Birinci Berberi Savaşı: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Türk korsanları kelimesi Türk Denizcileri olarak değiştirildi. Çünkü kendi sularında görev yapan Denizcilere korsan denmesi yanlıştır.
85.107.212.173 tarafından yapılan 17229785 sayılı değişiklik geri alınıyor.
28. satır:
'''Birinci Berberi Savaşı''', '''Berberi Kıyısı Savaşı''' veya '''Trablusgarp Savaşı''' olarak da bilinen [[Amerika Birleşik Devletleri]] ile [[Kuzey Afrika]]'daki [[Fas Sultanlığı]], [[Cezayir Eyaleti]], [[Tunus Eyaleti]] ve [[Trablusgarp Eyaleti]] gibi [[Berberi devletleri]] arasında yapılan savaşın ilki.
 
16. yüzyılın ortalarında bu yana [[Kuzey Afrika]] kıyısında üstlenmiş olan [[Türk Denizcileri]] [[Akdeniz]]'i ve Akdeniz'deki ticaret yollarının kontrolünü ellerinde tutuyorlardı. [[Amerika Birleşik Devletleri|ABD]] [[İngiltere]]'den bağımsızlığını kazandığı sırada Kuzey Afrika'daki Beylerbeyilikler(ya da onların tabiriyle Berberi Kıyısı Devletleri; [[Trablusgarp]], [[Tunus]], [[Cezayir]] ve [[Fas Sultanlığı]]) tam 300 yıldır bu bölgedeki [[Avrupa]] ülkelerinin ve diğer devletlerinin gemilerini avlıyorlardı. Bu bölgede faaliyet gösteren bu Denizcilerinkorsanlarını stratejisi oldukça basit ama etkiliydi.Akdeniz'de küçük ama hızlı gemilerle seyrediyorlar, üstün hızları ve manevra kabiliyetleri ile ticaret gemilerini yakalıyorlardı, kendileri için bir handikap olan silahlarının azlığını da bu sayede dengeliyorlardı. Yakalanan gemilere ve yüklerine el konuluyor, mürettebatları da esir alınıyordu. Mürettebat ülkeleri kurtulmaları için fidye ödemeyi kabul edene kadar esaret altında tutuluyordu. Eğer fidye ödenmezse, köle olarak satılıyorlardı. Zamanla Akdenize komşu devletler bu durumun üstesinden gelmek için [[Cezayir Beylerbeyiliği]] ve diğerlerine yıllık haraç ödenmesini daha uygun buldular. Yıllık ödenen bu haraç sayesinde gemilerine serbest geçiş hakkı satın alıyorlardı. Eğer haraç ödenmezse ödeme yapmayan ülkeye savaş ilan ediliyordu. Savaş ilanı geleneksel hale gelmiş bir seremoni şeklinde olurdu.Bir manga asker hedef alınan ülkenin Elçiliğinin bayrak direğinin alemini keserek savaş ilan edildiği karşı tarafa tebliğ ederdi. Bundan sonra da Berberi donanması o ülkenin gemilerine saldırmaya başlardı.
 
Amerikan kolonileri de [[İngiliz İmparatorluğu]]'nun bir parçası olduğu sırada [[İngiliz donanması]], İngiltere ve Berberi kıyısı devletleri arasında yapılan anlaşmalar sayesinde korunuyordu. Fakat bu durum Amerikan kolonileri bağımsız olunca değişti, bu koruma perdesi kalktı. Bu yüzden de genç Amerikan devleti Kuzey Afrika"daki Beylerbeyiliklerle acilen bir anlaşma yapmaya mecbur oldu.
 
