Refik Saydam: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Sdilek (mesaj | katkılar)
→‎Siyaset yaşamı: Başbakanlık dönemiyle ilgili bir paragraf eklendi
Sdilek (mesaj | katkılar)
→‎Siyaset yaşamı: 2. Dünya Savaşı Yılları eklendi / Hıfzısıhha Enstitüsü'nün kapatılması eklendi
86. satır:
[[Türkiye|Türkiye Cumhuriyeti]]'nin ilanından sonra 30 Ekim 1923 tarihinde [[1. Türkiye Hükûmeti|1. İsmet Paşa Hükûmeti]]'nde Sağlık Bakanı olarak görevlendirildi. Bu görevini [[2. Türkiye Hükûmeti|2. İsmet Paşa Hükûmeti]]'nde de 21 Kasım 1924 tarihine kadar sürdürdü. 4 Mart 1925 tarihinde [[4. Türkiye Hükûmeti|3. İsmet Paşa Hükûmeti]]'nde yeniden Sağlık Bakanlığı görevine atandı. Bu görevini 25 Ekim 1937 tarihine kadar sürdürdü.
 
Kesintilerle 14 yıl süren Sağlık Bakanlığı döneminde sağlık hizmetlerinin temellerini attı. 1924 yılında [[Ankara]]'da ve daha sonra Erzurum, [[Diyarbakır]], [[Sivas]] ve diğer birçok ilde memleket hastaneleri, doğum ve çocuk bakım evleri açtı. Ayrıca bu konuda nitelikli eleman yetiştirilmesine önem vererek sağlık kursları, tıp öğrenci yurtları 1928 yılında [[Hıfzısıhha]] Enstitüsü ve Mektebi'ni, [[İstanbul]] ve [[Ankara]]'da veremle savaş dispanserlerini kurdu. Birçok '''aşı''' ve serum burada başarıyla üretildi. Tifo, tifüs, difteri, BCG, kolera, boğmaca, tetanoz, kuduz '''aşıları''' seri üretime geçildi. 1940'ta Çin'e Kolera salgını için '''aşı''' ihraç edildi. 1928 yılında kurulan [[Hıfzısıhha Enstitüsü]]'nün aşı üretimi 1997 yılında durdurulmuş, 2011 yılında da Enstitü kapatılmıştır.
 
Refik Saydam döneminde sağlık alanında yapılan bir diğer önemli katkı da ülkenin sağlık envanterinin çıkarılmasıydı.<ref>{{Web kaynağı|url=http://www.kimkimdir.net.tr/kisiler/refik-saydam|başlık=Refik Saydam|erişimtarihi=24.10.2020|tarih=|çalışma=|yayıncı=}}</ref> Yaklaşık 2 yıl süren, örneklem yoluyla seçilmiş yüzlerce köyde yapılan tarama ve anketler neticesinde hazırlanan envanter ülkenin sağlık politikası oluşturabilmesinde çok önemli katkılar sağlamıştır.
94. satır:
Refik Saydam'ın başbakanlık dönemi, hem Türkiye hem de dünya açısından çok zorlu bir döneme denk gelmiştir. Dünya tarihinin gördüğü en büyük savaş olan [[II. Dünya Savaşı|2. Dünya Savaşı]] başlamış, Türkiye bu savaşa fiilen girmemiş olsa bile iktisadi ve siyasi bakımdan etkilerini fazlasıyla hissetmiştir. Türkiye'nin tarafsızlığı siyaset dilinde "silahlı tarafsızlık" olarak tanımlanmaktadır ve bu tür bir tarafsızlık da her an baskına uğrayabileceğini göz önünde bulundurarak güçlü bir ordu beslemeyi gerektirmekteydi. Ankara'nın önünde ise bu ağır savunma giderlerini -halkı bunaltmak pahasına alınacak çok sıkı ekonomik önlemlerle finanse etmekten başka çare yoktu. <ref>{{Dergi kaynağı|url=https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/113201|başlık=REFİK SAYDAM HÜKÜMETLERİ DÖNEMİNDE
TÜRKİYE’NİN EKONOMİ POLİTİKASI (1939-
1942)|erişimtarihi=24.10.2020|tarih=|çalışma=|yayıncı=}}</ref>
 
=== 2. Dünya Savaşı Yılları ===
1939-1942 yılları arasında Türkiye Başbakanı olarak görev yaparken, sağlık konusuna bakanlığı dönemindeki gibi önem verdi. "''Devlet idaresi A'dan Z'ye bozuktur, düzeltmek ister.''" diyerek devlet yönetiminde köklü bir reform taraftarı olduğunu dile getirdi. 8 Temmuz 1942 tarihinde İstanbul'da besin sorununun düzenlenmesi için yaptığı inceleme gezisinde hayatını kaybetti. Mezarı [[Cebeci Asri Mezarlığı]]'ndadır.
2. Dünya Savaşı başlamadan hemen önce, 1938 yılında devletin kurucusu [[Mustafa Kemal Atatürk]] vefat etmiş ve devlet başkanlığı görevini [[İsmet İnönü]] devralmıştır. Başbakanlık makamında da değişiklik yapılmış ve [[Celâl Bayar|Celal Bayar]] yerine Refik Saydam göreve gelmiştir. Savaş başlarken 16 yaşında olan Türkiye Cumhuriyeti, sanayileşme, eğitim, demiryolları, elektrifikasyon gibi alanlarda atılımlar yapmaya başlamış olsa da üretiminin büyük kısmı halen tarım ürünlerinden oluşmaktaydı. Ayrıca [[Büyük Buhran|1929 Buhranı]] sonrasında tarım ürünlerindeki fiyat düşüşü paralelinde hem devletin gelirleri azalmış hem de nüfusun %75'ini oluşturan köylülerin halihazırda varolan geçim sıkıntısı daha da artmıştı.<ref>{{Kitap kaynağı|url=|başlık=İkinci Adam|erişimtarihi=|tarih=|dil=|sayfa=|sayfalar=130-150|çalışma=|yayıncı=Remzi Kitabevi}}</ref> Üstelik savaş ihtimaline karşılık 1 milyon erkek askere alınmış, böylece hem üretim kaybı yaşanmış hem de askerlerin beslenmesi devlet bütçesi üzerindeki baskıyı arttırmıştı.
 
