Alman İmparatorluğu: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
LuCKY (mesaj | katkılar)
k Yazım hatası düzeltildi: nikah → nikâh AWB ile
LuCKY (mesaj | katkılar)
k Yazım hatası düzeltildi: Muhafazakar → Muhafazakâr AWB ile
128. satır:
Bismarck, Fransa'nın [[Katolik]] Alman devletleri üzerindeki denetimini kırmak için 1870 yılında [[İkinci Fransa İmparatorluğu|Fransa]]'ya [[Fransa-Prusya Savaşı|savaş]] açtı. Yine akıllı diplomasisiyle bu kez Avusturya ve [[Rusya İmparatorluğu|Rusya]]'nın yansızlığını sağlamıştı. Ünlü [[Sedan Muharebesi]]'nda İmparator [[III. Napoléon]]'u ağır bir yenilgiye uğrattı. 1871 tarihli [[Frankfurt Antlaşması|Frankfurt Barışı]] ile [[Alsace-Lorraine]] endüstri bölgesini ilhak etti. Bundan sonra [[Main (nehir)|Main akarsuyunun]] güneyindeki Katolik Alman devletleri Prusya'ya katıldılar ve böylece Alman ulusal birliği kurulmuş oldu. Prusya Kralı I. Wilhelm, veraset yoluyla Alman İmparatoru oldu. Bismarck ise Alman Şansölyesi unvanını aldılar. Fransa'da ise, III. Napoléon'un imparatorluğu yıkılarak yerine [[Üçüncü Fransa Cumhuriyeti|cumhuriyet]] kuruldu.
 
Alman ulusal birliğinin kurulmasında, Alman milliyetçiliğinin temel özellikleri, ekonomik ve toplumsal nedenlerinin yanında, Bismarck'ın usta diplomasisinin de payı olduğunu söylemek gerekir. Avrupa'daki güç dengelerini çok iyi anlayan Bismarck, bazı küçük ödünler verip güçlü devletlerin yansızlığını sağlayarak, en uygun zamanda kiminle savaşacağını çok iyi kestirmiştir. İktidardan düştüğü 1890 yılına kadar, kendini tüm Avrupa diplomasisinin kilit adamı, Almanya'yı da en önemli ve güçlü devleti halinehâline getirmiştir.<ref name="ref702" />
 
== Tarih ==
144. satır:
1867 ve 1871'de belirlenen seçim bölgeleri hiçbir zaman nüfustaki değişiklikleri yansıtacak biçimde değiştirilmedi. Dolayısıyla da kentleşme ilerledikçe kırsal kesimin meclisteki ağırlığı ülkedeki oranının çok üstüne çıktı. Kuramsal olarak alt meclis her yasayı geri çevirilebilirdi; ama gerçekte yetkileri sınırlanmıştı. Ayrıca bakanlar da meclis değil, imparator tarafından seçiliyor ve ona karşı sorumlu tutuluyorlardı. İmparatorluk bütün varlık süresince imparatorluğun siyasal sistemi ile Prusya'nın siyasal sistemi arasındaki uyuşmazlığın etkisinde kaldı. Prusya'da alt meclis üç sınıflı bir seçim sistemiyle belirleniyor, erkek nüfusun yüzde 15'ini oluşturan mülk sahipleri temsilcilerin yaklaşık yüzde 85'ini seçiyordu. Dolayısıyla tutucular Prusya'da her zaman çoğunluğu sağlayabiliyor, oysa imparatorluk sistemi merkez ve sol partilere büyüyen çoğunluk olanağı veriyordu. İmparator aynı zamanda Prusya kralıydı. İki kısa dönem dışında Prusya başbakanı da hep imparatorluk şansölyesi oldu. Bu durumda yürütme, iki ayrı mecliste çoğunluk sağlama gibi bir sorunla karşı karşıyaydı. Genellikle bürokrasi ya da asker kökenli olan bakanların da çoğu kez parlamento ve dış politika deneyimleri yoktur.
[[Dosya:Kladderadatsch 1875 - Zwischen Berlin und Rom.png|thumb|sağ|300px|''Zwischen Berlin und Rom'' (Berlin ile Roma Arasında), [[Kladderadatsch]], 1875. Bismarck ile Katolik Kilisesi arasındaki çekişmeyi konu alan bir karikatür.]]
Bismarck kırsal nüfusun liberal eğilimli ilerici partiye değil, muhafazakarmuhafazakâr partilere oy vereceğini düşünerek erkekler için [[genel oy hakkı]]nı kabul etmiş, kurulacak yeni partileri hesaba katmamıştı. Ama 1870'lerin başında Prusya'da seçimlere katılmaya başlayan, Katolik inanç temelinde örgütlenmiş [[Merkez Partisi (Almanya)|Merkez Partisi]] ve [[Alman Sosyal Demokrat Partisi]] (SPD) önemli oranda oy aldı. 1871'de Bismarck Liberaller'le birleşerek Merkez Partisi'ni yok etmeye yönelik [[Kulturkampf]]'ı (kültür savaşı) başlattı. [[Katolik Kilisesi]]'ni hedef alan bir dizi yasa çıkarıldı; medeni nikâh kabul edildi; papazların yer değiştirmesi yasaklandı; tarikatlar dağıtıldı. Ama Kulturkampf amacına ulaşamadı. Tersine Katolik azınlığın bir siyasal partiye gereksinimleri olduğunu anlamalarına yaradı.
 
