Safevîlik: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Makedon (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Makedon (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
1. satır:
 
'''Safevi Tarikatı''' (daha az yaygın olarak '''Erdebil Tarikatı''', ender olarak '''Safevilik'''), [[Safiyüddin İshak]] tarafından [[Güney Azerbaycan]]’ [[Erdebil]] kentinde kurulmuş bir [[sufi]] tarikattır. Erdebil, [[Hazar Denizi]]’nin güney batı kıyısında, günümüzde İran’ın kuzey batı bölgesinde yer alan bir kenttir ve Erdebil Dergahı’nın ortaya çıkışından (1291’den hemen sonra) [[Karakoyunlular|Karakoyunlu Devleti]]’nin yıkılışına kadar (1469) bu devletin toprakları içinde olmuştur.
Döneminde Anadolu’nun [[Doğu Anadolu]], [[Güneydoğu Anadolu]] [[İran Azerbaycanı]] ve [[Güney Kafkasya]], Doğu [[Akdeniz Bölgesi]] ve [[İran]]’da oldukça kalabalık mürit topluluğuna ve büyük bir siyasî öneme sahip olan bu İslâmî tarikatdır. 16. yüzyılın başında kurmuş olduğu ve tarihte ilk kez [[Şiî]] [[Onikicilik|Onikiciliği]]ni resmî mezhep olarak kabullenmiş olan [[Safevî Devleti]] ile tanınmıştır.<ref>{{Kitap kaynağı | son = Uğur | ilk = Ahmet | yıl = 1989 | başlık = Yavuz Sultan Selim | yayımcı= Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü | yer = | dil = Türkçe | url = http://books.google.com/books?id=seMcAAAAMAAJ | sayfalar = 45 | alıntı = ''Bu hanedan adını Safavi tarikatı reisi Şeyh Safiyüddin İshak’dan almaktadır.''}}</ref>
Satır 29 ⟶ 28:
 
Bir çatışma sırasında, erken yaşta ölmesi, baştan beri amaçları doğrultusunda sürdürdüğü kararlı, azimli mücadelesini, Erdebil’den sürgün çıkalı 13, 14 yıl olmuştur, sonuca bağlamasına belki de engel olmuştu. Ama yine de torunlarına üç miras bıraktığı söylenebilir. Birincisi, resmi olarak tarikat postunda amcası oturuyor olsa bile, tarikatın liderliği açısından Şeyh Cüneyd çok daha fazla bir itibara ve güce sahiptir. İkincisi Anadolu’daki faaliyetleri sonunda bir devlet kurmak, bir yurt edinmek için çok güçlü idealler besleyen kalabalık bir savaşçı kitleyi etrafında toplamıştır.<ref>S. Ahmadov, Sh.: 62</ref> Henüz ortada bir devlet yokken bile bir ordu vardır.<ref name="sa75">S. Ahmadov, 75</ref> Torunu Şah İsmail, bu ölümüne kararlı Türkmen kitlenin kesin sonuçlu desteğiyle Safevi Devleti’ni kuracaktır. Üçüncüsü, güçlü ve yetenekli bir sultanın kan bağıyla da perçinlenmiş desteğine sahip olmuştur.<ref name="s61"/> Uzun Hasan’ın sağladığı dayanak zemini, siyasal güçlerinin bel kemiğini oluşturmaktadır.<ref name="sa75"/>
 
=== Şeyh Haydar ===
[[Dosya:Qezelbash.JPG|thumb|right|170px|”Haydari sarık”([[Sadabat Sarayı]]’nda sergilenen Kızılbaş Askeri mankeni)]]
Beklentisi gerçekleşir, geniş topraklar üzerinde bir imparatorluk kurmuş olan Uzun Hasan, 1469’da Tebriz’i alınca yeğenini Erdebil Tarikatı’nın Şeyhi olarak “posta” oturtmuştur.<ref name="fs48, 49">[https://www.academia.edu/11167195/Akkoyunlular_Karakoyunlular_Safeviler Akkoyunlular Karakoyunlular Safeviler] Sh.: 48, 49</ref> Aynı zamanda Trabzon prensesi Katerina’dan olan kızı Marta (Türkçede Halime Begim yada Mem Şah) evlendirmiştir.<ref name="da2205"/> Şeyh Haydar Erdebil’deki tarikat çevresinde çok iyi karşılandı. Emrinde güçlü bir ordu vardı, Akkoyunlu gibi büyük bir devletin hanedanıyla akrabaydı. Nitekim ordusuyla birlikte Akkoyunlu’nun seferlerine de katılmıştır.<ref name="fs48, 49"/> Şeyh Haydar artık [[Azerbaycan]]’da kudretli bir şeyhdir ama müritlerinin büyük kitlesi Anadolu’dadır. Azerbaycan’da ise sınırlı sayıda müridi vardır, [[Karacadağ Türkmenleri]] ile Karamanlı ve Kaçar Türkmen boyları. Halifelerini Anadolu’ya göndererek buradaki kitle tabanını genişletmeye başlar.<ref name="da2205"/>
 
BeklentisiHaydar'ın beklentisi kısa bir süre sonra gerçekleşir, geniş topraklar üzerinde bir imparatorluk kurmuş olan Uzun Hasan, 1469’da Tebriz’i alınca yeğenini Erdebil Tarikatı’nın Şeyhi olarak “posta” oturtmuştur.<ref name="fs48, 49">[https://www.academia.edu/11167195/Akkoyunlular_Karakoyunlular_Safeviler Akkoyunlular Karakoyunlular Safeviler] Sh.: 48, 49</ref> Aynı zamanda Trabzon prensesi Katerina’dan olan kızı Marta (Türkçede Halime Begim yada Mem Şah) evlendirmiştir.<ref name="da2205"/> Şeyh Haydar Erdebil’deki tarikat çevresinde çok iyi karşılandı. Emrinde güçlü bir ordu vardı, Akkoyunlu gibi büyük bir devletin hanedanıyla akrabaydı. Nitekim ordusuyla birlikte Akkoyunlu’nun seferlerine de katılmıştır.<ref name="fs48, 49"/> Şeyh Haydar artık [[Azerbaycan]]’da kudretli bir şeyhdir ama müritlerinin büyük kitlesi Anadolu’dadır. Azerbaycan’da ise sınırlı sayıda müridi vardır, [[Karacadağ Türkmenleri]] ile Karamanlı ve Kaçar Türkmen boyları. Halifelerini Anadolu’ya göndererek buradaki kitle tabanını genişletmeye başlar.<ref name="da2205"/>
Müritleri silahlandırma çabası Şeyh Haydar döneminde hızlanmış görünmektedir. Müritlerine düzenli olarak askeri talimler yaptırmakta, ok atmayı, mızrak savurmayı, kılıç kullanmayı öğretiyordu. <ref>Faruk Söylemez, Sh.: 73, 74</ref> Yeni silahlar alınıyor ya da tekkede yapılıyor, depolanıyordu. Şeyh Haydar askeri üniforma düzenledi. ‘Haydari Sarık”ın yanı sıra savaşçı müritlerine “entari” giydirmiştir. Kalın keçeden birer parmak kalınlıkta şeritlerden yapılan sarıktaki her şeritte [[Ehli Beyt]]’den oniki imamın isimleri işlenmiştir. Müritlerin bu sarığı gururla taşıdıkları ve halk arasında büyük itibar gördükleri belirtilmektedir.<ref>Teber, Sh.: 66, 67</ref>
 
