I. Abbas: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Gerekçe: Nedensiz içerik silinmesi
Etiket: Elle geri alma
k Anlam ayrımı sayfalarına verilen bağlantı asıl maddeye bağlandı.
29. satır:
'''I. Abbas''' veya '''Büyük Abbas''' (d. 27 Ocak 1571, [[Herat]] - ö. 19 Ocak 1629, [[Kaşan]]), Safevi Hanedanlığının beşinci hükümdarı olan Şah Abbas, Safevi Hanedanı’nın en güçlü hükümdarı olarak gösterilir. Şah [[Muhammed Hüdabende]]'nin üçüncü oğludur. 3 Ekim 1587 tarihinde Türkmen şeflerinin desteklediği bir askerî darbe ile 17 yaşında tahta geçip<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', Sh. : 64</ref> 1629 yılına kadar 42 yıl hükümdar olarak kalmıştır. Hükümdar olduğu tarih [[Safevi Devleti]] açısından zorlu bir dönemdir. İçeride Türkmen aşiretleri arasındaki kanlı çatışmalar<ref name="c71">Şah Abbas ve Zamanı, Sh. : 71</ref>, doğuda [[Özbekler|Özbek]] akınları, batıda ise [[Osmanlı İmparatorluğu]]'nun baskısı altındaydı.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', Sh. : 67</ref> Bu durumun kaçınılmaz sonucu olarak ülke ekonomik olarak da çözülmektedir. Tarımsal ve endüstüriyel üretim düşerken ticaret de çökmüştür.<ref name="c69">''Şah Abbas ve Zamanı'', Sh. : 69</ref>
 
Tahta geçtiğinde ilk fırsatta, 1590 yılında<ref name="c71"/> büyük toprak kayıplarını sineye çekerek Osmanlı İmparatorluğu’yla 12 yıldır süren [[1578-1590 Osmanlı-Safevî Savaşı]]’nı [[Ferhat Paşa Antlaşması]] ile sona erdirerek batı sınırlarını güvene almış<ref name="c69"/>, ardından iç isyanları bastırarak doğuda [[Horasan (bölge)|Horasan]] topraklarına sık sık akınlar düzenleyen [[Özbekler|Özbek]] saldırılarını durdurmuş, askeri - siyasi, toplumsal ve ekonomik bir dizi programı uygulamaya koymuştur.<ref name="ca2">Şah Abbas Devrinde (1587 - 1629) İran'da Ticari Hayat Sh. : 2</ref> Tüm bu düzenlemelerle Safevi İmparatorluğu adeta yeniden kurulmuştur.<ref name="c69"/> Hükümdarlık döneminin ortalarında, başlarda Osmanlı'nın elinden aldığı geniş toprakları tekrar geri aldığı gibi, başka fetihlerle Safevi İmparatorluğu’nu en geniş sınırlarına ulaştırmış bulunuyordu.<ref name="n90"/>
 
==İlk yılları==
39. satır:
 
== Tahta geçişi==
Abbas Mirza'nın (Şehzade Abbas) büyük kardeşi Hamza Mirza, 1586 yılı sonlarında bir suikast sonucunda öldürülmüştü. Safevi tahtında çok yaşlı ve kör babası [[Muhammed Hüdabende]] bulunmaktaydı. Ancak durumu gereği yönetimden uzak yaşamaktadır. Bu yönetim boşluğundan yararlana Özbek ve Osmanlı kuvvetleri, ülkeye doğudan ve batıdan saldırarak Safevi topraklarından parçalar koparıyorlardı.<ref name="c62">''Şah Abbas ve Zamanı'', Sh. : 62</ref> Öyle ki [[I. Tahmasb|Şah Tahmasp]] zamanındaki (ölümü 1576) Safevi topraklarının yarıya yakını istila edilmiştir. Elde kalan topraklarda ise Türkmen şefleri arasındaki çekişmeler ülkede adeta bir iç savaş durumu oluşturmaktadır.<ref>Emrah Naki, Sh. : 74</ref> Söz konusu iç çekişmeler esas olarak belli başlı büyük Türkmen kabileleri şefleri arasındadır. Ülke gerçekte ikiye bölünmüş gibidir. Merkezde Ustacalu ve Şamlu aşiretleri hakim durumdayken [[Horasan (bölge)|Horasan]] bölgesinde ise [[Herat]] Valisi Şamlu Ali Kulu Han'la [[Meşhed]] Valisi Ustacalu Mürşit Kulu Han arasında kanlı bir savaş yaşanmıştır. Ustacalu Mürşit Kulu Han bu savaşta Abbas Mirza'yı bir hile ile yanına alarak Meşhed'e götürdü, Horasan Hükümdarı ilan edip adına sikke kestirdi, kendisini de hükümdar naibi olarak ilan etti.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', Sh. : 60</ref>
 