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Başbakan Refik Saydam, Türkiye'nin savaşa girmemesi konusunda fikir birliği içindeydi. Balkan Savaşlarını, 1. Dünya Savaşı'nı ve İstiklal Savaşı'nı yaşamış yönetim kadrosu hem savaşın zorluklarını çok iyi biliyor ve ondan korkuyor hem de ülkenin iktisadi ve askeri açıdan savaşa hazır olmadığını biliyorlardı.<ref>{{Kitap kaynağı|url=|başlık=İkinci Adam|erişimtarihi=|tarih=|dil=|sayfa=137|sayfalar=|çalışma=|yayıncı=Remzi Kitabevi}}</ref> Bu çerçevede, Türkiye'nin stratejisi tarafsızlığını korumak olarak çizilmişti ancak olası bir saldırı ihtimaline yönelik olarak maliyeti yüksek de olsa her türlü önlemi almak mecburiyetinde kalmışlardı. Bu maliyetleri karşılarken halkın da sıkıntılarını hafifletebilmek adına bütçe denkliği, paranın değerinin korunması ve enflasyona mani olunması ana ilkeler olarak benimsenmişti. Bağımsızlık mücadelesini yaşamış yöneticiler için ülkenin iktisadi bağımsızlığı, siyasi bağımsızlığı sağlayabilmenin ana koşulu olarak görülüyordu. Ayrıca [[Atatürk İlkeleri|Halkçılık]] ilkesinin başarıyla uygulanabilmesi için Devletçilik ilkesinin daha duyarlı uygulanması gerektiği düşünülmüş ve bu nedenle ekonomiye devletin doğrudan müdahalesi arttırılmıştır. <ref>{{Dergi kaynağı|url=https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/113201|başlık=REFİK SAYDAM HÜKÜMETLERİ DÖNEMİNDE
TÜRKİYE’NİN EKONOMİ POLİTİKASI (1939-
1942)|erişimtarihi=24.10.2020|tarih=|çalışma=|yayıncı=}}</ref>
 
Nitekim, dünyanın ve Türkiye'nin koşullarının çok zorlu olmasına rağmen Refik Saydam belirlediği ana ilkelerde başarılı olmuştur. Türkiye, fiilen savaşa girmemeyi başarmıştır. Refik Saydam'ın vefat ettiği 1942 yılına kadar bütçede denklik sağlanmış, [[Türk lirası|Türk Lirası]] Avrupa para birimlerine kıyasla daha az değer kaybetmiş ve tüketim malları kıtlığı yaşanmasına rağmen fiyat istikrarı sağlanabilmiştir.<ref>{{Kitap kaynağı|url=|başlık=İkinci Adam|erişimtarihi=|tarih=|dil=|sayfa=|sayfalar=225-228|çalışma=|yayıncı=Remzi Kitabevi}}</ref>
 
Refik Saydam, 8 Temmuz 1942 tarihinde İstanbul'a yaptığı inceleme gezisi sırasında hayatını kaybetmiştir. Sonrasında kurulan Şükrü Saraçoğlu Hükümeti, iktisat politikasında hızla önemli değişiklikler yaptı. Daha çok özel sektörün girişimlerine ve piyasada oluşacak fiyat dengelerine bağlı bir politika izlemeye yöneldi.<ref>{{Dergi kaynağı|url=https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/113201|başlık=REFİK SAYDAM HÜKÜMETLERİ DÖNEMİNDE
TÜRKİYE’NİN EKONOMİ POLİTİKASI (1939-
1942)|erişimtarihi=24.10.2020|tarih=|çalışma=|yayıncı=}}</ref> Buna bağlı olarak, enflasyonist akımlar güçlenmiş, tedavüldeki para artmış ve devleti olağanüstü gelir aramak zorunda bırakmıştır. Bu ihtiyaç da Varlık Vergisi uygulamasına yol açmıştır.<ref>{{Kitap kaynağı|url=|başlık=İkinci Adam|erişimtarihi=|tarih=|dil=|sayfa=228|sayfalar=|çalışma=|yayıncı=Remzi Kitabevi}}</ref>
 
Refik Saydam'ın vefatı sonrasında ortaya çıkan bu geçiş, Türkiye Cumhuriyeti iktisat tarihinde, iktisadi sistemde farklılaşma olarak ilk ve asıl kırılma noktasını oluşturdu. Bu noktadan sonraki gelişmeler 1950 seçimlerini ve yeniden Celal Bayar’ın görüşleri önderliğinde sosyal ve iktisadi iktidarını gündeme getirecektir. O nedenle, Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal ve iktisadi anlayışında ilk temel kırılma noktası 1950 seçimleri değil, 1942’de Dr. Refik Saydam’ın ölümüdür.<ref>{{Dergi kaynağı|url=https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/113201|başlık=REFİK SAYDAM HÜKÜMETLERİ DÖNEMİNDE
TÜRKİYE’NİN EKONOMİ POLİTİKASI (1939-
1942)|erişimtarihi=24.10.2020|tarih=|çalışma=|yayıncı=}}</ref>
 
== Kaynakça ==
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Refik_Saydam" sayfasından alınmıştır