Hezarpare Ahmed Paşa: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Noyder (mesaj | katkılar)
Noyder (mesaj | katkılar)
19. satır:
 
==Hayatı==
ş
Kapıkulu süvarilerindan birinin oğludur.<ref>Hammer tarihi (c.10 şay.103) bir Rum papazın oğlu olan MUstafaMustafa Çavuş sülalesiünden olduğunu bildirmektedir. </ref> İstanbul'da Tavşantaşı semtinde doğmuştur.
 
Eğitiminden sonra katiplikle maliye hizmetine girmiştir. Yazısı işlek ve güzel olduğu için katiplikte ilerleyerek [[Merzifonlu Kara Mustafa Paşa]]'ya tezkereci olmuştur. Hayatında sağ olduğu yıllarda bu işi nedeniyle "Tezkereci Ahmet Paşa" olarak anılmıştır. Sonra mevkukatçı defteremini olmuştur. 1646'da sipahi bölüğü ağalığı verilmiştir. Fakat DuivanDivan-ı Humayun'daki işine gittiği ikinci gün Sultan I. İbrahim'in gözünü çekmiştir. Ekim 1646'da defterdar olmuştur. <ref name="uzunçarsılı">UzunçarsılıUzunçarşılı, İsmail Hakkı, (1954) ''Osmanlı Tarihi III. Cilt, 2. Kısım , XVİXVI. Yüzyıl Ortalarından XVİİXVII. Yüzyıl Sonuna kadar)'', Ankara: Türk Tarih Kurumu (Altıncı Baskı 2011 İŞBNISBN:978-975-16-0010) say.394</ref>
Kapıkulu süvarilerindan birinin oğludur.<ref>Hammer tarihi (c.10 şay.103) bir Rum papazın oğlu olan MUstafa Çavuş sülalesiünden olduğunu bildirmektedir. </ref> İstanbul'da Tavşantaşı semtinde doğmuştur.
 
1647'de Sultan İbrahim'in şehir dolaşımları sırasında bir ot arabasının yolu kesmesinden gazabe gelen Sultan sadrazaman olan [[NevesimliNevesinli Salih Paşa]]'yı orada bulunan bir imamın evindeki kuyu ipi ieile idam ettirmiştir. Sadrazamlık için mühr-ü humayun Girit'te seferde bulunan [[Kaptan-ı Derya]] [[Kara Musa Paşa]]'ya verilmesi kararlaştırılmıştır. O istanbul'a gelinceye kadar o zamnazaman defterdar olan Tezkereci Ahmet Paşa'ya İstanbul sedaret kaymakamı görevi verilmiştir. Mühr-ü Fakathümayun Girit'e mührü hümayıunbulunan kaptan-ı Girit'ederyaya deniz yolu ile gönderilmiştir. Ancak 5 gün sonra Kara Musa Paşa, sadarete tayinintayininin haberini almış ama mühr-ü humayun daha Girit'e varmamaısvarmamış iken, 21 Eylül 1647 günü kuşatma altında bulunan [[Kandiye]] kalesi önünde şehit düşmüştür. Bu ölüm üzerine mühr-ü humayunu Girit'e götürmekte olan gemiler geri çevrilerek mühür İstanbul'a geri getirilmiş ve getirilmiştir. sadrazamSadrazam kaymakamlığı yapmakta olan Tezkerci Ahmed Paşa asaleten sadrazamlığa atanmıştır. Aynı zamanda Tezkerci Ahmed Paşa'nin sultanın henüz iki yaşında olan kızı Beyhan Sultan ile evlilik namzetliği yapılıp yeni sadrazama saraya "damat" olma şerefi verilmiştir.<ref name="uzunçarsılı"/>
Eğitiminden sonra katiplikle maliye hizmetine girmiştir. Yazısı işlek ve güzel olduğu için katiplikte ilerleyerek [[Merzifonlu Kara Mustafa Paşa]]'ya tezkereci olmuştur. Hayatında sağ olduğu yıllarda bu işi nedeniyle "Tezkereci Ahmet Paşa" olarak anılmıştır. Sonra mevkukatçı defteremini olmuştur. 1646'da sipahi bölüğü ağalığı verilmiştir. Fakat Duivan-ı Humayun'daki işine gittiği ikinci gün Sultan I. İbrahim'in gözünü çekmiştir. Ekim 1646'da defterdar olmuştur. <ref name="uzunçarsılı">Uzunçarsılı, İsmail Hakkı, (1954) ''Osmanlı Tarihi III. Cilt, 2. Kısım , XVİ. Yüzyıl Ortalarından XVİİ. Yüzyıl Sonuna kadar)'', Ankara: Türk Tarih Kurumu (Altıncı Baskı 2011 İŞBN:978-975-16-0010) say.394</ref>
 
