Çayönü: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Makedon (mesaj | katkılar)
Çalışma var şablonu eklendi ve "kaynak hatası" biliniyor.
Makedon (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
1. satır:
{{çalışma var}}
{| class="infobox" style="width: 20em; text-align: left; font-size: 90%" cellspacing="2"
| align="center" colspan=2 bgcolor="#dfefff" style="border-bottom:1px solid gray; font-size:125%;" | '''''[[Arkeoloji]]k [[Höyük]]'''''
Satır 34 ⟶ 33:
|- valign="top"
| style="text-align: left; white-space: nowrap;" | '''Tarihlendirme:'''
| bgcolor="#dfefff" | MÖ 8.200 – 6.000<ref name="1,11"/>
| bgcolor="#dfefff" | MÖ 7.500<ref>[http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/kazilar/14_kazi_1.pdf ''14. Kazı Sonuçları Toplantısı''] (1992) Cilt 1, Sh.: 85</ref>
|- valign="top"
| bgcolor="#f9f9f9" style="padding: 0px" align=center colspan=2 | <span style="font-size: 91%"></span>
Satır 40 ⟶ 39:
</div>
'''Çayönü Höyük''' ya da '''Çayönü Tepesi'''<ref name="1,9"/> [[Diyarbakır]] il merkezinin kuzeybatısında, [[Ergani]] İlçesi'nin 7 km. güneybatısında yer alan bir [[höyük]]tür. Höyük, 4,5 metre yükseklikte 160 x 350 metre boyutlarında yayvan, geniş bir tepe üzerindedir. Güneyinden Boğazçay Deresi geçmektedir.
 
Bilinen neolitik yerleşmelerin pek çoğundan daha geniş bir kazı çalışmasının yapıldığı Çayönü, yerleşik avcı – toplayıcılıktan tarım yapan ve hayvan yetiştiren bir topluma geçişi kesintisiz bir silsile olarak vermektedir. Bunun gibi iyi korunmuş mimarisi, bu alandaki gelişme aşamalarını iyi izlemeyi sağlamaktadır. Diğer yandan sağlanan tüm bilgiler yerleşim planları, günlük yaşam ve sosyal yapılanış hakkında da geniş bilgi sağlamaktadır. Bu bağlamda Çayönü, neolitikleşme sürecinin anlaşılmasında son derece önemli bulgular sağlamıştır.<ref>Deniz Erdem, [http://etd.lib.metu.edu.tr/upload/12607326/index.pdf ''Social Differentiation In Çayönü and Abu Hureyra Through Burial Custom and Skeletal Biology''] Sh.: 20, 21</ref>
== Araştırma ve kazılar ==
Çayönü, 1963 yılında [[İstanbul Üniversitesi]] ve Chicago Üniversitesi'nce yürütülen “Güneydoğu Anadolu Tarihöhcesi Araştırmaları" Karma Projesi (Prehistoric Research in Southeastern Anatolia) yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiştir. Projenin amacı "Güneydoğu Anadolu'da, besin üreticisi tarımcı köy topluluğu yaşayış biçiminin ilk kez ortaya çıkışı ve gelişerek etkinleşmesi ile ilgili belgelerin toplanarak yorumlanması" olarak ifade edilmektedir.<ref>Halet Çambel, Robert J. Braidwood, [http://oi.uchicago.edu/sites/oi.uchicago.edu/files/uploads/shared/docs/prehistoric_research.pdf ''Güneydoğu Anadolu Tarihöncesi Araştırmaları - I] (1980)</ref> Yüzey buluntuları doğu – batı yönünde 250 – 300 metre, dereden kuzeye doğru 150 metrelik bir alanda görülür. Yerleşme alanının ise daha dar, 30 dönüm kadar olduğu düşünülmekteydi.<ref name="1,2">H. Çambel, R. Braidwood, Sh.: 13</ref> Ancak 1990 yılındaki sondajlar, Çanak Çömleksiz yerleşmenin yüzey buluntularının yayıldığı alandan daha geniş bir alana yayıldığını göstermektedir. Buna göre Çayönü neolitik yerleşmesi Yakın Doğu'nun en büyük yerleşmelerinden biri olarak görülmektedir.<ref>13. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 103</ref>
Satır 60 ⟶ 61:
 
Çanak Çömlekli Neolitik Çağ yerleşmesi höyüğün kuzey kesimindedir. Burada taşla başlayıp kerpiçle yükseltilen kalın duvarlı, aralarında avlular yer alan çok odalı bir yapı kompleksi ortaya çıkarılmıştır. Avlu tabanları yer yer taş döşelidir.<ref name="1,3"/>
 
