Manda (diplomasi): Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Şeb (mesaj | katkılar)
k WPCleaner v1.33 - 4 anlam ayrımı bağlantısı düzeltildi - Milli Mücadele, Vatan
23. satır:
Savaştan yenik ve perişan çıkan Türkiye'de İngiliz veya Amerikan "müzahereti" (yardım, kolaylık gösterme) konusu 1918 Kasımından itibaren yoğun olarak tartışıldı; 1919 Mayıs veya Haziran'ından itibaren "manda" sözcüğü popülerlik kazandı. Eylül 1919'dan sonra konu gündemden düştü.
 
Türkiye'nin toprak bütünlüğünü koruması ve ekonomik kalkınmasını sağlaması için Amerikan yardımı düşüncesi, savaştan sonra Türk aydınlarının önemli bir bölümünce desteklendi. Bu görüş özellikle feshedilen [[İttihat ve Terakki]] Partisine yakın, milliyetçi ve reformist kanatta taraftar buldu. [[Halide Edip]], [[Rauf Orbay|Rauf Bey]], [[Kara Vasıf]], [[Yunus Nadi]] (Abalıoğlu) gibi, daha sonra [[Türk Kurtuluş Savaşı|Milli Mücadele]]'nin düşünsel ve örgütsel önderleri arasında yer alacak olan kişiler, İngiliz ve Fransız emperyal "emellerine" karşı, Amerikan yandaşı bir tutumu benimsediler. Kasım-Aralık 1918'de Mustafa Kemal'in ortağı ve başyazarı olduğu [[Minber]] gazetesi de Amerikan "müzaheretini" savunanlar arasındaydı.
 
Halide Edip "bütün eski ve yeni Türkiye hudutlarına şamil olmak üzere, muvakkat [geçici] bir Amerikan mandasını ehven-i şer olarak görüyoruz." derken, gerekçelerini şöyle açıklıyordu:<blockquote>"[...] Milletin refah ve gelişmesini temin, halkı, köyleri, sıhhati ve zihniyetiyle asri bir halk haline koyabilecek bir hükümet nazariyesine ve tatbikatına ihtiyacımız var. Bunda lazım gelen para, ihtisas ve kudrete sahip değiliz. [...] Filipin gibi vahşi bir memleketi bugün kendi kendini idareye kudretli asri bir makine haline koyan Amerika, bu hususta çok işimize geliyor. Onbeş yirmi sene zahmet çektikten sonra, yeni bir Türkiye ve her ferdi, tahsili, zihniyeti ile hakiki istiklali kafasında ve cebinde taşıyan bir Türkiye'yi ancak Yeni Dünyanın kabiliyeti vücuda getirebilir."
31. satır:
==== Erzurum ve Sivas Kongrelerinde Manda Konusu ====
 
Amerikan mandası [[1919]] [[Temmuz]]'unda toplanan [[Erzurum Kongresi]] ile aynı yıl [[4 Eylül]] - [[11 Eylül]] arasında toplanan [[Sivas Kongresi]]'nin en sıcak tartışma konularından biri oldu. Her iki kongreye katılan milliyetçi delegelerin büyük bir bölümü manda görüşünü hararetle savundular. Mandaya karşı çıkan [[Mustafa Kemal Atatürk|Mustafa Kemal Paşa]], bazı delegelerce "İngilizci" olmakla suçlandı. Sonuçta her iki kongrenin sonuç bildirilerine, mandayı açıkça kabul veya red etmeyen bir ibare konuldu:<blockquote>"[[Devlet]] ve [[millet]]imizin, dış ve iç [[istiklal]]i ile [[vatan]]ımızınvatanımızın tamamiyeti mahfuz kalmak şartiyla ... milliyet esaslarına riayetkâr ve memleketimize karşı [[istila]] emeli beslemeyen herhangi devletin [[fenni]], [[sınai]], [[iktisadi]] muavenetini memnuniyetle karşılarız." </blockquote>
 
Genç bir tıbbiyeli subay olan [[Hikmet Boran]] ''([[Orhan Boran]]'ın babası)'', tıp okulu delegesi olarak katıldığı [[Sivas Kongresi]]'nde, [[Mustafa Kemal Atatürk|Mustafa Kemal Paşa]]'ya hitaben yaptığı konuşmada manda fikrine şiddetle karşı çıkarak:
 
<blockquote>“Paşam! Murahhası bulunduğum [[Tıbbiyeliler]] beni buraya [[istiklâl]] davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olurlarsa olsun, şiddetle red ve takbih ederiz (ayıplarız). Farz-ı muhal manda fikrini siz dahi kabul ederseniz, sizi de reddeder, [[Mustafa Kemal]]’i [[vatan]] kurtarıcısı değil [[vatan]] batırıcısı olarak adlandırır ve tel’in ederiz (lanetleriz)...”</blockquote>
 
demiş ve [[Mustafa Kemal Atatürk|Mustafa Kemal Paşa]] Tıbbıyeli Hikmet'e şöyle yanıt vermiştir: