Vikipedi:Günün maddeleri/Aralık 2016



Bu sayfada ana sayfaya çıkmış veya çıkacak olan maddeler gösterilmektedir.

Günün maddesini kullanıcı veya kullanıcı tartışma sayfalarınızda {{Anasayfa dinamik içerik}} şablonunu kullanarak çıkartabilirsiniz. Çıkacak olan maddelerle ilgili teklif, öneri düzeltme gibi istekleri Vikipedi:Günün maddesi sayfasında belirtebilirsiniz.




Aralık 1 - Prş

 
Zar çoğunlukla küp şeklinde, her bir yüzünde 1-6 arası rakamlardan birini temsil eden sayıda nokta bulunan, rastgele sayı üretmeye yarayan araç. Kemik, fildişi, plastik vb. maddelerden üretilir. Genellikle şans oyunlarında veya kura çekmek için kullanılır.

Standart bir zar 6 yüzlü olmakla birlikte daha fazla yüze sahip zarlar da vardır. Standart bir zarda iki karşı yüzdeki sayıların toplamı her zaman 7'ye eşittir. Örneğin; zarın 1'e denk gelen yüzünün karşı tarafı 6, 2'ye denk gelen yüzünün karşısı ise 5'tir. Zar, bilinen en eski oyun aracıdır. Bilinen en eski zar, MÖ 3. binyıla ait, dört kenarlı piramit şeklinde bir Sümer zarıdır. Bu zar, tam bir set halinde bulunmuş en eski masaüstü oyunlarından biri olan Ur isimli kraliyet oyun setine aittir. Çin'de bulunan MÖ 600 yıllarına ait zarlar ile MÖ 2000 yıllarına ait antik Mısır zarları ise modern standart zar ile hemen hemen aynıdır. Zarlardan bahseden en eski yazılı kayıt ise günümüzden yaklaşık 2 bin yıl öncesine ait Sanskrit destanı Mahabharata'dır. (Devamı...)


 
Eadweard Muybridge (d. 9 Nisan 1830; Kingston upon Thames, Büyük Londra, İngiltere - 8 Mayıs 1904; Kingston upon Thames, Büyük Londra), birden fazla kamera kullanarak yaptığı hareket incelemeleriyle bilinen İngiliz fotoğrafçı.

Asıl adı Edward James Muggeridge olan fotoğrafçı, sinemanın ilkel halini ilk bulan kişidir. Muybridge önceleri devlet için çalışmış, daha sonra ise endüstriyel ve manzara fotoğrafçılığı konularında uzmanlaşmıştır. Muybridge, o dönemde çok merak edilen ve üzerine bahisler oynan Bir at dört nala koşarken dört ayağı birden aynı anda yerden kesilir mi? sorusunu cevaplamak isteyen dönemin Kaliforniya valisi ve yarış atları sahibi Lelan Stanford tarafından görevlendirilir. Bunun üzerine atın hareket halindeki görüntüsünü yakalamaya çalışan Muybridge, fotoğraf makinelerinden oluşan bir düzenek kurarak, 1/1000 enstantane hızıyla bu görüntüyü elde eder. 1878 yılında gerçekleştirdiği bu deneyde, yaş kolodyum tekniğiyle dört nala giden bir atın bütün hareketlerini kayıt altına almayı başarmıştır. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 2 - Cum

 
Nötrofil nötrofil granülosit olarak da adlarılan lökosit (akyuvar) hücresi.

Granülosittir. Lökositlerin sık bulunan tipidir. Polimorfonükler hücrelerin 99% oluştururken, Polimorfonükler hücreler de toplam lökosit sayısının 70% civarında bir kısmını oluştururlar. Sahip olduğu granüller, boyalara özel bir afinite (bağlanma eğilimi) göstermediği için "nötrofil" olarak adlandırılmıştır. Nötrofillerin dışındaki granülositler, Eozinofil ve Bazofillerdir. Yaşam süreleri çok kısa olan nötrofiller (ortalama olarak bir günden az) kemik iliğinde üretililer. Aktif fagositozlardır. Özellikle organizmayı mikroorganizmaların istilasından korurlar. Bazen küçük partikülleri de fagosite ederler. Bu yüzden büyük partikülleri fagosite eden makrofajlardan ayırmak için mikrofajlar da denir (pseudopod, fagozom). Ölmüş nötrofiller, bakteriler, yarı yarıya sindirilmiş yapılar iltihaplı bölgede kıvamlı ve sarı renkte "cerahat-irin" birikmesine sebep olur. (Devamı...)


 
Lut (Arapça: لوط, İbranice: לוט), Bügünkü İsrail ile Ürdün sınırı arasındaki topraklarda yaşayan bir kavim olan Lut kavmi'ne gönderildiğine inanılan peygamber. İbrahim'in akrabası olduğuna ve İbrahim'in peygamberliğini ilk kabul eden kişi olduğuna inanılır. Lut'a kavminin azab haberini vermeye giden üç büyük melek önce İbrahim'e gidip, ona bir çocuğunun (İshak olacağı müjdesini vermişlerdir. Yahudilik ve Hristiyanlık inancına göre Lut, peygamber olarak kabul edilmemiştir.

Tevrat’ta Terah’ın çocuklarından Haran’ın oğlu ve İbrahim’in yeğeni olarak gösterilir. Haran, Ur şehrinde öldükten sonra Terah oğlu İbrahim ve torunu Lut’u alarak Harran’a gelmiştir. Terah' ın burada ölümünden sonra İbrahim yeğenini yanına alarak Kenan diyarına gitmiştir. Lut, İbrahim’le birlikte Mısır' a gitmiştir. Mısır’dan Kenan diyarına dönen İbrahim ile Lut’un çok miktarda koyun ve sığır sürüleri bulunmaktaydı. Ancak bölgede az sayıda kuyu bulunması nedeniyle adamları arasında tartışmalar çıkınca Lut amcasından ayrılarak verimli olan Sodom ve Gomora kenti yakınlarına yerleşti. Erden havzasındaki Sodom, Gomore, Adma, Tseboim ve Bela şehirlerinin halkının isyan ettikleri Elam Kralı Kedorlaomer’e yenilmesiyle Lut peygamber esir düşmüş ancak amcası İbrahim tarafından kurtarılmıştır. Tevrat’a göre Sodom halkı günahkar olup, orada her türlü ahlaksızlık, özellikle de cinsel sapıklık yaygındır. Sodom ve Gomoreyi cezalandırmakla görevli melekler insan görünümüne girerek İbrahim’e misafir olurlar. İbrahim' e Sodom ve Gomore’nin günahının çok ağır olduğunu ve Tanrı tarafından yok edileceğini bildirmeleri üzerine İbrahim orada iyi insanlar olduğunu belirterek bu kararın gerçekleşmemesi için yalvarınca kendisine eğer on iyi kişi varsa oranın cezalandırılmayacağı söylenir. Ancak on kişi bulunamayınca Sodom’a varan iki melek şehrin kapısında oturan Lut’un daveti üzerine ona misafir olurlar. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 3 - Cts

 
Yassı solucanlar ya da Platyhelminthes, üç embriyonik tabakadan oluşmuş, bilateral simetrili, çoğunlukla yassı yapılı hayvanlar şubesidir.

Parazit yaşayanlarda döldeğişimi ve başkalaşım görülür. Sindirim kanalı tek bir açıklığa sahiptir. Vücutlarında sölom, yalancısölom ve dolaşım sistemi yoktur. Merkezi bir beyin içeren sinir sistemi vardır. Boşaltım sistemi olarak alev hücreleri görev yapar. Çoğalmalarında hermafroditizm görülür. Yaklaşık 13.000 türü bilinmektedir.Bilateral simetri ilk defa bu filumda ortaya çıkar.Bilateral simetride duyu organlarının ve sinir sistemi merkezlerinin vücudun ön kısmında toplanmasıyla baş bölgesinin oluşumu görülür.Bilateral simetrili canlılarda sesil(hareketsiz)yaşam görülmez. (Devamı...)


 
William Gilbert (veya Gilberd) (d. 24 Mayıs 1544 – ö. 30 Kasım 1603); İngiliz doktor, fizikçi ve doğa filozofu. William Gilbert yaygın olan Aristotelesçi felsefeseyi ve üniversite eğitiminin skolastik metodunu tutkuyla reddetmiştir. Bugün, büyük ölçüde De Magnete (1600) isimli kitabıyla hatırlanmakta ve elektrik teriminin ilk kullanıcılarından biri olarak bilinmektedir. Elektron terimini ilk kullanan kişidir. Bazıları tarafından elektrik mühendisliğinin veya elektrik ve manyetizmanın babası olarak düşünülür.

Günümüzde genel olarak William Gilbert olarak söz edilse de, aynı zamanda William Gilberd ismiyle de tanınmaktadır. Colchester kayıtlarına göre William Gilberd hem kendisinin hem de babasının mezar taşında yazan isimdir. Bu isim De Magnete ’de rastlanan biyografide ve Colchesterdeki Gilberd isimli okulda da kullanmaktadır. Manyetik potansiyel olarak da bilinen mıknatıslı devinim kuvvetinin bir kısmı da W. Gilbert'in onuruna Gilbert olarak isimlendirilmiştir. Gilbert, kasaba yetkilisi Jerome Gilbert’in oğlu olarak Colchester’de doğdu. Cambridgedeki St.John okulunda eğitim gördü. Yüksek öğrenimini 1569’da Cambridge tamamlayıp burada kısa bir süre veznedar olarak çalıştıktan sonra tıp eğitimi almak üzere Britanya’ya gitti. 1573’te Royal College of Physicians üyeliğine kabul edildi. 1600’de ise bu birliğin başkanı seçildi. 1601’den I. Elizabeth’in 1603’teki ölümüne kadar onun doktoru olarak çalıştı ve daha sonra I. James’in de doktoru oldu. Robert Norman’ın eski çalışmalarından fazlasıyla esinlendiği başlıca bilimsel çalışması 1600 yılında yayınlanan De Magnete, Magneticisque Corporibus, et de Magno Magnete Telluredir. O, çalışmasında, deneylerinin çoğunu terrella isimli Dünya modeli ile açıklamaktadır. Bu deneylerden Dünya’nın kendi başına bir manyetik olduğu ve pusulanın kuzeyi göstermesinin nedeninin de bu olduğu sonucuna varmıştır. Dünya’nın merkezinin demir olduğunu ilk kez doğru bir şekilde öne süren de William Gilberttir ve mıknatısın önemli ve ilişik kısımlarının her birinin yeni bir kuzey ve güney kutbu oluşturabildiği kesilebilir kısımları olduğunu düşünmüştür. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 4 - Paz

 
Malahit (Malakit) bazik bakır karbonattan müteşekkil, parlak yeşil bir mineral. Çok bulunan bir bakır cevheridir. Daima bakır sülfürleriyle, özellikle kalkopiritle birlikte ve bunların yataklarının üst kısımlarında oksitlenme sonunda bulunur. Bu oksitlenme, özellikle kalsiyum karbonatın bulunduğu yerlerde su, hava ve karbondioksidin bakır sülfidi etkilemesiyle meydana gelir.

Sibirya, Macaristan, Cornwall, Almanya, Kuzey ve Güney Amerika, Güney Avustralya, Güney Batı Afrika'da ve Anadolu'da çeşitli yerlerde bulunur. Malahitin bileşimi Cu2CO3(OH)2'dir. Kristalleri monoklinal sistemdedir. Ancak kristalleri az bulunur. İğne ve kıl gibi kristaller, bir arada, demete benzer şekildedir. Çoğunlukla üst yüzeyi yumrulu, yuvarlak, salkımsı agregat (amorf) olarak bulunur. Kristalleri, siyahımsı yeşil ve cam parıltılıdır; agregatları ise zümrüt yeşili renginde ve ipek parıltılı veya donuk olur. Çizgisi açık yeşildir. Sertliği 3,5-4,0 ve özgül ağırlığı da 4,0 g/cm³tür. Kolay kırılır, kırılma yüzeyi midye kabuğu şekillidir. Üfleçte erir ve kömür üstünde Cu (bakır) tanesi bırakır. Tüpte ısıtılırsa su çıkarır ve kararır. Amonyakta çözünür. Asitlerde de köpürerek çözünür. Malahit fazla sert olmadığı için, tıraşlanıp parlatılarak mücevhercilik ve sedefçilikte kullanılır. (Devamı...)


 
Duke Ellington ya da tam adıyla Edward Kennedy "Duke" Ellington (d. 29 Nisan 1899 - ö. 24 Mayıs 1974) "Duke" olarak bilinen Amerikalı caz bestecisi, piyanist ve caz orkestrası şefi. 1923 yılından ölümüne kadar 50 yıldan fazla bir süreliğine bir caz orkestrasını yönetmiştir. Yaptığı müziğin tarzını cazdan çok "Amerikan Müziği" olarak adlandırmıştır.

