Büyük Londra Yangını: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
InternetArchiveBot (mesaj | katkılar)
Rescuing 1 sources and tagging 0 as dead.) #IABot (v2.0
Khutuck Bot (mesaj | katkılar)
k Tarih bağlantısı düzenleme
20. satır:
1660'lara kadar Londra, tahminî yarım milyonluk nüfusu ile [[Birleşik Krallık]]'taki 50 şehir arasında en büyük olanıydı.<ref>Morgan, 293–4.</ref> [[Londra]]'yı, [[Paris]]'in [[barok]] ihtişamı ile karşılaştıran [[John Evelyn]], kenti "kuzeyde, tahtadan ve doğal sıkışık evleri olan bir yer" olarak nitelemiş, ahşap yapılı ve birbirine oldukça yakın inşa edilmiş evlerde olası bir yangın tehlikesini dile getirmiştir.<ref>[[John Evelyn]]'in 1659'daki yorumu, Tinniswood'un kitabından alınmıştır. "1660'larda Londra" bölümünde aksi belirtilmediği takdirde Tinniswood, 1-11'den yararlanılmıştır.</ref> ''Doğal'' sözcüğü ile Evelyn plansız ve önlemsiz olarak, kentin çarpık bir kentleşme ile büyüdüğünü kastetmiştir. Dört yüzyıl boyunca bir [[Roma İmparatorluğu|Roma]] şehri olarak kalan Londra, şehir duvarlarının içinde gün geçtikçe daha da büyüdü ve nüfus da bir o kadar arttı. Şehir duvarlarını çoktan aşmış olan Londra; [[Shoreditch]], [[Holborn]] ve [[Southwark]] gibi dönemin çevre semtlerine doğru büyümeye başladı ve sonuçta bağımsız bir şehir olan Westminster ile görünüşte birleşti.<ref>Porter, 80.</ref>
 
[[17. yüzyıl]] sonlarına kadar şehrin merkezi — [[Thames Nehri]] ve şehir duvarları ile çevrili olan alan – 2.8&nbsp;km² alana sahip olan ve Londra nüfusunun altıda birine denk gelen 80.000 kent sakinini barındıran tek bölümdü.<ref>121.2 dönüm (330 İngiliz dönümü), standart kaynaklara göre, Roma surları içinde kalan alanın boyutlarıydı. (örneğin, bkz. Sheppard, 37) Fakat Tinniswood alanı mil/kare olarak vermektedir (667 İngiliz dönümü).</ref> Şehrin merkezi genellikle Londralıların yaşadığı diğer semtler ile çevriliydi. Londra o dönemde, bugün de olduğu gibi [[İngiltere]]'de ticaretin kalbinin attığı yerdi. Tüccar ve imalatçılar sınıfının tekelinde en büyük market ve en işlek limandı.<ref>Hanson, 80.</ref> Soylular sınıfı daima şehrin bu bölümünden uzak dururlardı; ya varoş mahallelerinden de ötede, kırsal kesime yakın yerlerdeki konaklarda ya da herkese açık olmayan, [[II. Charles]]'ın [[Whitehall Sarayı]]'nın bulunduğu [[Westminster]] bölgesinin batısındaki mevkide yaşarlardı. Varlıklı aileler yoğun tempolu, kirli havalı ve sağlıksız şehir merkezinden, özellikle de [[1665]] yılında baş gösteren ve Londra'yı vuran [[hıyarcıklı veba]] hastalığı salgınından sonra mümkün olduğunda kaçındılar.
 
Bu dönemde yönetim ile toplum arasındaki ilişkiler oldukça gergin geçiyordu. [[1642]][[1651]] yılları arasında [[İngiliz İç Savaşı]] boyunca Londra şehri cumhuriyetçilerin kalesi durumuna geldi. Ekonomik bakımdan gelişmiş, gönenç başkentin gücü, [[1660]]'ların başlarında cumhuriyetçilerin gerçekleştirdiği birçok başkaldırıya ev sahipliği yaptığı için Kral II. Charles için bir tehdit oldu. Şehrin belediye amirleri iç savaşta çarpışmış olan kişilerden oluşuyordu ve önceki kral [[I. Charles]]'ın mutlakiyet için yapmış olduklarının nasıl bir ulusal travmaya neden olduğunu gayet iyi biliyorlardı.<ref>Londra'nın Cumhuriyetçi anlayışı için Hanson, 85-88'e bakınız.</ref> Bu nedenle oğlundan da benzer bir hareket gelecek olursa bunu engellemeye kararlılardı ve yangın başlayıp kenti tehdit etmeye başladığında [[II. Charles (İngiltere Kralı)|II. Charles]]'ın askerlere ve diğer birimlere verdiği tüm emirlere karşı çıktılar. Böyle acil bir durumda bile, istenmeyen kraliyet askerlerini şehirde görevlendirmek olası bir tehlikeye zemin hazırlamaktı. Bu nedenle Charles harekete geçip belediye başkanını görevden azletti ve yönetimi devraldı fakat yangın o zamana kadar kontrol edilemeyecek bir düzeye ulaşmıştı.
 
{{geniş resim|Panorama of London by Claes Van Visscher, 1616 no angels.jpg|1800px|Claes Visscher tarafından hazırlanan, 1616 Londra'sının panoramik illüstrasyonu.}}
28. satır:
=== Kentteki yangın tehlikeleri ===
 
[[Londra]], aşırı kalabalık, dolambaçlı ve taş döşeli dar sokaklarıyla tam bir [[Orta Çağ]] kentiydi. Dar sokaklarda, en yakını [[1632]] yılında gerçekleşmiş birçok yangın felaketi yaşandı. Ahşap yapılar ve saman - çamur karışımı çatılar yüzyıllar boyunca yasaklanmış olmasına karşın, bu ucuz yapı malzemeleri her zaman kullanılmaya devam etti<ref>Hanson, 77–80. "Kentteki yangın tehlikeleri" bölümünde yazanlar aksi belirtilmedikçe Hanson'ın söylediklerine dayanarak yazılmıştır, 77–101</ref> Kentte bulunan yegâne taş yapılar tüccar ve tefecilere ait, etrafı sıkışık ve aşırı kalabalık mahalleler ile çevrili geniş araziler üzerine kurulmuş olan konaklardı. En ufak boşluğu bile hızla büyüyen nüfusa kalacak yer sağlamak amacıyla değerlendirilmiş olan bu varoş bölgelerinde büyük yangın tehlikesi teşkil eden nalbantlar, perdahçılar ve dökümcüler vardı. Esasen şehirde faaliyet göstermeleri yasak olan bu kişilere yine de göz yumulurdu.
 
Nehir kıyısı kentte çıkan yangınlar için kilit bir noktaydı. [[Thames Nehri]] hem [[itfaiye]] çalışmaları için su sağlar hem de nehir kenarında yaşayanların hızla bölgeden kaçmasına olanak verirdi. Fakat nehir boyunca sıralanan, yanıcı maddelerin tutulduğu depo ve mahzenlerin olduğu yoksul semtler diğer yerlere göre en yüksek riski taşırdı. İskele boyunca büyük miktarlarda katran, reçine, zift, kenevir ve keten köhne kulübe ve depolara stoklanmıştı.<ref>Eylül 1666'da Lord Conway'e kimliği belirsiz bir kişi tarafından yazılmış yanıt mektubu. Tinniswood tarafından belirtilmiş, 45-46.</ref> Londra'da nehir kıyısındaki depolar başta olmak üzere birçok yerde büyük miktarda barut da bulunurdu. [[Londra Köprüsü]]'nün kuzey bitimindeki [[Londra Kulesi]]'nde 500 ila 600 ton arasında barut saklanıyordu. Bunların büyük bir bölümü [[iç savaş]] döneminde [[Oliver Cromwell]]'in kurduğu ordunun eski üyelerinin o dönemki [[Misket tüfeği|misket tüfeklerini]] ve [[tüfek]]leri kullanırken gerekecek barutu hâlâ tutmalarından dolayı kalmıştır.
 
[[Londra]] şehri ile Thames Nehri'nin güney kıyılarını birbirine bağlayan tek yapı olan Londra Köprüsü [[1632]] yılında çıkan yangında, üstüne evler inşa edilmiş olduğu için ağır can kayıplarının yaşandığı bir alan olmuştu. Pazar günü şafak sökmeye başladığında yanmaya başlayan bu evleri [[Londra Kulesi]]'nden izlemekte olan parlamento üyesi [[Samuel Pepys]] tutmuş olduğu günlüğünde köprüde yaşayan dost ve akrabaları için duyduğu kaygıları yazmıştır.<ref>Detaylar, Sameul Pepys'in olay gününe ait günlük sayfalarından</ref> Köprü üzerindeki bu evlerdeki yangının güneydeki [[Southwark]] semtine sıçrayacağından korkulduysa da bu, köprünün üzerindeki evlerin arasında bulunan ve bir set görevi gören boşluklar nedeni ile önlenmiştir.<ref>Robinson, Bruce, [http://www.bbc.co.uk/history/british/civil_war_revolution/great_fire_02.shtml "London's Burning: The Great Fire"]</ref>
 
5.5 metre yüksekliğindeki Roma şehir duvarları yangından kaçanları alevlerin tam ortasında bırakma riskini taşırdı. Nehir kıyılarında bir yer yanmaya başladığı zaman tekne ile kaçma yolu kapalı ise şehirden tek çıkış duvarların belirli yerlerinde bulunan 8 çıkış kapısıydı. Şehirde itfaiye çalışmalarına engel olan en büyük etmen cadde ve sokakların darlığıydı. Normal günlerde bile at arabalarının, yük taşıma araçlarının ve yayaların aşırı dar sokaklarda, düzensiz bir biçimde park etmeleri büyük bir karışıklığa neden olurdu. Büyük Yangın süresince de sokakları bağlayan üstü kapalı pasajlar, felaketten kaçan ve kurtarabildikleri mal ve eşyalarını buralara yığan evsizler tarafından işgal edildi. Yangına müdahale etmeye çalışan itfaiye ekipleri bu bölgelerde boşuna vakit kaybettiği için yangınların meydana getirdiği tahribat da bir o kadar arttı.
54. satır:
== Yangının başlangıcı ==
 
Birçok Londralının yangın sırasında yaşadığı kişisel deneyimler, mektuplarında ve anı defterlerinde yazılmıştır. [[İngiliz Yenilenme Dönemi]]'nin iki en önemli günlük yazarı [[Samuel Pepys]] ([[1633]]–[[1703]]1633–1703) ve [[John Evelyn]] ([[1620]]–[[1706]]1620–1706) yangın boyunca yaşanmış olan olayları ve kendi görüşlerini gün be gün yazmışlar ve şehrin hangi köşesinde ne olup bittiği hakkında her şeyden haberdar olmak için büyük çaba harcamışlardır. Bu günlük yazarlarının her ikisi de yangının sonlandırılabildiği Çarşamba günü evlerini yitirmiş olan kişilerin toplandığı, şehrin kuzeyindeki [[Moorfields]] park alanına gitmiş ve olayları yakından görmüşlerdir. Yazdıkları yazılar, yangının ardından anlatılan söylenceler arasında en güvenilir kaynaklardır. Bunların yanında Büyük Londra Yangını ile ilgili [[2001]] ve [[2003]] yıllarında yazılmış son iki kitapta, yangın başladığında [[Westminster Okulu]]'nda öğrenim görmekte olan 16 yaşında bir öğrenci olan William Taswell'in de notlarından yararlanılmıştır.
 