1796'da bu Beylerbeyilikler ve Fas Sultanlığına ödenen haraç oldukça makul seviyedeydi. Örneğin ABD"nin Trablusgarp"a verdiği yıllık haraç 60.000 $ idi. Ama [[Trablusgarp Beylerbeyi]] olan [[Karamanlı Yusuf Paşa]], zor durumda kalan ABD"nin ödediği haracın miktarını arttırdı. Bu isteği 1801 yılı Mart ayında [[Thomas Jefferson]] başkanlığı devraldıktan hemen sonra ABD"ne ulaştı. Fakat Jefferson Kuzey Afrika"daki Türk Denizcilerinekorsanlarına artık daha fazla haraç ödenmesine taraftar değildi ve bunu yapmaktansa ABD'nin bir donanma inşa etmenin bu Denizcilerinkorsanların hiç bitmeyen taleplerinden daha ucuza mal olacağını iddia etti. Durumu yerinde tetkik etmek ve daha sonra girişilecek eylemlerde izlenecek yolu tespit etmek için 3 gemiden oluşan bir keşif filosunu Akdeniz'e gönderdi.[[Komodor Richard Dale]] idaresindeki ABD keşif filosu 1 Temmuz 1801"de [[Cebelitarık]]'a ulaştı ve burada ikmal yaptı. Bu sırada Dale Trablusgarp Beylerbeyiliğinin 10 Mayıs 1801"de ABD savaş ilan ettiğini öğrendi. Savaş ilanından sonra Trablusgarp'taki ABD Konsolosluğu yağmalanmış ve Konsolos James Cathcart ve ailesi Danimarka elçiliğine sığınmışlardı. (Burada önemli olan ve dikkat edilmesi gereken nokta [[Osmanlı İmparatorluğu]]'nun bu uzaktaki Beylerbeyiliğinin, yani bir eyaletinin savaş ilan etmesidir. Zaten Osmanlı İmparatorluğun 1830"lara kadar ABD tarafından gelen isteklere rağmen bu devleti muhatap dahi almamıştır.) Bu gelişmeyle birlikte keşif ve inceleme gezisi bir anda sefere dönüşmüş oluyordu. Dale emrindeki gemilere rotalarını Trablusgarp'a çevirmeleri emrini verdi. Dale Trablusgarp"a ulaştıktan sonra yaptığı gözlemlerde limanın doğal olarak korunaklı olduğunu, şehir önlerindeki bir kayalık resifin limana yaklaşımı zorlaştırdığını gördü. Buna ek olarak şehir üzerinde limana bakan küçük burçlar ve kaleler olan bir surla çevriliydi.
 
Dale şehre doğrudan bir saldırı yöneltmesi konusunda tebliğ edilmiş bir emir yoktu, öncelikli görevi keşif ve gözlemdi, zaten kendisi de kuvveti az olduğu için böyle bir harekete girişmek istemiyordu. Bu yüzden saldırgan bir tutum izlemek yerine filosuyla Trablusgarp'a yakın seyreden ABD ticaret gemilerine koruma sağlama ve Trablusgarp limanına yönelik gevşek bir abluka uygulama yoluna gitti. Dale tüm inisiyatif ve sorumluluğu üzerine almak istemediği için, her ne kadar komuta kademesindeki subayları Türk Denizcilerikorsanları ile çatışmaya girmek yönünde görüş belirtseler de, Akdeniz'de pasif bir politika izlemeyi yeğledi. Fakat böyle de olsa Amerikan güç gösterisi üzerine Cezayir ve Tunus, Trablusgarp"la olan ittifaklarına son verdiler.
 
Bu sıralarda yaşanan bir karşılaşmada USS Enterprise Teğmen [[Andrew Sterrett]] komutasında küçük bir Denizcikorsan gemisi ile çatışmaya girdi (1 Ağustos 1801) ve gemiyi ele geçirdi. Bu çatışmada küçük ve ateş gücü yetersiz olan Türk Denizcikorsan gemisi 80 mürettebatından 60'ını kaybetti. ABD tarafı ise hiç kayıp vermedi. Bu küçük çatışma Kuzey Afrika"daki Türk Denizcikorsan filosunun en önemli zafiyeti gözler önüne serdi ; mürettebatı topçuluk ve denizcilik konusunda yeteri kadar eğitilmemiş olan bu hafif ve ateş gücü az gemiler o çağın gemilerinin artık muhatabı değillerdi. Teknik ve bilgi bir kez daha üstün gelmişti.
 