Johnny Hodges, Cootie Williams, Bubber Miley, Joe "Tricky Sam" Nanton, Barney Bigard, Ben Webster, Harry Carney, Sonny Greer, Otto Hardwick ve Clark Terry gibi birçok isim orkestrasında yer aldı. Bu isimlerin çoğu onunla 10 yılı aşkın sürelerle beraber çalışmıştır. Bestelerinin bazılarını bu müzisyenlerin tarzlarına ve yeteneklerine göre yazdı. II. Dünya Savaşı öncesinde orkestrasıyla ABD ve Avrupa'da birçok turneye çıkmıştır. Edward Kennedy Ellington 29 Nisan 1899 tarihinde James Edward Ellington ve Daisy (Kennedy) çiftinin çocuğu olarak Washington, DC'de doğdu. Altı yaşından itibaren piyano ve resim dersleri almaya başladı. Takma adı olan ''Duke''ü gençlik yıllarında bir arkadaşından aldı. 1914 yılında Lester Dishman ile birlikte çalıştığı sırada ilk kompozisyonu ''Soda Fountain Rag''ı besteledi. 1917 yılında kendi yaptığı bir poster dizaynı ile kazandığı yarışmanın ardından kendi işini kurmak için okulundan ayrıldı. Bir yıl sonra Brooklyn'deki Pratt Institude'dan kazandığı burs ile kendini müziğe adamaya karar verdi. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 5 - Pzt

 
Karaciğer omurgalı ve bazı diğer hayvanlar için hayati bir organ olma özelliğini taşır. Karaciğerin detoksifikasyon, protein sentezi ve biyokimyasal sindirim için gerekli olan üretim de dahil olmak üzere geniş bir etki alanına sahiptir. Karaciğer yaşam için gerekli olan hayati bir organdır. Karaciğer yokluğunda veya işlev yitiminde, diyalizle kısa bir süre fonksiyonları devam ettirilebilir. Fakat karaciğerin fonksiyonunu, uzun süreli yokluğunda, telafi edebilmein hiçbir yolu yoktur. Karaciğer organ metabolizmasında önemli bir rol oynar. Glikojen depolanması, kırmızı kan hücrelerinin üretimi, plazma ve protein sentezi, hormon üretimi ve detosifikasyon ayrışma da dahil olmak üzere vücutta daha birçok alanda işlevi vardır. Karaciğer karında, abdominal-pelvik bölgede diyaframın altında bulunmaktadır. Karaciğer ayrıca yağ sindirimine yardımcı alkali bileşik bir sıvı olan safra üretir. Ayrıca çok özel doku sentezi ve birçoğu normal yaşamsal işlevler için gerekli olan küçük ve karmaşık moleküller de dahil olmak üzere yüksek hacimli biyokimyasal reaksiyonları düzenler. Tıbbi literatürde çoğunlukla karaciğer anlamına gelen hepar (ἡπαρ) ve Yunanca kelime kökenli hepato terimi kullanılır. (Devamı...)

[[Dosya:|sağ|150px]] Ingrid Bergman (d. 29 Ağustos 1915, Stokholm - ö. 29 Ağustos 1982, Londra), İsveçli sinema ve tiyatro oyuncusu.

29 Ağustos 1915 tarihinde İsveç'in Stokholm şehrinde doğdu. 1934'te sinemaya başladı, Intermezzo: A Love Story (1939) filmiyle ilgiyi çekti. Daha sonra ABD'ye giderek birçok filmde oynadı. Özellikle İngiliz yönetmen Hitchcock'un filmlerindeki rolleriyle unutulmaz oldu. Gaslight / Işıklar Sönerken (1944) ile Oscar kazanan sanatçı, 1950 yılında, İtalyan yönetmen Rosselini'nin çağrısıyla İtalya'ya giderek oraya yerleşti. 1956 yılında, Paris'te Çay ve Sempati oyunuyla tiyatroya döndü. Anastasia (1956)'daki rolüyle ikinci Oscar'ını kazandı. Üçüncü ve son Oscar'ını da Doğu Ekspresinde Cinayet (1974) filmindeki rolüyle kazanan Bergman, 1978 yılında ülkesi İsveç'e dönerek anılarını yayımladı. Yine 1978 yılında ünlü İsveçli yönetmen Ingmar Bergman ile uzun zamandır beklediği film yapma projesini gerçekleştirdi. Ve Höstsonaten / Gün Sonatı (1978) adlı filmde rol aldı. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 6 - Sal

 
1980 Yaz Olimpiyatları resmi olarak XXII. Olimpiyat Oyunları, Sovyetler Birliği'nin başkenti Moskova'da yapılan çok sporlu etkinlik.

1980 Yaz Olimpiyatları, 1979'da Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesi gerekçesiyle ABD önderliğinde boykot edildi. Bu nedenle sadece 80 ülkenin temsil edildiği Moskova Olimpiyatları'nda Japonya, Batı Almanya ve ABD gibi kayda değer ülkelerin takımları katılmadı. Batı ülkeleri Moskova Olimpiyatları'ndan genelde düşük standartlara sahip bir organizasyon olarak bahsedegeldiler ve sonuçlarla kazanılan madalyaların sportif değerine şüphe düşürdüler. Ancak en üst seviyede olmasa da, kırılan 36 dünya rekoru, 39 Avrupa rekoru ve 73 Olimpiyat rekoru ile sergilenen üst düzey beceri nedeniyle, Moskova Olimpiyatları için standartların altında olduğunu söylemek oldukça güçtür. Moskova Olimpiyatları Doğu Avrupa'da düzenlenmiş ilk olimpiyat oyunudur. Bu organizasyonu yapmaya diğer aday Los Angeles şehriydi. İkisi arasındaki seçim, 31 Ekim 1974 tarihinde Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) 75. toplantısının yapıldığı Avusturya'nın Viyana şehrinde yapıldı. Moskova, Los Angeles'i 20'ye karşı 39 oyla geçti. Eski adı Dahomey olan Benin ile eskiden Rodezya adını taşıyan Zimbabve ilk kez yeni adlarıyla 1980 Yaz Olimpiyatları'na katıldılar. (Devamı...)


 
Nikola Tesla ( Sırp Kiril: Никола Тесла, 10 Temmuz 1856, Smiljan (Gospić) – 7 Ocak 1943, New York), Sırp kökenli Amerikalı mucit, fizikçi ve elektrofizik uzmanı. Aslında dünyadaki bilim ve teknoloji yapısını tam anlamıyla 'kökünden' değiştirebilecek birçok 'kullanılan ve kullanılmayan' deneye/buluşa da imza atmıştır. Özellikle 'elektriğin kablosuz taşınabilmesi' gibi bir buluşu ve bunu kanıtlaması onun ne kadar benzersiz bir mucit olduğunu açıklar. Thomas Edison ile arasında amansız bir bilimsel mücadele geçmiştir. Elektrik üzerine yaptığı sayısız deneyler ve buluşlar vardır. 7 Ocak 1943 itibarıyla, yirmi altı ülkede kendisine ait üç yüze yakın patenti bulunmaktaydı. New York'ta ve çoğu eyalette 10 Temmuz, Tesla Günü olarak kutlanır. Manhattan'da 40.Sokak ve 6.Cadde köşesine ismi verilmiştir. Time dergisi 1931 yılında, Tesla'nın doğumunun 75. yıldönümünde kapak resmi olarak onu seçmiştir.

