Peyami Safa: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmiş revizyon] | [kontrol edilmiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
kDeğişiklik özeti yok |
düzeltmeler |
||
67. satır:
== Yazın hayatı ==
{{Ayrıca bakınız|Peyami Safa bibliyografyası}}
Peyami Safa, edebi hayatına henüz on bir yaşında iken yazdığı ''Piyano Muallimesi'' adlı hikâye ile başladı. On üç yaşına geldiğinde ''Eski Dost'' adında bir roman denemesi yaptı. Bu dönemlerde şiir de yazan Safa, dedesi, babası ve amcaları gibi şiirde ısrar etmedi. [[Vefa Lisesi|Vefa İdadisi]]'nde öğrenci iken ''Bir Mekteplinin Hatıratı/Karanlıklar Kralı'' (1913) adlı hikâyesini çıkardı. Rehber-i İttihad'da öğretmenlik yaptığı dönemlerde ''[[Servet-i Fünûn edebiyatı|Servet-i Fünûn]]'' ve ''Fağfur'' gibi dergilere hikâye, makale ve tercüme denemelerini gönderdi. ''Yirminci Asır''{{'}}da imzasız olarak yayımladığı ''Asrın Hikâyeleri'' ile ismini duyurdu. [[Abdullah Cevdet]]'in etkisinde olduğu gençlik dönemlerinde fikirleri henüz temellenmemiş biriydi. Mütareke döneminde ise [[Pozitivizm|pozitivist]] ve [[Materyalizm|materyalist]] düşüncelerin etkisinde kaldı. İlk uzun hikâyesi olan ''Gençliğimiz'' ve aynı yıl yayımladığı ''[[Sözde Kızlar]]'' adlı ilk romanıyla Mütareke İstanbulu'ndaki ahlaki kırılmaları eleştirdi. Yine bu yıllarda geçim sıkıntısını hafifletmek için ''Server Bedi'' imzasıyla aşk ve [[Polisiye|polisiye romanları]] yayımladı. 1924 yılında [[Maurice Leblanc]]'ın ''[[Arsen Lüpen]]'' adlı roman karakterinden esinlenerek [[Cingöz Recai]] tiplemesini yarattı ve oldukça
''Türk İnkılâbına Bakışlar''{{'}}da [[Kemalizim|Kemalist]] milliyetçi olarak değerlendirilen Peyami Safa, [[II. Dünya Savaşı]] öncesinde [[Nazi Almanyası|Almanya]]'nın yükselişini takip etti. Savaş yıllarında ise antikomünist bir tutum içinde olduğu için Almanya'yı ve tek şefliliği savundu. ''[[Çınaraltı (dergi)|Çınaraltı]]'' dergisindeki yazılarında [[Marksizm|Marksistleri]] hedef alan yazılar yazıp [[korporatizm]]i savundu. Sonraki süreçte kendisi de Marksistlerin hedefi haline geldi. Hedefte olmasında ''Millet ve İnsan'' (1943) adlı eserinin büyük etkisi oldu. Bu eser ''Çınaraltı'' dergisindeki milliyetçi yazılarının derlemesi niteliğindeydi. Eserini 1961 yılında küçük değişiklikler yaparak ''Nasyonalizm'' adıyla tekrar yayımladı. ''Türk İnkılâbına Bakışlar''{{'}}ın ikinci baskısında da birtakım düzenlemeler yapıp kendisini Kemalist sıfattan uzaklaştırdı. Doğu-Batı sentezine yönelik düşüncelerine ise sadık kaldı.<ref name=":TDVİA" />
Safa, genel olarak on bir yaşında ilk adımını attığı, on dokuz yaşında ise gerçek anlamda başladığı yazı serüvenini ölümüne kadar devam ettirmiş, roman, makale, deneme ve fıkra gibi türlerde birçok eser vermiştir. Yazıları ile kendisini kanıtlamış ve çalıştığı gazetelerin [[tiraj]]larını artırmıştır. [[Beşir Ayvazoğlu]] gibi Safa'nın hayatını büyük ölçekte inceleyen [[Ergun Göze]], [[27 Mayıs Darbesi|27 Mayıs]] sonrasında sekiz bin bile satmayan ''Havadis Gazetesi''{{'}}nin Peyami Safa'nın başa geçmesiyle beraber seksen bin tiraja çıktığını belirtmektedir.<ref>Ergun Goze, a.g.e, İstanbul: 1972 bas. s.33.</ref> Kendisi sadece gazetelere bağlı kalmamış, kendi çıkardığı dergiler dışında dönemin önemli dergileri olan ''[[Akbaba (dergi)|Akbaba]]'', ''Bozkurt'', ''Fotomagazin'', ''Olimpiyat'', ''[[Seksoloji (dergi)|