Bu arada Abbas Mirza [[Herat]] valisiydi. Ancak yönetimin bütün işleri lalası [[Mürşit Kulu Han]] tarafından yürütülmektedir. Ülkenin içinde bulunduğu durumdan endişelenen emirler, o sıralar [[Meşhed]]'deki Abbas Mirza'ya haber göndererek derhal başkent [[Kazvin]]'e gelmesini istediler. Özbekler'in Horasan'ı işgal edip Herat'a saldırmaları üzerine Abbas Mirza ve Mürşit Kulu Han, 300 kişilik bir Türkmen süvari birliğiyle, Özbekler'i karşılamak görünümünde yola çıktılar. Bu arada Mürşit Kulu Han, Türkmen emirlere mektuplar göndererek Abbas Mirza'nın tahtı alması için desteklerini istemiştir.<ref name="c62"/> Türk ve [[tacik]] kuvvetlerin katılımıyla 2 bin kişilik bir kuvvet olarak başkente gelirler.<ref name="c63">''Şah Abbas ve Zamanı'', Sh. : 63, 64</ref> Bu askeri kuvvette, dolayısıyla Abbas Mirza'nın tahta geçmesinde asıl destek Ustacalu ve Şamlu aşiretleridir.<ref>Emrah Naki, Sh. : 75</ref> Başkente veliaht Ebu Talip Mirza'yı infaz ettirdiler. Şah Muhammed Hüdabende bir isyanı bastırma girişimi nedeniyle başkentte değildi. Güvenilir adamlarınca bilgilendirildi ve başkente doğru yola çıktı. Ancak Kum Hakimi kentin kapılarını açmadı. Diğer yandan başkentte durumu kontrol altına alan Mürşit Kulu Han, başkentte evi ve arazisi olan askerlerin bir an önce dönmelerini, yoksa mallarının müsadere edileceğini ilan edince Şah Muhammed Hüdabende’nin yanındaki askerler onu terk ederek başkente geldiler. Bunun üzerine Şah Muhammed Hüdabende tahttan çekilerek cülus töreninde Safevi tacını kendi eliyle Abbas Mirza'nın başına koymuştur.<ref name="c63"/>
80. satır:
 
==== İpek ====
Safevi ülkesinde ham ipek üretimi Gilan, Mazenderan, [[Erdebil Eyaleti|Erdebil]], [[Gürgan|Esterabad]], [[Şirvan eyaleti|Şirvan]], [[Karabağ]], [[Şamahı]] ve [[Horasan (bölge)|Horasan]] gibi Hazar kıyısı bölgelerdedir. Şah Abbas bu bölgelere, özellikle Gilan ve Mazenderan eyaletlerine, ipek üretimini arttırmak için 30 bin Gürcü ve ermeni aileyi bu eyaletlere yerleştiriştir. Bu eyaletlerde [[çeltik]] üretimi yerini ipek üretimine bırakmıştır. İpek, tüm bu bölgelerden esas olarak başkent İsfahan’a, [[Kazvin]] ve [[Tebriz]]’e getirilerek burada tüccara satılmaktadır. İpek dışsatımı bu kentlerden birkaç güzergâh kullanır. Bir hat Basra Körfezi limanlarıdır. Burada yabancı tüccara satılmaktadır. Bir diğer güzergâh ise [[Gürcistan]] üzerinden, deniz yoluyla Avrupa’ya nakledilmek üzere Trabzon limanıdır. Üçüncü bir hat Tebriz - Erzurum - Bursa hattıdır.<ref name="c267">''Şah Abbas Devrinde (1587-1629) İran'da Sosyal ve Kültürel Hayat'', Sh. : 267</ref>
 