Çayönü'nün kazılarıÇanak veÇömleksiz izleyenNeolitik çalışmalar,A herevresinde şeydenbu öncetopluluk aynıyerleşik kültürün,avcı zaman içindetoplayıcı gösterdiğibir gelişmeyitopluluktur. izleyebilmekYakınlarında açısından[[Pleistosen]] önemlibir bilgilergölün sağlamıştır.<refvarlığı name="1,17"/>ek Enbir azındanavantaj Çanaksağlamış Çömleksizolmalıdır. NeolitikBu Çağ'ınevrenin tümbüyük evrelerikısmında yuvarlak kulübelerde yaşanmış, kidaha yaklaşıkgeniş olarakyapılarak 2.500gerek duyulunca da ızgara planlı konutlar 3yapılmıştır.000 yılAvlanan sürmüştürhayvanlar yaban domuzu, kesintisizkızıl izlenebilmektedir.<refgeyik, name="1ala geyik,3"/> Çayönüyaban toplumununsığırı, buyaban gelişmekoyunu çizgisive üzerindeyaban beslenmekeçisidir. stratejisiToplanılan bitkilerin esasını yabani mercimek ve defiğ izlenebilmektediroluşturur. Çanak Çömleksiz Neolitik AB evresindeevresinin yabaniIzgara domuz,Planlı koyun, keçiYapılar ve sığırKanallı avcılığınınYapılar yanıevrelerinde sıraavcı çeşitli yabanitoplayıcı bitkileringeçim toplandığıtarzı biliniyor.devam ederken Izgara Planlı Yapılar Evresi'nde yabani emmer ve einkorn buğdayı görülmeye başlandı. Yine bu yapı evresinin başlarında domuzun bir evcilleştirme başlangıcı olarak yerleşme içinde tutulduğu ileri sürülmektedir. Diğer yandan el işçiliğinde ustalaşma, daha uzak mesafelerle mal değiş – tokuşu ve inanç sisteminde gelişmeler görülmektedir. Bu evreninyapı evresinin sonlarına doğru, yani Çanak Çömleksiz Neolitik B evresi başlarında yabanıl tahıl türleri devşiriciliğinin yoğun olarak yapıldığı, anlaşılmaktadır. Hücre Planlı Yapılar Evresi'nde özellikle koyun ve keçinin evcilleştirildiği, tahıldaha kullanımınınbaşlarda arttığı,yabani einkorn buğdayının kültüre alındığı anlaşılmaktadır. Bu yapı evresinde hayvan yetiştiriciliği geçim tarzında önemli yere sahiptir ve halen koyun ve keçi en çok yetiştirilen hayvanlardır. Çanak Çömleksiz Neolitik C evresinde ise evcil koyun ve keçinin beslenmedeki ağırlığının arttığı belirtilmektedir.<ref name="1,12"/> Beslenmenin bitkisel kaynakları ise yabani baklagiller (kültüre alınmış olması muhtemel görünmektedir), badem, menengiç, fıstık, bezelye, mercimek, burçak ve daha sınırlı ölçüde olarak buğday başta olmak üzere tahıllardır. Kanallı Yapılar Evresi sonlarına kadar baklagiller, tahıldan üç kat fazla tüketilmekteydi. Taş Döşeli Yapılar Evresi'nde bu oran on kat oldu. Hücre Planlı Yapılar Evresi'nde ise altı kattır. Beslenmenin hayvansal kaynakları ise evcil ve yabani domuz, koyun, keçi, sığır ve ala geyiktir. Belirtmek gerekir ki bu hayvanlardan yararlanma yüzdeleri sabit kalmamış, esas olarak yapı evrelerine göre değişiklikler göstermiştir.<ref>J. Pearson, M. Grove, M. Özbek, H. Hongo, Sh.: 183</ref><ref>Deniz Erdem, Sh.: 21, 22</ref><ref name="1,12"/>
== Mimari ==
=== Konutlar ===
Satır 67 ⟶ 70:
[[Dosya:Cayönü - Grillplangebäude.jpg|thumb|right|300px|Izgara Planlı Yapılardan birinde temel duvarlar]]
Dikdörtgen planlı bu yapılar, üçü hariç kabaca kuzey – güney yönünde inşa edilmiştir, yani kısa kenarları kuzeye ve güneye gelecek şekildedir. Uzun kenarları 10 – 11 metre, kısa kenarları ise 3,5 metredir. İçte üç bölüm olarak düzenlenmişlerdir. Kuzey taraftaki en büyük bölme, aralarında geniş kanallar bırakacak biçimde birbirine paralel dizilmiş taş dizileri ile yükseltilmiş bir tabana sahiptir. Bu taş dizilerinin görünümü bir ızgarayı andırdığı için bu yapı evresine Izgara Planlı Yapılar Evresi tanımlaması verilmiştir. Taş dizilerinin ve arada oluşan kanalların üstü ağaç dalları, kamış ve sazlarla kaplanmış, bazılarında bunun da üzeri düzgünce kil bir tabakayla örtülmüştür. Her halükarda bu tabanın dışa yayılmaması için etrafının ince ve alçak bir taş sırası ile kapatıldığı anlaşılmaktadır. Duvar olarak yine dal örgü tekniği kullanılmıştır. Ortadaki ikinci bölüm ise avlu olarak kullanılmaktadır ve bir ocak bulunur. Yapının en güneyindeki üçüncü bölüm ise, işlevi anlaşılamayan fakat işlik ya da kiler olarak kullanılmış olabileceği düşünülen değişik sayıda hücre tarzı bölümlerden oluşmaktadır.<ref name="1,3"/> Bu alt evreye ait gün ışığına çıkarılan konutlar hemen hemen aynı boyutlarda ve aynı plandadır. Aralarında aynı mesafe bırakılarak iki sıra halinde inşa edilmişlerdir.<ref name="1,13">[http://fe-mitolojisozlugu.com/kentler_turkiye/kentler_c_d/cayonu.html Mitoloji Sözlüğü]</ref>
 
Izgara planlı konutlar aslında dörtgen zemin üzerine yine yuvarlak (yarı – silindir gibi) yapılardır. Yuvarlak tabanda yuvarlak yapıların 6 metre çaptan daha geniş yapılmasında üstesinden gelinemeyen teknik sorunlar vardı. Bu nedenle tabanı dikdörtgen yapma yolu seçilmiş olmalıdır.<ref name="1,20">[http://tarihdeniz.blogspot.com.tr/2009/12/cayonu-ilk-neolitik-yerlesimler.html ''Çayönü, İlk Neolitik Yerleşimler'']</ref>
* Kanallı Yapılar Evresi
Her ne kadar bir alttaki Izgara Planlı Yapılar Evresi'ndeki gibi yine dikdörtgen planlı yapılar görülmekte ise de, taşıyıcı duvarları, [[kerpiç]] kullanımı ve gömüt geleneğindeki değişme gibi nedenlerle ayrı bir kültür olarak değerlendirilmektedir. Bu evrede kanallı taş düzlemlerle yükseltilmiş konutlar yer almaktadır. Bu kanallı taş düzlemler, küçük ocak taşlarının, aralarında 20 cm. genişlikte kanallar bırakacak şekilde düzenli bir biçimde üst üste dizilmesiyle örülen duvarlardan oluşmaktadır. Bu düzlemler yaklaşık olarak 3 x 5,50 metre ölçülerindedir. Kanalların üstü yassı taş levhalarla örtüldükten sonra tüm düzlemin üstü moloz taşları dökülerek düz bir platform elde edilir. Esas taşıyıcı duvarlar ise bu tabanın üzerine, küçük ocak taşlarıyla, harç olarak çamur kullanılarak 50 cm. kalınlıkta örülmüştür. Duvarların devamı kerpiç topakları kullanılarak yükseltilmiştir. Çatı konusunda kesin sonuç verecek bir buluntu olmamakla birlikte, düz dam olduğu yönünde bazı buluntular vardır.<ref name="1,3"/> Yerleşim düzeninde belirgin bir değişiklik olmuştur. Konutlar birbirinden daha mesafelidir ve aralarında geniş avlular yer alır. Ocaklar ve işliklerle birlikte günlük faaliyetlerin de konuttan genel alanlara çıktığı anlaşılmaktadır.<ref name="1,13"/>
Satır 77 ⟶ 82:
Yapı tekniğinde önemli bir atılım gerçekleştirildiği düşünülen evredir. Bu evrede konutlar iki katlı olarak yapılmıştır. Alttaki bodrum katı olarak değerlendirilen kat, sekiz küçük hücreye bölünmüştür. Taş subasmanlı olarak yapılmışlardır ve çoğunun tabanı topraktır. Hücreler hem kiler, hem de gömü yeri olarak kullanılmıştır. Girişlerinin konutun ikinci katı tabanından, ahşap bir merdivenle olduğu düşünülmektedir. Konut olarak kullanılan üst kata, doğu duvarı dışındaki taş merdivenlerden çıkılmaktadır.<ref name="1,3"/> Kerpiç hamuru, ilk kez bu alt evrede biçimlendirilerek tuğla olarak kullanılmaya başlanmıştır.<ref name="1,13"/>
[[Dosya:Zellplangebäude.jpg|thumb|right|300px|Bir hücre planlı yapı temeli]]
Köy meydanı olarak kabul edilen alanda, tanrı heykelleri olduğu düşünülen dikilitaşlar vardır. Bir tören meydanı olduğu düşünülmektedir.<ref name="1,3"/> Daha sonraki evrede de kullanılan bu alan, bu evrede en az 50 x 25 – 30 metre boyutlarında bir alandır. Bir alt evrenin yapı kalıntıları üzerine, en yüksek zeminleri taban alarak, çukur kalan bölümleri doldurarak inşa edilmiştir.<ref>M. Özdoğan, A. Özdoğan, Sh.: 69</ref> Konutların doğusunda, ayrı bir alan olarak yer alır. Kuzey kenarı boyunca, planları konut planlarına benzeyen fakat yan yana, düzenli bir planlamayla ve daha geniş olarak tasarlanmışlardır. İçlerinde maden buluntular, kil kaplar ve kil ev maketleri gibi, "statü eşyası" olarak yorumlanan buluntular ele geçmiştir.<ref name="1,14"/> Bütün bunlar topluluk içinde ayrıcalıklı bir grubun olduğuna işaret etmektedir.<ref>Serap Özdöl, [http://egeweb2.ege.edu.tr/tid/dosyalar/XXVI-1_2011/TIDXXVI-2011-09.pdf ''Çanak Çömleksiz Neolitik Çağda Güneydoğu Anadolu'da Din ve Sosyal Yapı''] Sh.: 193</ref>
* Hücre Planlı Yapılar – Geniş Odalı Yapılar Geçiş Evresi
Bu evreye ait çok az mimari kalıntı vardır. Hücre Planlı Yapılarda bir "yozlaşma" görülür, geniş odalı yapılar yönünde bir eğilim ortaya çıktığı ileri sürülmektedir.<ref name="1,3"/>
* Geniş Odalı Yapılar Evresi
Bu evre tek ve büyük odalı yapılarla temsil edilmektedir. Yapı tekniğinde, daha özensiz olmak dışında fark yoktur. Bununla birlikte ilk bu yapı evresinde temel çukurları açılmaktadır. Bir önceki evredeki tören meydanının bu evrede artık bu amaçla kullanılmadığı anlaşılmaktadır, dikilitaşlar devrilmiş ve üzerleri örtülmüştür.<ref name="1,3"/> Eskisi gibi düzenli bir tabana da sahip değildir.<ref>11. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 67</ref>
=== KamusalKült yapılaryapıları ===
Yerleşmede farklı alt evrelerde konutlar dışında, tüm topluluğun kullanımı için inşa edilmiş, bir bakıma kamusal nitelikte yapılar vardır. BuBirer kült yapısı olarak görülen bu yapılar hem plan, hem yapı tekniği, hem de içerde ele geçen buluntuların niteliği yönünden konutlardan farklılık göstermektedir.<ref>J. Pearson, M. Grove, M. Özbek, H. Hongo, Sh.: 70</ref> Bu yapıların ortak özellikleri çevre duvarlarının içten payelerle donatılmış olması ve her ne kadar farklı teknikler kullanılmış olsa da hepsinde özenle işlenmiş geniş döşemelerin görülmesidir.<ref>[http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/kazilar/02_kazi.pdf ''2. Kazı Sonuçları Toplantısı''] (1980), Sh.: 122</ref>
 
