İTÜ TV: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Hiwatari (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Hiwatari (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
62. satır:
 
"Üniversitemizdeki televizyon cihazları tecrübi çalışmalar yapmak üzere kurulmuştur. Gayemiz muntazam ve devamlı yayınlar yapmak olmadığından tesisatımız bir laboratuar çerçevesini aşmamaktadır."
 
Ancak, ilerde yapılan yayınlar çok başarılı olacaktır ve eğitim amaçlarını aşarak Türkiye’de televizyonculuk bilincinin ve kültürünün oluşmasının temeli olacaktır. Üniversite çevresi de bu girişime olumlu yanıt verir. Ne var ki, devlet mevzuatı ve bütçe sorunları nedeniyle gerekli malzemenin bir kerede değil de, üç kerede alınması kararına varılır. Bundan dolayı, gerekli cihazların alınması ve yayınların başlaması bir süre gecikir. Aslına bakılırsa bu gecikmenin en önemli nedeni Türkiye’nin ekonomik alanda uyguladığı siyasettir. Çünkü bugünlerde ithalat yasaklanmıştı. Bu yüzden, gereken verici ve kamera İTÜ TV’ye [[Philips]] firması tarafından bağış olarak verilmişti. Bu olayın gerçekten bağış mı, yoksa kanunları delmek içim bir plan mı olduğu bugün bilinmiyor. Fakat, Türk siyasetinin özelliklerinden yararlanarak, bu uygulamanın yasayı delmek için hazırlanmış “masum bir plan” olduğu düşünülebilir. O sıralarda, Santur’un gözde ve başarılı öğrencilerinden [[Adnan Ataman]], Amerika’daki ihtisasını doçent olarak tamamlayarak yurda döner. Santur, öğrencisini TV yayınlarının başlatılmasıyla görevlendirir. Ataman Amerika’da tanıştığı televizyona büyük bir ilgi duymuştur, teklif de caziptir zira hocasıyla birlikte çalışacaktır. Bu sıralarda malzemelerin sipariş edildiği Hollanda'nın Philips firmasından ilginç bir teklif gelir: "Televizyon malzemelerinden kim sorumlu olacaksa, o bilim adamınızı gönderin; araç gereçlere yerinde alışsın." Bu teklifin ardından, Ataman eşiyle birlikte Hollanda'ya giderek televizyonun Türkiye’de ilk adımını atacak olan cihazları tanır. Cihazlar geldikten sonra [[Taşkışla]]'da üç küçük odaya bir laboratuar hazırlanmaya başlanır. Üniversite binasının çatı katında bulunan bu üç odanın en büyüğü çekim stüdyosu olarak kullanılmıştır.
[[Dosya:Itü-tv-bayrak.jpg‎|thumb|right|260px|Deneme yayınları sırasında stüdyoda bulunan bayrak]]
Ancak, ilerde yapılan yayınlar çok başarılı olacaktır ve eğitim amaçlarını aşarak Türkiye’de televizyonculuk bilincinin ve kültürünün oluşmasının temeli olacaktır. Üniversite çevresi de bu girişime olumlu yanıt verir. Ne var ki, devlet mevzuatı ve bütçe sorunları nedeniyle gerekli malzemenin bir kerede değil de, üç kerede alınması kararına varılır. Bundan dolayı, gerekli cihazların alınması ve yayınların başlaması bir süre gecikir. Aslına bakılırsa bu gecikmenin en önemli nedeni Türkiye’nin ekonomik alanda uyguladığı siyasettir. Çünkü bugünlerde ithalat yasaklanmıştı. Bu yüzden, gereken verici ve kamera İTÜ TV’ye [[Philips]] firması tarafından bağış olarak verilmişti. Bu olayın gerçekten bağış mı, yoksa kanunları delmek içim bir plan mı olduğu bugün bilinmiyor. Fakat, Türk siyasetinin özelliklerinden yararlanarak, bu uygulamanın yasayı delmek için hazırlanmış “masum bir plan” olduğu düşünülebilir. O sıralarda, Santur’un gözde ve başarılı öğrencilerinden [[Adnan Ataman]], Amerika’daki ihtisasını doçent olarak tamamlayarak yurda döner. Santur, öğrencisini TV yayınlarının başlatılmasıyla görevlendirir. Ataman Amerika’da tanıştığı televizyona büyük bir ilgi duymuştur, teklif de caziptir zira hocasıyla birlikte çalışacaktır. Bu sıralarda malzemelerin sipariş edildiği Hollanda'nın Philips firmasından ilginç bir teklif gelir: "Televizyon malzemelerinden kim sorumlu olacaksa, o bilim adamınızı gönderin; araç gereçlere yerinde alışsın." Bu teklifin ardından, Ataman eşiyle birlikte Hollanda'ya giderek televizyonun Türkiye’de ilk adımını atacak olan cihazları tanır. Cihazlar geldikten sonra [[Taşkışla]]'da üç küçük odaya bir laboratuar hazırlanmaya başlanır. Üniversite binasının çatı katında bulunan bu üç odanın en büyüğü çekim stüdyosu olarak kullanılmıştır.
 