[[1664]] ve [[1665]] yıllarında iki yağmurlu yaz mevsiminin ardından Londra [[1665]] [[Kasım]]'ından başlayarak kurak bir yıla girmiş ve buna bağlı olarak [[Londra]]'nın meşhur ahşap evlerinin odunları bütünüyle kurumuştu. Bu yapıların arasında bulunan Pudding Sokağı'ndaki ekmek fırınını saran alevler de doğudan esen yerel rüzgârlar ile batı yönünde tüm kente yayıldı.
 
=== Pazar günü ===
64. satır:
[[Dosya:Samuel Pepys.jpg|thumb|150px|sağ|Samuel Pepys'in 1666'da John Hayls tarafından yapılmış portresi.]]
 
Yangın, [[2 Eylül]] [[Pazar]] günü saat gece yarısını henüz geçiyorken Thomas Farriner adında bir kişinin işlettiği ekmek fırınında başladı. Dükkânın üstündeki evde yaşamakta olan Farriner ve ailesi, üst katta alevler arasında sıkıştı. Fakat her biri üst kat penceresinden, komşu eve geçmeyi başararak yaşamlarını kurtardı. Pencereden pencereye geçmekten korkan ve bunu yapamayan evin başhizmetçisi o gece başlayan Büyük Londra Yangını'nın ilk kurbanı oldu.<ref>Tinniswood 42-43.</ref> Yangın başladığında ilk müdahale, alevleri hortumlarla söndürmeye çalışan komşulardan geldi. [[Kilise]] görevlileri olay yerine geldiğinde yangının daha fazla yayılmasını önlemek için komşu evlerin her birinin yangın kancaları ile yıkılmasına karar verdi. Ev sahiplerinin tepkileri üzerine, kararlar üzerinde tek söz sahibi olan kişi; başkan [[Thomas Bloodworth]] olay yerine çağrıldı. Belediye başkanı vardığında fırın dükkânından başlayan alevler komşu evleri çoktan sarmış ve rıhtımdaki kâğıt ambarlarına doğru ilerliyordu. Deneyimli itfaiye çalışanları bir an önce yıkım kararının gelmesi için söylenmekteyken bu teklif, böylesine ciddi bir durum karşısında afallamış olan başkanın dalkavuk ve evetefendimci davranışları yüzünden, -söz konusu evlerde bulunanların kiracı olmaları ve asıl ev sahiplerini bulmaya çalışmanın vakit kaybı olacağı gerekçesi ile- reddedildi.<ref>Tinniswood, 44: "He didn't have the experience, the leadership skills or the natural authority to take charge of the situation." (doğrudan alıntının çevirisi: ''Duruma el koyacak deneyimi, liderlik becerisi veya doğal otoritesi yoktu.''</ref>
 
Pazar günü sabah saat 7.00 sularında Donanma Teşkilatı'nda bir görevli olan Pepys yangını yüksek bir noktadan izlemek ve gördüklerinden edindiği izlenimlerini günlüğüne yazabilmek için [[Londra Kulesi]]'ne çıktı. Doğudan esen rüzgârların yangını tam bir felakete çevirdiğini; alevlerin birkaç kilise, 300 kadar ev ve birçok yapıyı yok ederek [[Thames Nehri]] kıyılarına kadar ulaştığını yazdı. [[Londra Köprüsü]] üzerinde bulunan evler de yanmaya başlamıştı. Bir tekneye binerek Pudding Sokağı'na yakın bölgelerdeki tahribatı görmek için ufak bir geziye çıkan Pepys, günlüğünde kurtarabildikleri eşyalarını telaş içinde teknelere aktarmaya çalışan kişilerden bahsetmiştir<ref>Pepys'in günlüğü, [[2 Eylül]] [[1666]].</ref>. O dönemde bir öğrenci olan William Taswell de yangının başlama noktasından sadece bir miktar ötesinde kendilerini botlara atmış, çıplak ya da ince bir battaniye ile örtünmüş yangınzedeleri gördüğünü belirtmiş, yangın sonrasında tekne ile ulaşım hizmetlerinin fiyatlarının aşırı ölçüde arttığı söylemiştir.<ref>Tinniswood, 93.</ref>
 