Müritleri silahlandırma çabası Şeyh Haydar döneminde hızlanmış görünmektedir. Müritlerine düzenli olarak askeri talimler yaptırmaktayaptırmaktadır, ok atmayı, mızrak savurmayı, kılıç kullanmayı öğretiyordu. <ref>Faruk Söylemez, Sh.: 73, 74</ref> Yeni silahlar alınıyor ya da tekkede yapılıyor, depolanıyordu. Şeyh Haydar askeri üniforma düzenledi. ‘HaydariSavaşçı Sarık”ınmüridlerine yanıTâc-ı sıraHaydar savaşçı(Haydari müritlerineSarık, Haydari Külah) adı verilen bir sarık sarığın yanı sıra “entari” giydirmiştir. Kalın keçeden birer parmak kalınlıkta şeritlerden yapılan sarıktaki her şeritte [[Ehli Beyt]]’den oniki[[On imamınİki İmam]]'ın isimleri işlenmiştir. Müritlerin bu sarığı gururla taşıdıkları ve halk arasında büyük itibar gördükleri belirtilmektedir.<ref>Teber, Sh.: 66, 67</ref> Osmanlı ülkesinde Haydari Sarık'a istinaden Safevi Tarikatı yandaşlarına [[Kızılbaş]] adı verilmiştir.
Akkoyunlu tarihçilerine göre zaten bir silah ustasıydı. Kendi başına mızrak ucu, zırh, kılıç ve kalkan yapabilmektedir. Gerekli olan parasal kaynak, Çerkez ülkesine yapılan akınlardan sağlanan ganimetten sağlanmaktadır. Şeyh Haydar’ın ilk seferi 1486 yılında verimli geçer. Kız ve oğlan esirler köle pazarlarında iyi para getirmektedir, müritlerce paylaşılır. Ganimetin bir kısmı da Akkoyunlu Sultanına gönderilmektedir. Ertesi yıl bir yağma – talan akını daha düzenlenmiştir. Akkoyunlu’ya pay veriliyor olsa da Şeyh Haydar’ın artan mürit sayısı tedirginlikle izlenmektedir. Çerkezler üzerine yaptığı yağma – talan akınlarıyla önemli kaynak sağlamaktadır.<ref name="da2208"/><ref name="fs142"/> Üstelik çevre köylerden vergi almaması çok geniş bir çevrede büyük bir sevgi kazanmasını sağlayacağı gibi, çevre devletlerde halk arasında kendi yönetimlerine karşı huzursuzluk yaratacak, bir bakıma köylü ayaklanmalarını kışkırtacaktır.<ref>Teber, Sh.: 67</ref> Sultan [[Yakup]] tarafından Tebriz’e çağırılarak uyarıldı.<ref name="da2208"/><ref name="fs48"/><ref name="fs142"/> Esasen hem Şeyh Cüneyd’in, hem de Şeyh Haydar’ın Çerkezler üzerine yaptığı seferler geniş bir çevrede, özellikle Azerbaycan’ın [[Mugan]], [[Karabağ]] ve [[Talış]] bölgelerinde büyük itibar sağlamasına neden olmuştur. Artık Erdebil şeyhleri, dini birer lider oldukları kadar birer siyasi lider olarak da görülmektedir.<ref>Teber, 59</ref> Şeyh Haydar, 1488’de Sultan Yakup’tan Çerkezler üzerine sefer yapmak için izin sağladı ama asıl amacı babasını öldüren Şirvanşahlar’dan intikam almaktı. Bu yüzden Çerkezler üzerine gitmek yerine Şirvanşahlar üzerine gitti. Giderek güçlenmesinden rahatsızlık duyan Sultan Yakup’un eline bir fırsat geçmiştir, Şirvanşah [[Yesar]] Akkoyunlu’dan yardım isteyince güçlü bir ordu gönderildi. Bu birleşik kuvvetler karşısında, [[Elbruz Dağı]] yakınlarındaki Tabersaran’da, 1488’de girişilen bir savaşta Şeyh Haydar okla vurularak öldürülmüştür.<ref>S. Dalkıran, Sh.: 62</ref><ref name="da2208">D. Avcıoğlu, Sh.: 2208</ref><ref name="fs48">F. Sarıcaoğlu, Sh.: 48</ref><ref name="fs142">F. Sarıcaoğlu, Sh.: 142</ref> Bu sefer Şeyh Haydar’ın Çerkezler üzerine yaptığı üçüncü seferdi. İlk iki sefer 1483 ve 1487 yıllarındadır. Her üç sefer de on bin kadar Türkmen savaşçısıyla yapılmıştır. Bunların çoğunluğunun Karamanlı ve Varsak Türkmenleri olduğu anlaşılmaktadır. İki boy da daha önce Osmanlı’nın zaman zaman çatışma halinde olduğu boylardır. Diğer yandan 1486 yılında [[Rum Mehmet Paşa]] kuvvetlerini yenilgiye uğratan Varsaklı Uyuz Bey’in ve Karamanlı Tozlukoğlu Rüstem Bey’in Şeyh Haydar’ın komutanlarından olduğu bilinmektedir.<ref>Bilal Dedeyev, [http://www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/index.php/TKHBVD/article/view/1909 Sosyo-Kültürel İlişkiler Bağlamında 15. Yüzyıl-16. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Anadolu’dan Azerbaycan’a Türkmen Göçleri] Sh.: 111</ref> Rum Mehmet Paşa Konya ve Karaman çevresinde uyguladığı katliamlar büyük tepki çekmiştir.<ref>Bedri Sarıca, Evliya Çelebi’ye Göre Van Gölü Çevresinde Tükler ve Türkçe Sh.: 138 / dipnot</ref>
 