Şah Abbas’ın askeri seferlerinin neredeyse tümü, bu ipek ticaret hatlarını ele geçirmek içindi. Önce güney hattına hakim olmayı hedeflemiş, 1601 yılında generallerinden Şiraz Valisi Allahverdi Han’a, İran’ın güney batısına düşen [[Lar, Fars Eyaleti|Lar Eyaleti]]’ni istila etme emri vermiştir. Hemen ertesi yıl [[Basra Körfezi]]’nin doğu kıyılarındaki [[Bahreyn]] Adası Portekizlilerden geri alındı. Bu iki yılda güney hattı ele geçirilmişti. Hemen ertesi yıl, 1603’de kuzey hattını ele geçirmek için ordularını [[Azerbaycan]] ve [[Kafkasya]] üzerine sevk etti. Bölgedeki zayıf ve hazırlıksız Osmanlı kuvvetleri kısa sürede atıldı ve bölge kentleri Safevi kontrolüne alındı.<ref>Özer Küpeli, ‘’Osmanlı-Safevi Münasebetleri (1612-1639)’’ Sh.: 34, 35</ref>
150. satır:
Safevi ordusu Bağdat üzerine yürürken Osmanlı tahtına [[IV. Murat]] geçmiştir. IV. Murat, yine Diyarbakır Beylerbeyi Hafız Ahmet Paşa'yı Bağdat'ı geri almakla görevlendirdi. Bağdat'ı 21 Kasım 1625 tarihinde kuşatan Osmanlı kuvvetleri, sayıca kalabalık ve Safevi ordusunun en seçkin birliklerinden oluşan kent savunmasını defalarca saldırsa da düşürememiştir. Şah Abbas'ın emrindeki ana kuvvetler ise Osmanlı ordusuna Basra Körfezi üzerinden sağlanan erzak yardımını kesmiştir. Yine de kuşatma dokuz ay sürmüştür. Ancak bu sürenin sonlarında kapıkulu askerinin isyanı nedeniyle kuşatma kaldırıldı ve Osmanlı ordusu 1626 yılının temmuz ayında Bağdat önlerinden çekilmiştir.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 155 - 157</ref>
=== Özbeklerle ilişkiler ===
[[Özbekler]] fırsat buldukça [[Horasan (bölge)|Horasan]]'a saldırmış, yağma ve katliamlarda bulunmuşlardır. Bu durum Şah Abbas döneminde de devam etmiştir.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 162</ref> Özbekler, esas olarak Şii Safeviler'e karşı Sünni Osmanlılar'la tam bir ittifak içindeydiler.<ref name="Şah Abbas ve Zamanı, sh. : 221">''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 221</ref> Şah Abbas'ın tahta geçmesinden kısa bir süre önce Özbekler, Abdullah Han komutasında kuşatmış oldukları [[Herat]]'ı işgal etmiş, Horasan'ın en büyük kenti olan [[Meşhed]]'e doğru harekete geçmişlerdi.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 163</ref> Özbekler Herat'ta kadın ve çocukları esir alırken erkekleri öldürmüşlerdir. Bu katliam ve yağmalar dört gün sürdü, Özbek Hanı dört günün sonunda kente girerek katliam ve yağmaların durdurulması emrini verdi.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 164</ref> Şah Abbas, 12 bin kişilik bir orduyla Meşhed dolaylarına ulaştığında Özbekler bu bölgeden çekilmişti. Şah Abbas askerlerin toplanması için ekim ve kasım aylarını burada geçirdikten sonra Herat üzerine yürüdü. Ancak batı sınırlarında Osmanlı saldırısının başladığını öğrenince mart 1589'da başkente dönerek Osmanlı ile barış yapmaya çalıştı.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 167</ref>
 
