Tartışma:Ermeniler: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Abuk SABUK (mesaj | katkılar)
k Muctahid Islam tarafından yapılan değişiklikler geri alınarak, Abuk SABUK tarafından değiştirilmiş önceki sürüm geri getirildi.
Türkeşçi (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Etiketler: Mobil değişiklik Mobil ağ değişikliği
1. satır:
{{tartışma}}
{{VikiProje Kafkasya|önem=En|sınıf=Başlangıç}}Osmanlı devleti henüz I.Dünya savaşına girmeden önce özellikle Doğu vilayetlerinde yaşayan Ermenilerin topluca bir isyana kalkışacakları yönünde istihbari bilgiler edinmişti. 1914’ün Eylül ayında 3.Ordunun yaptığı arama operasyonlarda ve 20 Ekimde Süvari Alayının devriye sırasında Hasankale’deki Ermenilerin evlerinde silah, tüfek, mühimmatın bulması ile Osmanlı yöneticileri bir Ermeni isyanının gün saydığı sonucuna varacaktı. Bu aylarda çok sayıda Ermeni Muş, Bitlis ve Van’da silahlanmaktaydı.
{{VikiProje Kafkasya|önem=En|sınıf=Başlangıç}}
Osmanlı ordusunun Kafkas Cephesinde Sarıkamış’ta yaşadığı facia bölgede dengeleri değiştiren önemli bir gelişme oldu. Osmanlı ordusunun neredeyse yok olması üzerine Rus orduları Doğu Anadolu yönüne doğru bir harekata başladılar. Doğu bölgelerini işgale başlayan Ruslara bir destek de içeriden Ermeni çetelerinden geldi.1914 yılına ait nüfus bilgileri
Doğu bölgesinde Ermeni çetelerinin faaliyetlerinin günden güne artmasının ardından Osmanlı Orduları Başkomutanlığı 25 Şubat 1915 tarihinde bütün Osmanlı birliklerine uyarıcı bir bildiri gönderecekti. Bildiride Ermenilerin muhtelif mahallerde komiteci çeteler kurduklarını, birliklerinden kaçarak terör faaliyetlerine giriştiklerini, yapılan aramalarda çok sayıda silah cephane ve mühimmat bulunduğunu, bu durumun daha önce sefaretlerden ve çeşitli kanallardan duyumları alınan toplu isyanın ön belirtileri olduğunu, bu sebeplerden gerekli tedbirlerin alınarak teyakkuzda bulunulmasını isteyen uyarılar mevcuttu. Bildiride ayrıca Osmanlı ordusunda halen görev yapan Ermeni kökenli askerlerin, silahlı hizmetlerde kullanılmayacağını, komutanların bu askerlere karşı teyakkuzda bulunacaklarını, silahlı saldırılara karşı gerekli tedbirleri alacaklarını, gerek gördükleri yerlerde uygun gördükleri zamanda sıkıyönetim ilân edebileceklerini, plânlı harekat tasarlanmayan mıntıkalarda arama yapılmayacağını ve özellikle sadık olan bütün Osmanlı vatandaşlarına zarar verilmemesi noktasında gerekli bütün tedbirlerin büyük bir titizlikle alınması gerektiği ifade edilmişti.
Doğu’da ilerleyen Rus ordularının hedeflerindeki şehirlerden biri de Van’dı. Van vilayetinde ciddi bir Ermeni nüfus bulunmaktaydı. Ermenilerin yoğun olarak yaşadıkları yerler Van,Artiş,Şatak,Başkale ve Bahçesaray’dı. Ermeni Patrikliğinin 1912 rakamlarına göre Van'da 110.897 Ermeni bulunurken, 1914 Osmanlı nüfus sayımına göre 67.797 idi ve Müslümanların nüfusu da 179.422 idi. Bu bölgede Ermeni liderleri arasında Aram Manukyan, ( Ermeni Devrimci Federasyonu (EDF nin bölgesel parti lideri), Armenakis Yekaryan ( Armenakan partisi), Nikoğayos Poğos Mikaelyan ( EDF üst üyesi ve onun yardımcısı olarak Arşak Vramyan ) bulunmaktaydı. Arşak Vramyan ayrıca Van'dan Osmanlı Mebusan Meclisi üyesiydi.
Van’ın nüfusu savaş sürecindeki göçlerle kısa bir süre içinde artmıştı ve şehirde büyük bir asayiş sorunu vardı. Şehirde yaşayan Ermenilerinse Van’ın işgalini kolaylaştırmak için hazırlık yaptıkları Mart ayının son günlerinde İstanbul’a rapor ediliyordu. Bu arada Van’ın bazı bölgelerinde Ermeni çetelerinin katliam haberleri de gelmekteydi. Örneğin 4 Mart 1915’te Özalp Kaymakamı Kemal’in imzasını taşıyan bir belgede,Ermeni çetelerinin Sarıköy’de yaptıkları katliamda 41 erkeğin katledildiği,kadınlara tecavüz edildiği ve ardından öldürüldükleri bildiriliyordu. 15 Martta Van Mahmudiye Kaymakamı da Ermenilerin Müslümanları toplu halde katlettikleri camileri kendi atları için ahıra çevirdikleri, Perakalde Nezu Hatunun, gördüklerinden etkilenerek delirdiğini yazıyordu.