Kuşkusuz bu tür yapıların inşası, yani bireysel kullanım işlevi ötesinde topluluğun tümüne yönelik işlev gören yapılar, ancak bireysel iradenin ötesinde güçlü bir iradenin, bir otoritenin varlığını gerektirmektedir. Bu tarz bir irade ise tek tek topluluğu oluşturan bireylerin iradesinden daha güçlü ve bu şekilde topluluktaki tüm bireyleri harekete geçirebilecek yönetsel bir iradedir. Bu iradenin maddi kalıntılarını görebildiğimiz en eski topluların, bireysel bir iradenin toplum üzerindeki otoritesini göstermesi bakımından tabakalı bir toplum olduğu söylenebilir. Yine de bu toplumların tabakalı olmasını, Marksist literatürdeki, gücünü üretim araçları üzerindeki özel mülkiyete dayandıran bir hakim sınıfın varlığı olarak görmek için elimizde kanıt yoktur. Kamusal yapıların en eski örnekleri çoğu kez birer kült merkezidirler ve o toplumlarda, bireylerin paylaştığı ortak bir inanç sisteminden gücünü alan ruhban unsurların topluluğa empoze ettikleri iradeye bağlanır.<ref>Alev Erarslan, [http://www.bilimvegelecek.com.tr/?goster=397 ''Anadolu'da Yönetici Sınırın Ortaya Çıkışı'']</ref> Nitekim Çayönü'nde katı bir inanç sisteminin sosyal yapının olduğu anlaşılmaktadır.<ref>Serap Özdöl, [http://egeweb2.ege.edu.tr/tid/dosyalar/XXVI-1_2011/TIDXXVI-2011-09.pdf ''Çanak Çömleksiz Neolitik Çağda Güneydoğu Anadolu'da Din ve Sosyal Yapı''] Sh.: 176</ref>
 
==== "Sekili Yapı" ====
İlk olarak Taş Döşeli Yapılar Evresi'nde inşa edilmiştir. Saptanan kamusal yapılar içinde en küçük ölçekli olanıdır. Çizimlerde BK yapısı olarak gösterilmektedir. İç duvarlar boyunca taş bir seki uzanır.
 
İçinde, işlevi hakkında ipucu verecek bir buluntuya rastlanmamıştır.<ref name="1,3"/>
==== "Terrazzo Tabanlı Yapı" ====
Hücre Planlı Yapılar Evresi'nin kamusal yapısı, terrazzo yapısıdır. Dörtgen planlı, içerde payeleri olan yapının tabanı [[terrazzo]] tekniğiyle –bir çeşit [[mozaik]]- yapılmıştır. Söndürülmüş kireç, kırmızı renkli kırık taşlar ve kumla, büyük bir özen gösterilerek yapılmış, parlatılmıştır. Yapının kuzeydoğu köşesinde yarımay şeklinde "kutsal ocak", yakınında üzerinde insan yüzü kabartması olan sığ bir tekne vardır. Bir tapınak olarak işlev gördüğü kesindir.<ref name="1,3"/>
==== "Saltaşlı Döşemeli Yapı" ====
"Saltaşı Döşemeli Yapı" olarak adlandırılan yapı Izgara Planlı Yapılar Evresi'nin son döneminde, tepenin güney yamacında, ana toprağın içine oyularak yapılmıştır. Kanallı Yapılar Evresi'nde bir kült yapısı olarak işlev gördüğü kabul edilmektedir. Dikdörtgen planlı yapının boyutları 11 x 7,50 metredir. Kuzey duvarı aynı zamanda set görevi görmesi için daha kalın örülmüş ve iç taraftan iki payanda ile desteklenmiştir. Taban, levha taşlarla kaplanmış ve üzerleri düzlenmiştir. İçerdeki alanın ortasında, payandalarla aynı hizaya gelecek şekilde karşılıklı yerleştirilmiş iki dikilitaş vardır. Bunların tanrı heykeli işlevi gördüğü düşünülmektedir. Kuzeydoğu köşede de bir üçüncü dikilitaş, doğu duvarına paralel duracak şekilde konmuştur..<ref name="1,3"/>
==== "Kafataslı Yapı" ====
Yerleşme içinde kazılarda ortaya çıkarılan konut işlevli olmayan yapılardan biri de "Kafataslı Yapı" olarak tanımlanan yapıdır. Yapının ilk kez ortaya çıkarıldığı 1981 yılında içinde 70 kadar insan kafatasından başkaca bir buluntu elde edilmemişti. Bu nedenle bilim dünyasına Kafataslı Yapı olarak tanıtılmış, daha sonraki yıllarda yapıda kafataslarının yanı sıra diğer insan kemikleri de bulunmasına karşın bu adlandırma yerleşmiştir.<ref name="1,10">[http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/kazilar/11_kazi_1.pdf ''11. Kazı Sonuçları Toplantısı''] (1989) Cilt 1, Sh.: 61 - 63</ref> Kazıların sonuna kadar bu yapıdan 450 bireye ait kafatası ve kemikler ele geçmiştir.<ref name="1,14">Serap Özdöl, Sh.: 188</ref> Yaklaşık 2 bin yıl boyunca kullanılmış olan bu yapıda çok daha fazla bireye ait kemik bulunması gerektiği düşünülmektedir. Bunun açıklaması, Çayönü'nde bu süre içinde yaşayıp ölmüş tüm bireylerin değil, sadece ayrıcalıklı görülen bireylerin buraya gömüldüğü şeklinde yapılmaktadır. Ele geçen gömüler de bunu göstermektedir. Örneğin Izgara Planlı Yapılar'da taban altı gömüler vardır.<ref name="1,15">Serap Özdöl, Sh.: 194</ref><ref name="1,18"/>
[[Dosya:Cayönü - skull-building.jpg|thumb|right|300px|''Kafataslı Yapı'''dan bir görünüm]]
 
