Kumanova Muharebesi: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
86. satır:
Sırp 1. ordu komutanlığı 24 Ekim’e kadar hâlâ [[Kumanova]]'da Osmanlı Vardar Ordusu’nun ana kuvvetlerinin olmadığını sanmaktadır. Onların planına göre Osmanlılar ana kuvvetlerini Ovçe Pole'de (Koyun ovasında) toplamışlar ve burada kuvvetlerince etrafı sarılıp yok edilecektir. Kuzey Kumanova'daki Osmanlı birlikleri ise sadece orada bulunan ileri müfrezeler sanılmaktadır. Buna göre güneye ilerlemeyi sürdürürler. Gece yarısı 1. Tuna Tümeni’nin ağır kayıp haberleri Sırp komutanlığına ulaştığında artık emirleri değiştirmek için çok geçtir.<ref name=eighteen>Borislav Ratković, Mitar Đurišić, Savo Skoko, ''Srbija i Crna Gora u Balkanskim ratovima 1912-1913'', BIGZ, Belgrad 1972, s. 76.</ref> Bununla birlikte gerideki 1. ordu birlikleri bütün gece hızla yürümeye zorlanarak 24 Ekim günü sabaha karşı saldırıya geçmek üzere cephe hattına ulaşmış ve Osmanlı ordusunun geçici kuvvet üstünlüğü zora girmişti.<ref>Erickson, Edward J. (2003). Defeat in Detail: The Ottoman Army in the Balkans, 1912–1913. Greenwood Publishing Group, s. 179. ISBN 0-275-97888-5</ref>
 
23 Ekimi 24 Ekim’e bağlayan gece Osmanlılar içinde zor geçmektedir. Askere apar topar alınan ve eğitimi eksik redif tümenlerinde disiplinsizlik, panik hat safhadadır. Bir de üstüne bir kısım subayların yağmurdan korunmak için mevzilerini terk edip yakınlardaki yerleşim yerlerine gitmeleri askerlerin bir kısmını daha da paniğe düşürür.<ref name=anekdot>[http://tarihtenanekdotlar.blogspot.com/2012/10/282-balkan-harbi.html Tarihten anekdotlar internet sitesi]</ref>{{ref label|kitap3|C|}}{{ref label|kitap4|D|}} Deneyimsiz Üsküp Redif Tümeni bütün bir gece yarısı sis ve yağmur altında Sırp kuvvetleri ile çarpışır ve ilerlemek ister ancak geri çekilmeye zorlanır. Tümen komutanı Kadri Paşa tümeninin sürekli olarak Sırp topçu ateşi altında kaldığından, askerlerin yeterli eğitimi olmaması nedeniyle tüfek ve top ateşinden paniğe düştüklerinden dahası sürekli olarak çatıştıklarından tümenin cephanesinin bitme noktasına geldiğinden ve birliğin cephane ikmali için 5&nbsp;km gerideki deposundan cephane getirilmesi gerektiğinden yorgun askerlerini dinlendirip sabah tekrar saldırıya geçmek için izin istemektedir. Ancak bundan tam bir sonuç alamaz.<ref name="Erickson, Edward J. 2003">Erickson, Edward J. (2003). Defeat in Detail: The Ottoman Army in the Balkans, 1912–1913. Greenwood Publishing Group, s. 177. ISBN 0-275-97888-5</ref> Bir de bunun üstüne Sırp 3. ordusunun [[Priştine]]’yi alıp [[Üsküp]] üzerine yürüdüğü haberini bu tümendeki askerler alınca morali bozulan yakınlarından endişeli askerlerle tümenin düzeni tam anlamı ile çökme noktasına gelir; pek çok kişi tümenden firar eder.<ref name=twenty>Borislav Ratković, Mitar Đurišić, Savo Skoko, ''Srbija i Crna Gora u Balkanskim ratovima 1912-1913'', BIGZ, Belgrad 1972, s. 79.</ref>
 
Zeki Paşa 24 Ekim günü zafere ulaşacağını umaraktan saldırıların sürdürülmesine karar vermiştir.<ref name="eighteen"/> 24 Ekim günü sabaha karşı 5.30'da saldırıya geçen Osmanlı sağ kanadında; 6. kolordu cepheden saldırıya geçerken İştip piyade tümeni yine kanattan saldırı ve çevirme ile görevlendirilmişti. Sırp Tuna 1. tümeni yine zor duruma düşmüşse de, saat 10.00 sıralarında Tuna 2. tümeninin çeşitli birlikleri cepheye gelince Osmanlı saldırısının durumu iyice zora girdi. Bir de üstüne Sırp süvari tümeni cepheye ulaşıp Strevica'ya ilerleyen Osmanlı birliklerinin üzerine saldırıya geçerek ilerlemelerini durdurdu. Saat 12.00'da Tuna 2. tümeni bütün unsurları ile cepheye yerleşmiş ve Osmanlı birliklerinin ilerlemesi tam anlamıyla durdurulmuştu.