15 Nisan günü Erciş'te Jandarma vergi değerlerinin hesaplanması amacıyla Ermenilerin alanda toplanmalarını istedi.Ancak burada Ermenilerle Jandarma arasında çatışmalar yaşandı. Erciş’teki çatışmada çok sayıda Ermeni hayatını kaybetti.
Van vilayetinin muhtelif yerlerinde bu şekilde çatışmalar yaşanırken şehrin önde gelen Ermenileri Nikogayos Pogos Mikaelyan (İşkan) liderliğinde Van Valisi Cevdet Bey ile görüşmek üzere yola çıktılar. Ancak Hırc’de önleri kesilen bu kişiler öldürüldüler. Bu gelişmelerin ardından 20 Nisan 1915 günü Ermeniler isyan başlattılar ve şehirde çatışmalar başladı. Bu arada Rus orduları da ilerleyişine devam etmekteydi. Rus birlikleri kısa bir süre sonra 18 Mayıs 1915 günü Van’a girdiler. Rus birliklerinin Van’a girmesiyle şehirde büyük bir katliam başladıVan Ermeni çetelerinin siperlerinden
I.Dünya Savaşı sırasında Van’da Rahip Johannes Spörri ve Karısı İrene Spörri’nin yönetimindeki yetimhanede hemşire olarak görev yapan Käthe Ehrhold Van’da yaşananları şöyle anlatıyor:
“Van’da 20 bin kişi yaşıyordu. Rusların yaklaşması ile birlikte (20 Nisan 1915) Ermeniler sakladıkları silahları çıkararak savaşa başladılar. Şehirde büyük bir iç savaş, kardeş savaşı başladı. Günlerce sokak çatışmaları oldu. Ruslar kente iyice yaklaşınca, Türkler kenti boşaltma kararı aldılar ve bir gecede sivil ve asker kenti terk etmek zorunda kaldı. Geriye yalnız kadınlar, yaşlılar ve hasta Türkler kaldı. Ertesi gün şehir Ermeni çetelerinin ve Rusların eline geçince, Ermeniler kaçamayan, kadın, yaşlı ve hasta Türkleri katlettiler. Dindar bir Hıristiyan olarak önce kendilerine bu günü veren Tanrı’ya şükretmeleri gerekiyordu. Fakat onlar bunu yapmadılar, bağımsız oldukları ilk gün yaptıkları bu cinayetleri büyük bir günahkârlık olarak görüyorum.
Ermeniler Türklerin geride bıraktıkları mal ve mülke el koydu ve sanki kendilerininmiş gibi kullanmaya başladı. Yetimhaneme, şimdi Ermeni köylüleri yerine çevre köylerden Türk kadınlar gelmeye başladı. Rusların bölgede bulup topladığı bu kadınları yetimhanemizde korumaya aldık. Yoksa bu zavallılar tutanın elinde kalacaklardı. Bu kadınlara çok fazla yardımcı olamadık. Çünkü çetecilerden çok kötü muamele görmüş, namuslarına tecavüz edilmiş bu kadınlar korkudan tir tir titriyorlardı.”
Almanya’nın İstanbul Büyükelçisi Wangenheim da Alman Dışişleri Bakanlığı’na olayları şu şekilde bildirecekti: “Van vilayetindeki Ermeniler ayaklanmışlar, Müslüman köylere ve kaleye saldırıya geçmişlerdir. Kaledeki Türk garnizonu 300 kayıp vermiş, günlerce devam eden sokak muharebeleri sonunda şehir âsilerin eline geçmiştir. 17 Mayıs 1915’te Van Ruslar tarafından işgal edilmiş, Ermeniler düşman tarafına geçmiş ve Müslümanları katletmeye başlamıştır. 80.000 Müslüman Bitlis istikâmetinde kaçmaktadır.”
Anadolu’nun muhtelif yerlerinde ve özellikle Van vilayetinde yaşanan bu ve benzeri gelişmelere Osmanlı hükümetinin tepkisi sert oldu. 24 Nisan günü İttihat ve Terakki hükümeti, Ermenileri silahlandırarak isyana teşvik ettiği iddiasıyla Ermeni komitelerinin faaliyetlerine son vermek için başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde tutuklamalara başladı. 24 Nisan 1915’te vilayetlere ve mutasarrıflıklara gizli bir tamim yollayarak Ermenilerin komite merkezlerinin kapatılması, çetelerin evraklarına el konulması ve Ermeni komitelerinin ele başlarının tutuklanmasını istedi. Hükümetin emirleri sonucunda yurt çapında 2345 Ermeni tutuklandı24 Nisan tarihli hükümet genelgesi
Tutuklamaların merkezi ise İstanbul’du. 24 Nisan günü İstanbul’da bulunan Ermeni toplumunun önde gelenleri tutuklandı. İçlerinde,milletvekilleri, yazarlar, doktorlar, hukukçuların bulunduğu yaklaşık 235 kişi tutuklandı. Bu kişiler tutuklanmalarının ardından Haydarpaşa garından trenle Ankara Ayaş’a ve Çankırı’ya sürgüne gönderildiler. Sürgüne gönderilenlerden bir kısmı Ankara yakınlarında öldürülürken, bir kısmı yargılanmak üzere Diyarbakır Divanı Harbini sevk edildi. Ancak yolculuk esnasında da bu kimselerin bir kısmı çeteler tarafından öldürüldü. Ayaş ve Çankırı’ya gönderilenlerden 12’sine hükümetin izniyle İstanbul’a dönmesine müsaade edilirken 4’ünün de Konya’ya gitmesine izin verildi.