Sterrett güçsüz rakibi ile girdiği mücadeleyi kazanmıştı ama ABD Trablusgarp Beylerbeyiliğine henüz savaş ilan etmemişti. Temayüller gereği gemi alıkonulup, mürettebatı da esir alınamazdı. Bu yüzden de geminin topları denize atıldıktan sonra Trablusgarp'a geri dönmesine izin verildi. Bu gelişme üzerine oldukça öfkelenen Beylerbeyi Karamanlı Yusuf Paşa gemi kaptanını oldukça sert bir şekilde cezalandırdı ; Kaptana limanda meydan dayağı atıldıktan sonra bir eşeğe ters olarak bindirildi ve şehirde dolaştırıldı.
52. satır:
Şekil -1 : Trablus Limanını gösteren harita ve çizimler.
 
Saldırı gücü Teğmen Stephen Decatur"un komuta ettiği 70 kişiden oluşuyordu. Saldırı bir gece baskını şeklinde olacak, Amerikalılar liman savunma hatlarını ele geçirdikleri bir Türk Denizcikorsan gemisini kullanarak geçeceklerdi.[37] Planın tamamı ise şu şekildeydi ; Arapça konuşan bir kılavuz[38] kendilerini liman muhafızlarına hasar görmüş bir gemi olarak tanıtacak ve onarımda olan Philadelphia"nın yanına palamar atma izni isteyecekti. Bu sayede Decatur ve adamları Philadelphia"ya yaklaşma imkânı bulacaklardı. Olayların akışı bu noktaya kadar planlandığı gibi gelişti fakat kuşkulanan liman muhafızları bu durumu çok çabuk fark ettiler. Ama çabuk davranan Decatur ve adamları bu sürede gemiye çıkmışlardı. Gemi muhafızları hazırlıksız yakalandığı için buradaki çatışma kısa, fakat oldukça kanlı oldu, Amerikalılar geminin kontrolünü tekrar ele geçirdiler ve gemiyi hemen ateşe verdiler. Çıkan yangın ve karışıklık Amerikalılara kaçmaları için gereken fırsatı da sağladı.[39] Bu hareketi sonucunda Decatur milli kahraman haline geldi. ABD Kongresi Dacatur"a bir kılıç hediye ederek onu Kaptanlığa terfi ettirdi. Henüz 25 yaşında olan Decatur ABD donanmasının en genç kaptanı oldu.
 
Şekil -2 : Philadelphia Trablus Limanında yanarken.
 
Philadelphia'nın yakılmasından sonra Preble Trablusgarb"ı hedef alan başka bir saldırı planlamaya başladı. Karamanlı Yusuf Paşa üzerindeki baskıyı arttırarak onu barış yapmaya zorlamayı planlayan Preble, bu sayede Bainbridge ve Philadelphia"nın mürettebatını da kurtarmayı umuyordu. Philadelphia"nın Trablusgarb limanı önlerinde karaya oturması onu sığ sularda seyir yapabilecek su çekimi az gemiler aramaya itti. Çünkü ABD donanmasının gemilerinin hemen hepsi derin sular için dizayn edilmiş, büyük gemilerdeki liman önündeki sığ sularda manevra kabiliyetleri azalıyor ve açık hedef haline geliyorlardı. Bu yüzden Preble, Sicilya Kralı IV. Ferdinanttan 6 küçük gunboat ve 2 havan topu gemisi kiraladı.[40] Bu İtalyanların daİtalyanlarında çıkarınaydı çünkü bu sayede kendilerini çok uğraştıran bu Denizcilerikorsanları kendileri zarara uğramadan cezalandırabileceklerdi. Preble bu küçük ve hafif gemilerle filosunu takviye ettikten sonra saldırı planlarına hız verdi. Ağustos ayında birkaç saldırı yapmayı planlamıştı, bunlardan ilki 3 Ağustos günü gerçekleşti. Önce Amerikan gunboat filosu Trablusgarp çektirilerine saldıracak ve dikkati üstüne toplayacak, bu sırada havan topu taşıyan gemiler de şehri topa tutacaktı. Yine bu esnada şehrin kıyı bataryalarının karşılık vermemesi için Constitution da kıyı bataryalarına saldıracak ve onları ateş altına alacaktı. Planın riskli tarafı Trablusgarp gunboat filosunun[41] bu Amerikan hafif savaş gemileri tarafından yönlendirilecek saldırıyı önleyebilecek güçte olmasıydı.
 
