Sarı Saltuk: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmemiş revizyon] | [kontrol edilmiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
Furkanordu (mesaj | katkılar) Diyarbakır asıl kabrin bulunduğu yer düzeltildi. |
Furkanordu tarafından yapılan 16188419 sayılı değişiklik geri alınıyor. |
||
9. satır:
Efsanevî şahsiyet kimliğini daha yaşarken elde ettiği söylenmektedir. Hayatını anlatan Saltukname destanı, bu [[13. yüzyıl]] [[alperen]] inin savaşlarını ve çeşitli kerametlerini konu almaktadır.
[[Hacı Bektaş-ı Veli]]'nin müridlerinden olan Sarı Saltuk'un Anadolu ve [[Balkanlar]]`da çok sayıda [[türbe]]si bulunmaktadır. Bu türbelerin bazıları Müslümanların yanı sıra Hristiyan ahaliler için de ziyaret yeri konumundadır. [[Saltukname]]’de Sarı Saltuk`un on iki mezarı olduğu belirtilmektedir. Sarı Saltuk, [[bey]]lerin ve [[kral]]ların mezarına sahip çıkmak isteyeceklerini söyleyerek her isteyene verilmek üzere birer tabut hazırlamalarını vasiyet etmiştir. En ünlü Sarı Saltuk türbesi halkının 13. yüzyılda İslamiyet'e geçmesine önayak olduğu rivayet edilen [[İznik]]'te bulunmaktadır. Saltukname'nin çeşitli yerlerinde Sarı Saltuk'un yer altından şifalı sular çıkardığı anlatılmaktadır.Çok ilginçtir ki Bosna-Hersek Balagay Şehrinde bulunan Tekkesi
Buna Irmağının çıktığı, gözenin bulunduğu kocabir kayanın dibindedir.
Asıl mezarının Romanya'nın kuzeyinde Dobruca bölgesindeki Babadağ kasabasında olduğu sanılmaktadır.Kendisine bağlı Bektaşilerin yaşadığı Türkiye'de İznik'in yanı sıra Diyarbakır, Tunceli, Bor (Niğde), İznik, Rumelifeneri (İstanbul), Babaeski; Makedonya'da Ohri, Arnavutluk Manisa'nın Alaşehir ilçesinin Yeşilyurt kasabasında ve Bosna-Hersek'te türbeleri bulunmaktadır.▼
▲Kendisine bağlı Bektaşilerin yaşadığı Türkiye'de İznik'in yanı sıra Tunceli, Bor (Niğde), İznik, Rumelifeneri (İstanbul), Babaeski; Makedonya'da Ohri, Arnavutluk Manisa'nın Alaşehir ilçesinin Yeşilyurt kasabasında ve Bosna-Hersek'te türbeleri bulunmaktadır.
Sarı Saltuk'un hayatını anlatan [[Saltukname]] [[Fatih Sultan Mehmet]]'in oğlu Cem'in (sonradan [[Cem Sultan]] ismiyle tarihe geçecektir) şehzadeliği esnasında verdiği talimat üzerine [[Ebu'l Hayr er-Rumi]] tarafından yedi senelik bir çalışma sonucunda [[Türk]] sözlü geleneğinden toplanarak [[1480]] yılında tamamlanmış ve kitaplaştırılmıştır. Bu eserin bir başka ilginç noktası da, yazıya geçirilmiş ilk [[Nasreddin Hoca]] hikâyesini içermesidir.
|