Yangın, hızını kesmeyen rüzgâr nedeniyle hâlâ yayılıyordu. Pazar günü öğle vakitlerine doğru artık insanlar yangını söndürmeye uğraşmayı bırakıp, kaçmaya başladılar. Caddelerde akan insan seli, yük yığınları ve at arabaları, sokaklarda itfaiye ekiplerinin ve itfaiye araçlarının hareket etmesini imkânsız kıldı. Günlük yazarı Pepys de bu olayları gözlemlemek için gitmiş olduğu Whitehall'dan bir [[fayton]] ile dönmeye çalışmışsa da [[St Paul Katedrali]] önüne geldiğinde inip, yolculuğuna yürüyerek devam etmek zorunda kaldı. Tıka basa doldurulmuş yük arabaları ve yangından olabildiğince uzaklaşmaya çalışan insanların yolları doldurduğu sırada, halk tarafından daha dikkatli bir biçimde korunmakta olan ve yangının doğrudan tehlike teşkil etmediği bölgelerde bulunan mahalle kiliseleri, yangından zarar görmemesi için buralara yığılmış mobilya ve değerli eşyalar ile doldu. Pepys, belediye başkanının yanına ulaştığında onu, Kral'ın ''yangını önlemek için gerekli evleri yıkma'' emrine karşı söylenmekteyken buldu. ''Yangının kendilerini, onların yangını edebileceklerinden daha hızlı alt ettiğini'' söyleyen başkan, Kral Charles'ın, [[York]] kentinin [[dük]]ü olan kardeşinden gelen yardım önerisine de karşı çıktı ve uyumak için evine gitti.<ref>Tinniswood, 53.</ref> Kral [[II. Charles]] da şehrin durumunu yakından görebilmek için sarayından ayrılmıştı. Vermiş olduğu emirlerin hâlâ uygulanmamış, evlerin hâlâ yıkılmamakta olduğunu gören Kral, Belediye Başkanı [[Thomas Bloodworth]]'u görevinden azletti. Yangının ilerleme yönü olan batıda, henüz yangının ulaşmadığı evlerin bir kısmının yıkılarak arada set oluşturulması işlemi için emir verdi.<ref>''London Gazette'', [[3 Eylül]] [[1666]].</ref> Geçmiş yangınlarda büyük başarılar kazanılmasına yardım etmiş bu yöntem, çok geç uygulamaya konduğu için, zaten kontrolden çıkmış olan yangına karşı hiçbir işe yaramadı.
 
Pazar gününün akşam üzeri, yangından 18 saat sonra, [[Pudding Sokağı]]'ndaki alevler yakınına yaklaşılması bile imkânsız olan bir [[ateş]] fırtınasına dönüştü. Hava akımlarıyla alçaktan yükseğe doğru hareket eden muazzam alevler zaman zaman evlerin cumba ve çıkıntılı [[balkon]]larının hava akımlarını yavaşlatması nedeniyle geri püskürüyordu. Doğu yönünden esen güçlü yerel rüzgârlar da, korkulduğu gibi alevlere yeni bir [[oksijen]] kaynağı olarak yangının düzensiz biçimde hem kuzeye hem de güneye doğru yayılmasına neden oldu ve yangının söndürülebilmesi işlemini zorlaştırdı.
80. satır:
[[Dosya:John Evelyn1651.jpg|thumb|150px|sağ|1651 yılında [[John Evelyn]] (1620–1706) ]]
 
[[3 Eylül]] [[Pazartesi]] günü şafak vaktinde yangın batı ve kuzey yönlerinde ilerliyordu. Alev fırtınalarının oluşturduğu hava akımları yangını bir gün öncesinden daha kuzeye ve güneye itiyordu.<ref>"Pazartesi günü" bölümünde yazanların kaynağı aksi belirtilmedikçe Tinniswood'un yazdıklarına dayanır, 58–74,</ref>
 
Yangının güney yönünde olan ilerlemesi doğal bir set görevi gören [[Thames Nehri]]'nin yardımı ile büyük ölçüde hız kesti; ancak [[Londra Köprüsü]] üzerinde yer alan evler yanmıştı ve alevler köprünün güney bitiminde yer alan [[Southwark]] semtini tehdit ediyordu. Alevlerin buraya ulaşmasından önce alınan önlemler doğrultusunda; semt ile köprü arasına set çekilmesi alevlerin semte sıçramasını engelledi. Bunun yanı sıra köprünün üzerinde bulunan evlerin aralarının açık olması [[1632]] yılındaki yangında olduğu gibi yangının daha güneye yayılmasını önleyen bir başka etmen oldu.<ref>Robinson, [http://www.bbc.co.uk/history/british/civil_war_revolution/great_fire_02.shtml "London's Burning: The Great Fire"].</ref>
 
Güney yönünde ilerlemesi kesilen yangın hız kesmeden kuzeye, şehrin merkezine yöneldi. Birçok gözlemci, yangının ikinci gününe girildiğinde Londralıların çaresizliklerini, [[Royal Exchange, Londra|Royal Exchange]] ve [[Cheapside|Cheapside Caddesi]] gibi o gün alevler tarafından yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan, kentin gözde mekanlarını kurtarma çabalarını sık sık vurgulamıştır. Ancak çoktan kontrolden çıkmış olan yangını hiçbir güç durduramamış, ikinci günün akşamüstüne doğru Royal Exchange de alevlere teslim olmuştur. Bununla ilgili olarak saray çalışanı günlük yazarı [[John Evelyn|Evelyn]] şöyle yazmıştır:
94. satır:
Akşamleyin Evelyn, Thames'in şehri terk eden yük ve eşya dolu bot ve tekneler ile dolu olduğunu kaydetti ve şehrin dar çıkış kapılarından bir an önce geçip kuzeydeki ve doğudaki boş tarlalara ulaşmak isteyen at arabası ve insan selinden bahsetti.
 