AkkoyunluTüm tarihçilerineharcamalar göre zaten bir silah ustasıydı. Kendi başına mızrak ucu, zırh, kılıç ve kalkan yapabilmektedir.için Gerekligerekli olan parasal kaynak, Çerkez ülkesine yapılan akınlardan sağlanan ganimetten sağlanmaktadır. Şeyh Haydar’ın ilk seferi 1486 yılında verimli geçer. Kız ve oğlan esirler köle pazarlarında iyi para getirmektedir, müritlerce paylaşılır. Ganimetin bir kısmı da Akkoyunlu Sultanına gönderilmektedir. Ertesi yıl bir yağma – talan akını daha düzenlenmiştir. Akkoyunlu’ya pay veriliyor olsa da Şeyh Haydar’ın artan mürit sayısı tedirginlikle izlenmektedir. Çerkezler üzerine yaptığı yağma – talan akınlarıyla önemli kaynak sağlamaktadır.<ref name="da2208"/><ref name="fs142"/> Üstelik çevre köylerden vergi almaması çok geniş bir çevrede büyük bir sevgi kazanmasını sağlayacağı gibi, çevre devletlerde halk arasında kendi yönetimlerine karşı huzursuzluk yaratacak, bir bakıma köylü ayaklanmalarını kışkırtacaktır.<ref>Teber, Sh.: 67</ref> Sultan [[Yakup]] tarafından Tebriz’e çağırılarak uyarıldı.<ref name="da2208"/><ref name="fs48"/><ref name="fs142"/> Esasen hem Şeyh Cüneyd’in, hem de Şeyh Haydar’ın Çerkezler üzerine yaptığı seferler geniş bir çevrede, özellikle Azerbaycan’ın [[Mugan]], [[Karabağ]] ve [[Talış]] bölgelerinde büyük itibar sağlamasına neden olmuştur. Artık Erdebil şeyhleri, dini birer lider oldukları kadar birer siyasi lider olarak da görülmektedir.<ref>Teber, 59</ref> Şeyh Haydar, 1488’de Sultan Yakup’tan Çerkezler üzerine sefer yapmak için izin sağladı ama asıl amacı babasını öldüren Şirvanşahlar’dan intikam almaktı. Bu yüzden Çerkezler üzerine gitmek yerine Şirvanşahlar üzerine gitti. Giderek güçlenmesinden rahatsızlık duyan Sultan Yakup’un eline bir fırsat geçmiştir, Şirvanşah [[Yesar]] Akkoyunlu’dan yardım isteyince güçlü bir ordu gönderildi. Bu birleşik kuvvetler karşısında, [[Elbruz Dağı]] yakınlarındaki Tabersaran’da, 1488’de girişilen bir savaşta Şeyh Haydar okla vurularak öldürülmüştür.<ref>S. Dalkıran, Sh.: 62</ref><ref name="da2208">D. Avcıoğlu, Sh.: 2208</ref><ref name="fs48">F. Sarıcaoğlu, Sh.: 48</ref><ref name="fs142">F. Sarıcaoğlu, Sh.: 142</ref> Bu sefer Şeyh Haydar’ın Çerkezler üzerine yaptığı üçüncü seferdi. İlk iki sefer 1483 ve 1487 yıllarındadır. Her üç sefer de on bin kadar Türkmen savaşçısıyla yapılmıştır. Bunların çoğunluğunun Karamanlı ve Varsak Türkmenleri olduğu anlaşılmaktadır. İki boy da daha önce Osmanlı’nın zaman zaman çatışma halinde olduğu boylardır. Diğer yandan 1486 yılında [[Rum Mehmet Paşa]] kuvvetlerini yenilgiye uğratan Varsaklı Uyuz Bey’in ve Karamanlı Tozlukoğlu Rüstem Bey’in Şeyh Haydar’ın komutanlarından olduğu bilinmektedir.<ref>Bilal Dedeyev, [http://www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/index.php/TKHBVD/article/view/1909 Sosyo-Kültürel İlişkiler Bağlamında 15. Yüzyıl-16. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Anadolu’dan Azerbaycan’a Türkmen Göçleri] Sh.: 111</ref> Rum Mehmet Paşa Konya ve Karaman çevresinde uyguladığı katliamlar büyük tepki çekmiştir.<ref>Bedri Sarıca, Evliya Çelebi’ye Göre Van Gölü Çevresinde Tükler ve Türkçe] Sh.: 138 / dipnot</ref>
 
Şeyh Haydar’ın Anadolu’ya yönelen çalışmalarının ne denli geniş ve derin etkileri olduğu gösteren bir örnek, ileride Osmanlı’yı çok uğraştıracak bir ayaklanmanın lideri olan [[Şah Kulu]]’nun babasının, Şeyh Haydar’ın halifelerinden Tekeli Hasan olmasıdır.<ref name="dlk63">S. Dalkıran, Sh.: 63</ref>
 
===Şeyh Haydar===
{{ana|Şeyh Haydar|Kızılbaşlar}}
Tâc-ı Haydar adı verilen [[On İki İmam]] anısına tasarlanan on iki kırmızı şeritten oluşan ve daha sonra [[Kızılbaş]] adı da verilen taraftarlarının giydikleri başlığın mucididir. 1488 yılında Şirvan ile giriştiği savaşta öldürüldü.
 
=== Sultân Ali Mirza Safevî ===
{{ana|Akkoyunlular|Uzun Hasan}}
1488 yılından, [[Uzun Hasan]]'nın torunlarından [[Akkoyunlu]] hükümdarı Rüstem ''(1493 - 1497)'' tarafından öldürüldüğü tarih olan 1494 yılına kadar, tarikatın önderliğini [[Şah İsmail]]'in [[ağabey]]i Sultan Ali Mirza Safevî üstlenmiştir. Daha sonra ise 1499 yılına kadar gizlenmek zorunda kalan [[Şah İsmail]] tarikatın başına geçmiştir.
 