TV vericisi antensiz olacak değildi, bu kez de anten sorunu ortaya çıkar. Türkiye'ye henüz televizyon girmediği için, anten işini yapabilecek bir uzman henüz yoktur. Sonunda, böyle yükseklere çıkabilecek kişinin ancak bir minare ustası olabileceği düşünülür. Perşembe Pazarında gemi direği yapanlara on metre yüksekliğinde, gemi direğinden bozma bit anten direği hazırlattırılır. Hava soğuk olmasına rağmen yetkililer anteni kurmayı başarırlar. Ama bu anten ilk etapta pek fazla bir görev üstlenemeyecektir. Çünkü ilk yayınlar dışa yönelik değildir. Zaten dışarıya yönelik yayın yapabilse bile, o dönemde Türkiye'ye henüz şahıs malı televizyon alıcısı girmemiştir. Türkiye'deki alıcı sayısı dördü İTÜ’de, üçü bu işle meşgul olan öğretim görevlilerinin evlerinde, kalanı ise de [[Beyoğlu]]'ndaki dükkanların vitrininde olmak üzere toplam 10’dur. Böylece, Philips’ten sağlanan 100 Watt’lık bir verici ve bir adet "süper ikonoskop" kamera ile yayına başlar. Yayınların başlamasıyla “İTÜ TV Deneme Yayını” flaması da ekranda dalgalanmaya başlar. Hatta, sürekli vantilatör çalıştırılır ki flamanın iyice dalgalanması için. Burada tarih konusunda bir saptama yapmakta yarar var. Türkiye'de televizyonun doğum günü 1952 yılının mart ayı içerisindedir. Öte yandan, ilk yayın tarihi ile ilgili çelişkili bilgiler de bulunmaktadır. M. Tali Öngeren ilk yayının 9 Temmuz 1952 günü gerçekleştiğini yazar. Emir Turam'da Öngeren’le aynı tarihi verir. Hatta, bu tarihin 1960’ların başlarında olduğunu yazanlar bile olmuştur. Ancak, ilk yayın tarihi günü belli olmamakla birlikte 1952 yılının mart ayı içerisinde olduğu açık ve kesindir. İlk yayınların teknik özelliklerine gelince, konferans, konuşma ve skeç gibi sahneleri doğrudan doğruya naklederken bir "[[İkonoskop|süper ikonoskop]]" kamerası kullanılmaktadır. Stüdyoya bitişik oda kontrol ve kumanda odasıdır. Burada sinyal jeneratörü ve resim monitöründen başka 35 mm’lik bir sinema projektörü ve sinema kamerası ve bir plak çalma makinesi ve ses monitörü mevcuttur. 35 milimetrelik sesli filmleri nakletmek mümkündür. Koridorun öbür ucunda bulunan diğer odada da 100’er Watt’lık iki ufak verici vardır. Bunlardan birisi resim, diğeri ses yayınlamaya yaramaktadır. Resim 62,25 Mc/s’lik bir frekansla, ses ise 67,75 Mc/s üzerinde çalışmaktadır.
 
81. satır:
 
==Ekranın İlkleri==
[[Dosya:Itü-tv.jpg‎|thumb|right|260px|İTÜ TV stüdyosunda [[Esin Afşar]], [[Barış Manço]] ve [[Ajda Pekkan]] beklerken]]
Bu dönemlerde ilk yayını çeken kameraman, görüntüyü ışıklandıran ışıkçı, ses ayarını yapan teknisyen, ekrana çıkan sanatçı, programı sunan spiker "ekranın ilkleri" olarak Türk televizyon tarihine geçmişlerdir. Örneğin, ilk kameraman [[Adnan Ataman]]'dır. İlk dekor ise biri kahverengi, diğeri gri iki perdeden oluşmaktadır. İlk spiker ve televizyon sunucusu İTÜ’nün orkestrasını çalıştırırken İTÜ Radyosu’nda spiker ve programcı olan Fatih Pasiner’dir. Fatih Pasiner TV’de spikerliğe başladığı zaman "hitap" konusunda bazı küçük sıkıntılar da yaşamıştır. "Anons hiç alışık olmadığımız bir tarzda yapıldı. Çünkü radyolarımızın düğmesini çevirdiğimiz zaman karşımıza çıkan spiker, bize daima "sayın dinleyiciler" diye hitap ettiği halde, televizyon spikeri "sayın seyirciler" diye seslendi."
 
"https://tr.wikipedia.org/wiki/İTÜ_TV" sayfasından alınmıştır