KanallıKült yapıları içinde en eskilerinden ve en uzun süre kullanılanıdır. Yuvarlak Planlı Yapılar Evresi'nden itibaren işlev görmektedir. Bu alt evrede ve Izgara Planlı Yapılar Evresi'nde söbeyuvarlak, daha sonraki alt evrelerde ise dörtgen planlı olanolarak yapıinşa edilmiştir.<ref name="1,18">Deniz Erdem, Sh.: 36</ref> Kanallı Yapılar Evresi'nde yerleşmenin güneydoğu yamacını kesecek biçimde yapılmıştır. Büyük bir yangın geçirdiği, içindeki kemiklerin büyük ölçüde kavrulmasından da anlaşılmaktadır. Bir sonraki Taş Döşeli Yapılar Evresi'nde bu kez dörtgen planlı olarak yeniden inşa edilmiştir.<ref name="1,3"/>
 
Çayönü'ndeki söz konusu yapının "kafatası kültü", gömme geleneğinde başın gövdeden ayrı tutulması ile doğrudan ilişkili olduğu kabul edilir. Ölülerin hazırlanması işlemleriyle ilgili görülmektedir.<ref name="1,3"/> Yapının avlusunda bulunan, üzerinde insan ve hayvan kanı saptanan bir sunak<ref name="1,16">Metin Özbek, [http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/arkeometri/02_arkeometri.pdf ''Çayönü Yerleşmesindeki Kesik İnsan Başları''] 2. Arkeometri Sonuçları Toplantısı (1986)</ref>, çevresindeki sekiler ve odacıklarda, çukurlarda rastlanan çok sayıdaki ezik – kırık kemikler bu görüşü desteklemektedir.<ref name="1,14"/><ref name="1,15"/> Bunun bir uzantısı olabilecek şekilde, Çayönü'nde insan kurban etme geleneğinin görülmesi, bir olasılık olarak ileri sürülmektedir.<ref name="1,16"/><ref>Sevil Özterzi, Sh.: 34</ref>
 
Farklı kullanım evreleri gösteren bu anıtsal yapı, doğu – batı yönünde uzanmaktadır. En üstteki evre BM 2 A evresi olarak tanımlanmıştır. Tabanları taş döşeli üç oda ve güneyde geniş bir avludan oluşur. Büyük bir yangın geçirmiştir. 70 kadar kafatasının bulunduğu evre bu evredir. BM 2 B evresi ise hemen altta, aynı planda olmakla birlikte biraz daha küçük ölçeklidir. BM 2 C evresi kuzey kısmı sal taşlarıyla döşeli tek ve uzun bir mekandan oluşmaktadır. Muhtemelen kuzey tarafında yine avlu vardır. Saltaşı döşemenin altında mahzen gibi dört hücre yer almaktadır. Bu hücrelerin yan duvarları yer yer düzgün, büyük taş bloklarla desteklenmiştir ve saltaşı döşeme bunların üzerine yerleştirilmiştir. Gömüt odaları olarak kullanılmış olan bu mezar odalarının her birinde farklı gömü durumları görülmektedir ki, bu durum bugüne kadar başkaca neolitik yerleşimlerde tespit edilmemiş bir durumdur.<ref>Metin Özbek, [http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/arkeometri/05_arkeometri.pdf ''Son Buluntuların Işığında Çayönü Neolitik İnsanları''] 5. Arkeometri Sonuçları Toplantısı (1989), Sh.: 161</ref> Örnek olarak en batıdaki mahzen 2,00 x 1,10 metre boyutlarındadır. Kafatasları ve çeşitli kemikler bu mahzenlere, üstlerine saltaşları kapatılmadan önce döküldüğü izlenimi edinilmektedir. Öyle ki altta her türlü kemik ve kemik parçaları ile dolu kalın bir dolgu oluşmaktadır. Kemiklerin çoğunun, bağ dokuları tümüyle çürüdükten sonra buraya konulduğu bellidir. Yine de tek bir ayak ve bacak birlikte bulunmuştur. Üzerindeki et henüz çürümeden buraya atıldığı anlaşılmaktadır. Bütün bu dolgu kaldırıldıktan sonra çok sayıda uzun kemiğin bir araya getirilip paketlenmiş gibi düzenli öbekler oluşturduğu görülmüştür. Bunun altında ana toprağa ulaşılmıştır. Tüm bu kemik dolgu içinde ender de olsa çift delikli silindirik boncuklar ve yine takı olarak kullanılmak için delindiği anlaşılan büyük bir deniz kabuğu çıkmıştır.<ref name="1,10"/>
Satır 110 ⟶ 106:
 
Nüfusun büyük bölümünün, neredeyse % 70'inin Kafataslı Yapı'ya gömüldüğü ileri sürülmektedir.<ref name="1,8"/> Birincil ve ikincil gömü örneklerine sıklıkla rastlanmaktadır.<ref>Metin Özbek, [http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/arkeometri/04_arkeometri.pdf ''Çayönü İnsanları ve Sağlık Sorunları''] 4. Arkeometri Sonuçları Toplantısı (1988) Sh.: 121 </ref>
==== "Saltaşlı Döşemeli Yapı" ====
"Saltaşı Döşemeli Yapı" olarak adlandırılan yapı Izgara Planlı Yapılar Evresi'nin son döneminde, tepenin güney yamacında, ana toprağın içine oyularak yapılmıştır. Kanallı Yapılar Evresi'nde bir kült yapısı olarak işlev gördüğü kabul edilmektedir. Dikdörtgen planlı yapının boyutları 11 x 7,50 metredir. Kuzey duvarı aynı zamanda set görevi görmesi için daha kalın örülmüş ve iç taraftan iki payanda ile desteklenmiştir. Taban, levha taşlarla kaplanmış ve üzerleri düzlenmiştir. İçerdeki alanın ortasında, payandalarla aynı hizaya gelecek şekilde karşılıklı yerleştirilmiş iki dikilitaş vardır.<ref name="1,3"/> Ancak bu dikilitaşlar [[Göbekli Tepe]] ve [[Nevali Çori]]'deki gibi T biçimli değildir.<ref>Serap Özdöl, Sh.: 182</ref> Bunların tanrı heykeli işlevi gördüğü düşünülmektedir. Kuzeydoğu köşede de bir üçüncü dikilitaş, doğu duvarına paralel duracak şekilde konmuştur..<ref name="1,3"/>
==== "Sekili Yapı" ====
İlk olarak Taş Döşeli Yapılar Evresi'nde inşa edilmiştir. Saptanan kamusal yapılar içinde en küçük ölçekli olanıdır. Çizimlerde BK yapısı olarak gösterilmektedir. İç duvarlar boyunca taş bir seki uzanır.
 