=== Şah İsmail ===
{{ana|Şah İsmail Hatai|Safevîler|Alevîler}}
Anadolu, Suriye, ve Irak'taki [[Kızılbaş]] adı verilen destekçilerinin sayesinde 1501 yılında [[Safevi Hanedanı|Safevî Hanedanı]]'nı kurmayı başarmıştır.
 
=== Şah İsmail ===
==Safevî Hanedanı soy ağacı==
{{ana|SafevîŞah Hanedanıİsmail Hatai|Safevîler}}
Haydar’ın savaşçıları, şeyhlerinin ölmesine karşın dağılma eğilimde değillerdi, Haydar’ın oğulları içinden yeni bir şeyh çıkacaktı. Bunun üzerine<ref name="dlk63"/> Akkoyunlu Sultanı [[Yakup]], Haydar’ın üç oğlunu, Ali, İsmail ve İbrahim’i ve dul kalan karısı Marta’yı (Alem Şah) bir kaleye kapatmıştır.<ref name="da2208"/> Öldürülmeme nedenleri arada kan bağı olmasıdır.<ref>F. Sarıcaoğlu, Sh.: 49</ref> Ancak Yakup’un ölümü üzerine çıkan saltanat kavgasında Akkoyunlu prenslerinden Rüstem Bey iç karışıklıklar ve savaşlar sonunda bir oldu – bittiyle tahta geçirildi. Ancak durumu halen sağlam değildir. Şeyh Haydar’ın üç oğlunu, müritlerinin askeri gücünden yararlanmak için 4,5 yıl sonra hapisten çıkarmıştır.<ref>F. Sarıcaoğlu, Sh.: 50</ref> Kardeşlerden Ali’den askeri yardım isteyen Rüstem, onun kuvvetleriyle muhalifi Baysungur’a karşı zafer kazanır ve tahtını sağlama alır. Bu yardım karşılığında Ali’nin tarikat liderliğini onayladı ve onuruna Tebriz’de kutlamalar yaptırdı. Erdebil’in yönetimini de Sultan Ali’ye vermiştir. Her gün yüzlerce müridin Erdebil’e akması ve hediyeler getirmesi Sultan Ali’nin hem gücünü, hem de kaynaklarını büyük ölçüde genişletiyordu. Gidişattan ürken Sultan Rüstem onu Tebriz’e çağırarak müritlerinle bağını kesmek istedi. Bir süre sonra da Sultan Ali talimatla Tebriz’de 1493 yılında öldürüldü.<ref name="fs142"/> Tarikat müritleri diğer iki kardeşi kaçırır Erdebil’de saklarlar. Ancak Sultan Rüstem çocukları ısrarla aramaya devam ettiğinden dağlık [[Gilan]] bölgesine çekilirler. Yetişkinliğinde Safevi Devleti’ni kuracak olan Şah İsmail bu sırada altı yaşındadır.<ref name="da2208"/> Erdebil Tarikatı’nın tüm geleceği, Türkmenlerin büyük kayıplarla yıllarca süren savaşımlarının sonucu artık bu altı yaşındaki oğlana bağlıdır. Türkmen ileri gelenleri oğlanı koruyup, askeri ve siyasi bir önder olmaya hazırlamakla uğraşmışlardır.<ref name="sa73">S. Ahmadov, Sh.: 72, 73</ref> Çevresindeki ordunun esas kitle tabanı Azerbaycan’da Moğol tahakkümü altında bunalan ve Anadolu’da Osmanlı baskısı altında rahatsız yaşayan Türkmen kitleleri oluşturmaktadır.<ref>S. Ahmadov, Sh.: 76</ref>
{{Safevî Hanedanı soy ağacı}}
 
Sultan Rüstem bir süre İsmail ve yanındakileri izledi, sığındıkları bölgelerin hakimlerine yazarak iadelerini sağlamaya çalıştı. Fakat kısa süren bu çabalar, Akkoyunlu tahtı için çıkan çekişmeler yüzünden sürdürülemedi.
== Şîʿa’nın İran’da resmî devlet mezhebi haline dönüşmesi ==
On dördüncü asırda, “Ali bin Şehâb’ed-Dîn-i Hemdânî” ve “Lûtf’ûl-Lâh Nişaburî” ile Hurûfîliğin kurucusu olan “[[Fazlullah Hurûfi ''(Nâimî)''|Fadl’ûl-Lâh Ester-Âbâdî]]” Anadolu’da Anadolu’da [[Râfızî]]liğin yayılmasında en etkin rolü oynayan şahsiyetlerin başında gelmektelerdi. [[Sünnî]] [[Timur]] Hükûmeti’nin varisi olan “Şâh-Rûh” uygulamaya koyduğu en şiddetli tedbirlere rağmen bu cereyanın önünü almakta bir başarı sağlayamıyordu. Sonunda, H. 857 / M. 1453 yılında İran’daki dînî hâkimiyet bilûmum “[[Şia|Şîʿa]]” [[islam mezhepleri|mezhep]]lerinin üstünlüğü altına girdi. Safev’î Tarikâtı pîri ve ayni zamanda [[Somuncu Baba|Şeyh Hâmid Hâmid’ûd-Dîn-i Aksarayî]]’nin de [[mürşid]]i olan Hoca Âlâ’ed-Dîn-i Âli’nin devrinde [[Bâtınîlik]] Safev’î tarikâtının bünyesine girdi. Bunun oğlu olan “Şeyh Şâh” namıyla ünlenen “Şeyh İbrahim” zamanında ise Safevi Tarikatı’nın mâli yapısı epey güçlenmişti. [[Şiî]] [[Karakoyunlu]] hükümdarı [[Cihan Şah]]’ın tehditleri neticesinde İbrahim’in oğlu [[Şeyh Cüneyd]] devrinde [[Karakoyunlular]]’ın himâyesi altına giren [[tarikât]], bu yönetimin idaresi altında iken [[Şiilik|Şîʿa]]’nın “[[Onikiciler|İmâmiye-i İsnâ‘aşer’îyye]]/[[Onikicilik]]” [[islam mezhepleri|mezheb]]ini resmen kabul etmek zorunda kaldı. Özellikle Keyumers’in girişimleri neticesinde Rüstemvârlar’ın hâkimiyetleri altında bulunan bölgelerde [[Şiîlik]] tam anlamıyla resmiyet kazandı.<ref>''Ateşgede,'' Sayfa 346.</ref>
{{Ayrıca bakınız|Karakoyunlular|Cihan Şah|Fazlullah Hurûfi ''(Nâimî)''}}
 
