Gayrimüslim: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmemiş revizyon] | [kontrol edilmemiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
Yeni sayfa: '''Gayrımüslim''' (Osmanlı Türkçesi: غيرالمسلم) "Müslüman olmayan" demektir. Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Hıristiyan ve Musevi halkı belirt... |
kDeğişiklik özeti yok |
||
1. satır:
'''Gayrımüslim''' (Osmanlı Türkçesi: غيرالمسلم) "Müslüman olmayan" demektir. [[Osmanlı Devleti]] ve [[Türkiye Cumhuriyeti]] vatandaşı olan [[Hıristiyan]] ve [[Musevi]] halkı belirtmek için kullanılır.
==Eski Osmanlı Düzeni==
Osmanlı Devletinin geleneksel düzeninde gayrımüslim toplulukları '''millet-i mahkûme''' (egemenlik altına alınan millet) veya '''[[zimmî]]''' (zimmet altında bulunan) olarak adlandırılırdı. Fetih sonucunda İslam egemenliği altına giren bu toplumların askerlik yapması ve kamu yönetimine katılması (birtakım marjinal istisnalarla) yasaktı. Buna karşılık belirli sınırlar içinde kalmak şartıyla inanç ve ibadet özgürlükleri devlet tarafından güvence altına alınır, can ve mal güvenlikleri korunurdu. Sadece gayrımüslimlerin ödediği iki İslami vergi olan [[haraç]] ve [[cizye]], Osmanlı maliyesinin en önemli gelir kaynakları arasında idi.
[[Millet sistemi]] uyarınca gayrımüslim
==Tanzimat==
1839'da ilan edilen [[Tanzimat Fermanı]] Osmanlı yönetim felsefesine önemli değişiklikler getirdi. Bu fermanla müslim ve gayrımüslimlerin vatandaşlık hak ve ödevleri bakımından eşit olduğu ilan edildi. Ancak eşitlik ilkesi pratikte belli bir ölçünün ötesinde hayata geçirilemedi.
1856'da ilan edilen [[Islahat Fermanı]] ile eşitlik ilkesi bir adım daha ileri götürüldü. Gayrımüslimler bu tarihten sonra ilk kez devlet yönetiminin çeşitli kademelerinde görev aldılar. 1856'dan sonraki kabinelerin
Gayrımüslimler ilk kez 1912 [[Balkan Savaşı]]'nda kitlesel olarak askere alındılar ve Osmanlı
==Cumhuriyet==
Cumhuriyet yönetimi bir yandan din ayrımı yapmaksızın tüm vatandaşların hak ve ödevler bakımından eşitliğini ilan ederken, bir yandan da [[Lozan Antlaşması]] hükümleri uyarınca '''azınlık''' (ekalliyet) adı verilen yeni bir hukuki statü yarattı. Azınlıklara uluslararası hukukun güvencesi altında bazı ayrıcalıklar tanınırken, bazı vatandaşlık hakları ciddi ölçüde kısıtlandı. 1923 yılında Türkiye'de yaşayan 1,5 milyon dolayında gayrımüslimin büyük çoğunluğu 1923-30 yılları arasında zorunlu göçe tabi tutularak yurt dışına çıkarıldı. Kalanların büyük bir bölümü de 1964'te sınırdışı edildi.
Günümüzde azınlıklara yönelik ayrımcı uygulamalar birçok alanda yumuşamış veya
|