Sufi metafiziği: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Zohak (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Zohak (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
1. satır:
{{İslam}}
 
Sufi metafiziği başlıca Vahdet (birlik) düşüncesi etrafında gelişmiştir. Öyle ki varlık bir "Mutlak Varlık" ve O'nun aynada yansımalarından oluşan görüntülerden ibarettir. Bu anlayışı açıklayan iki farklı ifade biçimi kullanılır; Vahdet-i vücud (varlık birliği) ve vahdet-i şuhut (Görünenlerin birliği). BazıİislamiBazı İslami reformcular bu iki deyim arasındaki farklılığın sadece [[semantik]] ve deyimle ilgili olduğunu, özünde bir farklılık içermediğini söylerler. Sufi metefiziğindemetafiziğinde diğer dikkat çeken konular [[hulul]], teşkik, ve maksut birliği gibi konulardır.
 
Tanrı ile evren arasındaki ilişkinin tarzı sufiler arasında olduğu gibi, sufi olmayan müslümanlar arasında da tartışılagelmekte olan bir konudur.
[[Sufi|Sûfilere]] göre kendiliğinden var olan (kaimun bizatihi) varlık (vücûd) birdir; o da ''Hakk Teâlâ'''nın varlığıdır. Bu varlık ezelidir; çoğalma, bölünme, değişme, yenilenme kabul etmez. Ancak Hak, zatı itibariyle değil; [[sıfat]] ve [[fiil]]leri itibariyle bütün suret ve şahıslarda mutlak olmaktan çıkmaksızın ve asla değişikliğe uğramaksızın tezâhür ve tecellî etmektedir. İçinde farklılıklar ve değişme barındıran tüm evren ve içindeki canlı ve cansız her unsur, ancak O'nun varlığı ile ayakta durmaktadır.
 
;'''Vahdet-i Vücûd''' (''varlık birliği''): [[tasavvuf]] düşüncesinde, yaratanla yaratılanın tek kaynaktan geldiğini ve "bir" olduğunu savunan görüştür. Vahdet-i vücut, [[Panteizm]]'deki gibi tek hakikatin parçalandığını ve sadece içkinliğini savunmaz. [[Materyalizm|Materyalist panteizm]] veya [[monizm]] gibi ilk ilke ile evrendeki her şey arasında maddî bir bütünlüğü tasavvur etmez ve savunmaz.
 
== Vahdet-i Vücûd / varlık birliği ==
Künt'ü, Kenz inancı ''Gizli bir Hazine idim bilinmeyi istedim'' yani dünyadaki bütün varlıkların ve tüm evrenin Tanrı'nın yansımaları olduğu anlamını taşır, İnsanların Allah'tan gelip yine Allah'a dönüşleridir. Nefsini terbiye eden insan oğlu [[Şeriat]], [[Tarikat Kapısı|Tarikât]], [[Marifet Kapısı|Marifet]] ve [[Hakikat Kapısı|Hakikât]] kapılarından geçer ve en sonunda ''Hak'' ile Hak olur. [[Hallac-ı Mansur]] ve [[Seyyid Nesimi]]'nin kendilerini ölüme götüren ''"[[En-el Hak]]"'' sözü, bu inancın yansımasıdır. Dönemlerinde, bu Evliyalar, dinden çıkmakla sapkınlıkla ve şirkle suçlanmıştır. [[Hallac-ı Mansur]], ölüm anında şu sözleri söylemiş ve Allah'tan katillerini bağışlamasını dilemiştir: ''Ya Rabbi canımı alan bu kullarını bağışla; çünkü onlar senin bana gösterdiğin sırlarından haberdar değiller, senin bana gösterdikerini onlar göremezler bilemezler.'' Bu inancın en büyük temsilcileri [[Hacı Bektaş Veli]], [[Yunus Emre]], [[Niyâzî-i Mısrî]] gibi büyük İslam düşünürleridir.
 