İsmail, 1499 yılında Gilan’dan ayrılır, o kışı Hazar kıyısındaki [[Ercüvan]]’da geçirir. Müritlerine kardan inşa ettirdiği bir kaleyi ele geçirme talimleri yaptırır. Ardından tüm Anadolu’daki mürit topluluklarına, Erzurum’da toplanmaları için haberciler gönderilmiştir. Sivas, Amasya ve Tokat bölgelerinden çoğu yerleşik Ustaculu, Şamlu ve Rumlu, Antalya bölgesinden Tekelü, Karaman bölgesinden Turgutlu, Tarsus civarından Varsak Türkmenleri gruplar halinde Erzurum’a akmıştır.<ref>D. Avcıoğlu, Sh.: 2208, 2209</ref>
== Safev’î Tarikatı'nın Şiîlik mezhepleri arasındaki konumu ==
{{ana|Şiilik|Safevî Devleti}}
{{Şiilik mezhepleri}}
 
Erdebil Tarikatı bunca savaşımdan sonra artık köklü bir mücadele geleneğini, ideolojisini kazanmış bir harekettir. Artık sadece ya da ağırlıklı olarak bir tarikat liderinin çekip çevirdiği bir hareket değil, geniş Türkmen kitlelerinin sağlamca benimsedikleri bir ideal olmuştur. Bu iç koşulların yanında dış koşullar da bir devlet oluşumu için olgunlaşmıştır. Artık Erdebil Tekkesi’nin son zamanlarıdır, bundan sonra Safevi Devleti’nin tarihi başlayacaktır.<ref name="sa73"/>
 
Erzurum’da yedi bin Türkmen savaşçının katıldığı belirtilmektedir. Erzurum’a doğru yola çıkıldığında yanında 1500 kadar savaşçı vardı. İlk olarak Şirvanşah’lar üzerine yürüme kararı alınır. Başkent Şamahi yakınlarındaki Gülüstan Kalesi yakınlarında Şirvanşah hükümdarı Ferruh Yesar’ın ordusuyla 1500 yılı sonlarında yapılan savaşta Ferruh Yesar öldürülünce başkent teslim olmuştur. Kış [[Mahmudabad]]’da geçirildikten sonra [[Bakü]]’nün Şeyh İsmail’e boyun eğmediği ve dolayısıyla vergi vermeyeceği haberi gelmiştir. Bakü, hem Şirvanşahlar Devleti’nin en önemli ticaret merkezidir, hem de Şirvanşah sarayı buradadır. Bunun üzerine Şeyh İsmail orduyla birlikte 1501 baharında Bakü üzerine yürümüştür. Uzun süre kuşatılan kente yapılan saldırılar üzerine şehir teslim olmuştur. Daha sonra Akkoyunlu sultanı Elvend’in 30 bin kişilik bir orduyla bölgeye doğru geldiği öğrenildi. Şeyh İsmail ve 7 bin askeri, Elvend’in ordusuyla [[Nahcivan]]’ın Şerur düzlüğünde cenge tutuşmuş, Akkoyunlu ordusunu yenilgiye uğratmıştır. [[Tebriz]]’e ilerleyen Şeyh İsmail burada kendisini şah ilan etmiştir.<ref>S. Ahmadov, Sh.: 82, 83</ref>
== Tarikatın askerileşmesi ve siyasal hedefe yönelmesi ==
Şeyh Safiyüddin’in [[seyyid]] olduğu iddiası, soylarının [[Musa el-Kâzım]] üzerinden [[Ali bin Ebû Tâlib]]’e dayandırılması, bu durumda aynı zamanda Şii mezhebine dayandırılması iddiası ilk olarak oğlu Şeyh Sadreddin Musa tarafından ortaya atılmıştır, babasının böyle bir iddiası olmadığı bilinmektedir. Seyyidlik iddiasının halk arasında yayılmasında Şeyh Sadreddin birinci derecede etkili olmuştur. Bu iddianın arkasında siyasi amaca yönelmek olduğu ileri sürülmektedir.<ref>Yılmaz Karadeniz’i, [http://www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/index.php/TKHBVD/article/view/1776/1425 Safevi Tarikatı’nın Seyidliği ve Şiiliği Meselesi] Sh.: 17, 18 – 20, 21</ref> Sadece mürit sayısını artırmak, dolayısıyla bağışlar ve zekatlarla gelen maddi kaynakları büyütmek için de ileri sürülmüş olabilir. Nitekim seyyidlik meselesinin müritlerce çok kuvvetli ve taassuba varan bir şekilde sahiplenildiği, hatta [[II. Beyazıd]]’ın buna hürmeten tarikata yardımlarda bulunduğu görülmektedir. <ref>Safevi Tarikatı’nın Seyidliği ve Şiiliği Meselesi, Sh.: 19</ref> Şeyh Safiyüddin’nin seyyid olduğunu ileri süren tarihçiler, ki çoğu Safevi tarihçileridir, bir kısmı da Şii olduğunu ileri sürmüşlerdir. Görünüşe göre seyyid ve Şii olma iddiaları Safevi propagandası çizgisinde daha sonra eklenmiştir.<ref name="s54"/> Diğer yandan tek bir kaynağa dayanarak yorum getiren yazarlar da Şiiliği vurgulamıştır. Örneğin [[Abdülbaki Gölpınarlı]] [[Topkapı Sarayı]]’ndaki 3099 sayılı belgeye dayanarak bu görüşü dile getirmiştir. Ama zaten bunu bir olasılık olarak belirtmektedir.<ref name="s54">S. Ahmadov, Sh.: 54</ref>
 
