Doğa koruma alanı: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
5. satır:
* [[Kültür ve Turizm Bakanlığı]] tarafından ayrılan Doğal Sitler
* Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yönetilen Özel Çevre Koruma Bölgeleri
 
Doğa korumanın amacı ve önemi
Doğal ve biyolojik kaynakların yoğun kullanımı artık ayrıntılarıyla bilinen birçok ekolojik ve ekonomik sorunu da beraberinde getirmektedir. Hayatın varlığını tehdit eder boyuta ulaşan bu sorunlar içerisinde herkesin fikir birliğine vardığı en temel konu; küresel ölçekte temiz hava, temiz ve yeterli su kaynaklarının gittikçe azalması ve gıda güvenliğinin tehlikeye girmesidir. Gıda ve su güvenliğinin sağlanmasındaki temel dayanak ise ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin (gen kaynaklarının) korunmasıdır.
 
 
Biyolojik çeşitliliğin ve ekosistemlerin korunmasında geliştirilen yöntemler iki ana program biçimindedir. Bunlar; genetik çeşitliliğin gen bankalarında (yeri dışında koruma/ex-situ) saklanması, diğeri ise doğa koruma alanlarının belirlenmesi ve yönetimidir (yerinde koruma/in-situ). Bu amaçla birçok uluslar arası program ve sözleşmeler hızla uygulamaya konulmuştur. Özellikle Rio Konferansı sonrasında imzalanan; Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, İklim Değişikliği ve Çölleşme ile Mücadele Sözleşmeleri doğa koruma alanlarına ve milli parklara bakış açısını temelden değiştirmiştir.
 
Yerinde koruma yöntemleri içerisinde en yaygın olarak kullanılan ve Dünya Koruma Birliği (IUCN) tarafından geliştirilen Koruma Alanları Yönetim Kategorileri içinde de yer alan ve ülkemizde uygulama alanı bulan en önemli Doğa Koruma Alanları;
 
Mutlak doğa koruma alanları(tabiatı koruma alanları), milli parklar, peyzaj koruma alanları(tabiat parkıları), tabiat anıtları, habitat/tür yönetim alanları(yaban hayatı koruma alanları) ve biyosfer rezerv alanlarıdır.
 
 
Yerinde koruma yöntemleri içerisinde en yaygın olarak kullanılan doğa koruma alanı statülerinden birisi de tabiatı koruma alanlarıdır.
 
 
Bilimsel kurallara göre belirlenen doğa koruma alanlarının devamlılığının sağlanması için öncelikli olarak bu alanların özel yapılarını dikkate alan ve güncel toplum istekleriyle bir denge sağlamanın aracı olan yönetim planlarının yapılması gerekmektedir.
 
Hazırlanan yönetim planlarının uygulama aşamasında başarılı olup olmadığının, ek önlemlerin alınmasına ihtiyaç bulunup bulunmadığının belirlenmesi için bilimsel bir izleme programının geliştirilmesi ve uygulanması zorunludur.
 
<< Önceki Hakkımızda | Gizlilik ve Güvenlik | Kullanıcı Sözleşmesi | İletişim
 
== Türkiye'deki Doğa Koruma Sivil Toplum Kuruluşları ==