[[Dosya:London-gazette.gif|thumb|200px|sol|''[[London Gazette]]'''nin [[3 Eylül|3]] - [[10 Eylül]] sayılı, yangını konu olan baskısı. ]]
 
Büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olan şehirde daha sonra bu yangının bir kaza olmadığı dedikodusu baş gösterdi. Hortum biçimini alan rüzgârlar kıvılcımları ve yanmakta olan hafif nesneleri oldukça uzak yerlere taşıdı. Yangının çıkış noktasıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan evlerin kolayca tutuşmaya uygun çatı ve yağmur oluklarının alev almasından ötürü yangının her yana yayılmış olması, kentte bu yangınların her birinin kasıtlı olarak başlatıldığı söylentisini doğurdu. O dönemde sürmekte olan [[İngiltere]]-[[Hollanda]] savaşından dolayı tüm yabancılara şüpheli gözüyle bakılmaya başlandı. Yakın zaman içinde yabancıların bir saldırı yapacağını ve yabancı topluluk temsilcilerinin evlere, kundaklama amacıyla ateş topları attıkları, kibrit ve tutuşturucu maddeler ile yakalandıkları duyumları yayıldı.<ref>Hanson, 139.</ref> Tüm bu olaylar nedeniyle sokaklarda bir şiddet dalgası yayıldı.<ref>Reddaway, 22, 25.</ref> William Taswell, bir [[Fransızlar|Fransız]] ressamın dükkânını yağmalayıp, yerle bir eden kalabalığı ve bir nalbantın yoldan geçmekte olan bir başka Fransız adamın kafasına örs ile vurup yere serdiğini, nasıl dehşet içinde izlediğini belirtmiştir. Tüm bu olaylara neden olan korku ve kuşkunun doğurduğu saldırılar, yangının tüm tesisleri tahrip etmesinden dolayı iletişim ve haberleşme hizmetlerinin kesilmesiyle hız kazandı. [[Threadneedle Caddesi]] üzerinde yer alan, ülkenin dört bir yanına ulaşacak olan tüm belge, mektup ve havalelerin uğrayarak yol aldığı Postane Genel Merkezi, Pazartesi günü yandı. Yangın basımevine ulaşıp kül etmeden önce, çoğunluğu sosyete dedikodularından oluşan pazartesi sayısını basmayı başarabilen [[London Gazette|Londra Gazetesi]], o sayısında Pazar günü çıkan ve "hâlâ son şiddetiyle sürmekte" olan yangından sadece küçük bir not ile söz etti. Gazetenin her dediğine güvenen insanlar, bu konuyla ilgili bu kadar az haber çıkınca söylenen her şeye inanmaya başladı. Bununla birlikte [[Barut komplosu|barut komplocularının]] devamı niteliğindeki kişilerin oluşturduğu grubun ortaya attığı bir de dini kışkırtma çıktı. Her yerde hâkim olmaya başlayan kuşkunun doğurduğu panik ve toplu paranoya yüzünden, yangını söndürmekle uğraşmakta olan tüm birimler, daha çok yabancıları, [[Katoliklik|Katolikleri]] ve herhangi bir ortamda gördükleri dikkat çekici görünüşü olan kişileri tutuklayarak kalabalığın linç girişimlerinden kurtarmak ve olası yeni dedikoduları önlemek için çalışmaya başladılar.
100. satır:
Yangın yayıldıkça, genelde üst tabakaya mensup kişiler, şehir merkezindeki taşınır mallarını tehlike arz eden bölgelerden uzaklaştırmak konusunda büyük kaygılar yaşadılar. Fakat bu çalışabilir durumda olan yoksul kişilere bir iş kapısı sağladı. Özellikle teknesi, at arabası ya da binek hayvanı olan kişiler, varlıklı aileler tarafından kiralanarak eşya taşıdılar, bunlardan bazıları ise yüklenmiş oldukları mallarla ortadan kayboldu. [[Cumartesi]] günü, yangın başlamadan önce birkaç [[şilin]] karşılığında tutulabilen basit at arabaları ve faytonları, Pazartesi günü yangının ikinci gününde tutmak için küçük bir servet ödemek gerekiyordu. Arabayla taşımacılık değere bindiği için faytoncuların yük taşımak için istediği para 40 [[İngiliz Sterlini|£]]'u buluyordu.<ref>Hanson, 156–57.</ref> (<small>2005 yılında 4000 £ değerinde. </small>) Bunun sonucu olarak [[Londra]] yakınındaki her tekne ve at arabası sahibi kentin sunduğu bu fırsatlardan yararlanmak için yönünü, panik içindeki halkın, tepeleme yüklenmiş arabalarla çıkış kapılarında biriktiği Londra'ya çevirdi. Şehrin kapılarındaki karmaşa o kadar fazlaydı ki, Pazartesi gününden sonra halkın kendi mallarını kurtarma derdine düşmek yerine, yangını söndürmeye yardım etmelerini sağlamak amacıyla tüm kapıların kapatılması kararı alındı.<ref>Hanson tarafından aktarılmıştır, 158.</ref> Düşüncesizce alınan bu karar ertesi gün, henüz uygulanmadan yürürlükten kaldırıldı.
 
Cadde ve sokaklarda özellikle şehir kapılarının çevrelerinde düzen iyiden iyiye bozuldu. Pazartesi günü organize söndürme çalışmalarına başlandı. Yangını bir an önce söndürmekle yükümlendirilmiş olan Belediye Başkanı büyük olasılıkla Pazartesi günü ya da daha önce kentten ayrıldı. Çünkü yangın hakkında tutulan tutanak ve ilgili belgelerin hiçbirinde başkan Bloodworth'un adı geçmemiştir.<ref>Tinnisworth, 71.</ref> Acil durumun bu aşamasında Kral [[II. Charles|Charles]] yine devreye girdi ve [[York]] kentinin [[Dük]]ü olan kardeşi [[II. James]]'i yürütülecek olan tüm çalışmaların başına getirdi. James yangının çevresinde belirli yerlere komuta merkezleri konuşlandırdı ve yoldan çevirdiği alt tabakaya mensup kişilerden oluşan, ücreti dolgun bir yangın takımı kurdu. Kurulmuş olan her komuta merkezinin başına üçer saray çalışanı getirildi ve bunlar [[II. Charles]]'dan bizzat aldıkları emir ile gerektiğinde yıkım kararlarını vermek ile yetkilendirildiler. Bu arada James ve korumaları gün boyunca caddelerde gezerek saldırıya uğrayan yabancıları topluluğun hışmından kurtardı. Tüm bunları yaşayan bir kişi [[8 Eylül]]'de bir mektupta "York Dükü, yangını sonlandırmak için bitmek tükenmek bilmez çabalarıyla herkesin kalbini kazandı" yazmıştır.<ref>Tinniswood tarafından aktarılmıştır, 80.</ref>
 