Hâce Ali’nin şeyhlik döneminde tarikatta Şii inanç ögelerinden belirmeye başladığı görülmektedir. <ref>S. Ahmadov, Sh.: 56</ref><ref name="a13">Ahmet Uğur, [http://eruifd.erciyes.edu.tr/sayilar/198701/19870102.pdf Kemal Paşa-Zade ve Şah İsmail (Safaviler)], Sh.: 13</ref><ref>F. Sarıcaoğlu, Sh.: 48</ref> Çok net olmamakla birlikte daha çok Şii eğilimler görüldüğü belirtilir. Sünnilikten Şiiliğe geçiş konusunda çok net bilgiler olmadığından bu durum daha çok yorumlar halindedir.<ref>Teber, Sh.: 55, 56</ref> Ardından gelen Şeyh Cüneyd döneminin hemen başlarında açık Şii bir çizgi görülmektedir. Oniki dilimli kızıl külah giyme uygulaması ise halefi Şeyh Haydar döneminde başlamış, artık “Haydari Sarık” olarak bilinmiştir.<ref name="a13"/> Osmanlı kaynaklarında bu sarığı taşıyanlara “Kızılbaş” denile gelmiştir.<ref name="da2205">D. Avcıoğlu, Sh.: 2205, 2206</ref> Şeyh Haydar’ın müritlerine benimsettiği bu giyim ögesi, Erdebil Tarikatı’na bağlı, çoğu Türkmen olan unsurlar arasında bir bütünleşme, ortak ideolojik / siyasi hedeflere yönelme birlikteliği sağlamış, bir simge oluşturmuştur. Bu başlıkla tarikat kendine özgülük bularak diğer her şeyden farklılaşmış, ayırt edilirlik sağlamıştır. Teşkilatı daha bütünlük gösteren sıkı bir organizasyona sahip kılmıştır.<ref>S. Ahmadov, Sh.: 64 - 70</ref>
 
Bu kırmızı börk giymek, geleneksel İslam yazarlarından bazıları tarafından, Safeviliği halk gözünde sapkın (heretik) bir akım olarak göstermek için türlü şekillerde yorumlanmış, birçok aşağılayıcı sıfatla birlikte kullanılmıştır.<ref>Doğan Kaplan, Sh.: 10, 11, 12 dipnot</ref> Bu olumsuz, aşağılayıcı ifadelerin yerleşmesi nedeniyle 19. Yüzyıl sonlarına doğru Kızılbaşlık yerine Alevilik, örtücü “şemsiye” bir kavram kullanılmaya başlanmıştır.<ref>Doğan Kaplan, Sh.: 14</ref> Ancak Şeyh Safiyüddin’nin sekizinci kuşaktan dedesinin Firuz Şah’ın Zerrin Külah lakabıyla bilindiği anlaşılmaktadır. Zerrin Külah, Farsça kızıl külah anlamındadır. Pekala böyle bir bağlantı da olabilir.<ref name="fs142"/><ref>F. Sarıcaoğlu, Sh.: 142</ref> [[Faruk Sümer]], 13. ve 14. Yüzyılda Anadolu’da Türkmen unsurların kızıl börk giydiklerinin kesin olarak bilindiğini yazmaktadır.<ref>Doğan Kaplan, Buyrukkara Göre Kızılbaşlık Sh.: 10</ref>
 
Tarikat şeyhlerinin hangisinin tarikat için siyasal bir hedef, yani siyasi erk elde etme amacı güder olduklarını belirlemek oldukça güçtür. Müritlerin silahlandırılması, dışarıdan askeri bir tehdit olmadığına göre, doğrudan doğruya askeri güç üretmeye yöneliktir ve bunun da amacı siyasal bir erk oluşturmak olmalıdır. Nitekim Şeyh Cüneyd sultan olarak söylenmeye başlamıştır.<ref>Yılmaz Karadeniz, Safevi Devleti’nin Kuruluşu Meselesi: Kızılbaşların Ortaya Çıkışı Sh.: 63, 64</ref>
Sonuç olarak dini bir yaklaşıma dayanarak siyasallaşan Erdebil Tarikatı’nın bir devlet olarak ortaya çıkmasında esas momenti sağlayan Anadolu’dan göç eden Türkmen unsurlar olmuştur.<ref>S. Ahmadov, Sh.: 72</ref> Bu Türkmen oymakları tarikat şefinin yanında kuşaklar süren bir savaşımın ardından, üç şeyh bu savaşımda hayatlarını kaybetse de Safevi Devleti’ni ortaya çıkaran kitle olmuşlardır. Yazarı belli olmayan “Tarih-i Kızılbaşan” adlı eser, bu Türkmen boylarını “Sağ Cenah” ve “Sol Cenah” olarak ikiye ayırmaktadır. Sağ Cenah, Şamlu, Rumlu, Ağaçeri, Bayramlu, Ekremi, Ördeklu, Karacarlu, Akkoyunlu, Bayundur, Musullu, Pornak, Şeyhavend, Çepni, Bayat ve Bozçalu, Arapgirli, Hınıslı, Tekelu, Karakoyunlu, Alpaut, Baharlu, Cagirlu, Karamanlu, Saadlu, Hacılu, Bayburtlu, Varsak, Evoğlu, Karacadağlu, Kürt taifeleri, Lur taifeleri, Sol Cenah ise Uctaclu, Zulkadr, Afşar, Kacarlar boylarından oluşmaktadır.<ref>S. Ahmadov, Sh.: 72</ref>
 
Diğer yandan askerileşme ve siyasallaşma olmasa bile, tarikatın geniş bir coğrafi çevrede çok sayıda müride sahip olması, bu bölgedeki hükümdarlarda, tarikatın kitleler üzerindeki manevi otoritesinden yararlanma yönelimine neden olması kaçınılmazdı. Nitekim İlhanlı yüksek yönetiminin Erdebil Tarikatı’nı maddi yönden himaye etmeleri bunun başlangıcı olarak görülmelidir.<ref>Teber, Sh.: 56, 57</ref>
 