1870'lerin sonunda Kulturkampf'tan vazgeçen Bismarck bu kez muhafazakarmuhafazakâr partiler ve Ulusal Liberaller'in birçok üyesiyle birleşerek SPD'ye karşı bir kampanya başlattı. Hızla sanayileşen Almanya'da tehlikeli olabilecek bu partinin anayasa gereği seçimlere katılmasını önleyemediyse de, 1878-90 arasında yasadışı ilan edilmesine yol açan meclis çoğunluğunu sağladı; liberallerin de desteğini alarak, [[Solculuk|sol]] partilerin siyasi faaliyetlerini yasaklayan antisosyalist yasalar çıkarılmasını sağlamış ve sol siyaseti baskılayarak toplumdan tecrit etmeye çalıştı. Pek çok [[Sosyalizm|sosyalist]] [[İsviçre]]'ye kaçtı. 1880'lerde Bismarck işçileri sosyalizmden caydırmak ve giderek kitleselleşen sosyal demokrat hareketin argümanlarını ortadan kaldırmak için bazı sosyal güvenlik uygulamaları başlattı; ülke çapında sağlık hizmetleri sistemi kurdu. Böylece 19. yüzyılda Alman İmparatorluğu'nun endüstrileşmesine paralel olarak büyüyen ve toplumda önemli bir yer tutan Alman roletaryasının beklentilerinin bir kısmı Avrupa'da bugünkü sosyal devlet kavramının temelini atan kamusal bir sosyal güvenlik sistemiyle karşılanmıştı.<ref>[http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=892 Alman Patriotizminin Dünü, Bugünü ve Almanya'da Neo-Patriotizm]{{Ölü bağlantı|date=Nisan 2020 }}.</ref>
 
Ama Katolikler karşısında olduğu gibi, sosyalistler karşısında da başarısızlığa uğradı. 1890 seçimlerinde Bismarck'ın deyimiyle "imparatorluk düşmanı" bu iki parti çok büyük kazançlar sağladı.
157. satır:
Bu çılgınca büyüme 1873'te bütün dünyayı saran ekonomik bunalımla sona erdi. Tarım ve sanayi fiyatları düştü; net millî hasılanın düşüşü altı yıl durdurulamadı. Yeni kurulan çok ortaklı şirketlerin yaklaşık yüzde 20'si iflas etti. Borç içindeki [[Junker]]'lar Alman pazarına dolan [[Amerikalılar|Amerikalı]] ve [[Rusya İmparatorluğu|Rus]] tahıl fazlasının rekabetiyle karşılaştı. Kırsal Prusya nüfus kaybetti.; 1870'lerde 600 bini bulan [[Kuzey Amerika|Kuzey]] ve [[Güney Amerika]]'ya göç edenlerin sayısı 1880'lerde bunun iki katını aştı. Gene de 1870-90 arası sürekli bir bunalım dönemi olmadı. 1880'lerde tarımda değilse bile, sanayide önemli canlanmalar görüldü ve [[Birleşik Krallık|Britanya]] bu yeni rakibinin gücünü tanımaya başladı.
 
Bunalım koşulları Alman liderleri 20 yıllık serbest ticaret uygulamasından denetimli ekonomiye dönmeye yöneltti. Yeni döneme damgasını vuran yoğunlaşma oldu. Almanya büyük sanayi, büyük tarım, büyük bankacılık ve büyük yönetim ülkesi halinehâline geldi. Devlet korumasındaki [[kartel]] anlaşmalarıyla pazar bölüşüldü; mamul mallarda standartlaşmaya gidildi; sabit fiyat uygulamasına geçildi. Kartelleşme çelik, kömür, cam, çimento, potas ve kimya sanayilerinde hızla yayıldı. 1882-95 arasında toplam işyeri sayısı yüzde 4,6 ama 50'den fazla işçi çalıştıran işyeri sayısı yüzde 90 arttı. 1878-79'da muhafazakarmuhafazakâr partilerle birleşip Ulusal Liberaller'e sırt çeviren Bismarck ayrıca sanayi ve tarımın gümrük duvarlarıyla korunmasını öngören bir ekonomi politikasını benimsedi. Tarım ürünlerinde gümrük iki kez yükseltildi ve toprak sahibi Junker'lere sübvansiyon sağlandı. Böylece toprak sahipleri, büyük sanayi, ordu ve sivil bürokrasinin üst kademeleri arasında sosyal demokrasiyi ve siyasal özgürleşmeyi önlemeye, ayrıca piyasadaki dalgalanmalardan korunmaya yönelik bir ittifak oluştu.
 