=== Salı günü ===
108. satır:
[[Dosya:The Great Fire of London, with Ludgate and Old St. Paul's.JPG|sol|250px|thumb|St Paul Katedral'i alevler içinde. Tahminî 1670 yılından kalma, bilinmeyen bir ressam tarafından yapılmış çalışma.]]
 
[[4 Eylül]] Salı yangının neden olduğu yıkımın en üst düzeye çıktığı gündür.<ref>"Salı günü" bölümünde yer alan bilgiler Tinnisword'un yazdıklarına dayanmaktadır. 77–96.</ref> Bu günde iş başına bir önceki gün geçmiş olan York Dükü James'in [[Temple Bar]]'da kurulmuş olan kumanda merkezlerinden biri yardımıyla alevlerin batı yönündeki ilerleyişi [[Whitehall Sarayı]]'na ulaşmadan durdurulabilmiştir. Yardımcılarıyla yangını [[Fleet Köprüsü]]'nden [[Thames Nehri]]'ne kadar olan bölgede kontrol altına alan James, Thames'in bir kolu olan [[Fleet Nehri]]'nin de doğal bir set görevi görmesini umdu. Yine de yangın Salı sabahı Fleet Nehri'ni de aşarak doğudan esen rüzgârlar nedeniyle yoluna hız kesmeden devam etti. Önüne geçilemeyen ve batıya doğru ilerleyen yangın karşısında, saray da olağandışı herhangi bir hareketlilik yoktu.
 
Batı doğrultusundaki ilerleyişi durduramayınca, yangının kuzeye doğru izlediği yol üzerinde bir engel oluşturuldu. Yapılan set akşam vaktine kadar alevlerin bu yöne doğru olan ilerlemesini kontrol altına aldı. Eş zamanlı olarak geniş, gösterişli üst kesimlere hitap eden mağazalar ve dükkânların bulunduğu [[Cheapside|Cheapside Caddesi]]'ne ulaştı.
122. satır:
[[Dosya:James.II.jpg|thumb|150px|sağ|Daha sonra II. James olarak tahta çıkan, York şehri Dükü James]]
 
Rüzgâr salı günü akşam vaktinden başlayarak hız kesmeye başladı ve kule garnizonunun oluşturmuş olduğu setler [[5 Eylül]] Çarşamba günü işlevini yerine getirmiş oldu.<ref>"Çarşamba günü" bölümünde yazanlar aksi belirtilmedikçe Tinniswood'un söylediklerine dayanarak yazılmıştır.101–10.</ref> [[Samuel Pepys|Pepys]] hâlâ için için yanmakta olan kenti gezdi ve manzarayı görmek için [[Barking Kilisesi]]'nin kulesine çıktı: "Bir enkazın yaşamımda gördüğüm en acı yansıması". Hala ayrı ayrı noktalarda yanmakta olan yapılar olmasına rağmen, büyük yangın artık sona ermişti. Pepys şehrin hemen kuzeyinde yer alan [[Moorfields]]'da "evsiz kalmış zavallı yangınzedeler"in sığındığı parka gitti. Parkın çevresinde ekmek fiyatlarının ikiye katlandığını kaydetti. Evelyn, kimi derme çatma çadırlarda, kimi ilkel barakalarda kalmakta olan yangın mağdurlarının merkezi haline gelmiş olan Moorfields'ın dışındaki merkezlere de yolculuk etti: "Çoğu bir paçavradan bile yoksun, gerekli araçlar, bir yatak, bir sofra yok... Yoksulluk ve sefaletin en son noktası".<ref>Tinniswood tarafından aktarılmış, 104.</ref> Evelyn, açlık ve yokluktan ölmek üzere olmalarına rağmen kimseden bir kuruş bile istemeyen bu insanların gururuna hayran kaldığını belirtmiştir.
 