Sadrazam olarak Tezkerci Ahmed Paşa'nin ilk icraatı eyalet valilerinden ve sancak beylerinden yeni devlete varıdatyeni varidat sağlamak için yeni ek vergiler toplamaları istemekiçin ferman gondermek oldu. Sivas Valisi olan Vardar (Varvar) Ali Paşa istenilemnistenilen ek verginin yoksul halkatanhalktan toplanamıyacağını İstanbul'a bildirildibildirdi. Aynı sıralarda Sivas'da bulunan İbsirİbşir Paşa'nın nikahinda bulunan namuslu karısının güzelliğini duyan Sultan İbrahim Sivas valisine bu namuslu kadını İstanbul'a göndermesi için bir emir de göndermişti. Bunları kötü yönetime çok önemli işaretler olarak gördüğünü ilan eden Vardar Ali Paşa Sivas'da merkezi hükümete karşı ayaklandı ve devlet tarafından Celalı olarak kabul edildi. Onu tenkil için üzerine gönderilen askeri güçlere serdar olarak da İbsirİbșir Paşa görevlendirildi. <ref name="sakaoğlu">Sakaoğlu, Necdet (1999), ''Bu Mülkün Sultanları'', İstanbul:Oğlak İŞBNISBN:975-329-2996 say. 265</ref>
1647'de Sultan İbrahim'in şehir dolaşımları sırasında bir ot arabasının yolu kesmesinden gazabe gelen Sultan sadrazaman olan [[Nevesimli Salih Paşa]]'yı orada bulunan bir imamın evindeki kuyu ipi ie idam ettirmiştir. Sadrazamlık için mühr-ü humayun Girit'te seferde bulunan [[Kaptan-ı Derya]] [[Kara Musa Paşa]]'ya verilmesi kararlaştırılmıştır. O istanbul'a gelinceye kadar o zamna defterdar olan Tezkereci Ahmet Paşa'ya İstanbul sedaret kaymakamı görevi verilmiştir. Fakat mührü hümayıun kaptan-ı Girit'e deniz yolu ile gönderilmiştir. Ancak 5 gün sonra Kara Musa Paşa, sadarete tayinin haberini almış ama mühr-ü humayun daha Girit'e varmamaıs iken, 21 Eylül 1647 günü kuşatma altında bulunan [[Kandiye]] kalesi önünde şehit düşmüştür. Bu ölüm üzerine mühr-ü humayunu Girit'e götürmekte olan gemiler geri çevrilerek mühür İstanbul'a geri getirilmiş ve sadrazam kaymakamlığı yapmakta olan Tezkerci Ahmed Paşa asaleten sadrazamlığa atanmıştır. Aynı zamanda sultanın henüz iki yaşında olan kızı Beyhan Sultan ile evlilik namzetliği yapılıp saraya "damat" olma şerefi verilmiştir.<ref name="uzunçarsılı"/>
 