=== 1870-90 Arasında Dış Politika ===
163. satır:
1890'daki istifasına değin Bismarck dış politikaya neredeyse istediği gibi yön verdi. Üç askeri zaferden sonra görevi barışı yerleştirerek zaman kazanmak, böylece [[Orta Avrupa]]'da güçlü bir Alman İmparatorluğu'nun doğal kabul edilmesini sağlamaktı. En büyük sorunları ise [[Balkanlar]]'da ve [[Fransa]]'da görüyordu. [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]]'nin çöküşü Balkanlar'da Avusturya ile Rusya arasında çatışmaya yol açabilir, gerek bu olay; gerekse Fransa'nın Almanya'dan öç almak istemesi Avrupa'yı yeniden savaşa sürükleyebilirdi.
 
Bismarck her ne kadar [[Realpolitik]] uygulamasının büyük ustası kabul edilirse de temelde monarşilerle ilişki kurmayı seçen, buna karşılık parlamenter hükümetlerihükûmetleri küçük gören bir politikacıydı. 1873'te [[Rusya İmparatorluğu|Rusya]] ve [[Avusturya-Macaristan İmparatorluğu|Avusturya-Macaristan]] imparatorluklarıyla anlaşarak [[Üç İmparator Birliği]]'ni kurdu; Ama 1870'lerin ortalarında Osmanlıların [[Slavlar|Slav]] eyaletleri ayaklanınca birlik dağıldı. 1877'de Rusya Osmanlı Devleti'ne savaş açınca Britanya ve [[Avusturya-Macaristan İmparatorluğu|Avusturya-Macaristan]] Rus yayılmacılığından kaygılanmaya başladı. Bismarck ise Rusya'nın [[Ayastefanos Antlaşması]]'yla Osmanlılara kabul ettirdiği ağır koşulların [[Berlin Kongresi|1878 Berlin Kongresi]]'nde yeniden görüşülmesini sağladı. 1879'da da [[Habsburglar]]la [[İkili İttifak]]'ı oluşturdu. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun dağılması durumunda Rusya'nın [[Polonya]], [[Çekoslovakya]] ve öbür Slav topraklarına egemen olmasından korkuyordu; ayrıca bu durumda Almanya'ya göç edebilecek ve Merkez Partisi'ni güçlendirecek 7 milyon Germen kökenli Avusturyalı Katoliği de istemiyordu.
 
Bismarck sağlam bir müttefik bulduktan sonra 1881'de Üç İmparator Birliği'ni canlandırarak usta politikacılığını ortaya koydu. Artık Balkanlar'da bir çatışmayı önlemek için Viyana kadar [[Petersburg]]'da da etkili durumdaydı. 1882'de Fransa'dan korkan [[İtalya]]'nın da katılmasıyla İkili İttifak [[Üçlü İttifak]]'a dönüştü. Görünüşte Bismarck kazanmıştı. Fransa'nın müttefiki yoktu. Balkanlar'daki iki büyük karşıt güç de etkisi altındaydı. Ama çok geçmeden Bulgaristan nedeniyle Avusturya ve Rusya'nın arası açıldı ve birlik yeniden dağıldı. Bismarck'ın müdahalesiyle savaş önlenmekle birlikte Habsburglarla [[Romanovlar]]ın ilişkileri artık düzelemeyecek kadar bozulmuştu. Bismarck 1887'de Rusya'yla ayrı bir antlaşma imzaladı, ama o daha başbakanlıktan ayrılmadan Fransa'yla Rusya yakınlaşmaya başladı.
182. satır:
Bismarck'ın kurduğu siyasal yapı pek az değişiklikle 1918'e değin korundu. Ama ardılı [[Leo von Caprivi]] iç politikada farklı bir yol tuttu. İlk kez siyaset sahnesine çıkan Caprivi askerdi. Şaşırtıcı bir kararla merkez ve sol partilerle çalışmayı seçti; onların desteğiyle tahıldan alınan gümrük vergilerini indirdi; [[Rusya İmparatorluğu|Rusya]], [[Avusturya-Macaristan İmparatorluğu|Avusturya-Macaristan]] ve [[Romanya]]'yla uzun vadeli ticaret anlaşmaları yaptı. Bunların sonucunda gıda maddeleri fiyatları düştü ve sanayi gelişti. Ulusal zenginlikle birlikte sanayi işçilerinin yaşam düzeyi de yükseldi. Caprivi, çıkarları zedelenen Junker aristokrasisi tarafından istifaya zorlandı ve onun düşüşü, izleyen başbakanlara toprak sahiplerine muhalefetin tehlikelerini öğretti. 1900-09 arasında başbakan olan [[Bernhard von Bülow]], Caprivi'nin ticaret politikasını terk etti ve büyük sanayiyle büyük tarım arasındaki ittifakı yeniden kurdu.
 