Kısa süre sonra Özbekler yeniden Horasan'a saldırdılar. Bu kez Meşhed'i 18 Nisan 1589'da kuşattılar. Durum başkentte öğrenilince Şah Abbas ordusuyla 2 Eylül 1589 tarihinde Meşhed üzerine hareket etti. Fakat Tahran dolaylarında hastalandığı için bir süre [[Rey]]'de kalmıştır. Meşhed beş ay Özbek kuşatması altında dayandı, ancak yiyecek sıkıntısı sonucu 30 Eylül 1589 tarihinde teslim oldu. Özbekler burada da katliam yaptı. Bir kaynağa göre içlerinde çocukların da olduğu 2 - 3 bin kişi öldürüldü, kent üç gün süreyle yağmalandı. Özbek ordusun büyük kısmı Horasan'da daha fazla kalmayarak çekilmiştir. Şah Abbas da aynı yılın kasım ayında başkente dönmüştür. Ancak Herat ve Meşhed halen Özbeklerin elindedir.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 167 - 169</ref>
156. satır:
Kısa süre sonra Şah Abbas, [[Harezm]] Özbekleriyle bir ittifak kurma fırsatı bulmuştur. Harezm hanedanıyla [[Buhara]] hanedanı uzun süredir rekabet içindeydiler. Şah Abbas bu iki Özbek hanlarının çekişmesinden yararlanmayı sağlamıştır.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 170</ref> Daha sonra 1592'de Merv Özbek hanedanı da Özbek Abdullah Han'dan kaçarak Şah Abbas'a sığındı.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 172</ref> İki yıl sonra diğer bir Özbek hanı da aynı nedenle Şah Abbas'a sığındı. Ne var ki Safevi ordusunun Horasan'a yürüdüğü her seferde Özbek hanı Abdullah ve oğlu Abdülmümin Han geri çekilmektedir.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 174</ref> Abdullah Han'ın 8 Şubat 1598 tarihinde ölmesi Özbekler'in durumunu da etkilemişti, aralarında bir takım anlaşmazlıklar çıkmıştır. Durumdan yararlanmak isteyen Şah Abbas, 9 Nisan 1598 tarihinde yeni başkent [[İsfahan]]'dan ordusuyla Horasan'a doğru hareket etmiştir.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 187</ref> [[Nişabur]]'un Özbek valisi ve Özbek halkı kenti savunamayacaklarını anlayınca çekilmişler, Şah Abbas kenti savaşmadan almıştır.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 189, 190</ref> Şah Abbas Nişabur'a girdiğinde ordunun bir kısım birliklerini Meşhed'e gönderdi, kısa bir süre sonra Meşhed'in de savaşmadan alındığı haberi gelmiştir. Kendisi 29 Temmuz 1598 tarihinde Meşhed'e geldiğinde ordunun bir kısmını bu kez Herat'a gönderdi. Karşısına çıkacak bir Özbek gücü de yoktur zaten, Abdülmümin Han bazı Özbek komutanlar tarafından 30 Haziranda öldürülmüştü.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 190</ref> Tahta Din Muhammed getirildi. Yeni han, Horasan için savaşmaya kararlıydı. Şah Abbas ise sayıca daha az olan ordusuna güvenemedi ve Herat kuşatmasındaki birliklerini geri çekti. Din Muhammed Han kuvvetleriyle Safevi ordusu 10 Ağustos 1598 günü savaşa tutuşmuşlardır. Safevi ordusu 10 - 15 bin kişi kadarken Özbek ordusu 20 bin kişiliktir. Şah Abbas Türkmen savaşçıları ileri yerleştirip merkezi orduyu oluşturan kul askerleriyle geride düzen almıştır. Türkmen askerler düzensiz bir saldırının ardından dağılmaya başlayınca Şah Abbas ordusunun başında bizzat savaşarak ordusunu zafere götürmüştür. Din Muhammed Han, bin kadar Özbek savaşçıyla doğrudan Şah Abbas üzerine saldırmayı denemiş fakat aldığı ok yarasından ölmüştür.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 193 - 195</ref> Şah Abbas ise bu seferin sonunda Horasan kentlerini geri almış, topraklarını [[Ceyhun|Ceyhun Nehri]]'ne kadar genişletmiştir.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 197</ref>
 
Özbek - Safevi sorunları daha çok [[Horasan (bölge)|Horasan]] bölgesinde yaşanmıştır. Özbek akınları esas olarak yağma akınları olmakla birlikte hemen her seferinde geniş çaplı katliamlara yol açmıştır. Özellikle [[Herat]] ve [[Meşhed]] kentlerinde yıkım çok büyük boyutlarda olmuştur. Ahali katledilmiş, kadın ve çocuklar esir olarak götürülmüştür. Genel olarak Horasan'da Türk ve Tacik halkın katledilmesi nedeni şii olmaları olarak gösterilmektedir.<ref name="s266">''Şah Abbas Devrinde (1587-1629) İran'da Sosyal ve Kültürel Hayat'', Sh. : 266</ref>
=== Babür İmparatorluğu'yla olan ilişkiler ===
[[Timur]] soyundan [[Babür Şah]] tarafından günümüz Hindistan'ında kurulan [[Babür İmparatorluğu]]'yla Şah İsmail zamanından beri diplomatik ilişkiler sürmekteydi. Bu diplomatik ilişkiler iki imparatorluk arasındaki dostane ilişkilerin yerleşmesinde ve sürdürülmesinde çok etkili olmuştur. Hatta Safeviler Babürlüler'in Afganistan ve [[Maveraünnehir]] üzerine yayılmasına destek de oldular. Ne var ki [[I. Tahmasp|Şah Tahmasp]]'ın [[Kandahar]]'ı 1558 yılında istila edince 1595 yılına kadar iki imparatorluk arasındaki dostça ilişkilerde boş bir dönem yaşanmıştır.<ref>''Şah Abbas ve Zamanı'', sh. : 217</ref>
"https://tr.wikipedia.org/wiki/I._Abbas" sayfasından alınmıştır