Babası bir papaz olan Tesla'nın annesi okuyup yazamamasına karşın, halk arasında pratik ev gereçleri mucidi olarak bilinirdi. Nikola'ya göre annesi, yaratıcı dahi olmaya adaydı. Babası her zaman papaz olmasını istiyordu, Tesla ise mühendislik okumayı istiyordu. Tesla ölümcül bir hastalık sırasında, mühendislik okursam çok daha iyi olurum demiş, babası da onu kıramamıştır. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 7 - Çrş

 
Lama (Lama glama), devegiller (Camelidae) familyasından Güney Amerika’nın dağ ve çayırlarında toplu halde yabani olarak yaşayan Guanako’dan evcilleştirilmiş gevişgetiren bir otobur hayvan türü. Aslında koyuna çok benzer ama devenin yakın akrabası olunduğu bilinmektedir.

Lama genel olarak 1-2 m boyunda olup, 15 cm uzunluğunda bir kuyruğa sahiptir. Omuzları yerden 1-2 metre yüksektir. Ağırlığı 70-140 kg civarında olup, narin bir vücudu, uzun bir boynu ve uzun ince bacakları vardır. Develerden farklı olarak sırtında hörgüç bulunmaz. Başı küçüktür, uzun bir çene kısmı, uzun kulakları ve fırlamış gözleri vardır. Postu kaba ve yünlüdür. Dişilerde tüyler boyun ve ayaklarda kısadır. Her hayvanda olduğu gibi lamaların da bir savunma sistemi vardır. Lamaların savunma sistemi; fazla yaklaşıldığında tükürmeleridir. Tehdit hissettiği anda karşı tarafa tükürerek oradan hızla uzaklaşır. Ayrıca, büyüdükleri çevreden de fazla uzaklaşmazlar. Ağustos ve eylül aylarında çiftleşirler. Gebelik 11 ay sürer. Yeni doğan yavru anne tarafından dört ay emzirilir. Lama 2.5 - 3 yaşlarında üremeye başlar. (Devamı...)


 
William-Adolphe Bouguereau (d. 30 Kasım 1825, La Rochelle, Fransa – 19 Ağustos 1905, La Rochelle, Fransa), Fransız akademik ressam.

Çok erken bir yaşta resme ilgi duymaya başladı. Şarap tüccarı olan Bouguereau'nun ailesi, genç William’ın da aile işine girmesini istediler. Bir müşteri babasını, genç Bouguereau‘yu Güzel Sanatlarda okutmaya inandırdı. İzleyen yıllarda Bouguereau resim yapmayı ve çalışmayı beraber yürüttü. Daha sonra bir resim yarışmasında birincilik aldı. Buradan Paris’e gitti. François-Edouard Picot’nun stüdyosuna ve ardından da Paris’in Güzel Sanatlarına kabul edildi. 19. yüzyılın birçok ressamı gibi Bouguereau da biçem konusunda kendini dikkatle eğitti. Bir resmi çizmeye başlamadan önce nesnesinin tarihini iyice gözden geçirir ve resmin sayısız taslağını tamamlardı. Erken resimlerinin çoğu klasik tarih ya da mitolojiden alınan çıplak figürler ve dinsel konular üzerineydi. Özellikle köy çocuklarını konu alan çalışmalarıyla tanınan sanatçı güzel köy çocukları çizdiği için de sık sık bir Romantik olarak görülürdü. Çocuk portrelerindeki sıcaklığı, klasiklere olan bağlılığı ve usta renk kullanımı Bouguereau‘un resimlerinin en dikkat çekici yanlarıdır. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 8 - Prş

 
Reichstag (Türkçe okunuşu: Rayhstag), Adolf Hitler'in Almanya'nın başına geçişine kadar Almanya Parlamentosu'nun toplandığı yerin ismidir. Bugün Almanya Parlamentosu yine aynı isimli binada, Berlin'de bulunmaktadır.

1870’li yıllara kadar çeşitli bölgelerde birçok bina Almanya Parlamentosu olarak hizmet verdiyse de doğan ihtiyaçtan dolayı 1882 yılında bir mimarlık yarışması düzenlendi. 189 aday arasından Frankfurt kökenli bir mimar olan Paul Wallot yarışmayı kazandı. 1884 yılında başlanan inşaat 1894 yılında tamamlandı. Açıldığından beri hizmet veren Reichstag 1933 yılında Hollandalı bir komünist olan Marinus van der Lubbe'in gerçekleştirdiği bir kundaklama sonucu harap oldu. Bugün bile bu kundaklamanın gerçek olup olmadığı açıklığa kavuşturulamadı. Halen tartışılmakta olan başka bir varsayım nasyonal sosyalistlerin bu Reichstag yangınını bizzat gerçekleştirip suçu bir komünistin üzerine atmakla rakiplerini ve de özellikle Almanya Komünist Partisi'ni yasaklamak için istedikleri bahaneyi elde etmiş olmalarıdır. Nazilerin iktidarı boyunca parlamento bir kez daha toplanamadı. Ama NSDAP iktidarında bina savaş kararları, ülke politikalarını planlamak için yapılan oturumlar için ve nasyonal sosyalist propaganda amaçlı kullanıldı. II. Dünya Savaşı'nda harap olan binaya savaşın sonlarına doğru SSCB tarafından Zafer Sancağı çekildi. Soğuk Savaş döneminde Batı Berlin sınırları içinde kaldı. (Devamı...)


 
Venkata Raman ya da tam adıyla Chandrasekhara Venkata Raman (சந்திரசேகர வெங்கட ராமன்) (d. 7 Kasım 1888 - ö. 21 Kasım 1970), ülkesinde fizik biliminin gelişmesini sağlayan Hint fizikçi. Raman etkisi ve Raman saçılması olarak literatüre geçen, ışığın saydam bir malzemeden geçmesiyle bir kısmının bükülerek farklı dalga boyları oluşturması keşfiyle 1930 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştır.

1983 yılında kendisi gibi bir fizikçi olan yeğeni, Subrahmanyan Chandrasekhar da Nobel Fizik Ödülü sahibi olmuştur.

Hindistan'ın ilk Nobel Ödülü kazanan ve dünyaca tanınan fizikçisi, Venkata Raman, 7 Kasım 1888'de Trichinopoly, Tamil Nadu, Güney Hindistan'da matematik ve fizik öğretim görevlisi “Chandrasekhara Ayyar” ile “Parvathi Ammal” çiftinin çocukları olarak dünyaya gelmiştir. 6 Mayıs 1907'de evlendiği “Lokasundari Ammal” ile “ Radhakrishnan” adını koydukları bir oğulları olmuştur. 21 Kasım 1970 tarihinde kalp yetmezliği nedeniyle hayata veda etmiştir. 1902 yılında “Cumhurbaşkanlığı Koleji”ne giren Raman, 1904'te fizik dalında birincilik ve altın madalya kazanır. 1907 yılında en yüksek puanla yüksek lisans eğitimine başlar. Fizik profesörü olan babasının etkisi altında yetişen Raman, bütün eğitimini Hindistan okullarında görmüştür ve 16 yaşında Madras Üniversitesi'nden mezun olmuştur. 19 yaşında yüksek lisansını tamamlayıp kamuda çalışmaya başlamıştır. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 9 - Cum

 
Elektrikli otomobil elektrik enerjisi ile çalışan otomobillere verilen isimdir. Elektrikli otomobillerin , otomotiv endüstrisinde ileride önemli bir etkisinin olacağı düşünülmektedir. Bu türdeki arabaların yakıt tasarrfu yanında şehir kirliliğini düşüreceği ve karbon emisyonunu azaltacağı sanılmaktadır. Karbondioksit emisyonunun azalma derecesi elektrik üretimine bağlı olup %30'luk bir azalma beklenmektedir.