İçinde, işlevi hakkında ipucu verecek bir buluntuya rastlanmamıştır.<ref name="1,3"/>
==== "Terrazzo Tabanlı Yapı" ====
Hücre Planlı Yapılar Evresi'nin kamusal yapısı, terrazzo yapısıdır. Dörtgen planlı, içerde payeleri olan yapının tabanı [[terrazzo]] tekniğiyle –bir çeşit [[mozaik]]- yapılmıştır. Söndürülmüş kireç, kırmızı renkli kırık taşlar ve kumla, büyük bir özen gösterilerek yapılmış, parlatılmıştır. Yapının kuzeydoğu köşesinde yarımay şeklinde "kutsal ocak", yakınında üzerinde insan yüzü kabartması olan sığ bir tekne vardır. Bir tapınak olarak işlev gördüğü kesindir.<ref name="1,3"/>
== Buluntular ==
=== Küçük Buluntular ===
Pişirmeden çanak çömlek yapma girişimi olarak görülen kilden kaplar Hücre Planlı Yapılar Evresi'nin en son evresinde ortaya çıkmıştır. Bazen çok az pişmiş, kaba bitkisel katkılı, kerpiç çamurundan, düz tabanlı, sığ kenarlı, yuvarlak ya da köşelerin yuvarlatılmış dörtgen kaplardır. Kaplar dışında silindir boncuklar, misket taşları vardır. Ayrıca kazılarda 49 adet kil insan heykelciği, 51 adet hayvan heykelciği bulunmuştur. Hayvan heykelcikleri içinde evcil koyun ve keçi heykelcikleri Hücre Planlı Yapılar Evresi'nin son alt evresinde, yabani hayvan heykelcikleri ise daha erken, Kanallı Yapılar Evresi'nden itibaren görülmektedir. En eski iki yapı evresinde kil heykelcik hiç bulunmamaktadır.<ref name="1,3"/>
 
Satır 117 ⟶ 122:
Çayönü ve [[Çatalhöyük]], Türkiye'de en eski çanak çömlek buluntusu veren arkeolojik yerleşimlerdir. Bu tarih, MÖ 6. binyıla kadar geri gitmektedir.<ref>''Conservation of Ceramic Artifacts on Archaeological Sites''</ref> Bir grup çanak çömlek buluntusu Güneydoğu Anadolu – Kuzey Suriye'de görülen "koyu yüzlü açkılı" olarak tanımlanan mal grubuna girmektedir. Ancak düğme biçimli kabartma bezemelerle bir farklılık göstermektedir. Bunlar, daha çok Doğu Anadolu – Kafkasya çanak çömleği ile benzerlik göstermektedir. Çayönü'nde Çanak Çömlekli Neolitik Çağ tabakasındaki çanak çömlek buluntuları [[Halaf Kültürü|Halaf]] öncesine, MÖ 6. binyıl başlarına tarihlenmektedir.<ref name="1,3"/><ref>[http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/kazilar/13_kazi_1.pdf ''13. Kazı Sonuçları Toplantısı''] (1991) Cilt 1, Sh.: 100</ref>
 
Çanak Çömleksiz Neolitik tabakalarda hem [[çakmaktaşı]], hem [[obsidiyen]]den yontmataş alet yapımında yararlanıldığı görülmektedir. En eski Yuvarlak Planlı Yapılar ve Izgara Planlı Yapılar evrelerinde çakmaktaşı kullanımı kabaca üç kat fazladır. Hücre Planlı Yapılar Evresi'nde ise yarı yarıyadır. Çakmaktaşı çevreden sağlanabilirken obsidiyen Bingöl ve [[Nemrut Dağı]] bölgesinden gelmedir. Daha sonraki evrelerde obsidiyen kullanımı artmıştır. Obsidiyen kullanımı dilgilerde, çakmaktaşı ise yongalarda daha çoktur. Yongalar, toplam taş aletlerin % 47'si kadardır.<ref name="1,323"/>
 
Sürtmetaş aletler içinde değişik boylarda havan elleri vardır. Kullanıldıkları işe uygun biçimde farklı boyutlardadır, boya ezmekten et dövmeye kadar çok çeşitli işlerde yararlanıldığı anlaşılmaktadır.<ref name="1,3"/> Sürtmetaş buluntulara diğer örnekler havanlar, yassı baltalar, vurgu taşları, sap delikli çekiçler, bileyi taşları, bızlar, ağırşaklar, topuzlar, bilezik olarak ve başka amaçlar için kullanılan taş halkalar, bazıları bezemeli taş kaplar sayılmaktadır.<ref name="1,3"/> Gerek yontmataş, gerekse de sürtmetaş endüstrisinde Çanak Çömleksiz Neolitik boyunca önemli bir değişiklik görülmemektedir.<ref>H. Çambel, R. Braidwood, Sh.: 16, 17</ref>
 
Çayönü sakinlerinin nabit bakırı ve [[malahit]]i işledikleri saptanmıştır. Tüm buluntular değilse bile bir kısmı ısıtılarak tavlama işlemine tabi tutulmuş, daha sonra dövme tekniğiyle işlenmiştir. Bu şekilde işlenen bakırdan delgi, iğne ve tel parçaları yapılmıştır. Bu tavlama işleminin metalurji alanında bir devrim sayılması gerektiği belirtilmektedir. Diğer yandan bilinen en eski dövme tekniğiyle yapılan bu nesnelerin taş örsler üzerinde, sapsız taş çekiçlerle dövülerek şekillendirildiği tahmin edilmektedir. Bu şekilde doğal bakırın kullanılmasının yanı sıra ısıl işlemle cevherinden arıtılmış madenin de kullanıldığı anlaşılmaktadır. Çayönü'nde bulunan bu nesneler, sadece Anadolu'da değil, insanlık tarihinde bilinen en eski maden buluntulardır.<ref>Oktay Başak, ''Diyarbakır'da Maden Sanatının Gelişimi''] Sh.: 55, 56</ref><ref>Oktay Başak, [http://e-dergi.atauni.edu.tr/ataunigsed/article/viewFile/1025002211/1025002210 ''Taş Çağı'ndan Tunç Çağı'na Anadolu'da Maden Sanatının Gelişimi ve Kullanımı''] Sh.: 19 dipnot, 20</ref> Bakırdan yapılma buluntular esas olarak Izgara Planlı Yapılar ve Kanallı Yapılar evrelerinde ele geçmiştir.<ref name="1,17">H. Çambel, R. Braidwood, Sh.: 16</ref>
 