=== Biyografi yazarlığı ===
Safa'nın üretken bir yazar olması, verdiği eserlerin ve bu eser türlerinin akademik olarak geniş çaplı incelenmesini zorlaştırmıştır. Çeşitli kişiler hakkında yazdığı biyografileri akademik olarak tıpkı hikâyeciliği gibi pek fazla ele alınmayarak gözardı edilmiştir.<ref>Gür, Murat (2013). Metinlerarası İlişkilerle Çok Sesli Bir Peyami Safa Romanı: Yalnızız. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Nevşehir: Nevşehir Üniversitesi</ref> Çalıştığı gazete ve dergilerde nekroloji türünde yazılar yazan Safa en az 17 adet de [[biyografi]] türünde eser verdi. Bu türdeki eserlerinde genellikle tanıdığı kişilerin ölümlerinin ardından onlarla ilgili anılarını ve bilgilerini paylaşarak verdikleri eserler ile toplum içindeki etkilerini işledi. Biyografik özellikler taşıyan bazı yazıları ise [[Ötüken Neşriyat]] tarafından Objektif serisi ile ''Yazarlar, Sanatçılar, Meşhurlar'' adlı kitapta toplandı.<ref>{{Web kaynağı | başlık = Yazarlar, Sanatçılar, Meşhurlar | url = https://books.google.com.tr/books?id=STI8DQAAQBAJ&pg=PT3&lpg=PT3&dq=Yazarlar,+Sanat%C3%A7%C4%B1lar,+Me%C5%9Fhurlar&source=bl&ots=Rwc7H9JFaN&sig=6A2S7ayYn_K1nKG9BJH16ElFpjY&hl=tr&sa=X&ved=0ahUKEwiP2PGtvKHSAhVD2xoKHUQAC7E4ChDoAQgaMAE#v=onepage&q=Yazarlar%2C%20Sanat%C3%A7%C4%B1lar%2C%20Me%C5%9Fhurlar&f=false | yayıncı = Google Kitaplar | erişimtarihi = 21 Şubat 2017 | arşivurl = http://web.archive.org/web/20170222111909/https://books.google.com.tr/books?id=STI8DQAAQBAJ&pg=PT3&lpg=PT3&dq=Yazarlar,+Sanat%C3%A7%C4%B1lar,+Me%C5%9Fhurlar&source=bl&ots=Rwc7H9JFaN&sig=6A2S7ayYn_K1nKG9BJH16ElFpjY&hl=tr&sa=X&ved=0ahUKEwiP2PGtvKHSAhVD2xoKHUQAC7E4ChDoAQgaMAE | arşivtarihi = 22 Şubat 2017}}</ref>
Safa'nın [[Osmanlı Türkçesi]] ile verdiği biyografik eserlerinde ağırlıklı olarak tarih ibaresi bulunmamaktadır. Fakat ''Büyük Halaskârımız Mustafa Kemal Paşa'' başlıklı eser bu tanımın dışında kalmakla beraber yayın tarihi konusunda iki farklı görüş bulunmaktadır. Beşir Ayvazoğlu bu eserin 1920 yılında yazıldığını belirtirken, eser içerisindeki bazı cümleler ise 1920 yılı yerine 1923-1924 yılı arasını işaret etmektedir.<ref>Kaya, Ahmet (2011). Biyografik Eserlerin Tarih Öğretimine Katkısı ve İkinci Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Uzanan Sürecin Değerlendirilmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi</ref> Peyami Safa'nın biyografi yazarlığına konu ettiği kişiler ise iki başlık altında incelenmektedir. Bunlar [[Türk Kurtuluş Savaşı]] kumandanları ve erken Cumhuriyet dönemini fikri anlamda etkilemiş kişilerdir. İlk gruptaki biyografileri daha duygusaldır ve Millî Mücadele dönemi koşullarını yansıtmaktadır: ikinci gruptakiler ise daha tarafsız ve bilimsel bir üslupla yazılmıştır. Türk Kurtuluş Savaşı kumandanları hakkındaki biyografileri kişilerin ölümlerinden önce kaleme almıştır. Kendisinin bu kişiler hakkında taraflı görüşleri en fazla [[Mustafa Kemal Atatürk]] hakkındaki eserinde görülmektedir. Safa, Atatürk'ü ülküleştirerek yüceltmiş, insanüstü özelliklerle donatmış ve kusursuz bir Türk önderi olarak yansıtmıştır. Aynı durum [[Kâzım Karabekir]] biyografisinde de geçerlidir. Onun biyografi anlayışında duygusallığı ve sahiplenmeyi ön plana çıkarması bu türdeki eserlerinin biyografi tanımı ile tarihi roman tanımı arasında kalmasına neden olmuştur.