Elektrikli otomobil bir veya daha fazla elektrik motoru kullanarak, bataryalardan ve diğer enerji depolama cihazlarında depoladığı elektriği kullanarak sürülen otomobildir. Elektrik motorları ani tork verir, güçlü ve dengeli hızlanma sağlar. Elektrikli otomobiller 19. yüzyılın sonlarında ve 20.yy’ın başlarında oldukça revaçtaydı, fakat içten yanmalı motor teknolojisindeki ilerlemeler ve petrol kullanan araçların ucuz olarak toplu üretimi elektrikli araçların sonunu getirdi. 1970 ve 1980’lerdeki enerji krizleri elektrikli otomobillere kısa süreli bir ilgi oluşturdu, fakat günümüzdeki gibi büyük kitlesel bir pazara ulaşılamamıştı. 2000’li yılların ortalarından beri batarya ve güç yönetimi teknolojilerindeki ilerlemeler, değişken petrol sebep olduğu endişeler ve sera gazı azaltma gereksinimi elektrikli otomobilleri yeniden gündeme getirdi. (Devamı...)


 
Ulrich von Hutten (d. 21 Nisan 1488 - ö. 9 Ağustos 1523), Martin Luther Reformları yanlısı, Alman hümanist düşünür ve şair.

Ulrich von Hutten Greifswald Üniversitesi'nde Teoloji okudu. Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun İmparatorluk Şövalyeleri'nin lideri oldu. Mısralarıyla Martin Luther'e yardım etti. Skolastik düşüncelere karşı çıkışı ile adını felsefe tarihine yazdırdı. Rotterdamlı Erasmus'la Protestanlık üzerine görüştü. 1519 yılında yakalandığı frengi hastalığı ile ilgili kayıtlar tuttu. Bilinen ilk hasta olması ve tuttuğu kayıtlar sebebiyle tıp tarihine geçti. 5 cilt olarak, Almanca ve Latince yazdığı eserler basıldı. Conrad Ferdinand Meyer tarafından 1872 yılında yazılan Huttens letzte Tage (Hutten'in Son Günleri) adlı şiirler Hutten'in ölümünü anlatır. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 10 - Cts

 
Harmandir Sahib yani Altın Tapınak (Pencapça: ਹਰਿਮੰਦਰ ਸਾਹਿਬ) veya Darbar Sahib (Pencapça: ਦਰਬਾਰ ਸਾਹਿਬ), Hindistan'ın Amritsar şehrinde bulunan Sih tapınağıdır. Halk arasında Altın Tapınak (ya da Tanrı'nın Tapınağı) olarak anılan tapınak Sih inancındaki en önemli ibadethane olduğu gibi, Sih gurudwaralarının da en eskilerinden biridir. Dördüncü Sih gurusu Guru Ram Das Ji tapınağı tasarlayan kişi olduğu gibi Amritsar (o dönemki adıyla Ramdaspur) şehrinin de kurucusu ve planlayıcısıdır. Gerek bu sebeple gerekse Tapınağın şehirde bulunması sebebiyle, şehre sıklıkla Guru Di Nagri yani "Guru Şehri" (veya "Guru'nun Şehri") denir.

Özgün tapınak 1574 yılında yapılmış, Babür İmparatoru Ekber Şah'ın araziyi üçüncü Guru, Guru Amar Das'ın kızına evlilik hediyesi olarak vermiştir ki kızın evlediği Bhai Jetha daha sonra dördüncü Sih Gurusu olan Guru Ram Das Ji'dir. Guru Ram Das Ji önderliğinde gölet büyütülmüş, etraftaki kasaba genişletilmiş, daha sonra beşinci Guru olan Guru Arjan Dev Ji döneminde tapınak kompleksi tamamen tamamlanmıştır. Harmandir Sahib tek bir tapınaktan öte büyük bir kompleksi kapsar; kompleksin ortasında ise tapınak bulunur. Tapınağı çevreleyen sunî bir göl bulunmaktadır ki bu gölün ismi AmritSar yani "Kutsal Su Gölü" veya "Ölümsüzlük Pınarı Havuzu"dur. Tapınağa dört yandan girişler bulunmaktadır ki bu hoşgörü ve açıklığın önemini simgeler. Tapınak kompleksinin içinde geçmiş Sih Gurularına, Azizlerine ve şehitlerine ait birçok türbe bulunmaktadır. Her biri tarihî bir olay veya Sih aziziyle ilişkilendirilmiş üç kutsal ağaç bulunmaktadır. (Devamı...)


 
Ernst Haeckel ya da tam adıyla Ernst Heinrich Philipp August Haeckel (16 Şubat 1834, Potsdam - 9 Ağustos 1919, Jena), yüksek rütbe sahibi Alman biyolog ve filozoftur.

Başlıca ilgi alanını evrim oluşturmuştur. Darwin'in Almanya'daki çalışmasını ilerletmiştir. Organizmaların biyolojik gelişimi ve türlerin evrimsel gelişimi teorisini geliştirmiştir. Lamarck görüşüne yakın, Darwin'in görüşlerini benimsemiş bir bilim insanıydı. Biyogenetiğin temel yasasını oluşturdu. Artık geçersiz olduğu bilinen bu teze göre bireyoluş (gelişim) soyoluşun tekrarıdır. Şube ve ekoloji terimlerini ilk kullanan bilim insanı olmuştur. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 11 - Paz

 
Newton'un beşiği adını Isaac Newton'tan alan, momentumun korunumunun incelendiği ve basit sarkaçların yan yana bağlanması ile oluşan çoklu sarkaçtır.

