Paris Üniversitesi: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
k →‎top: Düzeltme, değiştirildi: imkan → imkân AWB ile
Furkan (mesaj | katkılar)
k →‎top: Yazım yanlışı, değiştirildi: Hıristiyan → Hristiyan AWB ile
58. satır:
Paris Üniversitesi’nin çekirdeğini Chartles okullarında yetişmiş olan elemanlar teşkil ediyordu. Onlar Arapçadan, Latinceye yapılan tercümeler sonucunda [[Aristoteles]]'i yakında tanıma imkânı bulmuştur. Bu sebeple üniversitenin kuruluşundan kısa bir süre sonra Aristoteles’in yanı sıra [[Kindî]], [[Fârâbî]], [[İbn-i Sina]], [[İbn Rüşd]] gibi İslâm düşünürlerinin fikirleri yayılmaya başladı. Böylece kilise tarafından kabul edilen klasik eğitim sisteminin ana unsuru olan yedi Hür Sanat’ın yanı sıra fizik, metafizik ve ahlak gibi disiplinlerde öğretim programına girdi. Orta Çağ üniversitelerinin en meşhur ve en eski üniversitesi Paris Üniversitesi’dir. Burada Aristoteles'ten ve onun Müslüman şarihlerinden tercümeler görülmekteydi. 13. yüzyıl başlarında Paris’te İslam felsefecilerinin münakaşa ettikleri meselelere çok benzeyen konularda, çeşitli ihtilaflar görünmekle birlikte bunlar gerçekte İslam felsefesinden değil başka kaynaklardan geliyordu. İslam ilim ve felsefesinin batıya geçişinde kaynak eserlerin yasak edilmiş olması dolayısıyla tercüme ve nakiller konusunda Paris okulunun pek fazla bir katkısının olduğu söylenemez. Paris Orta Çağ Latin kültüründe önemli meselelerin ele alındığı bir kültür merkezi haline gelecektir.
 
Paris Üniversitesi’ni Batı HıristiyanHristiyan aleminin efsanevi dinsel merkezi olarak diğerlerinden ayrı tutmak gerekir. Paris Üniversitesi gerek ilk üniversitelerden biri olması gerekse yapısal olarak üniversitelerin özerkleşme girişimlerini bünyesinde barındırması açısından dikkati çekmektedir. Bu üniversitede öğrenci ve öğretim üyelerinin birlikte örgütlendikleri bir yapı söz konusuydu.
 
Bağımsız bilim ve düşünce anlayışının en canlı temsilcileri İbn Rüşdçüler Paris Üniversitesi’nin özellikle sanatlar fakültesinin kürsülerini ellerine geçirmişlerdi. Serbest düşünceye karşı kilisenin kontrolünde ve emrinde bilim ve düşünceye taraftar olanlar ise aydın kitlelerin gözünde arka planda kalmışlardı.