Sedareti sırasında Sultan İbrahim kadınlara düşkünlüğüdüşkündü ve paraya çok düşkün olan cariyeler dolayışyladolayısiyla büyük haraçamalarsavruk haracamalar yapmaya devam etmekte idi. ASkereAskere ulufe vermek ckçok güç hale gelmişti;. ilmiyeİlmiye ve ordu rütbeleri alınması ve yeni tayinleri için yapılan ödemeler çok büyük meblağlara varmıştı. İstanbul dışındaki eyalet valileri ve taşra ayanları İstanbul'a durmadan hediye ve rüşvet akıtır oldular. Sultan İbrahim sarayına aldığı cariyelrdencariyelerden bikincabıkınca onlaraionları saraydan çıkamçıkma cariye olarak vezirler, beylerbeylerine nikahlatıp onlaradanonlardan hediyeler ve paralar almaktaydı. veSaraydan saraydan çıkamçıkma cariyelerle evlenen ileri gelenler de rüşvetrüşvetsiz işleri ileyapmaz uğraşmaktaydılaraolmuşlardı. Sadrazamın kardeşi olan İbrahim Ağa'nın ona rüşvet aracısı olduğu İstanbul'da çok yaygın olarak bilinmekteydi. İbrahim Ağa'nın sarayla ilişkisini ise karısı Hubayar Kadın yürütmekteydi. <ref name="sakaoğlu"/>
Sadrazam olarak ilk icraatı eyalet valilerinden ve sancak beylerinden yeni devlete varıdat sağlamak için yeni vergiler toplamaları istemek oldu. Sivas Valisi olan Vardar (Varvar) Ali Paşa istenilemn ek verginin yoksul halkatan toplanamıyacağını İstanbul'a bildirildi. Aynı sıralarda Sivas'da bulunan İbsir Paşa'nın namuslu karısının güzelliğini duyan Sultan İbrahim Sivas valisine bu namuslu kadını İstanbul'a göndermesi için bir emir göndermişti. Bunları kötü yönetime çok önemli işaretler olarak gördüğünü ilan eden Vardar Ali Paşa Sivas'da merkezi hükümete karşı ayaklandı ve devlet tarafından Celalı olarak kabul edildi. Onu tenkil için üzerine gönderilen askeri güçlere serdar olarak da İbsir Paşa görevlendirildi. <ref name="sakaoğlu">Sakaoğlu, Necdet (1999), ''Bu Mülkün Sultanları'', İstanbul:Oğlak İŞBN:975-329-2996 say. 265</ref>
 
Girit'te savaş devam etmekteydi. NişanNisan 1648'de Vendikliler Çanakkale Boğazı önüne 60 kadar gemiden oluşan bir filo gönderek Boğazı Osmanlı gemilerine kapattılar. Çoğunluğu Hollandalılar ve İngilizlerden kira ile tutulan ve onlar tarafından çalıştırılan gemilerden oluşan, Venedik amiralı Giacomo Riva komutası altındaki bu filo kış mevsimi 13 gemiye indirildi; 1649 ilkbaharında yeniden takviye alarak 19 gemiye çıkartıldı.
Sedareti sırasında Sultan İbrahim kadınlara düşkünlüğü ve paraya çok düşkün olan cariyeler dolayışyla büyük haraçamalar yapmaya devam etmekte idi. ASkere ulufe vermek ck güç hale gelmişti; ilmiye ve ordu rütbeleri alınması için yapılan ödemeler çok büyük meblağlara varmıştı. İstanbul dışındaki eyalet valileri ve taşra ayanları İstanbul'a durmadan hediye ve rüşvet akıtır oldular. Sultan İbrahim sarayına aldığı cariyelrden bikinca onlarai saraydan çıkam cariye olarak vezirler, beylerbeylerine nikahlatıp onlaradan hediyeler ve paralar almaktaydı ve saraydan çıkam cariyelerle evlenen ileri gelenler de rüşvet işleri ile uğraşmaktaydılara. Sadrazamın kardeşi olan İbrahim Ağa'nın ona rüşvet aracısı olduğu İstanbul'da çok yaygın olarak bilinmekteydi. İbrahim Ağa'nın sarayla ilişkisini ise karısı Hubayar Kadın yürütmekteydi. <ref name="sakaoğlu"/>
 