Animasyonlu resimde de göründüğü gibi, tipik bir Newton'un beşiği, basit bir fizik kanununa göre çalışmaktadır. Toplar, tek bir çizgide hareket ederler. Aynı hizada ve bir sarkaçta yer alan birkaç toptan meydana gelen beşikte, bir top kaldırıldığında topa bir enerji yüklenir. Kaldırılan top, diğer topa değeceği sırada bu enerji, kinetik enerjiye dönüşür. Birinci top, ikinci topa değdiğinde momentumu, bu topa geçer. Bu şekilde en son topa kadar geçer. Son top aldığı momentum transferi sonucu havaya kalkar ve aynı şekilde oluşan momentum transferi, bu defa sondan başlayarak ilk topa doğru gider. Eğer bir bilye çekilip bırakılırsa, düşer ve diğer bilyelere vurduğunda tamamen durur. Dizinin zıt yönindeki son bilye ise ilk çarpan topun hızını alır ve ilk topun izleyeceği şekilde bir kavisle sallanır. Ortadaki bilyeler sabit kalır. Hatta ortadaki toplar sabitlense bile beşik çalışmaya devam eder. Bu da sezgilere aykırıdır - hareket etmeden hareketi iletmek. İlk defa gözlemleyen bir kişi bunu görsel olarak ilgi çekici ve sezgilere aykırı bulabilir. Eğer birisi bir insan kuyruğunun sonundan ileriye doğru ittirirse, sondaki insanın kinetik enerjiye maruz kalacağı yerine bütün insanların ileriye hareketleneceğini düşünür. Aslında meydana gelen şey, ilk darbeden oluşan şokun diğer bilyelerin içinden yayılması. Otobüs kuyruğundaki insanların aksine çelik gibi sert maddeler bu iletimde gayet başarılıdır. Şok dalgası bir vasıtanın içerisinde ses hızıyla hareket eder. Sesin çelik içindeki hızı (ortalama 4699 m/s) havadaki hızından daha yüksektir. İnsan algısı için birkaç santimetre hareket etme süresi çok küçüktür, tıpkı şok dalgası bilyelerin içinden geçerken bilyelerdeki fiziksel bozulmalarda olduğu gibi. Gerçek dünyada bu işlemlerin hiçbiri mükemmel verimlilikte değildir. Kuvvet asılı tellerde, havanın sürtünmesinde ve ses oluşumunda kayıplar verir. Sonuncusu apaçıktır ki bilyelerin çıtlama seslerini duyarız. Salınımın sonlarına doğru ortadaki toplar bile hafiften hareket eder. (Devamı...)


 
Rosa Parks ya da doğum adıyla Rosa Louise McCauley (d. 4 Şubat 1913 – 24 Ekim 2005), Amerikalı insan hakları savunucusu.

Rosa Parks ABD'de Alabama eyaletinde doğdu. 1943'te Amerikan Yurttaş Hakları hareketine katıldı. 1955'te Alabama eyaletinde, siyahilere uygulanan ayrımcılığa karşı tavır koyarak sonrasındaki hareketin başlangıcını yapan kişi oldu. O yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nin güney eyaletlerinde siyahilerle beyazlar otobüslere ayrı kapıdan biniyor, kendilerine ayrılmış ayrı yerlere oturuyorlardı. Rosa Parks bir gün Montgomery'de otobüse bindi. O otobüste bir beyaz, beyazlara ayrılan yerde yer bulamayınca, siyahilere ait bölümde oturmakta olan Rosa Parks'tan koltuğundan kalkıp kendisine yer vermesini istedi. Şoför de kalkması için uyardı ama Parks yerinden kalkmadı. Tutuklandı ve hapse girdi. Olaydan sonraki bir yıldan daha uzun bir süre boyunca siyahiler otobüslere binmediler, her yere yürüyerek gittiler. Protesto eylemleri bir yıl sonra meyvesini verdi. ABD Federal Mahkemesi, otobüslerdeki bu uygulamayı yasakladı. Ama Rosa Parks Alabama'da beyazlar tarafından taciz edildiği için kuzeye taşınmak zorunda kaldı. Aynı tarihlerde Alabama valisi, siyahileri üniversitelere almama gayreti içindeydi. Büyük olaylar patlak verdi. Martin Luther King'in başını çektiği giderek büyüyen hareket 1964'te çıkarılan yasa ile başarıya ulaştı. Rosa Park bu direnişin sembolü haline geldi. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 12 - Pzt

 
Soyuz programı (Rusça: Союз, birlik) 1960'lı yılların başında Sovyetlerin Ay projesi kapsamında başlatılan insanlı uzay uçuşu projesi. Bu proje kapsamında Soyuz uzayaracı ve Soyuz roketi geliştirildi.

ABD'nin Ay'a daha önce ayak basması üzerine Sovyetlerin Ay projesi iptal edildi. Ancak bu görev için özel olarak geliştirilen Soyuz, kendisine başka uygulama alanları buldu. Özellikle uzay istasyonlarına mürettebat ve malzeme taşımakta kullanıldı. Soyuz tasarımı, bir kısmı asla gerçekleşmeyen pek çok projeye temel oluşturdu. Başlangıçta Soyuz Sovyetler'in insanlı ay programı kapsamında Ay'a insan götürmek için tasarlanmıştı. Bunu ABD'nin Saturn V veya Sovyetler'in N1 roketleri gibi dev bir roket kullanmadan, dünya yörüngesine gönderilen modüllerin kenetlenerek bir uzayaracı oluşturması yoluyla yapacaktı. Bu ilk tasarımlar baş tasarımcı Sergey Korolyov ve onun tasarım bürosu tarafından yapıldı. Korolyov, Soyuz'un uçtuğunu göremeden vefat etti. Çeşitli askeri modeller tasarım sürecinde ön plana çıktı ancak asla gerçekleşmedi. Zond uzayaracı, Dünya ve Ay çevresinde sekiz şekli çizecek şekilde bir yörünge için geliştirilen bir diğer insanlı Soyuz türeviydi ancak asla bu görev için yeterli güvenilirlik seviyesine ulaşamadı, siyasi ihtiyaçlar da bunu zorlamadı. Son olarak Salyut ve Mir istasyonlarının ikmâli için geliştirilen Progress serisi insansız yük gemileri, otomatik seyir ve kenetlenme mekanizmaları içeriyordu, dünyaya dönüş için gerekli donanımları yoktu. Devamı...


 
Mathew Brady (d. 18 Mayıs 1822 - ö. 15 Ocak 1896) Amerikan İç Savaşı'nda önemli kişilerin fotoğraflarını çekerek 19.yüzyılın en ünlü fotoğrafçısı oldu. Amerikan İç Savaşı'nı çektiği fotoğraflarla önemli derecede belgelendirdi. Brady, fotoğrafçılığın kurucusu olarak kabul edilir.

Brady, New York'un, Warren şehrinde İrlanda asıllı çift olan Andrew ve Julia Brady'nin oğlu olarak dünyaya geldi. 16 yaşına geldiğinde New York şehirne taşındı. 1844 yılında yetenekleri sayesinde kendini New York fotoğraf stüdyosunda buldu. 1845 yılında ise ilk çektiği ünlülerin fotoğraflarını sergiledi. Amerikan İç Savaşı yıllarında önemli fotoğraflar çekti. Başkan Abraham Lincoln'ün fotoğrafçısı olarak bilinen Alexander Gardner ile birlikte çalıştı. Brady'nin yakaladığı en ünlü fotoğrafı Abraham Lincoln'ün 5 doların üzerinde bulunan portresidir. Fotoğrafcılığın kurusucusu olarak kabul edilen Brady girdiği alkol koması sonucu hayatını kaybetmiştir. Devamı...