Yabancı teröristler ile [[Fransızlar]] ve [[Hollanda]]lıların gerçekleştireceği bir saldırının korkusu, büyük bir ruhsal sarsıntı içinde bulunan yangın mağdurları arasında hep olduğu gibi yüksekti. Çarşamba günü [[Moorfields]] ve [[Islington]]'da bu nedenle büyük bir kitlesel panik çıktı. Fleet Caddesi üzerinde gökyüzünde görülen bir parlama 50.000 kadar Fransız ve Hollandalının yangının başlatmış olduğunu bitirmek için işe koyulduğunu; erkeklerin kafalarını kesmek, kadınların ırzlarına geçmek ve zaten az miktarda olan mallarını ele geçirmek için Moorfields'e doğru yol aldıkları söylentisini doğurdu. Caddelere akan korku içindeki kalabalık, zaten çoğu şehirden kaçıp gitmiş olan yabancılardan gördüklerinin üzerilerine saldırdı. Evelyn öfkeli ve korkulu kalabalığın büyük bir zorlukla kraliyet güçleri tarafından Moorfields'a geri itildiğini kaydetti. Durumlar öylesine karışık ve büyük çaplıydı ki Kral [[II. Charles]] tüm Londralıların [[Mutlakiyet|monarşiye]] karşı ayaklandığını düşündü. Şehirde gıda üretim ve dağıtımı neredeyse yok denebilecek düzeye geriledi. Charles kente her gün yeterli oranda ekmek getirileceğini açıkladı. Çevreye yiyecek satışı yapan güvenli marketler kuruldu. Bu marketler ürün satmanın yanı sıra, para karşılığında ya da değiş tokuş ile ürün de alıyordu.
134. satır:
Yangın sadece ahşap yapılar ile değil, [[Thames Nehri]]'nin kıyısı boyunca kurulmuş depolarda bulunan kömür, yağ, zift, mum, barut, alkol, terebentin, kumaş topları ve saman balyaları ile de beslenmiştir. Rıhtımda bulunan, ergime noktası 1250&nbsp;°C ile 1480&nbsp;°C arasında olan ithal edilmiş [[çelik]] bloklarını ve şehir kapılarının 1100&nbsp;°C'de eriyen [[demir]] kilit ve zincirlerini yok etmiş olan alevlerin, insan vücudundan geriye herhangi bir şey bırakmayacağı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda ölü sayısının kesinliği hakkında kesin bir sayı vermek zordur. İnsan vücudunda bu ısıya dayanabilecek tek bölüm dişler olsa da, bu ne on binlerce ton moloz ve enkaz altında değerli bir şeyler arayan yangınzedelerin ne de kentin tekrar imarı için çalışan temizlik işçilerinin umurunda olmuştur. Sağduyu için dikkat çekmeye çalışan Hanson, daha önceki dönemlerde çıkan yangınları da göz önüne alarak, alevlerin hep yoksulların köhnemiş evlerinin bulunduğu bölgelerde hızla yayıldığını; yaşlı, genç, sağlam, sakat herkesi külleri ile birlikte enkazın altına gömdüğünü, ölü sayısının 8 - 10 değil ama belki birkaç yüz, hatta birkaç bin olmasının mümkün olduğunu söylemiştir.<ref>Hanson, 326–33.</ref>
 
Toplam yıkımın arasında 13.200 [[ev]], 87 [[kilise]], 44 [[şirket]] binası, [[Royal Exchange, Londra|Royal Exchange]], [[St Paul Katedrali]], [[Bridewall Sarayı]], şehir hapishaneleri, postane binası genel merkezi ve şehrin batı giriş kapılarının üçünün de bulunduğu birçok yapı vardır.<ref>Porter, 87–88.</ref> Oluşan zararın parasal boyutları hakkında öne sürülen görüş o dönemin parası ile ilk olarak 100.000.000 £ olarak tahmin edilmiş daha sonra kesin olmayan bir rakama, 10.000.000'a indirgenmiştir. [[2005]] yılı piyasasında bu oran 1.000.000.000 £'a denk gelmektedir.<ref>[http://www.measuringworth.com/calculators/ppoweruk/ 1264'ten 2005'e İngiliz Sterlini'nin alım gücü]</ref>
 
== Olayın ardından ==
140. satır:
[[Dosya:Wrenyangin.png|thumb|sağ|300px|[[John Evelyn]]'in, uygulamaya koyulamamış, ''bütünüyle yenilenmiş'' kent tasarımı.]]
 
Olayların ardından yangını başlatan kişiyi belirleme çalışmaları, [[Westminster]]'daki yangını [[Papa]]'nın bir ajanı olarak kendisinin başlattığını itiraf eden, saf ve kendi halinde bir Fransız saat tamircisi olan [[Robert Hubert]]'in sözleri ile birden kesildi.<ref>Bu bölüm, aksi belirtilmedikçe Reddaway 27 ff. ve Tinniswood'un 213–37 söylediklerine dayanarak yazılmıştır.</ref> Kendisi daha sonra söylediklerini değiştirerek yangını [[Pudding Sokağı]]'ndaki ekmek fırınında başlattığını söyledi. Suçu üstlendiği için Hubert, [[28 Eylül]] [[1666]] tarihinde Londra, Tyburn'de asılarak [[idam]] edildi. O öldükten sonra kendisinin yangın bittikten ancak iki gün sonra Londra'ya girdiği ortaya çıktı.<ref>Tinniswood, 163–68.</ref>
 
Yangını Katolikler'in çıkarttıkları iddiası [[Katoliklik]] yanlısı olan Kral [[II. Charles]]'ın karşıtları tarafından büyük bir politik propaganda olarak kullanıldı. Felaketin ardından baş gösteren kaos ve düzen eksikliği nedeniyle Charles bir ayaklanmanın yaşanmasından çok korktu. Yangında evlerini yitirmiş olan herkesi [[Londra]]'nın dışında bir yerlere yerleşmeleri için teşvik eden bir duyuru yayınladı. Bir bölümü [[Oxford]]'a göç eden bu evsizlerden ne kadarının ayrıldığı ve nereye gittiği belirsizdir.
152. satır:
Hangi mülkün kime ait olduğu belirsizliğinin doğurduğu tartışmalar nedeni ile, ortaya sürülen süslü, şatafatlı geniş meydan ve bulvarları olan şehir imar planı hiçbir zaman hayata geçirilemedi. Ne iletişim kurulacak bir mülk sahibi vardı, ne de ödenecek zararın hesabı belliydi. Bu nedenle aynı cadde ve sokak planı üzerine şehir bu kez, daha geniş caddeler, daha iyi görünüm, ve yangına karşı daha fazla güvenlik önlemi ile tekrar inşa edildi. [[Thames Nehri]] kıyısı boyunca rıhtımlar oluşturuldu ve nehre girişi engelleyen hiçbir yapıya izin verilmedi. Tüm bu yapılanların içinde, en önemlisi evler bu kez ahşaptan değil taş ve tuğladan yapıldı. Kamu binaları yangın öncesinde bulundukları yerlere yeniden kuruldu.
 
