Türk okçuluğu: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Pivox (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Khutuck Bot (mesaj | katkılar)
k Bot v3: Kaynak ve içerik düzenleme (hata bildir)
1. satır:
[[Dosya:OttomanHorseArcher.jpg|thumbküçükresim|Türk atlı okçusu]]
'''Türk okçuluğu''', [[Türkler]]de [[Okçuluk|okçuluğun]] ve özellikle [[atlı okçuluk|atlı okçuluğun]] önemi tarih öncesi zamanlara kadar uzanır. Yaklaşık MÖ 5000'den itibaren [[Altay Dağları|Altay]] ve [[Tanrı Dağları]] ve çevresinde ortaya çıkan, daha sonra da [[İç Asya]]’ya tamamen egemen olan "Atlı Bozkır Kültüründe" [[at]]lara ve okçuluğa büyük önem verilmektedir.<ref name="b">Öngel, Hasan Basri. Gelişim Sürecinde Erken İç Asya Türk Okçuluğu. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 21, Sayı 2, (2001), 189-215.</ref> Tarihteki Türk atlı okçuları, dört nala giderken eyer üstünde dönüp arkaya ok atarak hedefe tam isabet ettirme ustalıklarıyla tanınmışlardır.<ref name="c">Findley, Carter V.. Dünya Tarihinde Türkler. 1. Basım. İstanbul: Kitap Yayınevi, 2006. s. 37.</ref> Uluslararası literatürde "[[Part Atışı]]" olarak isimlendirilen at üzerinde geriye doğru yapılan ok atışının en başarılı ve en ünlü uygulayıcıları Türkler olmuşlardır. Türk kahramanı [[Tarkan (savaşçı)|Tarkan]]ların [[tolga]]larına [[şahin]] tüyü takma hakkı yalnızca Part atışını başarılı bir şekilde uygulayabilenlerine verilmiştir.<ref name="e">[http://www.tirendaz.com/tr/?page_id=169 Türk Geleneksel Okçuluğunun Kısa Tarihi] Tirendaz, erişim tarihi: 3.12.2011</ref> Vur-kaç, sahte geri çekilme ve düşmanın etrafını sarma gibi taktikler Türk atlı okçularının kullandığı ve birçok zaferde kilit rol oynayan taktiklerdir.<ref name="e" /><ref name="d">Özveri, M., Arıç, H., Gür, A., Çetintaş, B. - NTV Tarih - Sayı 34 - Kasım 2011 - İstanbul 1308-7878</ref> Türk destanlarından [[Oğuz Kağan Destanı]]'nda ok ve yay, sembolik anlamlarla yer almaktadır.<ref name="a" /> Türk kültürünün geçmişinde okçuluk geniş bir alanda öneme sahip olmuştur. Orta Asya'da geçim kaynağı ve askerî tatbikat niteliği olan sürek avları, Türk atlı okçuluğunun gelişmesini sağlamış; Türkler bu becerilerini Orta Asya'dan Anadolu'ya taşımışlardır.<ref name="d" /> [[Savaşçılık]], [[avcılık]], [[sporculuk]] gibi alanların dışında sosyal alanda da okçuluk önem teşkil etmiştir. Örneğin askeri bayramlarda, dinsel törenlerde çeşitli sportif okçuluk yarışmaları toplumsal hayatta yer almıştır. Avrasya coğrafyasında göçebe yaşayan Türklerin ok ve yay yapımında kullanılan özel malzeme ve teknikleri gizli bir şekilde usta-çırak yoluyla nesilden nesle aktarması, teknolojik fark sayesinde yerleşik halklara karşı Türklere üstünlük sağlamış ve silah üreticisiyle ailesine sosyal yaşamda seçkinlik kazandırmıştır.
 
7. satır:
 
== Malzemeler ve Teknik ==
[[Dosya:Bow (composite), probably Ottoman Turkish, 1700s - Higgins Armory Museum - DSC05560.JPG|thumbküçükresim|Bileşik (kompozit) [[Osmanlı]] yayı, 1700'ler]]
[[Divanü Lûgat-it-Türk]] gibi kaynaklar ve eski kitabelerde Türkler tarafından kullanılan savaş malzemeleri ve kavramlarından bazıları şunlardır: "At, ok, yay, kılıç, bükte, kıngırak (hançer, kama), keş, kurman, [[sadak]] (okluk), kın (kılıç ve bıçak kabı), kalkan, süngüg, kargı, cida, gönder (mızrak), çomak (topuz çeşidi), batrak (ucuna bez bağlanan süngü), tug (bazı birliklerde), ukruk (kement), kargu (ateş kulesi), köbrüge (davul), yarık, cevşen (zırh), yoşuk, tubulga (tolga, tulga, miğfer), küpe-yarık (vücudu kuşatan zırh), yelme eri (öncü, keşif kolu).<ref name="h">[http://www.tarihnotlari.com/eski-turk-ordusu/ Eski Türk Ordusu] Tarih Notları, erişim tarihi: 3.12.2011</ref>
 
22. satır:
Selçuklular Asya bozkırının atlı okçuluk geleneğini devam ettirmiş, Anadolu'da da bu yeteneklerini kullanmışlardır. Ok ve yay Selçuklularda yalnızca askerî üstünlük anlamına gelmiyor, aynı zamanda hükümdarlık simgesi anlamına da geliyordu. Askerî ittifaklara çağrı anlamına gelen "ok gönderme" geleneği, 1.000 yıl sonra etimolojik bir göndermeyle yaşamaya devam etmektedir. Günümüzde Anadolu'da sosyal olaylara resmî davette gönderilen eşyaya "okuluk", "okuntu" gibi isimler verilmektedir.<ref name="d" />
 
[[Dosya:Sueleymanname Akinci-Beys.png|thumbküçükresim|[[Mohaç Muharebesi (1526)|Mohaç Muharebesi]]'nde iki [[Akıncı]] Beyi]]
 
== Osmanlı Dönemi ==
[[Dosya:Imperial Armoury Topkapi Istanbul (12).JPG|sol|thumbküçükresim|200px|II. Bayezid'in kullanmış olduğu ok ve yay-Topkapı Sarayı,İstanbul]]
Ortaçağ'dan 19. yüzyıla kadar Türk okçuluğu atış tekniği ve silah olarak büyük gelişim göstermiştir. 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren okçuluk Osmanlı'da planlı ve düzenli bir spor faaliyeti olarak yapılmıştır, bu amaçla da "ok meydanı" isminde 34 büyük meydan tahsis edilmiştir. Ok meydanlarının kendilerine ait ödenekleri, idarecileri, hizmetlileri vardı ve buralarda sporcular ikamet etmekte, antrenmanlar ve yarışmalar düzenlenmekteydi. Ok meydanları arasında en bilineni İstanbul'daki Okmeydanı'dır. Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'un fethinden sonra, alan sahiplerinden alınıp resmî olarak okçuluk sporu hizmetine verilmiştir. Sultan fermanı ile alanın sınırları belirlenerek alana tırnaklı hayvan sokulması, ölü gömülmesi, ev yapılması ve alanda kuş uçurtulması yasaklanmıştır. Tesis açılışı [[Hıdırellez]]'de (6 Mayıs), kapanışı Ruz-ı Kasım'da (Kasım) yapılırdı. Pazartesi ve perşembe günleri de müsabakalar ve atışlar yapılmaktaydı. Müsabaka ve çalışmalar dışındaki günlerde de sporcular meşk (serbest çalışma) yaparlardı.<ref name="a" />