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 13 - Sal

 
Rüzgâr türbini rüzgârdaki kinetik enerjiyi önce mekanik enerjiye daha sonra da elektrik enerjisine dönüştüren sistemdir.

Bir rüzgâr türbini genel olarak kule, kanatlar, rotor, dişli kutusu, jeneratör (alternatör), elektrik-elektronik elemanlardan oluşur. Rüzgârın kinetik enerjisi rotorda mekanik enerjiye çevrilir. Rotor milinin devir hareketi hızlandırılarak gövdedeki jeneratöre aktarılır. Jeneratörden elde edilen elektrik enerjisi aküler vasıtasıyla depolanarak veya doğrudan alıcılara ulaştırılır. Rüzgâr türbinlerinin nasıl çalıştığını anlamak için iki önemli aerodinamik kuvvet iyi bilinmelidir. Bunlar sürükleme ve kaldırma kuvvetleridir. Sürükleme kuvveti, cisim üzerinde akış yönünde meydana gelen bir kuvvettir. Örneğin düz bir plaka üzerinde meydana gelebilecek maksimum sürükleme kuvveti hava akışının cisim üzerine 90o dik geldiği durumda iken; minimum sürükleme kuvveti ise hava akışı cismin yüzeyine paralel iken meydana gelir. Kaldırma kuvveti ise, akış yönüne dik olarak meydana gelen bir kuvvettir. Uçakların yerden havalanmasına da bu kuvvet sebep olduğu için kaldırma kuvveti olarak adlandırılmıştır. Sürükleme kuvvetine en iyi örnek olarak paraşüt verilebilir. Bu kuvvet sayesinde paraşütün hızı kesilmektedir. Sürükleme kuvvetinin etkilerini minimuma indirebilmek için yapılmış özel cisimlere akış hatlı (streamlined) cisimler denir. Bu cisimlere örnek olarak elips, balıklar, zeplin verilebilir. Düz bir plaka üzerine etkiyen kaldırma kuvveti, hava akışı plaka yüzeyine 0o açı ile geldiğinde görülür. Havanın akış yönüne göre meydana gelen küçük açılarda akış şiddetinin artmasıyla düşük basınçlı bölgeler meydana gelir. Bu bölgelere akış altı da denir. Dolayısıyla, hava akış hızı ile basınç arasında bir ilişki meydana gelmiş olur. Yani hava akışı hızlandıkça basınç düşer, hava akışı yavaşladıkça basınç artar. Bu olaya Bernoulli etkisi denir. Kaldırma kuvveti de cismin üzerinde emme veya çekme meydana getirir. (Devamı...)


 
Ralph Waldo Emerson (25 Mayıs 1803 - 27 Nisan 1882) Amerikan düşünür, yazar. Amerikan transandantalizminin en önemli temsilcidir.

1803 yılında Boston'da doğdu. Babası ve dedesi Protestan papazıydı. 1826 yılında Harvard Üniversitesinden mezun oldu. Emerson da babası gibi papaz oldu ve 1829'da bir Üniteryen kilisesinin rahipliğini üstlendi, aynı yıl Ellen Louisa Tucker ile evlendi. Eşi 1831'de öldü. 1832'da ruhsal bir bunalımdan dolayı rahipliği bıraktı. Bu kararında karısının ve erkek kardeşlerinin ölümünün payı büyüktü. Biçimsel dinin geçerliliğini yitirdiği kanısına varan Emerson 1832-33 yıllarında ilk İngiltere yolculuğuna çıktı. Wordsworth, Landor, Coleridge, John Stuart Mill ve Carlyle'ı tanıdı. Sonradan kendisini onların izleyicisi olarak görecekti. Boston'a döndüğünde kendini gezilere ve konferanslara veren Emerson böylece ülkenin tümünü yakından tanıma olanağı buldu. 1835'te Concord Massachusetts'de bir ev aldı ve ikinci eşi Lydia Jackson ile evlendi. Concord'da Nathaniel Hawthorne ve Henry David Thoreau ile dost oldu. Eskiden verdiği vaazların yerini konferansları aldı. Zamanla ünü ABD'yi aştı, Avrupa'ya kadar yayıldı. Nietzsche, "kendimi Emerson'a o denli yakın buluyorum ki onu övmekten çekiniyorum, çünkü kendimi övmüş gibi olmaktan korkuyorum" diyordu. Birkaç yolculuk sayılmazsa hep Massachusetts Concord kasabasında yaşayan Emerson 27 Nisan 1882'de öldü. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 14 - Çrş

 
Galaksi veya gök ada, kütle çekimi kuvvetiyle birbirine bağlı yıldızlar, yıldızlararası gaz, toz ve plazmanın meydana getirdiği yıldızlararası madde ve şimdilik pek anlaşılamamış karanlık maddeden oluşan sistem.

Tipik galaksiler 10 milyon (cüce galaksi) ile bir trilyon (dev galaksi) arasındaki miktarlarda yıldız içerirler ve bir galaksinin içerdiği yıldızların hepsi o galaksinin kütle merkezini eksen alan yörüngelerde döner. Galaksiler çeşitli çoklu yıldız sistemlerini, yıldız kümelerini ve çeşitli nebulaları da içerebilirler. Çevresinde gezegenler ve asteroitler gibi çeşitli kozmik cisimler dönen Güneş, Samanyolu Galaksisi'ndeki yıldızlardan yalnızca biridir. Tarihsel olarak galaksiler gözle görülen şekillerine göre sınıflanmışlardır. Bu sınıflamada sık karşılaşılan biçimlerden biri, ışık profili elips şekilli olan eliptik galaksidir. Sarmal galaksiler, tozlu ve kıvrımlı kolları olan disk şekilli yapılardır. Düzensiz ya da olağan dışı biçimli galaksiler ise "tuhaf galaksiler" olarak bilinir ve tipik olarak, komşu galaksilerin kütle çekimine bağlı biçim bozulmasıyla oluşurlar. Birbirlerine yakın galaksilerin arasındaki bu tür etkileşimlerle söz konusu galaksiler birleşebileceği gibi, yıldız oluşumu olaylarında "patlama" diye adlandırılabilecek ölçüde fazla artışların tetiklenmesiyle yıldız patlama galaksileri (İng., starburst galaxy) de gelişebilir. Ayrıca, düzenli bir yapıya sahip olmayan küçük galaksilerden de düzensiz galaksiler olarak bahsedilebilir. (Devamı...)


 
Hjalmar Branting (d. 23 Kasım 1860 - ö. 24 Şubat 1925) İsveçli devlet adamı ve Sosyal demokrasinin öncülerinden. 1921 yılında Norveçli diplomat Christian Lous Lange ile Nobel barış ödülünü paylaşmaya hak kazanmıştır. Üç kez başbakanlık yapmıştır.