126. satır:
Balkan Savaşında ki Osmanlı seferberlik sistemi ile başka iddialarda bulunmaktadır.'''Hafız İsmail Hakkı Paşa "Bozgun" Sayfa 93-94 Tercüman Gazetesi Yayınları-1001 Temel eserde (orjinalinden yeniden basılmış hali)''' de NY times gazetesinin aşağıda D kısmındaki dipnotunu doğrular şekilde Balkan savaşında askere alınan bu kimselerin bir kısmı bölgede yaşayan Hristiyan Bulgarlar,Karadağlılar,Rumlar,Sırplar v.s den oluştuğu;daha öncesinde hiç bir Osmanlı Savaşında bu şekilde büyük derecede hristiyan ve musevi asker alımının Osmanlılarda yapılmadığı;üstelik acele ile düzensizce yapılan seferberlik neticesi; bu askerlerin orduya adaptasyonu yapılmadan büyük bir hata ile ön cephelerde görevlendirildiği; özellikle Rum,Sırp,Karadağ ve Bulgarların karşılarında da aynen kendi etnik kimlik ve dinlerini taşıyan, askerlerden oluşan ordular ve devletlerin önüne çıkarıldığında; askerlerin firar ettiklerini ve Kumanova dahil pek çok balkan savaşı muharebesinde ordu disiplinin bu firarlarla ve bu kişilerin alyhe çalışmalarıyla daha da bozulduğunu iddia etmektedir. Dikkat çeken nokta; 1.Dünya savaşında da hristiyan, musevi v.s dinlerden asker alımı yapılmıştır; ancak Balkan Savaşının aksine bu askerlerin seçimi dikkatli şekilde yapılmış, orduya adaptasyonu elden geldiğince yaptırtılmış ve orduya zarar vermeyecek şekilde geri hizmetlerde (asker bakımı, tıbbiye..vs) görevlendirilmiştir.
 
:C.&nbsp;{{note|kitap3}}Rahmi Apak, "Yetmişlik Bir Subayın Hatıratı" eserinde şunlardan bahsetmektedir.''"Türk ordusunda savaş kavramını bilen kumandan yok gibiydi. Örneğin Batı Ordusunda Merkez Grubu Kumandanı Zeki Paşa, iyi bir askeri akademi hocasıydı. Ama savaş adamı değildi. Halim selim, yumuşak huylu, nazik bir adamdı.. Ve o kadar..1878 yılından beri Osmanlı ordusu savaşı unutmuştu. Abdülhamid devrinde ordu, savaş için yetiştirilemiyordu. Meşrutiyet'ten sonra orduya el atılmıştı, ama canlanma yetersizdi. Alayları, taburları, tümenleri, hatta daha yukarı birlikleri yönetecek kumandan yoktu..Komanova ilerisinde Sırplarla ilk temas kurulduğu zaman çıkan çatışmada kuvvetli darbeler vurulmuştu. Akşama kadar muharebenin gidişi lehimize görülüyordu. Gece basınca bazı tümen kumandanları ve diğer kumandanlar, muharebe alanını terk ederek Komanova kasabasına rahat etmeye gittiler !. Hatta bazı tümen kumandanları, kendilerine tebliğ edilen paşalık rütbesi işaretlerini diktirmek için, gece yarısı terzileri çağırtmışlardı !. Redif alayı ve tümenleri ise, daha o gece dağılmışlardı..Manastır'daki tutumu ilk günden beğenmemiştim. Çünkü ordu ve kolordu karargahları, savaş alanlarını bırakıp geceleri şehirde kalıyorlardı. İrtibat subayları ve yaverleri de onlarla birlikte gidiyorlardı. Ertesi sabah atlarına binerek ileri hatlara geliyorlardı. Birçok kumandan ve subaylar birliklerini kaybetmişlerdi. Bunların işi gücü, başıboş dolaşmak ve gelip muharebeyi seyretmekti."''