Tiyatro yönetmeni: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Dramaturji sayfasına yönlendirildi
 
bu konu yanlış bir sayfaya yönlendirilmişti. Düzeltme ihtiyacı hissettik.
Etiketler: Kaldırılan yönlendirme Görsel Düzenleyici
1. satır:
== Tiyatro Yönetmeni ==
#REDIRECT [[Dramaturji]]
“Tiyatro bir memleketin kültür seviyesinin aynasıdır.”<sup>1</sup> Tiyatro için ne kadar doğru ve yerinde bir ifade. Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetin ilk yıllarında dile getirdiği bu sözleri, dünya yerinde durduğu ve insanlar tiyatro sanatı ile igilendikleri müddetçe geçerliliğini koruyacaktır. Evet, aslında sanat bir şehrin, bir ülkenin, bir milletin kültür seviyesinin göstergesidir ama sanat dalları arasında özellikle tiyatro, sadece bir şehrin veya ülkenin değil, bir dönemin, bir çağın hem toplumsal yapısının hem de yaşam biçimlerinin, inançlarının bir ifadesi, bir göstergesidir. İnsanlar dini inançları uğruna yaşam biçimlerini şekillendirmiş, disipline etmiş ve inançları uğruna savaşarak ölümü bile göze almışlardır. İÖ. VII. İle VI. yüzyıllarda Anadolu, Mezopotamya  ve eski Mısır’da dini inançlara göre toplumlar her yıl düzenli olarak Ocak ayında tanrılarının yer altına gidişlerini yas tutarak, Mart aylarında ise tanrılarının yer yüzüne tekrar çıkışlarını eğlenerek kutlarlardı. Bu kutlamalara ‘Büyük Dionisos Şenlikleri’ adı verilmiştir. İşte tiyatronun doğuşu olarak gösterilen Dionisos şenlikleri sayesinde tiyatro dünya tarihinde yerini almış ve binlerce yıllık zaman içerisinde geçirdiği süreç ile günümüze kadar gelmiştir.
 
Özellikle İÖ.VII. Yüzyılda Atina’da kutlanan şenliklerde tiyatronun iki büyük türü olan tragedya ve komedyanın doğuşuna tanık olmaktayız. “İÖ. 560 yılında başa geçen Peisistratos sosyal adalet duygusu olan,  zorbalığı sevmeyen bir kimseydi.
 
.... Dionisos’a olan tapınmayı bütün gücüyle destekleyerek kültür yaşamının halk arasında yaygınlaşmasına çalıştı. Büyük Dionisos Şenliği ile ilk büyük tragedyaların yazılmasına yol açmış oldu.”<sup>2</sup>
 
<sup>1</sup>AKT. Tan, Nail, <nowiki>http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/TR,78670/ataturk-donemi-tiyatro-ve-opera-calismalarinda-turk-hal-.html</nowiki>
 
<sup>2</sup>Nutku, Özdemir, Dünya Tiyatro Tarihi 1, s 31
 
 
Tiyatro sanatının belirli mekanizmaları vardır.Yazar, oyuncu, ışıkçı, koreograf, müzik direktörü, kostümcü, rejisör ve diğer tiyatro çalışanları. Bu mekanizmalar bir arada çalışarak izleyicisinin tüm duyu organlarına hitap ederler. Bu mekanizmaların baş hareket ettiricisi ise rejisördür, yani tiyatro yönetmeni ya da bir başka deyişle sahneye koyucu.
 
Tiyatro tarihçileri ilk kez rejisörlük kavramının aslında bir opera sanatçısı olan Wagner tarafından ortaya atıldığını ve ilk profesyonel rejisörün, Tiyatro Dükü olarak anılan Saxe-Meiningen Dükü (II.Georg 1826-1914) olduğunu söylemektedirler. XIX.yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan Tiyatro Dükü’ne kadar geçen binlerce yıllık tiyatro tarihinde tam anlamıyla rejisör olarak görev yapılmasa da yönetmenin işlevlerine yakın hareket edenler vardı. Genel olarak oyuncuların birlikte karar verdiği ekip çalışması olarak sahnelenen oyunlarda, eserlerin parantez içlerine uyularak bir sahne trafiği tasarlanmaktaydı.
 