<ref>{{Web kaynağı | soyadı1 = Özkan | ad1 = İ. Ethem | başlık = Biyografi Yazarı Olarak Peyami Safa ve İsmet Paşa Biyografisi | yayıncı = Söylem Filoloji Dergisi | erişimtarihi = 21 Şubat 2017 | arşivengelli = evet}}</ref>
== Server Bedi ==
Yaygın olan bir görüşe göre Peyami Safa'nın çok yazmasının [[ekonomi]]k nedenleri vardır. Özellikle [[Peyami Safa bibliyografyası#Server Bedi imzalı eserleri|Server Bedi imzalı eserlerinde]] bu ekonomik nedenler belirgindir. Annesinin adından uydurduğu Server Bedi lakabı ile 140'a yakın roman yazmıştır.<ref>{{kitap kaynağı|başlık=Başlangıçtan Günümüze Türk Romanı|tarih=1999|yer=İstanbul|isbn=9789754371734|sayfa=107|sayfalar=N. Ziya Bakırcıoğlu}}</ref> Bu romanlara edebiyat dünyasında piyasa romanı da denmektedir. Bu lakapla yazdığı romanları arasında en tanınan ise ''Cumbadan Rumbaya'' (1936) adlı eser ve [[Cingöz Recai]] tiplemesidir.<ref>{{kitap kaynağı|yazar1=Cevdet Kudret Solok|başlık=Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman|tarih=1998|yer=İstanbul|isbn=9786055147662|sayfa=309}}</ref> Bu tiplemesini yaratırken [[Maurice Leblanc]]'ın [[Arsen Lüpen]] karakterinden esinlendi. Peyami Safa ''Türk İnkılâbına Bakışlar''{{'}}da Server Bedi imzasını ilk olarak ağabeyi [[İlhami Safa]]'nın kullandığını, kendisinin ise [[I. Dünya Savaşı]] sonrasında kullanmaya başladığını açıklamıştır.<ref>Peyami Safa: Türk İnkılâbına Bakışlar (İstanbul, 1997), s.51.</ref> [[Halit Fahri Ozansoy]] ve bazı edebiyat eleştirmenlerine göre Peyami Safa'nın Server Bedi imzalı eserleri halk romancılığı kapsamına girmektedir.<ref>Halit Fahri Ozansoy: a.g.e, s.33.</ref> Ergun Goze, Peyami Safa'nın Server Bedi imzasını kullanmasının ana nedenini sanata duyduğu saygıya bağlamaktadır.<ref>Ergun Goze: a.g.e, s. 128</ref> Edebiyat tarihçisi [[İsmail Habip Sevük]] ise Peyami Safa'nın Server Bedi imzasını kullanmasındaki amacının bu imza ile verdiği eserler ile edebi ürünlerini ayırmak olduğunu ifade etmektedir. Bu
Server Bedi imzası taşıyan eserler ekonomik nedenlerle yazılmış polisiye ve halk tipi eserlerdir.<ref>{{Web kaynağı | soyadı1 = Sakallı | ad1 = Fatih | başlık = Server Bedii'nin Cumbadan Rumbayası | url = http://dergipark.gov.tr/download/article-file/143045 | yayıncı = Dergipark | erişimtarihi = 21 Şubat 2017 | arşivurl = http://web.archive.org/web/20170222111258/http://dergipark.gov.tr/download/article-file/143045 | arşivtarihi = 22 Şubat 2017}}</ref> Toker Yayınları tarafından çıkartılan "Peyami Safa" adlı kitapta yazarın kendisini iki ayrı türde yazmaya alıştırdığını ve Server Bedi imzalı eserlerin Peyami Safa imzalı olanlardan geri kalmadığı belirtilmektedir. Buna benzer ifadeler "Sevenlerin Kalemiyle Peyami Safa" adlı kitapta da tekrarlanmaktadır.<ref name=":Gazi" />