İstanbul'da Sultan İbrahim'in savruk haraçamalarınıharacamalarını karşılamakarşılamak için Sadrazam zenginlerin mallarını müsadere etmeye koyuldu. Tezkereci Ahmet Paşa'nın kethudaşıkethudası Arnavut Ahmed, tezikerecisitezkerecisi SanızadeSanizade Mehmet Efendi, çavuşbaşısı Durak, selamağası Sarı Mustafa İstanbul zengin esnafı arasında ek vergi geliri toplamak için terör havası estirmekle tanınmaktaydılar. Müsadere edilen mallardan sadrazamınınsadrazamın pay aldığı bilinmekte idi ve onun Anadoluhisarı, İncirli, İstanbul'da yaptırdığı yeni konaklar ve Küçükçekmece'de yaptırdığı yeni köşk bu gelirlerden finanse edilmiş idi. <ref name="sakaoğlu"/>
Girit'te savaş devam etmekteydi. Nişan 1648'de Vendikliler Çanakkale Boğazı önüne 60 kadar gemiden oluşan bir filo gönderek Boğazı Osmanlı gemilerine kapattılar. Hollandalılar ve İngilizlerden kira ile tutulan ve onlar tarafından çalıştırılan gemilerden oluşan Venedik amiralı Giacomo Riva komutası altındaki bu filo kış mevsimi 13 gemiye indirildi; 1649 ilkbaharında yeniden takviye alarak 19 gemiye çıkartıldı.
 
İstanbul'da Sultan İbrahim'in savruk haraçamalarını karşılama için Sadrazam zenginlerin mallarını müsadere etmeye koyuldu. Tezkereci Ahmet Paşa'nın kethudaşı Arnavut Ahmed, tezikerecisi Sanızade Mehmet Efendi, çavuşbaşısı Durak, selamağası Sarı Mustafa İstanbul zengin esnafı arasında ek vergi geliri toplamak için terör havası estirmekle tanınmaktaydılar. Müsadere edilen mallardan sadrazamının pay aldığı bilinmekte idi ve onun Anadoluhisarı, İncirli, İstanbul'da yaptırdığı yeni konaklar ve Küçükçekmece'de yaptırdığı yeni köşk bu gelirlerden finanse edilmiş idi. <ref name="sakaoğlu"/>
 
Tezkereci Ahmet Paşa yalancılıkla meşhurdu. Bosna'nın kilidi mevkinde bulunan gayet müstahkem ''Kilis'' kalesi Venedikliler eline geçtiğinde bunun haberini Sultan'a verirken Venediklilerin eline geçen mevkinin alelade bir kilise olduğu yalanını gayet ciddi olarak söylemiş ve Sultan'ı böylece kandırmış olduğu hakkında anlatılanlardandır.<ref name="uzunçarsılı"/>
 
Sultan İbrahim'in son bir yeni tutkusu samur kürkü ve amber oldu. Eyalet valilerine yazılan fermalarla onlardan samur ve amber göndermeleri emredildi. İstanbul'daki zenginlerin kethudalarından zorla samur ve amber bedelleri alınmaya başlandı. Harem odaları birer ikişer samuralasamurla kaplanmaya başlandı. Örneğin Sultan İbrahin bir gece anıani kararla 8. hasekisinin dairesini samurla kaplama kararı aldı. Sadrazam gece yarısı Bedesten'i zorla açtırdı ve dükkan ve mahzenlerde bulunan samur kürkleri ve ipekli kumaşlar toplatıldı ve saraya gönderildi. Ama yeniden döşenilen daireyi Sultan beğenmedi; Başdefterdari azletti ve kızkardeşinin mallarına el koydu.<ref name="sakaoğlu"/> Samur ve amber vergisi devlet ricali, yüksek ulema ve sonunda ocak ağalarına da teşmil edildi. Girit seferinden yeni dönen Yeniçeri Ocağı kethudaşıkethudası [[Kara Dev Murat Paşa|Kara Murad Ağa]] kendisinden samur ve amber vergisi istemeye gelen memuru "Ben Girit'den geldim. İnce perdaht barut ve yağlı kurşundan gayri nesnem yoktur. Samur ve amberin adını biz elden ışıtırızişitiriz, görmemişiz!" diye kovması hikayesi İstanbul'a yayıldı ve bu vergilere karşı tepkiye bir büyük odak oldu.<ref name="sakaoğlu"/>
 