Kemik ve geyik boynuzundan yapılma aletler oldukça çeşitlidir. Bızlar, başlı ya da delikli iğneler, kaburga kemiklerinden uçları sivri ya da yuvarlatılmış dilgiler, alet sapları vardır. Bu saplardan bazılarının uçlarında, aletin yerleştiği delikler, bazılarında ise bunun yerine dilgilerin yerleştirildiği boydan boya uzanan oluklar görülmektedir.<ref>H. Çambel, R. Braidwood, Sh.: 18</ref>
Satır 127 ⟶ 132:
Bitki kalıntıları içinde fiğ tohumlarının MÖ 7.500 – 6.500 yılları arasına ait olduğu anlaşılmaktadır.<ref>[http://www.uludag.edu.tr/dergi17/YENIBIRF.PDF ''Yeni Bir Fiğ Çeşidi'']</ref> Esas olarak [[emmer]] ve [[einkorn]] buğdayının, bazı baklagiller, burçak ve nohutun kültüre alındığı belirtilmektedir. Bezelye ve mercimek en son katlarda kültüre alınmıştır. Badem, fıstık, meşe palamutu, üzüm, delice otu, yabani bakla, yassı zarflı bezelye, keten ve çitlembik çevreden toplanan bitkilerdir. Arpa hemen hemen hiç bulunmamaktadır.<ref>H. Çambel, R. Braidwood, Sh.: 19</ref>
=== Hayvan kalıntıları ===
 
Geniş Odalı Yapılar Evresi'nden, yani Çanak Çömleksiz Neolitik'in C evresi öncesinde avlanan hayvanlar yaban domuzu, yabani sığır, yabani koyun (Ovis orientalis), yabani keçi, kızıl geyik, ala geyikdir. Geniş Odalı Yapılar Evresi'nde ise aynı hayvanlar avlanmış olmakla birlikte yabani koyun ve keçinin belirgin bir şekilde daha fazla olduğu görülür.<ref name="1,3"/>
Avlanan hayvan türleri oldukça geniş bir yelpaze göstermektedir. Bunlar, yaban domuzu, yabani koyun ve keçi, kızıl geyik, alageyik, yaban sığırı, ceylan, karaca, at, ayı, tilki, sansar, tavşan, kunduz, sincap, yabani kedi, kokarca, porsuk, su samuru, kaplumbağa, kirpi, çeşitli kuşlar ve tatlı su balıkları olarak görülür.<ref name="1,3"/> Eninde sonunda evcilleştirilen dört tür, domuz, koyun, keçi ve sığır toplam olarak tüm alt evrelerde % 60'a yakın ya da daha yüksek paya sahiptir. Etinden yararlanılan diğer yabani türler, Kanallı Yapılar Evresi'nden itibaren payı azalan bir kaynaktır. Yabani ya da evcil koyun ve keçi, ilk üç alt evrede görece önemsizken Geniş Odalı Yapılar Evresi'nde büyük artış gösterir. Bu alt evrede koyun ve keçi eti Çayönü sakinlerinin et tüketiminin % 53,6'sını karşılamış görünmektedir. Bununla birlikte Geniş Odalı Yapılar Evresi'ne kadar baskın olan domuzdur.<ref>H. Hongo, J. Pearson, B. Öksüz, G. İlgezdi, [http://www.researchgate.net/publication/232696423_The_Process_of_Ungulate_Domestication_at_ayn_Southeastern_Turkey_A_Multidisciplinary_Approach_focusing_on_Bos_sp._and_Cervus_elaphus ''The Process of Ungulate Domestication at Çayönü''] Sh.: 65, 66</ref>
 
=== İnsan kemikleri ===
[[Yakındoğu]] Neolitik Çağı yerleşmeleri arasında Çayönü, en çok insan kemiği veren yerleşmedir. Kazılarda 394227'si kadın, 193yetişkinerkek, 211142'isi çocuk, 57'si bebek ve 7'si [[fetus]] olmak üzere toplam 605626 insan iskeletine ulaşılmıştır.<ref name="1,322">Sevil Özterzi, Sh.: 53</ref>
 