Peyami Safa bir röportajında Server Bedi imzalı eserlerinden en çok ''Zıpçıktılar'', ''Hey Kahpe Dünya'', ''Cumbadan Rumbaya'' ve bazı Cingöz Recai serilerini sevdiğini belirtmiştir.<ref>“Peyami Safa Diyor ki...”, Her Ay, '''1''', s.123 (20 Mart 1937)</ref> Bu imza ile verdiği eserleri yoğun bir şekilde eleştirilmiş, kendisi de bu eleştirilere sert bir şekilde cevap vermiştir. Buna [[Nurullah Ataç]], Selami İzzet ve eski öğrencisi ve dostu olan [[Doğan Nadi Abalıoğlu|Doğan Nadi]] ile girdiği polemikler örnek verilebilir.<ref>Beşir Ayvazoğlu, a.g.e, s.146</ref><ref>Peyami Safa (2 Ağustos 1933), "Bir Münakaşanın Sonu", Cumhuriyet.</ref><ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Safa|ad1=Peyami|başlık=Yazarlar Sanatçılar Meşhurlar|tarih=1994|yer=İstanbul|isbn=9754370338|sayfa=224}}</ref> Fakat bu konuda kendisine en ağır eleştiri ve ithamlar [[Nâzım Hikmet]]'den gelmiştir. Nâzım Hikmet Peyami Safa'yı başkalarının düşüncelerini Cingöz Recai tiplemesi ile çalıp çırpmakla suçlar.<ref>Ergun Göze, Peyami Safa Nâzım Hikmet Kavgası, s.160</ref> Bu söylemine gelen cevabın ardından Peyami Safa'yı burjuva edebiyatı yapmak ve "zina edebiyatı numuneleri vermekle" itham ederek eserlerinin işportaya düştüğünü iddia eder.<ref>Ergun Göze, a.g.e, s.180</ref> Peyami Safa bu ithamlara ''Hafta'' dergisindeki yazısıyla cevap vererek, "eski dostunu cin çarptığını", "hafızasın kalmadığını", "kendisinin türü türlü zina ve sergüzeşt filmi, hikâyesi ve yazısı olduğu", "kendi kitapları hakkındaki eski methiyelerini
Server Bedi imzalı eserler Peyami Safa'nın kendi değişiyle de tefrika romanlardır. Bu romanlarda ele aldığı temel konu polisiye olaylar ve kadın-erkek ilişkileridir. Bu imza ile verdiği eserlerinin çoğu ikinci baskıyı görememiştir. Bazı tefrikalarını sonradan düzeltme yoluna da gitmiştir. Bu imza ile bir çocuk romanı bir de casusluk romanı yazmıştır. ''Amerika'da Bir Türk Çocuğu'' adlı eser ısmarlama şeklinde yazılmıştır. Bu ısmarlama bilgisine kitabın başında değinilmiştir. Aynı durum ''Cingöz Merih'te'' adlı romanda da görülmektedir.<ref name=":Gazi" />
90. satır:
Peyami Safa 1914-1961 yılları arasındaki yazın hayatında kendi imzası dışında Server Bedi, Çömez, Serâzâd, Safiye Peyman ve Bedia Servet gibi takma adlarla süreli yazılar yazmıştır. Peyami Safa'nın toplamda 500'e yakın yazısı bulunmaktadır. Fakat 2017 yılı itibarıyla eksiksiz bir [[Peyami Safa bibliyografyası|bibliyografyası]] henüz hazırlanmamıştır. Kendisi [[edebiyat]]ın hemen hemen her türünde eser vermesine rağmen romanlarıyla ön plana çıkmıştır. Sürdürdüğü yaşamın izleri romanlarına da yansımıştır. Çok küçük yaşlarda babasını ve kardeşini [[Sivas]]'ta kaybetmiştir. Sonraki süreçte ise annesi ve ağabeyi [[İsmail Safa]] ile birlikte ekonomik zorluklar altında yaşamıştır. Yine çocukluğunda yakalandığı kemik veremi<ref name=":TDVİA" /> hastalığı onda derin etkiler bırakmıştır. ''Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'' adlı romanında hastane atmosferinin etkisi görülmektedir. Hastalığı yüzünden eğitimine devam edememiş, kendi kendisini yetiştirmek zorunda kalmıştır. [[Yusuf Ziya Ortaç]] ve [[Hilmi Ziya Ülken]] de onun bu yönüne dikkat çekmiştir.