24 Nisan kararından yaklaşık bir ay sonra 27 Mayıs tarihinde ise Tehcir Kanunu adıyla bilinen kanun çıkarıldı. Hükümet tarafından Ermeni çetelerinin faaliyetlerinin önlenemediği ve güvenliğin sağlanamadığı gerekçesiyle Ermeni halkı ile ilgili bir sürgün kararı alındı. İçeriğinde Ermeni kelimesi geçmeyen ve 4 maddeden oluşan kanunun maddeleri şunlardı:
“1. Savaş sırasında ordu, kolordu ve tümen komutanları ve bunların müstakil mevki kumandanları, ahali tarafından herhangi bir suretle hükümetin emirlerine, yurt savunmasına, asayişin korunmasına ilişkin işlere ve düzenlemelere muhalefet, silahla saldırı ve direnme görürlerse bunu önlemeye mezun ve mecburdurlar. 2. Ordu, müstakil kolordu ve tümen kumandanları askerlik icaplarından dolayı veya casusluk ve hıyanetlerini hissettikleri köyler ve kasabalar halkını tek tek veya toplu olarak diğer mahallere sevk ve iskân ettirebilirler. 3. İşbu kanun yayınlandığı tarihten itibaren geçerlidir. 4. İşbu kanun hükümleri yürürlüğe Başkumandanlık Vekili ve Harbiye Nazırı memurdur.”
 
Harput'tan Elazığ yakınındaki bir hapishaneye doğru Ermeni kafilesi, Nisan 1915.
Tehcir Kanunu ile başta doğu vilayetleri olmak üzere Anadolu’nun muhtelif yerlerinden Ermeniler Suriye’nin kuzeyinde bulunan Deyrizor bölgesine tehcire tabi tutuldu. Tehcir edilen Ermeni sayısının ne kadar olduğu ise tartışmaların başında geliyor. Osmanlı belgelerine göre yaklaşık 440 bin civarında Ermeni tehcir edildi. Bununla beraber 2008 yılında Murat Bardakçı’nın yayımladığı Talat Paşa’nın Evrakı Metrukesi’nde bu sayı 924 bindir. Talat Paşanın defterindeki listenin altındaki notta sayıların yüzde 30 artırılması gerektiği şeklindeki ifade de dikkate alınırsa tehcir edilenlerin sayısı 1,2 milyona kadar çıkıyor.Amerikan Elçilik raporlarına göre ise tehcir edilen Ermenilerin sayısı 486 bindir. Tehcir sürecinde hayatını kaybeden Ermenilerin sayısı da tam olarak belli değildir ve tartışmalıdır. Tehcir kararını alan ve uygulayan İttihat ve Terakki hükümetinin sona ermesinin ardından 1918 Kasımında kurulan yeni Osmanlı hükümetinin raporuna göre hayatını kaybeden Ermenilerin sayısı 800 bini bulmaktadır. 1928 yılında Genelkurmay Başkanlığının Birinci Cihan Harbinde kayıplar üzerine yayımlanan kitaptaki sayılar ise yine bu rakama yakındır. Osmanlı belgelerinde üzerinden yapılan araştırmalarda ise tehcir edilen 440 bin Ermeni’nin 383 binin iskan bölgelerine ulaştığı görülüyor. Buna göre yaklaşık 57 bin Ermeni tehcir esnasında hayatını kaybetti. Yaklaşık 150 bin kadar Ermeni’nin ise hastalık, açlık gibi sebeplerle hayatını kaybettiği de Türkiye’deki tarihçilerin genel bir kabulü. Bu hesaba göre tehcir ve sonrasında hayatını kaybeden Ermenilerin sayısı 200 bini buluyor.
Kaynaklar:
Ahmet Altıntaş,Osmanlı İmparatorluğu’nun Tehcir Kararı Alması ve Uygulaması
Ergünöz Akçora, Van ve Çevresi’nde Ermeni İsyanları (1896-1916)
Cemalettin Taşkıran, “Türk-Ermeni İlişkileri, Tehcir Olayı ve Sözde “Soykırım”
 
== Nüfus sayıları ==
 
"Ermeniler" sayfasına geri dön.