Kral Charles'ın isteği doğrultusunda [[Christopher Wren]] ve [[Robert Hooke]] tarafından, yangının almış olduklarını anmak amacıyla bir anıt tasarlandı ve felaketin başlangıç noktası olan Pudding Sokağı'na yakın bir noktaya dikildi. 61 metre yüksekliğinde olan ve Londra'da kısaca ''[[The Monument]]'' olarak bilinen anıt [[Londra]]'nın en çok ziyaret edilen tarihî yerlerindendir ve bölgedeki bir metro istasyonuna adını vermiştir. Anıtın yapımında ayrıca "''... Papa'nın hainlik ve fesatlığı yüzünden bu şehrin en büyük yangını başladı...''" gibi sözler ile Katoliklere de ağır ithamlarda bulunuldu. [[1685]]'den [[1689]]'a kadar II. James'in tahtta bulunduğu süre dışında bu yazılar [[1830]] yılına kadar kaldı.<ref>http://europeanhistory.about.com/od/ukandireland/a/agreatfirelon_4.htm</ref>
 
[[Smithfield]]'da bulunan, yangınla ilgili bir başka yapıda [[Pye Köşesi'nin Altın Çocuğu]] adlı heykel anıttır. ([[İngilizce]]: ''Golden Boy of Pye Corner''). Anıtın yazıtlarında bulunan bilgilere göre, [[Pudding Sokağı]]'nda başlayan yangın, bu heykelin bulunduğu noktada bitmiştir. Heykelin yazıtında yangın ile ilgili olarak, Londralılara ''açgözlülükleri yüzünden [[Tanrı]]'nın kentin üzerine saldığı bir gazab'' olarak söz edilir.
 
Yangından bir yıl önce, [[1665]] yılında baş gösteren [[hıyarcıklı veba]] salgınının [[Londra]] nüfusunun altıda birini, yaklaşık 80.000 kişiyi öldürdüğüne inanılmaktadır.<ref>Porter, 84.</ref> Bu salgının Büyük Londra Yangını'ndan sonra bir daha hiç tekerrür etmediği söylenir.<ref name="hans49">Hanson, 249–50.</ref>. Bunun nedeni olarak yangının sağlığa uygun durumda olmayan köhne evleri, hastalığı insanlara bulaştıran başlıca etmenler olan fare ve pireler ile birlikte yok etmesi olarak gösterilir. Birçok tarih araştırmacısı yangının salgınları önlemede herhangi bir etkisi olmadığını öne sürmektedir. [[Londra Müzesi]]'nin resmi internet sitesinde yangının hastalığın durmasında etkisi olduğu söylense de<ref>[http://www.channel4.com/history/microsites/H/history/fire/experts.html 4. Kanal Uzmanalara sorun sayfası], [[Londra Müzesi]], [[27 Ekim]] [[2006]] erişildi.</ref> tarihçi Roy Porter yangının eski evlerin bulunduğu varoş bölgelere zarar vermediğinin altını çizer.<ref>"The plague-ravaged parts—extramural settlements like that housed the most squalid slums—were, sadly, little touched by the Fire (burning down was what they needed)" (doğrudan alıntının çevirisi: ''Vebanın yıkıma uğrattığı şehir dışında kalan bölgeler -en kötü durumdaki Holborn, Shoreditch, Finsbury, Whitechapel ve Southwark gibi gecekondu bölgeleri- maalesef yangından pek etkilenmedi (ihtiyaçları olan şey yanıp yokolmalarıydı).'' (Porter, 80).</ref> Daha sonraki dönemlerde söylenen tıbbi açıklamalar ise hastalığın eşzamanlı olarak tüm [[Avrupa ülkeleri]]nden kalktığını belirtir.<ref name="hans49" />
 
Böylesine yıkıcı bir yangının Londra gibi bir ticaret merkezinde gerçekleşmesinin bir sonucu, [[sigortacılık|sigortacılığın]], özellikle yangın sigortalarının, tarihte daha önce görülmedik ölçüde gelişmesi oldu. [[1667]]'de şehir meclisi ilk yangın sigortası kurumu olan ''Yangın Dairesi''ni (''Fire Office'') kurdu. Daire, [[Thames]]'den su taşıyan işçilerden oluşan bir itfaiye teşkilatı da kurdu. İşçilerin üniformaları ve kol bantlarında şirketin amblemi bulunuyordu.<ref>[http://en.wikipedia.org/w/index.php?title=History_of_firefighting&action=edit ''İngilizce Vikipedi'', History of Firefighters maddesi]</ref>
 
Bunu [[1684]]'te ilk özel yangın sigortası şirketi olan ''Friendly Society'', 1696'da ''Hand in Hand'', [[1704]]'te ''Lombard House'' izledi. Tarihte modern yangın sigortacılığının Büyük Londra Yangını ile başladığı kabul edilir.<ref>Akatlı, Cengiz, ''Yangına Karşı Sigorta ve Yangın Reasüransı'', İstanbul, 1985</ref>
 
{{Koordinat|51.5157|N|0.0921|W|type:landmark_scale:7500|display=title}}