“Tiyatronun kaynağında büyücülerin işlevi ilk tiyatro yönetmenini gösterebilir. Daha sonra Eski Mısır’da Rahipler, Antik Yunan Tiyatrosu’nda Didaskalos (eğitmen) ve Choregeus, Ortaçağ’da mass denilen kilise içinde oyunları hazırlayan papazlar ilk tiyatro yönetmenleri olarak kabul edilebilirler. Rönesans ve Aydınlanma dönemlerinde çeşitli oyun yazarlarını ve kuramcıların sahne tekniği ile ilgili çalışmaları onları bu konuda anımsamaları gereken kimseler yapabilir. XVIII. yüzyılda, Konrad Ekhof’un ‘Oyuncular Akademisi’ndeki çalışmaları, Goethe’nin doksan maddelik oyunculuk tekniği, Garrick’in tiyatro ışıklaması üzerine çalışmaları, Kean’in ve daha sonra Kemble’in giysiler üzerindeki titizliği, XIX. Yüzyılda Macready’nin reji defteri tutması ve bir temsilde bütünlük sağlamak için gösterdiği çaba tiyatro yönetmenliğinin ilk basamakları sayılabilir. Ancak bugünkü anlamda gerçek tiyatro yönetmeninin doğuşu XIX. yüzyılın ikinci yarına rastlar.”<sup>3</sup>
 
“Tiyatroda yönetmen kavramı on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından sonra ortaya çıkan bir olgudur. Modern anlamda yönetmenin ilk örneği olarak Saxe-meiningen Dükü, II. George (1826-1914) gösterilmektedir.”<sup>4</sup>
 
<sup>3</sup>Nutku, Özdemir,  Dünya Tiyatro Tarihi 1, s 309, 310
 
<sup>4</sup>Candan  Ayşın, Yirminci Yüzyılda Öncü Tiyatro, Yapı Kredi Yy, İstanbul, 1994, s.51.
 
 
Rejisörlük ortaya çıktığı andan günümüze kadar geçen süreçte , tiyatro için bir dönüm noktasıdır. Artık, metin - oyuncu ya da yazar - oyuncu – seyirci kavramı önemini yitirmiş ve tiyatroda baş koltuğa yönetmen oturmuştur. Rejisörler olmadan önce tiyatro çalışanlarının hepsi yazara hizmet ederken, şimdi tüm tiyatro çalışanları yönetmenin imgeleminde oluşturduğu dünyada varolabilmek için çalışmak durumundadır. Oyun metnini sahneye koyucu olan rejisördür ve yazarın oluşturduğu metnin alt metinleri yorumlayarak seyircinin önüne koyacak olan yönetmendir. Metin yazıldıktan sonra sahneleme aşamasında artık yazarına ait değildir. O metne hayat verecek olan, o metinden sahne de bir resim oluşturacak olan rejisördür ve seyirci rejisörün gözünden o metne yolculuk yapacaktır.
 
Rejisör / Stage director;
 
“Bir oyunun dengeli ve disiplinli bir yolda doğru ve güzel bir biçime sokulması için gereken çalışmaları hazırlayan ve yöneten sanatçı. Bir oyunun sahneden seyirciye sunulabilmesi için oyun yazarı, oyuncular, dekor sanatçısı, ışıklama uzmanı ve öteki uzmanlar ile işbirliği yaparak bu çalışmaları bağdaştıran, yöneten, oyuncuları belli bir anlayışta birleştiren sanatçı. (Sahneye koyucu).”<sup>5</sup>
 