<ref>{{Web kaynağı | yazar1 = Murat Güvenir | başlık = Peyami Safa Üzerine | url = http://dergipark.ulakbim.gov.tr/ausbf/article/viewFile/5000099403/5000092624 | erişimtarihi = 19 Aralık 2016 | arşivengelli = evet}}</ref> Peyami Safa'nın kültürel gelişiminde ve dolayısıyla romancılığında küçük yaşlarda öğrendiği [[Fransızca]]'nın da etkisi vardır. ''Yalnızız'' romanında Meral ve Feriha karakterleri arasındaki ilişki buna örnek verilebilir. Yine yabancı dil bilmesiyle Batı kültürünü de yakından tanıma fırsatı bulmuş; ilk yazılarının bir kısmı [[Guy de Maupassant|Maupassant]], [[François de La Rochefoucauld]], ve [[Jean-Jacques Rousseau]]'dan yaptığı tercümeler olmuştur.<ref name=":Tekin">{{Web kaynağı | yazar1 = Mehmet Tekin | başlık = Romancı Yönüyle Peyami Safa | url = https://www.otuken.com.tr/u/otuken/docs/romanci_yonuyle.pdf | yayıncı = [[Ötüken Neşriyat]] | erişimtarihi = 19 Aralık 2016 | arşivurl = http://web.archive.org/web/20161230161424/https://www.otuken.com.tr/u/otuken/docs/romanci_yonuyle.pdf | arşivtarihi = 30 Aralık 2016}}</ref>
Peyami Safa'nın 1914-1918 yılları arasındaki ilk hikâye deneyimlerinde dönem şartlarına uygun "entrika"
''Sözde Kızlar'', ''Mahşer'', ''Cânân'' ve ''Süngülerin Gölgesinde'' Peyami Safa romancılığının ilk evresine ait
Peyami Safa'nın ''[[Sözde Kızlar]]'' adlı romanı Sabah gazetesinde tefrika edilmeye başlandı. Fakat gazetenin kapanması ile tefrika yarım kaldı. Kitap olarak ilk Orhaniye Matbaasında basıldı. Peyami Safa bu romanında yozlaştırılmış Batı kültür ve yaşamına eleştirel bir üslupla yaklaştı. Bu tarz bir hayatı benimseyenlerin vatanlarının işgal edilmesini bile umursamayıp keyfi bir yaşam sürmeleri romanın ana konusu olurken, asıl işlenen Doğu-Batı arasındaki kültürel çatışmalar ve bunun insanlar üzerine olan etkisidir.<ref name=":SÜ" />
''[[Şimşek (roman)|Şimşek]]''{{'}}te bir hasta ile rahat büyümüş bir kadının evliliğini ve kadının eşini aldatması konusunu işleyerek [[aile]] konusu üzerine durdu. Bu roman kendisinin ilk dönem eserlerinden olduğu için edebi ve tahlil yönünden sade bir görünüme sahiptir. ''[[Mahşer (roman)|Mahşer]]''{{'}}de [[I. Dünya Savaşı]]'nın yıkıcı ve sosyo-kültürel etkileri görülmektedir. Konusu genç bir [[öğretmen]]in [[Çanakkale Savaşı]]'na katılması, savaş sonrasında geçim sıkıntısı çekmesi, birçok olumsuz duruma şahit olması ve yaptığı evliliğidir. Romanın genel teması ise savaş sonrasında yaşanan kültür değişimleridir. ''[[Canan (roman)|Cânân]]''{{'}}da kendi çıkarları için çevresindeki erkekleri kullanan güzel bir kadınının evli bir adamı eşinden ayırması, onunla evlenmesi, öz annesi tarafından öldürülmesi ve yalnız kalan erkeğin eski eşine geri dönmesini işledi. ''[[Dokuzuncu Hariciye Koğuşu]]'' adlı otobiyografik eseri ''[[Resimli Ay]]'' matbaasında basıldı. Bu eserini arkadaşı [[Nâzım Hikmet]]'e ithaf etti. Konu olarak da on beş yaşındaki genç bir çocuğun hastalığı sebebiyle yaşadığı acı ve sıkıntıları işledi. Yaptığı tahlillerle [[psikolojik roman]] türünde [[Türk edebiyatı]]'nın özgün eserlerinden birini verdi. 1943 yılında [[İngilizce]]ye çevrilen ''[[Fatih-Harbiye]]''{{'}}de Doğu-Batı çatışmasını ve bunun genç nesillere olan etkisini bir genç kız ile onun ailesi, sözlüsü ve arkadaşları ekseninde işledi. ''[[Bir Tereddüdün Romanı]]''{{'}}nda I. Dünya Savaşı sonrasında Türk aydınlarının yaşadığı değişimleri ele aldı