Tüm bunlardan hareketle, babadan oğula geçen, bu görünümüyle bir hanedanlık olarak kendini gösteren Safevi şeyhleri dizisi iki “kuşak” olarak değerlendirilebilir. Birinci kuşak Safeyüddin, Saadeddin, Hoca Ali ve İbrahim kuşağıdır. Bu şeyhler öznel olarak siyasi erk sahibi olmayı hesaplamış olsalar bile bir tarikatı yönetmişlerdir. İkinci kuşak şeyhler, Cüneyd, Haydar, Sultan Ali ve Şah İsmail ise, daha önce teşkil edilmiş olsa bile askeri gücü fiiliyatta kullanmış, çok açık bir biçimde belirli bir toprak üzerinde siyasi erk sahibi olmaya yönelmişlerdir.<ref>Teber, Sh.: 52 - dipnot</ref>
== Teşkilat yapısı ==
Tarikat liderleri bir iki istisna durumunda babadan oğula geçmektedir. Böylece tarikat lideri, Türklerde kullanılan ifadeyle “Pir”dir. Pirlik daima babadan oğula geçmektedir. Tarikat merkezi ile farklı bölgeler arasındaki örgütsel bağı “halife”ler yürütmektedir.<ref>Shahı Ahmadov, Sh.: 52</ref> Değişik bölgelerdeki tarikata bağlı grupların bölgesel liderleri, Şeyh’in o bölgedeki temsilcileriydiler ve genellikle bu gruplar içinden seçilmişlerdir. İnsanlara hitap etmeyi iyi bilen, ikna ve ajitasyon yeteneği olan bu kimseler bir süre tarikat merkezinde bulunarak tarikatın usul ve erkanını öğrenir, daha sonra aldıkları talimatlarla memleketlerine dönerlerdir. Bu teşkilatlanma tarzıyla, halifeler vasıtasıyla tarikat yayıldığı tüm bölgelerdeki, özellikle yaygın bir mürit topluluğu olan Anadolu’da, tüm müritleri homojen büyük ve sağlam bir grup haline getirebildiler. Bu sayede “yezid düzeni” olarak tanımladıkları Osmanlı’ya karşı tek vücud olarak durabildiler.<ref>[http://turkleronline.net/turkler/anadolu_turkleri/aleviler/alevilik_kizilbaslik_tarihi/sayfa14.htm]</ref><ref>Teber, Sh.: 66</ref>
 
Anadolu’daki propaganda faaliyetleri, Osmanlı yönetimi tarafından yerleşik yaşama geçmeye zorlanan konar-göçer Türkmen boyları içinde son derece etkili olmuştur. Tahrir defterlerine kaydedilerek düzenli vergi ödemek zorunda bırakılan, vergilendirilen toprakların genişletilmesiyle artık yaylak ve kışlakları için bir tımar sahibine yaylak ve kışlak resmleri ödemesi gereken, yaylak ve kışlak alanlarının Osmanlı otoritesince sınırlandırılması, devlete karşı vergi ve benzeri yükümlülüklerini ödemek için kale ve köprü inşaasında çalıştırılmaları, yine bunun için Osmanlı ordusuna savaş malzemesi yapmakla yükümlü tutulmaları, boyları uzak bölgelere dağıtarak bölmek için techir uygulamaları, Türkmenler ile devlet yönetimi arasında kesintisiz bir husumetin doğmasına yol açmıştı. Kısacası her durumda Osmanlı yönetimi, vergi ödemek zorunda olan yerleşik toplulukları konar-göçer Türkmen karşısında kayırıyor, çeşitli uygulamalarla Türkmenleri de yerleşik yaşama geçirmek için zorluyordu. Özgürlüklerini yitirmek istemeyen Türkmen’in, Erdebil dailerinin (şeyhlerin halifeleri) propagandalarından etkilenmemesi mümkün değildi.<ref>Teber, Sh.: 71 - 76</ref>
 
== İlhanlı Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu ile İyi İlişkiler ==
Daha Şeyh [[Safiyüddin İshak]] döneminde tarikat İlhanlı yönetiminin desteğini sağlamıştır. [[Mahmud Gazan|Gazan Han]], [[Ebu Said Bahadır]] Han, karısı [[Bağdat Hatun]], [[Olcaytu]] Han’ın [[Emir (makam sahibi)|emirlerinden]] Emir Hüseyin<ref>Mustafa Uyar, [http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1517/16716.pdf İlhanlı (İran Moğolları) Ordusunda Hiyerarşi: Askeri Yetkililer ve Nitelikleri] Sh.: 37</ref> ve oğlu vezir [[Reşîdüddîn Fazlullah-ı Hemedânî]] ile pek çok İlhanlı yöneticisi tarikata intisap etmiştir.<ref name="yk60">Yılmaz Karadeniz,[http://amasya.edu.tr/media/382809/2-_y_lmaz_karadeniz.pdf Safevi Devleti’nin Kuruluş Meselesi: Kızılbaşların Ortaya Çıkışı] Sh.: 60</ref> Ancak bu “intisap” etmenin göstermelik bir tutum olduğu anlaşılmaktadır. [[Ahmet Kesrevi]], İlhanlı yöneticilerinin kasıtlı olarak Şeyh’in [[seyit]]lik iddiasını desteklediklerini, bunun karşılığında Tarikat’ın da halkın Moğol hükümranlığına karşı gelmemeleri için telkinde bulunduğunu yazmaktadır.<ref name="yk60"/> Oysa aynı tarihçi Erdebil Tarikatı liderlerinin [[seyit]] olmadıklarını belirtir.<ref>Yılmaz Karadeniz, Sh.: 55</ref> Şeyh Safiyüddin, yine de bu beklentiyi karşılamış görünmektedir, [[Gilan]], [[Urmiye]], [[Ermenistan]], [[Şiraz]], [[Tebriz]], [[Zencan]] ve hac için [[Hicaz]]’a yaptığı yolculuk yapmıştır. Diğer yandan çoğu işsiz ve boş gezen binlerce müridi Moğol istilasına karşı çıkmayı dinen haram sayıp telkinlerde bulunmuşlardır.<ref name="yk60"/> Gerçekte Şeyh Safiyüddin için Moğol yanlısı bu politika yeni sayılmaz. Erdebil’de kenti tekkesini kurmadan önce Gilan’da Moğol himayesindeki Şeyh [[Zahid Gilani]]’nin öğrencisiydi. Gilani, Moğol’un maddi desteği karşılığında Türkler ve İranlılar arasında Moğol hakimiyetinin zorunluluğunu telkin etmekteydi. Şeyhinin takdirini kazanan Şeyh Safiyüddin, Gilani’nin kızıyla evlenmiş, Şeyhinin ölümü üzerine Erdebil’e gelerek Gilani’den öğrendiklerini kendi müritlerine telkin etmiştir.<ref name="yk62">Yılmaz Karadeniz, Sh.: 62</ref>
Tarikatın bu hizmetleri karşısında İlhanlı yönetimi de cömert davranmıştır. Günümüze ulaşan bir belgede tarikata 1,5 ton buğday, 30 ton pirinç, 1,6 ton yağ, 3,2 ton bal, 400 kg. mısır, 30 dana, 130 koyun, 190 kaz, 600 tavuk, 30 kın gülsuyu ve 10 bin [[dinar]] para bağışlandığı belirtilmektedir. Bu tür bağışlar binlerce işsiz genci beslemeye harcanmış görünmektedir.<ref name="yk62"/>
 
