Karacaahmet Mezarlığı: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
k Daha fazla kaynak ekleme
k Son düzeltmeler, imla
27. satır:
Birçok kuş türüne ev sahipliği yapan Karacaahmet Mezarlığı, başta [[servi]] olmak üzere [[çınar]], [[defne]], [[çitlembik]] gibi ağaçları ve çeşitli bitkileriyle bir orman görünümündedir.
 
Karacaahmet Mezarlığı, 1917, 1940, 1956 ve 1974 tarihlerinde olmak üzere dört defa istimlak edilmiştir. Bu istimlaklardaistimlaklerde, özellikle 1974'te Karayolları'nın istimlakı sırasında ciddi şekilde tahrip olmuştur.
 
[[Anadolu Yakası]]'nın en büyük yeşil alanlarından olan tarihi mezarlığın daha da fazla tahribata uğramasının önüne geçilmesi amacıyla, İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun kararı gereğince Karacaahmet Mezarlığı, 1991 yılında doğal ve tarihi SİT alanı olarak ilan edilmiştir. Bu karara göre, mezarlık alanı, sadece ölü gömülmesi ve buna uygun donatı alanları oluşturulması amacıyla kullanılabilir, ve mezarlık tam doluluğa ulaşıp, aktif mezarlık ömrünü tamamlasa dahi, hiçbir şekilde mezarlık kaldırılamaz, imara açılamaz veya park alanı olarak kullanılamaz.
34. satır:
 
== Genel bilgi ve Tarihçe ==
İlk olarak İstanbul'un Müslümanlar tarafından kuşatılması sırasında şehit olan askerlerin buraya gömüldüğü sanılmaktadır. Mezarlığın ilk tam olarak ne zaman kullanılmaya başlandığına dair kesin bir kanıt yoksa da, çoğu tarihçi 1338 yılı üzerinde mutabık kalmıştır. Mezarlık adını, İstanbul'a [[Hacı Bektaş-ı Veli]] tarafından İslam dinini yaymak üzere gönderilen [[Karaca Ahmet]]'ten alır. Mezarlıkta hiçbir zaman Roma veya Bizans lahdine rastlanmaması, mezarlığın Türk yerleşimiyle beraber geliştiğini tasdik eder niteliktedir.
Karacaahmet'in resmen mezarlık haline getirilmesi 1582 senesinde, [[III. Murat]]’ın annesi ve [[II. Selim]]’in eşi [[Nurbanu Sultan]]'ın kendi arazisinden 124 dönümlük bir araziyi mezarlık olmak üzere ayırması ve buralara serviler diktirmesiyle olmuştur. Ayrıca, bu servi ağaçlarının muhafazası için 13 kişiyi korucu ve defin işleri için de 24 kişiyi mezarcı olarak tayin etmiştir.
61. satır:
 
Mezarlıkta Osmanlı döneminde taş kapaklarla mezar odacığı şeklinde gömü ile, veya tahta kapaklarla doğrudan toprağa gömme tarzında iki çeşit defin uygulanmıştır. Mükerrer defin olarak da bilinen, yakın akrabaların koyun koyuna, üst üste gömülmeleri ise daha çok baba-oğul ve anne-kız gibi aile üyeleri arasında yaygındı. Günümüzde de, aile mezarlıklarında mükerrer defin uygulaması devam etmektedir ve üst üste gömülebilmek için aradan 5 yıl geçmesi şartı aranmaktadır. Günümüzde inşa edilen mezarlar, betonarme lahit mezar tipinde olup, altı toprak bırakılarak taş kapak ve mezar odacıkları şeklinde inşa edilmekte ve bir mezar yeri, aynı aileden 3-4 kişiye üst üste gömülme imkanı vermektedir.<ref>http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/Kurumsal/Birimler/MezarliklarMd/Pages/AnaSayfa.aspx</ref>
 
== Karacaahmet Mezarlığı'nda medfun bulunan Çanakkale şehitleri ==
 
Mezarlığın orta yerinde bulunan Şehitlik Cami civarında, 2. ada üzerinde [[Çanakkale Savaşı]] esnasında şehit düşen bir çok askerin gömülü olduğu bilinmektedir. Buradaki şehitliğin, Haydarpaşa hastanesi ve civarındaki hastanelere gemilerle tedavi olmak üzere getirilen yaralı askerlerin, vefat etmeleri sonucunda defnedilmesiyle oluştuğu bilinmektedir. 1916 tarihli bir kitabede üzerinde eski yazıyla şehitlik yazan bir ibare bulunmaktadır, ancak bugün şehitlerin ne mezar yerleri, ne de isimleri belli değildir.
Satır 69 ⟶ 71:
Mareşal Moltke 1836 yılında şöyle diyordu: ''İstanbul’daki halkın ortalama ömür uzunluğuna bakılırsa, Türklerin İstanbul’u aldığından beri geçen 400 sene içinde, sadece bu şehirde beş milyona yakın Türk ölmüş demektir. Buna göre yalnızca Karacaahmet mezarlığındaki mezar taşlarının miktarını tasavvur edebilirsiniz. Bu taşlarla büyük bir şehir kurulabilir.''
 
Danimarkalı ünlü yazar ve masal ustası [[Hans Christian Andersen]], Moltke'den yalnızca 5 sene sonra, 1841 yılında İstanbul'u ziyareti esnasında büyüklüğünden etkilendiği Karacaahmet Mezarlığı'nı, Moltke'yi tasdik edercesine şu şekilde tasvir etmiştir: ''Bu kabristanın alanı öyle genişmiş ki, buğday ekilse bütün kenti doyururmuş, burada kiburadaki bütün mezar taşları kullanılsa İstanbul'u kuşatacak yeni bir sur inşa edilebilirmiş.'' <ref>''İstanbul'da İki İskandinav Seyyah'' , Hans Christian Andersen, Knut Hamsun </ref>
 
Karacaahmet Mezarlığı hakkında en detaylı bilgi verenlerden Fransız seyyah Olivier, 1793 yılının Haziran ayında Üsküdar ve civarını gezdiğinde şu notları düşmüştür: '' Mezarlık, sık ve yüksek ağaçlarıyla imparatorluğun en gösterişlisidir.''