<ref name=anekdot/>Ayrıca [http://www.kho.edu.tr/kutuphane/kitap/ozetler/00087ozet.htm '''Artuç İbrahim Balkan Savaşı Kastaş Yayınları İstanbul 1998''' Bu kaynaklar, bazı görgü tanığı ifadeleri ve bazı kaynaklarda bu savaşın kaybedilmesi askerlerin mevziilerini yağmurla terki, subayların ihmali veya bir kısım askerlerin ihaneti gibi iddialara bağlansa da Erickson, Edward J. (2003). Defeat in Detail: The Ottoman Army in the Balkans, 1912–1913. gibi pek çok tarihçi ve harp uzmanı eserlerinde bunun doğru olmadığı,bu türden durumların ancak muharebe için tali etkisinin,kaybedilme nedenlerinden sadece biri olabileceği; bu muharebenin kaybedilmesindeki esas hatanın tamamen Osmanlı yüksek komutanlığının,Nazım Paşa'nın içine düştüğü stratejik hatalar başta olmak üzere pek çok nedenden kaynaklandığı,Osmanlı ordusunun bu şekilde kendinden gerek silah ve gerekse sayı yönünden üstün bir düşmana seferberliğini tamamlamadan tecrübesiz ve eğitimsiz askerlerle saldırısının tam ve büyük bir hata olduğu ve bu muharebenin bu hali ile nasıl yapılırsa yapılsın Osmanlı aleyhine neticelenmesinin kaçınılmaz olduğunu ortaya koymaktadır.]
:D.&nbsp;{{note|kitap4}}[http://query.nytimes.com/mem/archive-free/pdf?res=9507EEDC1E3AE633A2575BC0A9649D946396D6CF Bununla birlikte '''Newyork Times'da yayınlanan bir haber''' de Kumanova'da savaşan Vardar ordusunun %25inin Makedonya'da ki Hıristiyan Arnavut,Bulgar,Rum,Sırp v.s kimselerden ibaret olduğu ve bu kimselerin Sırplara mermi bile sıkmayıp, karavana ateş edip cepheden firar ettiği kısaca ordu içinde Hıristiyanların Osmanlıya ihanet ettiği yolunda bir başka iddiada vardır.]
:E.&nbsp;{{note|kitap5}}'''Erickson, Edward J. (2003). Defeat in Detail: The Ottoman Army in the Balkans, 1912–1913. Greenwood Publishing Group. ISBN 0-275-97888-5 sayfa:337,342''' ''"Despite the prevailing negative opinions by the Western community about Ottoman Army performance during the Balkan Wars, there were many positive aspects. Even the Germans, who had strong ties to the Ottoman Army, tended to dwell on its deficiencies rather than its strengths. The author believes that the failure of the Europeans to examine the demonstrated strengths of the Ottoman Army in these wars led directly to an underestimation of their fighting capability Consequently, in World War I, the Allies, and the British in particular, would badly underestimate the Turks at Gallipoli, in Mesopotamia, and in the Sinai.Although it lost the Balkan Wars, a case can be made that the Ottoman Army profited greatly from this experience and developed greater efficiency for the coming world war. What, then, could be said about the positive aspects of Ottoman Army performance during the Balkan Wars?...The army that emerged in fall 1914 was much maligned by European observers, and little was expected of it. However, much to the surprise of the world, the Ottoman Army proved effective, resilient, and capable of sustained combat..."'' Öyle ki 1.Dünya Savaşında İngilizler ve çeşitli batılı ülkeler Osmanlı Ordusunun özellikle Çanakkale, ırak ve Filistin gibi cephelerinde bunca zorluk ve savaşa karşın kendisinden beklenmedik derecede güçlü şekilde savaştığını ve bu beklenmedik direniş karşısından zorlandıklarını Balkan savaşı sonrası geçen 1 yıllık sürede bu kadar hızlı şekilde ordunun durumunun iyileşmesi ve kısmen de olsa ayağa kalkmasının kendilerini şaşırttığını açıkça belirtmişlerdir.