Çayönü buluntusu ise en eski evre olan Yuvarlak Planlı Çukur Evler Evresi dolgusu içinde bulunmuştur. İskelet üzerinde yapılan [[radyokarbon tarihleme yöntemi|<sup>14</sub>C]] analizine göre günümüzden 9 bin yıl öncesine tarihlendirilmektedir.<ref>M. Özbek, ''Çayönü'nde Kafatası Delgi Operasyonu'' Sh.: 119</ref>
Satır 135 ⟶ 142:
İnsan kemikleri konusunda diğer ilginç bir buluntu, Kafataslı Yapı'nın kuzeyindeki bir çukurda bulunan çok sayıdaki insan kemiklerinden bazılarında saptanan belirgin yanma izleridir. Ayrıca başka bir noktada da yanma izleri olan insan iskeleti bulunmuştur. Bu buluntular, Anadolu'da [[kremasyon]] uygulamasının Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'a kadar geri gittiği şeklinde yorumlanmaktadır.<ref>Hamza Ekmen, (2012) [http://www.sbedergi.hitit.edu.tr/files/7.2.pdf ''Yeni Veriler Işığında Başlangıcından MÖ II. Binin Sonuna Kadar Anadolu'da Yakarak Gömme (Kremasyon) Geleneği''] Sh.: 25</ref>
== Nüfus yapısı ==
Yerleşmenin Neolitik Çağ'da, hiç umulmadık ölçüde, 600 nüfuslu bir köy yerleşmesi olduğu anlaşılmaktadır. Ortalama ömürün 29 – 30 yıl olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte beş bireyin 50 yaşın üstünde öldüğü saptanmıştır. Bunlardan dördü erkektir, beşincinin cinsiyeti saptanamamıştır.<ref>M. Özbek, ''Çayönü İnsanları ve Sağlık Sorunları'', Sh.: 125</ref> Ortalama boy erkeklerde 1,70 kadınlarda 1,57'dir. Kafa yapısı Akdeniz ırkından olduklarını göstermektedir.<ref name="1,322"/> Bu ırkın kaba ve narin yapıları bir arada görülür, ancak narin yapılılar çoğunluktadır.<ref>M. Özbek, ''Çayönü İnsanları ve Sağlık Sorunları'', Sh.: 126</ref> Bu dönemde nüfusun % 34'ünün bebek ve çocuk olduğu görülmektedir. Çocuk ölümlerinin çoğunlukla 2 – 3 yaş arasında olduğu belirlenmiştir. Bu yaşlar, normal olarak son derece steril bir beslenme tarzı olan anne sütüyle beslenmeden diğer besinlere geçiş yaşlarıdır. Çayönü geleneğinde bebeklerin sütten kesilmelerinin 2 – 3,5 yaşlarında olduğu anlaşılmaktadır.<ref>A. Metin Büyükkarakaya, [http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1748/18578.pdf ''Tasmasor ve İkiztepe Arkeolojik Topluluklarında Mine Hipoplazilerinin İncelenmesi''], Sh.: 11</ref> Bu yaşlardaki ölümler, bu dış besinlerden alınan patojen unsurlara, enfeksiyonel hastalıklara, örneğin ateşli ishale ve yetersiz anne bakımına bağlanmaktadır.<ref>M. Özbek, [http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/arkeometri/05_arkeometri.pdf ''Son Buluntuların Işığında Çayönü Neolitik İnsanları''] 5. Arkeometri Sonuçları Toplantısı (1989) Sh.: 161, 162</ref><ref>M. Özbek, ''Çayönü İnsanları ve Sağlık Sorunları'' Sh.: 124</ref><ref>[http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/arkeometri/13_arkeometri.pdf ''13. Arkeometri Sonuçları Toplantısı''] (1998) Sh.: 148</ref> Bebek ölümleri genelde yüksek oranlı olmakla birlikte Hücre Planlı Yapılar Evresi'nde daha yüksek olduğu görülmektedir.<ref name="1,8">M. Özbek, ''Son Buluntuların Işığında Çayönü Neolitik İnsanları'', Sh.: 165</ref> Daha ayrıntılı bir inceleme, 0 – 15 yaş arasındaki ölümlerden % 67'si 0 – 5 yaş arasındaki çocuklarda görüldüğünü ortaya çıkarmaktadır.<ref name="1,6">M. Özbek, ''Son Buluntuların Işığında Çayönü Neolitik İnsanları'' Sh.: 162</ref>
== Sağlık ==
Kemiklerin incelenmesinden çeşitli hastalıklar yaşandığı anlaşılmaktadır. Belli başlıları kulak ve kemik iltihabı, eklem bozuklukları, diş çürükleri sayılabilir. Özellikle kemik iltihabı dikkat çekecek kadar yaygın görünmektedir.<ref name="1,3"/> Eklem kıkırdaklarındaki tahribat sıklığı % 71,8 olarak görülmektedir. Enfeksiyonel hastalıkların sıklığı ise % 61,1'dir. Dejeneratif eklem rahatsızlıkları kadınlarda % 65,9 erkeklerde ise % 84 olarak görülmektedir.<ref name="1,12">Ali Metin Büyükkarakaya, [http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/arkeometri/21_arkeometri.pdf ''Çayönü ve Aşıklı Neolitik Toplumlarında Büyüme Bozuklukları''] 21. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, Sh.: 68, 69</ref> Diğer yandan ileri derecede diş aşınması görülmektedir. Bu durumun, tahıl öğütmekte kullanılan [[bazalt]] öğütme taşlarının ufalanmasıyla una karışan çok ufak parçalardan ileri geldiği kabul edilmektedir. Bu tahıl öğütme işleminin bir olumsuz sonucu, ki Çayönü toplumunda yaygındır, bilek, kol, diz eklemleri ile bel ve boyun omurlarında görülen ileri derecedeki eklem deformasyonlarıdır.<ref name="1,3"/> Bu durumun, zor ve ağır işlerde çalışmanın omurgada neden olduğu aşırı yüklenmeye de bağlı olduğu düşünülür.<ref>M. Özbek, ''Son Buluntuların Işığında Çayönü Neolitik İnsanları'' Sh.: 166</ref> Dişlerde görülen diğer bir sorun da, diş minesinin yeterince kalınlaşamaması olarak tanımlanan diş mine hipoplazileridir. Kadınlarda % 44,7 erkeklerde ise % 20,5 sıklıkla görülen bu durum 1 – 1,5 yaşlarda ortaya çıkmaya başlar, 4 – 4,5 yaşlarda en yüksek orana ulaşır.<ref>Sevil Özterzi, ''Anadolu'da Neolitik ve Kalkolitik Dönemdeki Mezar Tiplerinin ve Ölü Gömme Geleneklerinin Sosyokültürel Açıdan Değerlendirilmesi'' Yüksek Lisans Tezi, 2011 Sh.: 54</ref> Bir başka sağlık sorunu ise [[anemi]]dir. Özellikle çocuklarda rastlanmaktadır. Çayönü toplumunda aneminin demir eksikliğine bağlı olduğu ileri sürülmektedir. Demir eksikliği ise buna yol açan bir hastalığa ya da belirli bir süre devam eden yetersiz beslenmeye bağlanır. Beslenmenin esas olarak tahıllara dayanması, demir eksikliğinin önemli bir nedeni olarak görülmektedir.<ref name="1,19">Deniz Erdem, Sh.: 41</ref>