Şeyh Safiyüddin’nin tarikatı onun döneminde dahi Azerbaycan içinde kalmamış, İran, Irak, Suriye ve Anadolu’ya kadar uzanan bir yayılma alanına ulaşmıştır. Bu dönemdeki herhangi bir üç aylık arada çok uzak bölgelerden tekkeye ziyarete gelenlerin üç bin kişiyi bulduğu yazılmıştır. Dördüncü şeyh Şeyh İbrahim döneminde Osmanlı Sarayı’na kadar ünü ulaşmış, dönemin padişahlarınca tekkeye her yıl yardım olarak “çerağ akçesi” gönderilir olmuştur.<ref>Sıtkı Uluerler, [https://serdargunes.files.wordpress.com/2014/11/gec3a7mic59ften-gc3bcnc3bcmc3bcze-alevilik-sempozyumu-2-cilt.pdf Osmanlı Safevi İlişkilerinin Başlangıcı Sürecinde Osmanlı’da Kızılbaş Algısı] Sh.: 20, 21</ref>
 
== Askeri gücü oluşturan belli başlı Türkmen boyları ==
Safevi Tarikatı’nın askeri gücünü oluşturan Türkmen unsurların çok büyük bir kısmı Anadolu’dan giden Türkmen boylarının beyleri ve onların savaşçılarıdır. Bu oluşuma katılan en büyük boy [[Rumlular]], [[Ustacalular]], [[Tekelüler]], [[Şamlular]], [[Varsaklar]] ve [[Çepniler]]’dir.<refF. Sarıcaoğlu, Sh.: 138</ref>
== Şîʿa’nın İran’da resmî devlet mezhebi haline dönüşmesi ==
On dördüncü asırda, “Ali bin Şehâb’ed-Dîn-i Hemdânî” ve “Lûtf’ûl-Lâh Nişaburî” ile Hurûfîliğin kurucusu olan “[[Fazlullah Hurûfi ''(Nâimî)''|Fadl’ûl-Lâh Ester-Âbâdî]]” Anadolu’da Anadolu’da [[Râfızî]]liğin yayılmasında en etkin rolü oynayan şahsiyetlerin başında gelmektelerdi. [[Sünnî]] [[Timur]] Hükûmeti’nin varisi olan “Şâh-Rûh” uygulamaya koyduğu en şiddetli tedbirlere rağmen bu cereyanın önünü almakta bir başarı sağlayamıyordu. Sonunda, H. 857 / M. 1453 yılında İran’daki dînî hâkimiyet bilûmum “[[Şia|Şîʿa]]” [[islam mezhepleri|mezhep]]lerinin üstünlüğü altına girdi. Safev’î Tarikâtı pîri ve ayni zamanda [[Somuncu Baba|Şeyh Hâmid Hâmid’ûd-Dîn-i Aksarayî]]’nin de [[mürşid]]i olan Hoca Âlâ’ed-Dîn-i Âli’nin devrinde [[Bâtınîlik]] Safev’î tarikâtının bünyesine girdi. Bunun oğlu olan “Şeyh Şâh” namıyla ünlenen “Şeyh İbrahim” zamanında ise Safevi Tarikatı’nın mâli yapısı epey güçlenmişti. [[Şiî]] [[Karakoyunlu]] hükümdarı [[Cihan Şah]]’ın tehditleri neticesinde İbrahim’in oğlu [[Şeyh Cüneyd]] devrinde [[Karakoyunlular]]’ın himâyesi altına giren [[tarikât]], bu yönetimin idaresi altında iken [[Şiilik|Şîʿa]]’nın “[[Onikiciler|İmâmiye-i İsnâ‘aşer’îyye]]/[[Onikicilik]]” [[islam mezhepleri|mezheb]]ini resmen kabul etmek zorunda kaldı. Özellikle Keyumers’in girişimleri neticesinde Rüstemvârlar’ın hâkimiyetleri altında bulunan bölgelerde [[Şiîlik]] tam anlamıyla resmiyet kazandı.<ref>''Ateşgede,'' Sayfa 346.</ref>
== Notlar ==
<div class="references-small">
<references group=not/>
</div>
{{Kaynakça|group=Not}}
== Kaynaklar ==
{{Şiilik}}
{{Kaynakça|2}}
== Kaynaklar ==
* Sayın Dalkıran, İran Safevi Devleti'nin Kuruluşuna Şii İnançların Etkisi ve Osmanlı'nın İran'a Bakışı
* Ali Sinan Bilgili, [http://www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/index.php/TKHBVD/article/view/973 Devletlik Pir, Şeyh Safiyüddin-i Erdebili Vakfı]
* Yılmaz Karadeniz’i, [http://www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/index.php/TKHBVD/article/view/1776/1425 Safevi Tarikatı’nın Seyidliği ve Şiiliği Meselesi]
* Shahı Ahmadov, Azerbaycan’da Şiilliğin Yayılma Süreci
* Douglas E. Streusand, Ateşli Silahlar Çağında İslam İmparatorlukları: Osmanlılar, Safeviler, Babürlüler
* Doğan Avcıoğlu, Türklerin Tarihi Beşinci Kitap
* Yılmaz Karadeniz, Safevi Devleti’nin Kuruluşu Meselesi: Kızılbaşların Ortaya Çıkışı
* Fikret Sarıcaoğlu, [https://www.academia.edu/11167195/Akkoyunlular_Karakoyunlular_Safeviler Akkoyunlular Karakoyunlular Safeviler]
* Ömer Faruk Teber, Buyruqlara_Gore-Qizilbashliq_(Doghan_Kaplan)_(Konya_2008).pdf&usg=AFQjCNGxUciNrcaMq9sSDpZ4rwgHeD4x6Q&sig2=zvtZmwvvvCExZBfg3eShaQ XVI. Yüzyılda Kızılbaşlık Farklılaşması
 
== Ayrıca bakınız ==
* [[Kızılbaşlık]]
{{Şiilik}}
* [[Şah İsmail Hatai]]
==Safevî Hanedanı soy ağacı==
{{ana|Safevî Hanedanı}}
{{Safevî Hanedanı soy ağacı}}
== Safev’î Tarikatı'nın Şiîlik mezhepleri arasındaki konumu ==
{{ana|Şiilik|Safevî Devleti}}
{{Şiilik mezhepleri}}
 
 
{{İslam-taslak}}
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Safevîlik" sayfasından alınmıştır