20. yüzyıla girerken imparatorluk büyük bir bunalımın eşiğinde görünüyordu. Avrupa'nın en canlı ekonomisine sahip ülkenin otoriter siyasal sistemi felce uğramıştı. Kentsel seçmen kitlesinin büyümesiyle her seçimde oylarını artıran SPD 1890'da çoğunluk sağlayamamakla birlikte birinci parti durumuna geldi; 1891 Erfurt Kongresi'nde devrimci [[Marksist]] bir program benimsedi; 1912'ye gelindiğinde seçmen desteği izleyen iki büyük partinin toplam seçmen desteğini aşmıştı. SPD gibi Merkez Partisi'nin de kitle tabanı vardı. MuhafazakarlarMuhafazakârlar, Ulusal Liberaller ve İlericiler ise geleneksel seçkinlerin önderlik ettiği, sürekli gerileyen partilerdi. Liberaller ve MuhafazakarlarMuhafazakârlar Reichstag'daki ağırlığını yitirirken toplumda ilk kez parlamento dışı çıkar grupları belirdi. Pan-Germen Birliği, Donanma Birliği, Çiftçiler Birliği ve Sömürgeler Birliği gibi bu gruplar otoriter bir siyaseti ve yayılmacı bir dış politikayı savunuyordu. Çiftçiler Birliği dışında hepsi eğitimli orta sınıfa dayanıyor, önderleri arasında profesörler bulunuyordu. Bu gruplar karar alma sürecini etkilemekte olağanüstü başarı gösterdi.
 
İmparatorluk döneminin son seçimlerinde (1912) [[SPD]] oyların yüzde 34,8'ini ve meclis üyeliklerinin 110'u alarak büyük bir zafer kazandı. Güneyde Württemberg tam bir parlamenter yönetime yöneliyordu; Alsace-Lorraine'e de şaşılacak kadar geniş bir özerklik tanınmıştı. Dolayısıyla imparatorlukta temsili demokrasiye doğru bir evrimin belirtileri vardı. Buna karşılık Saksonya ve Hamburg Prusya'dan da kısıtlayıcı bir seçim yasası benimsemişti. Hepsinden önemlisi Junker'lere, askeri ve sivil bürokrasiye dayanan, çoğu profesör tarafından da desteklenen Prusya daha fazla demokrasiye kesinlikle karşı çıkıyordu.
191. satır:
Yüzyılın sonuna gelindiğinde hem ulusal gelirin, hem de nüfusun ağırlığı kentsel sanayi sektörüne kaydı. 1910'da nüfusun yüzde 60'ı kentlerde yaşıyordu. 1914'te 50'ye yakın kentin nüfusu 100.000'i aşmaktaydı.
 
Kentleşmenin gelişmesi, sanayileşmenin gelişmesine bağlıydı; 1913'te gayri safi millî hasılanın yüzde 60'ı sanayiden kaynaklanıyordu. Taşkömürü üretimi 26 Mt'dan 190 Mt'a, çelik üretimi 1 Mt'dan 18 Mt'a yükseldi; Alman kimya sanayisi, tartışılmaz bir üstünlüğe ulaştı. Ustaca düzenlenmiş su yolları yoğun ve pek merkezileşmemiş demiryollarının (1914'te 65.000&nbsp;km) yanı sıra, limanlar da hızla gelişmekteydi (Hamburg limanının tonajı, 6 milyondan 15 milyona yükseldi). 1914'te, Alman ticaret filosu dünya kapasitesinin % 12'sini oluşturuyordu. Bunların tümü, karteller ve konzemler halindehâlinde sağlam biçimde gruplaşmış bir iktisadın başlıca kozlarını oluşturuyordu. Almanya'da üretilen ürünler, bu dönemde dünyanın her yanına satıldı.
 
1912'de toplam sendikalı işçi sayısı 3,7 milyon, sosyalist sendika üyeleri 2,5 milyondu. 1911'de 13,2 milyon işçi sosyal güvenlik kapsamındaydı. İşverenlerin bütün otoriterliğine karşın işçiler önemli kazanımlar elde etti; 1867-1913 arasında günlük çalışma saatleri yüzde 14 kısaldı. Kişi başına ulusal gelir 1871'de 352 marktan 1914'te 728 marka çıktı. Ama siyasal hakların birçoğundan yoksun olduklarından sanayi işçileri, çoğu kez Katolik bile olsalar, devrimci sosyalist partiye oy verdiler.