Saldırı başladığı sırada başka bir hesapta olmayan aksilik ortaya çıktı ; aniden yön değiştiren rüzgar yüzünden Amerikan filosu ikiye bölündü. Bunun sonucunda harekat bir kere başladığı için limana sadece 3 gunboat yaklaşabildi. Takip eden 2,5 saat boyunca çarpışmalar Amerikalılar kıyıya yaklaştıkça şiddetlendi. Çarpışmalar esnasında Trablusgarp çektirilerinden 6"sı bordalandı, bunlardan üçü batırıldı, diğer üçü ise ele geçirildi. Constitution"da toplarının daha uzun menzilli olması sayesinde kıyı bataryalarını susturmuş ve tüm gücüyle Paşanın konağına saldırmıştı. Silah tekniği ve harekat usulleri açısından daha üstün olan ABD donanması şehre yönelttiği ve tüm gün süren bombardımanda sadece 14 kayıp vermişti. Ağustos ayında Trablusgarpa 4 saldırı daha düzenlendi, bunlardan birinde şehir aralıksız 2 gün topa tutuldu. Her saldırıdan sonra Preble Yusuf Paşadan barış görüşmelerine başlanmasını ve ABD'li tutsakların serbest bırakılmasını istedi. (ABD'li tutsakların serbest bırakılması için önce 40.000 $ daha sonra da 50.000 $ fidye ödenmesini teklif etti.) Yusuf Paşa bu tekliflere kayıtsız kaldı, Preble da tüm gücüyle saldırmaya devam etti.
 
Ağustos ayının bu şekilde geçmesinden sonra Eylül ayında Komodor Preble şehir limanını hedef alan bir dizi yeni harekât ve saldırı daha planladı.[42] Bu kez daha cüretkar bir harekat planlanmıştı ; eski bir Türk Denizcikorsan gemisi olan Intrepid"e 100 fıçı barut yüklenecek, gemi liman içine tamamı gönüllülerden oluşan bir mürettebat tarafından götürülecekti. Trablusgarp filosunun gemileri ile benzer çizgilere sahip olduğundan fazla dikkat çekmeyeceği düşünülüyordu. Gemi liman içine girdikten sonra barut deposu ateşe verilerek patlatılacak ve bu sayede Türk filosuna ağır zayiat verdirilecekti. Richard Sommers ve 12 gönüllüden oluşan mürettebatın kullandığı Intrepid 4 Eylül 1804 akşamı gece karanlığından da faydalanarak Trablusgarp limanı girişine mümkün olduğu kadar sessizce yaklaştı. Fakat daha önce Philadelphia baskını yüzünden tetikte duran liman muhafızları tarafından hemen fark edildi. Birkaç saniye sonra da cephaneliğine direk isabet alan gemi infilak ederek battı. Mürettebatından kurtulan olmadı.
 