''[[Biz İnsanlar]]'' Peyami Safa'nın son romanı sayılmaktadır. İlk olarak 1937 yılında ''[[Cumhuriyet (gazete)|Cumhuriyet]]''{{'}}de tefrika edilmeye başlanmışsa da ancak 1959 yılında kitap halini alabilmiştir. Bu eserde Mütareke dönemi aydınlarının düşünce dünyasını irdeleyen [[materyalizm]], [[sosyalizm]], [[mandacılık]] ve [[milliyetçilik]] akımlarının etkisi görülmektedir.<ref name=":TDVİA" />
Peyami Safa'nın romancılığı genel anlamda Doğu-Batı çatışmaları ve sentezi üzerine kuruludur. Bu medeniyetler arasında yaşanan [[psikoloji]]k ve bedeni problemler romanlarında öne çıkan konuların başında gelir. Seçtiği [[hikâye]]ler [[metafizik]] unsurlarla genişletilmiştir. Eserleri yayımlandığı dönemlerin [[Sosyoloji|sosyal]], [[psikoloji]]k, [[kültür]]el, [[ekonomi]]k ve [[Siyaset|siyasal]] izlerini taşır. Roman yazımı için önemli sayılan takdim, teşvik, takdir, [[Eleştiri|tenkit]], [[Betimleme|tasvir]] ve tahlil ögelerini romanlarında sıklıkla tercih etmiş, tahlil yeteneği ile [[Türk edebiyatı]] için önemli yapıtlar bırakmıştır. Anlatım tekniği çoğu zaman birinci ve üçüncü tekil şahsın anlatımıdır. Bu ikisi dışında biyografik anlatım tekniğinin izleri ''Bir Tereddüdün Romanı'' ile ''Dokuzuncu Hariciye Koğuşu''{{'}}nda ağır basmaktadır.
''Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'' ve ''Bir Tereddüdün Romanı'' Peyami Safa'nın [[otobiyografi]]k eserleridir. Bu yapıtlarda ve bütün romanlarında geniş mekân olarak [[İstanbul]]'u seçmiştir. Bunların dışında [[Londra]] (''Bir Tereddün Romanı''), [[Berlin]] (''Dokuzuncu Hariciye Koğuşu''), [[Roma]] (''Bir Tereddün Romanı'') ve [[Paris]] (''Yalnızız'') gibi şehirler ile [[Fatih]] (''Fatih-Harbiye''), [[Şişli]], [[Cerrahpaşa]], [[Şehzadebaşı]] (''Sözde Kızlar'') gibi mahalle ve [[semt]]leri mekân olarak tercih etmiştir. Dar mekân olarak da [[ev]] (müstakil, apartman dairesi, konak, yalı), [[otel]], [[pansiyon]], resmi daireler, [[otomobil]], [[tramvay]] ve [[gemi]]leri seçmiştir. Romanlarındaki mekân unsuru sosyal seviye ve yaşam tarzlarını da yansıtmaktadır. Örneğin Şişli ve [[Beyoğlu]] gibi semtler Avrupai yaşam tarzını, eğlenceyi ve alafrangalığı simgelerken, Fatih, Şehzadebaşı, Beyazıt ve Cerrahpaşa gibi yerler ise Doğu'yu temsil etmektedir. Romanlarındaki zaman dilimi [[19. yüzyıl|on dokuz]] ve [[20. yüzyıl|yirminci yüzyıl]]dır. Genel anlamda Peyami Safa, yaşadığı şehir, zaman dilimini ve yaşamındaki değişimleri eserlerine da yansıtmış, Türk edebiyatında psikolojik roman türünde ön plana çıkmıştır. Ayrıca ''Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'' ve ''Fatih-Harbiye'' adlı eserleri [[Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı]] tarafından ortaöğretim öğrencilerine tavsiye edilen [[MEB 100 temel eser listesi (ortaöğretim)|100 temel eser]] arasındadır.