Ayrıca muhtemelen avlanma sırasında karşılaşılan kazalar sonucu baş, kol ve bacak kemiklerinde kırıklar vardır. Bu kırıkların bilinçli bir sarma ile iyileştirildiği görülmektedir. Dokuz yetişkin kafatasında karşılaşılan yaralanmalarını da iyileştiği görülmektedir.<ref name="1,3"/><ref>Serpil Özdemir, [http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/71/1758/18643.pdf ''Minnetpınarı İskeletlerinin Paleopatalojik Açıdan Analizi''] Sh.: 101 – 108 - 111</ref>
[[Dosya:Parietal bone animation2.gif|thumb|right|150px|Paryetal kemik]]
İnsan kemiklerinin incelenmesinde ulaşılan en hayret verici buluntu, bir yetişkin genç bir erkek kafatasından, [[paryetal kemik]]den 8 mm. çapında bir parça kemiğin kesilip alınması operasyonudur. Tıp dilinde [[Trepanasyon]] adı verilen bu operasyonla oluşan delik çevresinde bir reaksiyon ya da iyileşme izi görülmemektedir. Bu nedenle bu erkeğin operasyon sırasında ölmüş olduğu, ya da zaten ölü olduğu düşünülmektedir.<ref>Metin Özbek, ''Çayönü'nde Kafatası Delgi Operasyonu'' Sh.: 109</ref> Trepanasyonun en erken örnekleri İsrail'deki Mount Carmel Mağarası'nda, birden fazla kafatasında saptanmıştır. Operasyonun ölü insanlar üzerinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Epipaleolitik Çağ'a tarihlenmektedir. Neolitik Çağ'da ise oldukça, özellikle Avrupa ve Ortadoğu'da yaygındır. Anadolu'da da bu çağda bilindiği, değişik bölgelerden gelen buluntulardan bilinmektedir.<ref>M. Özbek, ''Çayönü'nde Kafatası Delgi Operasyonu'' Sh.: 110</ref> Bu tür operasyonlarda amaç canlı insanlarda cinnet, delilik, baş ağrısı, baş dönmesi ve sara gibi şikayetlerin giderilmesini sağlamaktı. Ölülerde uygulanmasının ise kötü ruhları kovma amaçlı olduğu düşünülmektedir.<ref>M. Özbek, ''Çayönü'nde Kafatası Delgi Operasyonu'' Sh.: 117, 118</ref>
== Ölü gömme gelenekleri ==
Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'ın son yapı katı olan Geniş Odalı Yapılar Evresi'nde ve Çanak Çömlekli Neolitik tabakada yerleşme içi gömütlere rastlanmaz. Açıktır ki yerleşme dışında bir mezarlık alanı vardı. Daha eski tabakalarda ise yerleşme içi gömüt geleneği esastandır. En eski evre olan Yuvarlak Planlı Çukur Yapılar Evresi'nde gömüt armağanı olmadan, hocker durumunda kil tabanlar altına gömü yapılmıştır. Izgara Planlı Yapılar Evresi'nde avlularınızgaraları kuzeyoluşturan yarısınaduvarlar ya da iki avlu arasındaki alanlaraarasına, hockertek durumunda,tek sağya taraflarınada yatırılaraktopluca gömülmüşlerdirgömülmüştür. Gömüt armağanı olarak takı gibi kişisel eşyalar, sürtmetaş aletler ve kırmızı aşıboyası parçaları vardır.<ref name="1,18"/> Kanallı Yapılar Evresi'nde, arkeoloji biliminde "Kafataslı Yapı" olarak bilinen yapıya topluca ve ikincil gömü yapılmıştır. Çeşitli gömüt tipleri uygulanmıştır.<ref name="1,3"/> Tüm bunlar, Çayönü kazılarının önemini gösterir bulgulardır. Çayönü, zaman içinde taban altına gömü geleneğinden yerleşme içinde ortak bir yapı içinde ve ikincil gömü yapma geleneğine doğru olan gelişmenin izlenmesini sağlamaktadır.<ref>J. Pearson, M. Grove, M. Özbek, H. Hongo, Sh.: 181</ref>
== Değerlendirme ve tarihlendirme ==
[[Dosya:Fertile Crescent 7500 BC DAN.PNG|thumb|right|300px|[[Bereketli Hilal]] üzerinde [[Neolitik Devrim]]'in kilit yerleşmelerini gösteren harita (MÖ 7.500)]]
Çayönü kazıları ve izleyen çalışmalar, her şeyden önce aynı kültürün, zaman içinde gösterdiği gelişmeyi izleyebilmek açısından önemli bilgiler sağlamıştır.<ref name="1,17"/> En azından Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'ın tüm evreleri, ki yaklaşık olarak 2.500 – 3.000 yıl sürmüştür, kesintisiz izlenebilmektedir.<ref name="1,3"/> Çayönü toplumunun bu gelişme çizgisi üzerinde beslenme stratejisi de izlenebilmektedir. Çanak Çömleksiz Neolitik A evresinde yabani domuz, koyun, keçi ve sığır avcılığının yanı sıra çeşitli yabani bitkilerin toplandığı biliniyor. Izgara Planlı Yapılar Evresi başlarında domuzun bir evcilleştirme başlangıcı olarak yerleşme içinde tutulduğu ileri sürülmektedir. Bu evrenin sonlarına doğru, Çanak Çömleksiz Neolitik B evresi başlarında yabanıl tahıl türleri devşiriciliğinin yoğun olarak yapıldığı, Hücre Planlı Yapılar Evresi'nde koyun ve keçinin evcilleştirildiği, tahıl kullanımının arttığı, Çanak Çömleksiz Neolitik C evresinde ise evcil koyun ve keçinin beslenmedeki ağırlığının arttığı belirtilmektedir.<ref name="1,12"/> Beslenmenin bitkisel kaynakları ise yabani baklagiller (kültüre alınmış olması muhtemel görünmektedir), badem, menengiç, fıstık, bezelye, mercimek, burçak ve daha sınırlı ölçüde olarak buğday başta olmak üzere tahıllardır. Kanallı Yapılar Evresi sonlarına kadar baklagiller, tahıldan üç kat fazla tüketilmekteydi. Taş Döşeli Yapılar Evresi'nde bu oran on kat oldu. Hücre Planlı Yapılar Evresi'nde ise altı kattır. Beslenmenin hayvansal kaynakları ise evcil ve yabani domuz, koyun, keçi, sığır ve ala geyiktir. Belirtmek gerekir ki bu hayvanlardan yararlanma yüzdeleri sabit kalmamış, esas olarak yapı evrelerine göre değişiklikler göstermiştir.<ref>J. Pearson, M. Grove, M. Özbek, H. Hongo, Sh.: 183</ref>
Çayönü kazıları ve izleyen çalışmalar, her şeyden önce aynı kültürün, zaman içinde gösterdiği gelişmeyi izleyebilmek açısından önemli bilgiler sağlamıştır.<ref name="1,17"/> En azından Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'ın tüm evreleri, ki yaklaşık olarak 2.500 – 3.000 yıl sürmüştür, kesintisiz olarak gözlenmektedir.<ref name="1,3"/> Çayönü toplumunun bu gelişme çizgisi üzerinde sosyal yapı olduğu kadar beslenme stratejisi de izlenebilmektedir. Bütün bunlarla birlikte Çayönü [[Neolitik Devrim]]i eksiksiz olarak sergilendiği bir araştırma alanıdır.<ref name="1,19"/>
 
Çanak Çömleksiz Neolitik B evresinde yani Taş Döşeli Yapılar ve Hücre Planlı Yapılar evrelerinde, yerleşim düzeninde katı kurallar uygulandığı görülür. Her yapı alt evresinde konutların mimarisi aynıdır ve bir sonraki alt evrede tümüyle değişmiş, fakat tüm yapılarda aynı plan ve yerleşim düzeni uygulanmıştır. Özellikle açık alanların işlevleri ve düzenlenişlerinde bir otoritenin etkisi belirgün olarak hissedilir.<ref name="1,21">Deniz Erdem, Sh.: 22, 23</ref> Konut planının alt evrelerde hep aynı olması, her ne kadar sosyal farklılaşmanın olmadığına işaret ediyorsa da, tüm konutların aynı planda yapılmasını dayatan bir otoritenin varlığı da kabul edilmektedir.<ref name="1,20"/>
 
Hücre Planlı Yapılar evresinin sonlarına doğru yerleşim düzenindeki katı kuralların terk edildiği, yerleşim planının daha birörnek hal aldığı belirtilmektedir. Ayrıca ortak mülkiyetten kişisel mülkiyete doğru bir değişme olduğu ileri sürülmektedir. Mehmet Özdoğan bu gelişmeyi yerleşmede hayvan beslenmesine başlanmasıyla açıklamaktadır. Hayvan yetiştirmeye başlamak, Çayönü'ne yerleşmiş olan, köklerini Paleolitik Dönemden alan bu toplumun sosyal yapısında büyük bir dönüşüme yol açmıştır. Sadece mimari ve yerleşim modeli değil, aynı zamanda ölü kültü ve ölü gömme geleneklerini de değiştirdi. Hayvan yetiştiriciliğinin önemi artıp avcılığın önemi gerilerken standart yerleşim planı da gevşemiştir. Hatta görece temiz tutulan köy, giderek bir çöplük alanına dönüşmüştür. Özellikle Çanak Çömlekli Neolitikte düzensiz yapılaşma çok belirgindir. Bu gelişmeler içinde kült eşyaları giderek azalırken onların yerine günlük kullanıma yönelik eşyalar görünmeye başlar. Paradoksal bir gelişme de kısa sürede yerleşimin nüfusunun azalmasıdır. Esasen bu durum Yakın Doğu'nun neolitik yerleşmelerinde görülen bir durumdur. Bu durumun nedenleri halen tartışmalıdır. Hayvancılığa dayanan yeni bir yaşam tarzı ya da beslenme alışkanlığı dolayısıyla karşılaşılan salgın hastalıkların neden olduğu ileri sürülmektedir.<ref name="1,21"/>
== Dış bağlantılar ==
* [http://www.tayproject.org/TAYmaster.fm$Retrieve?YerlesmeNo=591&html=photos_t.html&layout=photos Fotoğraflar]
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Çayönü" sayfasından alınmıştır