;'''Vahdet-i Vücûd''' (''varlık birliği''): [[tasavvuf]] düşüncesinde, yaratanla yaratılanın tek kaynaktan geldiğini ve "bir" olduğunu savunan görüştür. Vahdet-i vücut, [[Panteizm]]'deki gibi tek hakikatin parçalandığını ve sadece içkinliğini savunmaz. [[Materyalizm|Materyalist panteizm]] veya [[monizm]] gibi ilk ilke ile evrendeki her şey arasında maddî bir bütünlüğü tasavvur etmez ve savunmaz.
 
[[Sufi|Sûfilere]] göre kendiliğinden var olan (kaimun bizatihi) varlık (vücûd) birdir; o da ''Hakk Teâlâ'''nın varlığıdır. Bu varlık ezelidir; çoğalma, bölünme, değişme, yenilenme kabul etmez. Ancak Hak, zatı itibariyle değil; [[sıfat]] ve [[fiil]]leri itibariyle bütün suret ve şahıslarda mutlak olmaktan çıkmaksızın ve asla değişikliğe uğramaksızın tezâhür ve tecellî etmektedir. İçinde farklılıklar ve değişme barındıran tüm evren ve içindeki canlı ve cansız her unsur, ancak O'nun varlığı ile ayakta durmaktadır.
 
Yaratılışın amacı; Künt'ü, Kenz yani ''Gizli bir Hazine idim bilinmeyi istedim'',ifadesi bütün varlıkların ve tüm evrenin Tanrı'nın yansımaları olduğu anlamını taşır.
 
Nefsini terbiye eden insan oğlu [[Şeriat]], [[Tarikat Kapısı|Tarikât]], [[Marifet Kapısı|Marifet]] ve [[Hakikat Kapısı|Hakikât]] kapılarından geçer ve en sonunda ''Hak'' ile Hak olur. [[Hallac-ı Mansur]] ve [[Seyyid Nesimi]]'nin kendilerini ölüme götüren ''"[[En-el Hak]]"'' sözü, bu inancın yansımasıdır.
 
Künt'ü, Kenz inancı ''Gizli bir Hazine idim bilinmeyi istedim'' yani dünyadaki bütün varlıkların ve tüm evrenin Tanrı'nın yansımaları olduğu anlamını taşır, İnsanların Allah'tan gelip yine Allah'a dönüşleridir. Nefsini terbiye eden insan oğlu [[Şeriat]], [[Tarikat Kapısı|Tarikât]], [[Marifet Kapısı|Marifet]] ve [[Hakikat Kapısı|Hakikât]] kapılarından geçer ve en sonunda ''Hak'' ile Hak olur. [[Hallac-ı Mansur]] ve [[Seyyid Nesimi]]'nin kendilerini ölüme götüren ''"[[En-el Hak]]"'' sözü, bu inancın yansımasıdır. Dönemlerinde, bu Evliyalar, dinden çıkmakla sapkınlıkla ve şirkle suçlanmıştır. [[Hallac-ı Mansur]], ölüm anında şu sözleri söylemiş ve Allah'tan katillerini bağışlamasını dilemiştir: ''Ya Rabbi canımı alan bu kullarını bağışla; çünkü onlar senin bana gösterdiğin sırlarından haberdar değiller, senin bana gösterdikerini onlar göremezler bilemezler.'' Bu inancın en büyük temsilcileri [[Hacı Bektaş Veli]], [[Yunus Emre]], [[Niyâzî-i Mısrî]] gibi büyük İslam düşünürleridir.
 
"Vahdet-i vücud" tabiri bu öğretinin en büyük sözcüsü olan [[Muhyiddin İbn Arabi]]'nin eserlerinde bu kelimeler ile adlandırılmaz. İfadeyi ilk kullanan, İbn Arabi'nin öğrencisi [[Sadreddin Konevi]]'dir.