<ref name=":SÜ">{{Web kaynağı | yazar1 = Mehmet Önal | başlık = Peyami Safa İmzalı Romanlarda Fiktif Yapı | url = https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tarama.jsp | yayıncı = Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü | erişimtarihi = 19 Aralık 2016 | tarih = ''10122'' nolu tez | arşivurl = http://web.archive.org/web/20161008185432/https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tarama.jsp | arşivtarihi = 8 Ekim 2016}}</ref><ref>{{Web kaynağı | url = http://www.meb.gov.tr/duyurular/duyurular/100TemelEser/100TemelEser.htm | başlık = 100 Temel Eser | arşivurl = http://web.archive.org/web/20150403001446/http://www.meb.gov.tr:80/duyurular/duyurular/100temeleser/100temeleser.htm | arşivtarihi = 3 Nisan 2015}}</ref>
=== Romanlarında hastalıklar ===
Peyami Safa'nın küçük yaşlarda
Peyami Safa hem kendi hastalıkları hem de yakın çevresinde şahit olduğu hastalıklara romanlarında sıkça yer vermiştir. Romanlarında en az 32 hastalığa yan konu veya anlatımı zenginleştirmek amacıyla yer vermiştir. Fakat bizzat şahit olduğu hastalıklara daha fazla değinmiştir. Bunun sebebi küçük yaşta yakalandığı kemik veremi hastalığıyla yedi yıl gibi bir süre mücadele etmiş olmasıdır. Peyami Safa'ya göre en büyük hastalık ruhtadır. Ruhtaki hastalığın tedavi edilmemesi vücudun diğer yerlerine de sıçrar. Ayrıca sıkıntı en büyük hastalık nedeni olup
Hastalıklara geniş yer ayıran Peyami Safa buna ters olarak [[hastane]]lere pek fazla yer ayırmaz. On dört romanında sadece Taksim ve [[Cerrahpaşa Tıp Fakültesi|Cerrahpaşa]] hastanelerinin adını verir. ''Matmazel
=== Romanlarında kadınlar ===
Romanlarındaki kadın karakterlerin benzer özellikleri vardır. Seçtiği kadın kahramanların genel olarak ruhsal ve fiziksel durumları ile toplum içindeki sosyal konumları büyük benzerlikler göstermektedir. Birbirlerine düşünsel ve yaşamsal olarak uzak olan kadın karakterler arasında [[piyano]] çalmak tarzında benzer davranış ve hevesler dikkate değer bir saptamadır. Kadın kahramanlar genel anlamda ruhsal olarak sinirli ve hassas kişiliklere sahip insanlardır. İstenmeyen ve aniden gelişen olaylara büyük tepki gösterirler. Bu tanımın tam tersi özelliklere sahip kadınlar da romanlarında görülmektedir fakat sayıları azdır. Kendisinden nefret
Kadın karakterler bedenen sağlıklı görünen kişilerdir fakat çoğunun ruhsal sorunları mevcuttur. Kadınların yaş ortalaması genel olarak yirmi ile yirmi beş arasında değişmektedir. Bu rakamlar ''Bir Akşamdı''{{'}}da Meliha (18) ve ''Dokuzuncu Hariciye Koğuşu''{{'}}nda Nüzhet (19) ile biraz daha düşmektedir. Kadınlar en az bir dünya görüşüne sahip kişilerdir. Tüm romanlarında mekan olarak İstanbul'u seçmesi gibi kadın karakterleri de ya İstanbul doğumludur ya da küçük yaşlarda bu şehre göç etmiştir. Küçük bir azınlık dışında çoğu eğitim almış kişilerdir ve Fransız mektebi kökenlidir; iyi derece [[Fransızca]] konuşurlar, bazen Fransızca düşünürler, hatta bazı kelimelerin Türkçe karşılıklarını unuturlar. Hizmetçiler dışında öne çıkan kadınların meslekleri yoktur fakat bu kadınlar klasik Türk ev kadını görünümünde değildirler. Boş zamanlarında piyano çalarlar, davet ve balolara katılırlar, eğlence ve ziyafetler düzenleyip gezintilere çıkarlar.<ref name=":İÖ" />
|