Günümüzde tamamen yönetmen merkezli tiyatrolar bulunmaktadır. Ödenekli tiyatrolar (Devlet Tiyatroları, Şehir Tiyatroları) dışında bir çok özel tiyatrolar da yönetmen odaklı yapımlar ortaya koymaktadır. Bu durum ve özellikle kurumsal bazda düzenlenen çeşitli yarışmalar ile (Afife Jale Tiyatro ödülleri, Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri) günümüzün yaratıcı yönetmenleri arasında tatlı bir rekabetin doğması gerçekleşmiştir. Yaratıcı dedim çünkü bir rejisörde bulunması gereken bazı özellikler vardır ve bu özelliklerin en önemlisi de yaratıcılıktır. Rejisör, alanını iyi bilen, tanıyan, bilgisini pratiğe dönüştürüp sahnede istediği eylemleri oyuncularına, dekoratörlerine, ışıkçısına ve tüm tiyatro çalışanlarına aktarabilen ve yaratıcı bir imgelemle eseri ortaya koyabilme yeterliliğine sahip olmalıdır. Çünkü tiyatronun doğası bunu gerektirir.
 
<sup>5</sup>Rejisör, Stage Director, Erişim 10.05.2015. <nowiki>http://www.nedirnedemek.com/rejis%C3%B6r-nedir-rejis%C3%B6r-ne-demek</nowiki>
 
 
 
“Aristoteles, insanda üç temel faaliyet olduğunu belirtir: Bunlar sırasıyla tanıma, eylem ve yaratıcılık'tır. Ona göre bu üç faaliyet, birbiriyle ilişkili olarak üç ayrı çalışma alanı gerektirir: Tanıma teoretike, eylem praktike ve yaratıcılık poetike ile sağlanabilir. İşte Aristoteles in sözünü ettiği bu üç temel faaliyet, insanın kendini yansılayıp yeniden yarattığı ve kendi varoluşunun nedenini anladığı tiyatro sanatının doğuşunda bulunur.”<sup>6</sup>
 
Geleneksel bazda hep eskileri yineleyen, tekrarlardan kurtulamayan yönetmenlerin oyunları artık sürekli gelişim içinde olan çağımızda pek kabul görmemektedir. Kendini geliştirmeyen yönetmenlerin oyunları cansız, donuk ve tat vermez bir hal almaktadır.
 
           “Günümüzün ünlü yönetmenlerinden olan Peter Brook, The Empty Space (Boş Alan) adlı kitabında çağımızın tiyatrosunun cansız, kurumuş, heyecan vermez oluşunu eleştirerek bu tiyatroyu ‘Ölümcül Tiyatro’ olarak adlandırıyor. Ölümcül tiyatro seyirciden aldığı para karşılığında doyum sağlamayan, geleneksel kalıpları yinelemekle yetinen işe yaramaz bir tiyatrodur.”<sup>7</sup>
 
Çağımızda bu durumu yırtan yaratıcı yönetmenler olmasaydı bir Shakespeare veya Moliere izlemenin anlamı kalmazdı. Çünkü her oyun aynı şekilde tekrarlanacak ve bir diğerinin ötekisinden farkı olmayacaktı. Büyük beklenti içinde ve sanat adına yeni şeyler görmek arzusuyla oyuna gelen izleyiciler tat almadan salondan ayrılacaktı.
 
Yaratıcı olmayan yönetmen, rejisör koltuğuna hiç aday olmamalı çünkü kendini geliştirmeyen ve yaratıcı kimlikten uzak yönetmenlerin yaptığı reji sadece sahne trafiğinden öteye geçememektedir.
 
İyi bir yönetmen; bilgi dağarcığını okuyarak, araştırarak, gözlemleyerek, izleyerek ve deneyerek sürekli geliştirmek durumundadır. Tiyatro yönetmeni; müzikten, danstan, felsefeden, psikolojiden, resimden, heykel sanatından ve aslında sanat alanlarının herbirinden beslenmelidir. Çünkü iyi bir yönetmen, oyunlarında kullanması gereken sanat alanları hakkında, derdini ve istediğini aktarabilecek kadar bilgiye sahip olmalıdır.
 
== Kaynak, Paylaşılan Bilgiler Tiyatro Yönetmeni Abdülkadir Katra'nın "Tiyatro Rejisörü" Makalesinden alıntıdır. ==
[[Kategori:Tiyatro]]
#REDIRECT [[Kategori:Dramaturji]]