Aynı ay Komodor Samuel Barron komutasındaki takviye kuvveti de Trablusgarp açıklarına gelerek buradaki ABD filosuna katıldı. Preble"dan daha kıdemli olduğu için Barron filonun komutasını devraldı. Donanma Bakanı Smith Preble"ın Barron"un emri altında görevine devam edeceğini düşünmüştü, oysa bu düşüncesinin yanlış olduğu kısa sürede anlaşıldı. Bu yeni atamayı bir tenzil"i rütbe olarak algılayan Preble ABD geri döndü. Geri döndüğünde kendini dünyaya ispatlamaya çalışan ve tüm gayretini bu yönde harcayan genç ABD"nde kahraman olarak karşılandı. Sayesinde ABD çok ihtiyaç duyduğu morali kazanmıştı. Başarıları yüzünden ABD kongresi tarafından da takdir edildi.
67. satır:
 
== Savaşın sonucu==
Pek çok açıdan I. Berberi Savaşı sonucunda her iki tarafta beklediklerini yarı anlamıyla elde edememiştir. Fakat bununla birlikte, ABD açısından kazanımlar daha fazla olmuştur. Bunlardan en önemlisi de Akdeniz'e girişte Türk Denizcikorsanlarına ödedikleri ve oldukça önemli bir yekun tutan vergiden artık muaf olmalarıdır. ABD her ne kadar Osmanlı İmparatorluğunun kendisi ile değil ona gevşek bir bağla bağlı olan uzak bir eyaleti ile savaşmış da olsa, bu ABD açısından, kendini ispatlama ve kendine güvenme noktasında, başarıyla verdiği ilk ciddi sınavdır.
 
Fakat Kuzey Afrika'daki bu Beylerbeyilikler de yaşanan çatışmadan ciddi bir zarar görmemişler, güçlerinde önemli bir eksilme olmamıştır. Sadece her yıl düzenli olarak fazla bir çaba harcamadan aldıkları haracı daha fazla seyir yaparak, daha fazla gemiye saldırarak çıkarmak zorunda kalmışlardır. Fakat 16. yüzyılda zirveye çıkan Türk Denizciliğidenizciliği ve tekniklerinin artık geri kaldığı ve hızla demode olmaya başladığı ayan beyan ortaya çıkmıştır, ama kemikleşen usul ve yöntemler yüzünden gerekli tedbirler alınamamış, bu tehlike hafife alınmıştır. Bu çatışma ABD devlet politikasının da çeşitlenmesi ve gelişmesini beraberinde getirmiştir. Başlarda çekingen bir yaklaşım sergileyen ABD Başkanı Jefferson daha atak ve girişken bir politika izlemeye mecbur kalmıştır.
 
İngiltere'den bağımsızlık kazanıldıktan sonra kurulan askeri yapı ilk kez savaş ortamında denenmiş (her ne kadar ABD resmen savaş ilan etmemiş de olsa), eksikleri yerinde tetkik edilmiştir. 1. Berberi Savaşı ABD uzak topraklarda ve denizlerde cereyan edebilecek bir çatışmayı idare edebileceğini göstermiştir. [47] Yine parçalı bir yapıda olan ABD'nin birlik ruhu bu sayede gelişmiş ve perçinlenmiştir. Bu sayede Amerikalı olmak, kurucu 13 koloniden birinin üyesi olma bilincinin önüne geçmiştir. Savaş sonunda elde edilen kazanımların verdiği aşırı güven daha sonra ters tepecek, ABD aşırı güvenin bedelini 1812 Savaşında Washington'un işgal edilmesiyle ödeyecektir.
 
Kuzey Afrika'daki Türk Denizcilerinekorsanlarına gelince önemli bir gelir kaynağını kaybetmişlerdir ama gerek filoları gerekse de personeli, eğitimleri yetersiz de olsa, fazla zarar görmediği için eylemleri son bulmamıştır. 1807'de Cezayir'de üslenen Türk Denizcilerikorsanları ABD ticaret gemilerine tekrar saldırmaya başlamışlardır. 1812'de İngiltere ile savaşa giren ABD 1815'te patlak veren 2. Berberi Savaşına [48] kadar bu saldırılara karşılık vermek için hiçbir girişimde bulunamamıştır. ABD savaştan büyük bir yenilgiyle ayrılmıştır.
 
[[Kategori:Berberi savaşları|1]]