal-Komedi Filmi dahil 4 dalda Altın Küre'ye aday gösterilmiştir.
 
 
müzikal filmler
 
Rank Rating Title Votes
1. 8.5 Singin' in the Rain (1952) 20,336
2. 8.3 Some Like It Hot (1959) 26,031
3. 8.3 The Wizard of Oz (1939) 37,995
4. 8.1 A Night at the Opera (1935) 5,943
5. 8.1 Duck Soup (1933) 10,756
6. 7.9 Gold Diggers of 1933 (1933) 546
7. 7.8 Beauty and the Beast (1991) 25,319
8 7.8 Top Hat (1935) 2,203
9. 7.8 My Fair Lady (1964) 12,599
10. 7.7 The Nightmare Before Christmas (1993) 19,400
11. 7.7 Parapluies de Cherbourg, Les (1964) 2,241
12. 7.7 West Side Story (1961) 12,794
13. 7.7 The Lion King (1994) 32,517
14. 7.7 Snow White and the Seven Dwarfs (1937) 15,167
15. 7.7 Blaue Engel, Der (1930) 1,773
16. 7.7 The Court Jester (1956) 2,391
17. 7.7 Dancer in the Dark (2000) 15,526
18. 7.7 Swing Time (1936) 1,097
19. 7.6 Pinocchio (1940) 6,697
20. 7.6 The Sound of Music (1965) 21,429
21. 7.6 The Blues Brothers (1980) 28,714
22. 7.6 A Star Is Born (1954) 1,833
23. 7.6 Meet Me in St. Louis (1944) 2,439
24. 7.6 Moulin Rouge! (2001) 47,189
25. 7.6 On the Town (1949) 1,852
26. 7.6 Mary Poppins (1964) 13,731
27. 7.6 Cabaret (1972) 8,028
28. 7.6 Fiddler on the Roof (1971) 5,827
29. 7.6 Une femme est une femme (1961) 675
30. 7.5 The Many Adventures of Winnie the Pooh (1977) 1,608
31. 7.5 Willy Wonka & the Chocolate Factory (1971) 16,277
32. 7.5 Aladdin (1992) 22,236
33. 7.5 Waiting for Guffman (1996) 7,271
34. 7.5 A Day at the Races (1937) 2,403
35. 7.5 O Lucky Man! (1973) 1,158
36. 7.5 The Gay Divorcee (1934) 705
37. 7.5 The Music Man (1962) 3,917
38. 7.5 South Park: Bigger Longer & Uncut (1999) 33,824
39. 7.5 Shall We Dance (1937) 593
40. 7.4 Chicago (2002) 34,458
41. 7.4 The Band Wagon (1953) 1,177
42. 7.4 The Jungle Book (1967) 8,932
43. 7.4 42nd Street (1933) 1,221
44. 7.4 All That Jazz (1979) 3,855
45. 7.4 An American in Paris (1951) 3,679
46. 7.4 The King and I (1956) 3,645
47. 7.4 San Francisco (1936) 674
48. 7.4 Chunhyang (2000) 500
49. 7.4 Lady and the Tramp (1955) 6,879
50. 7.4 Hedwig and the Angry Inch (2001) 6,959
 
 
 
Bottom Rated "Musical" Titles
 
 
Rank Rating Title Votes
1. 1.7 From Justin to Kelly (2003) 7,194
2. 2.1 Catalina Caper (1967) 231
3. 2.2 Kazaam (1996) 3,443
4. 2.3 Don't Play Us Cheap (1973) 98
5. 2.3 Hillbillys in a Haunted House (1967) 56
6. 2.4 Xuxa Requebra (1999) 113
7. 2.6 S Club Seeing Double (2003) 205
8. 2.7 Super Xuxa Contra o Baixo Astral (1988) 155
9. 2.9 Slumber Party Massacre II (1987) 299
10. 3.0 The Garbage Pail Kids Movie (1987) 448
 
 
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Müzikal_film" sayfasından alınmıştır