Sultan İbrahim savruk harcamaları tamamen mücevher işli yeni bir saltanat kayığı yaptırması isteği ile daha da arttı. Bunun için esnaftan, ulemadan, ocak ağalarından ve devlet ricalinden ek vergiler istenildi ve buna muhalefet edecek olanların cezalandırılacakları duyuruldu. Valide Kösem Sultan, bunun bir patlamaya yol açacabileceğine dair Sultan İbrahim'i uyarmak istemesi dolayısıyla saraydan atılarak İskender Bahçesi'ne sürgün edildi. Sadrazam Tezkereci Ahmet Paşa ise kendi savruk haraçamalarınaharacamalarına devam etmekte ve oğlunun düğünü için yaptığı eğlentiler ve ve harcamalar hakkındaki haberler şehirde herkese yayılmakta idi. <ref name="sakaoğlu"/>
7 Ağustos 1648'de ulema Fatih'de ve (başlarında yeniçeri ağası) kapıkulu ocakları ağaları Etmeydanında Orta Camii'de toplandılar ve. Sultan İbrahim'in sefahatine ve koyduğu samur ve amber vergisine karşı olarak bir ayaklanma üzerinde anlaştılar. Sabahleyin silahlanmış kapıkulu askerleri Fatih Camii avlusuna geldiler. Bunu haber alan sadrazam Tezkerci Ahmet Paşa korkup saklandı. O zaman başdefterdar olan Sofu Mehmed Paşa Fatih Camii'ine çağrıldı ve burada isyancıların liderleri olan oackocak ağaları ve ulema liderleri tarafından geniş tecrübesi dolayısıyla kendisinin sedarete getirildiği ilan edildi. <ref name="sakaoğlu"/>

O zamana kadar sadrazam olan Tezkereci Ahmet Paşa saklandığı için kendisinden mühr-ü humayun alınamamıştı. O akşam geç saatlerde Tezkereci Ahmet Paşa saklandığı konağında yakalandı. Konağı yağmalansı. Eski sadrazam Fatih Camii'ne isyancı kapıkulu akeri ve ulema liderleri ve bunlarain veziriazam seçtikleri ve sarayın da bunu teyit ettiği [[Sofu Mehmed Paşa]] onun getirildi. Cellat Kara Ali tarafından boğularak idam edildi. Öldürüldüğü yaşının 50'yi geçtiği bildirilir. <ref name="uzunçarsılı"/>
 
Cesedi bir beygire bağlanıp Atmeydanı'na çınar altına atıldı. Yeniçeriler tarafından bu ağaç altına atılmış cesedi parçalandı. Tarihçilerce bu tarihten itibaren, sağlığında "Tezkereci Ahmed Paşa" ismi kullanılmış iken, bu tarihden sonra [[Farsça]] "bin parça" anlamına gelen "Hezarpare" lakabıyla anılmıştır. Bir rivayete göre de, öldürüldükten sonra, çok şişman bir kimse olan sadrazamın yağları "mafsal ağrılarına iyi gelmektedir" Şehm-i ademi vecai mefaşika deva" reklamıyla parça parça edilip ahaliye zorla satılmıştır.