Stockholm ve Uppsala'da eğitim aldıktan sonra, 1883 yılında radikal Tiden gazetesinde çalışmaya başlamıştır. 1886 yılında Social Demokraten'de yazmaya başlamıştır. 1889 yılında İsveç Sosyal Demokrat Partisi kurulduğunda, partinin önemli kurucuları arasında yer almıştır. Aktivist Axel Danielsson'ın ölümü üzerine Sosyal Demokrat Partinin sözcüsü olmuştur. 1896 yılında parlamentonun alt kanadına (Riksdag) şeçilmiş ve 1902 yılına kadar da burada tek Sosyal Demokrat Parti üyesi olarak kalmıştır 1907 yılında parti lideri olmuş ve 1917 yılında Liberal-Sosyalist koalisyon hükûmetinde ekonomi bakanlığı görevi üstlenmiştir. I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde ülkesinin tarafsız kalmasını savunmuştur. 1919 yılında ikinci Sosyalist Enternasyonal konferansının başkanlığını üstlenmiştir. 1920 yılında İsveç'in ilk sosyal demokrat başbakanı olmuş fakat kısa bir süre sonra muhalefet hükümeti devralmıştır. Eylül 1921, Nisan 1923 yılları arasında yeniden başbakanlık yapmıştır. Ekim 1924 yılında üçüncü kez başbakan olmuş fakat kısa süre sonra hastalığı neticesinde bu görevi terk etmek zorunda kalmıştır. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 15 - Prş

 
Kelebek böceklerin, pul kanatlılar veya kelebekler (Lepidoptera) takımının kanatlı fertlerine verilen genel ad. 150.000 kadar türü bilinmektedir.

Vücutları kiremit dizilişi şeklinde renkli gözle zor görülebilen pullarla örtülüdür. Pullar, uçları yassılaşarak genişlemiş kıllardır. Ufak sarsıntılarda koparlar. İki çift olan kanatlarının büyüklüğü türlere göre değişir. Pek az türde ve bazı türlerin dişilerinde kanat bulunmaz. Emici tipteki ağız parçaları hortum şeklindedir. Kullanılmadığı zamanlar bu hortum başın alt tarafında helezon biçiminde kıvrılır. Balözü emerler. Çiçeklerin balözünün tadını ayaklarıyla alırlar. Tat alma cisimcikleri ayaklarına yerleşmiştir. Ayaklarıyla çiçeğin suyunu kontrol ederler. Beğendikleri takdirde kıvrılı duran hortumlarını uzatarak emerler. Ağız organları, yalnız çiçek tozu (polen) ile geçinen "Micropterygidae" kelebek familyasında çiğneyicidir. Tüylü başlarında büyükçe iki petek göz ve çoğunda iki nokta (osel) göz bulunur. Kelebekler faaliyet durumlarına göre gece ve gündüz kelebekleri olarak iki gruba ayrılırlar.Gece kelebekleri kalın ve ağır vücutlarıyla alaca karanlıkta veya gece uçarlar. İnce kıl gibi olan antenlerinin ucu sivridir. Bazı türlerde antenlerde birer dizi tüy bulunduğundan tarak görünümündedirler. Genellikle renkleri mattır. Hızlı uçucudurlar.Bu uçucular diğer kelebeklere göre daha hızlı uçarlar fakat daha az uçarlar. Tehlike anında sürüden ayrılarak farklı yönlere kaçışırlar ve tehlike bittiğinde tekrar toplanırlar. Gündüz kelebekleri gece istirahat edip, gündüz uçarlar. İnce ve hafif vücutludurlar. Anten uçları topuzludur. Kanatları gâyet güzel renk ve desenlerle süslüdür. Uçuşları yavaştır. Bir yere konduklarında kanatlarını yukarıya dik tutarlar. Gece kelebekleri ise dinlenme hâlinde kanatlarını çatı gibi gövdelerinin üzerine kapatırlar veya tamâmen açık bırakırlar. Bu kâideler bütün kelebekler için geçerli değildir. Meselâ; Skiperler pervâne olmadığı halde antenleri incedir. Vücutları kalın ve renkleri mattır. Gündüz uçarlar. Çoğunlukla pervanelerle karıştırılırlar. (Devamı...)


 
Sarah Vaughan (d. 27 Mart 1924 - ö. 3 Nisan 1990) Scott Yanow tarafından Sevinç Tevs gibi "20. Yüzyılın En Harikulade Seslerinden Biri" olarak nitelendirilen Amerikalı caz şarkıcısı.

Sivri dilinden dolayı Sailor (Denizci) ve Sassy (Kaba) olarak da adlandırılmıştır, aynı zamanda caz müziği konusunda The Divine One (İlâhe Olan) lakablı Vaughan, Grammy Ödülü sahibidir. Sanat İçin Millî Gelir ajansı, Vaughan'ı "Caz Müziğinin En Büyük Gururu" olarak adlandırarak ona NEA Jazz Masters Ödülü'nü 1989 yılında armağan etmiştir. 1948 New York Jazz Festivali'nde Sevinç Tevs birinci olurken Sarah Vaughan ikinci olmuştur. Tevs, Vaughan'ı "For You" adlı besteyi yorumlaması ile geçmiştir. Beste, Tevs'in aile dostu, on iki kez Grammy Ödülü kazanmış, Arif Mardin'e aittir. Sarah Vaughan'ın güfteleri Grammy Ünlüler Kaldırımı'na nakşedilmiştir. Bu, 1973'te verilmeye başlanan özel bir Grammy ödülüdür ve sadece en az yirmi beş yıllık karakteristik ya da tarihi önem taşıyan onursal şarkılara verilir. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 16 - Cum

 
Nagasaki'ye atom bombası saldırısı Amerika Birleşik Devletleri'nin II. Dünya Savaşı'nın son günlerinde Japonya'nın Nagasaki şehrine atom bombası atması olayıdır. Bomba atıldıktan 3 gün sonra, 9 Ağustos 1945 (Amerikan kaydına göre 10:58'de, Japon kaydına göre saat 11:02'de), Plütonyum-239 tipi atom bombası "Fat Man" (Şişko Adam, resmî adıyla Mark III) ile ikinci katliâmı gerçekleştirdi. Bu atom bombasıyla Nagasaki'nin toplam nüfusu yaklaşık 240.000 kişi içinde 74.000 kişi hayatını kaybetti ve binaların yüzde 36'sı tamamen yok edildi. 2007'de, Nagasaki belediyesinin resmî listesine göre, o an öldürülen veya daha sonra atom bombasının etkisiyle ölenlerin toplam sayısı 143.124'a ulaşmıştı. (Devamı...)

 
Frédéric Joliot-Curie (d. 19 Mart 1900 – ö. 14 Ağustos 1958), Nobel Kimya Ödülü sahibi Fransız fizikçidir.

Fransa Paris'te doğmuştur. Paris Kimya ve Fizik Okulu mezun olmuştur. 1925 yılında Radyum enstitüsünde Marie Curie'e asistan olmuştur. Irène Curie'e aşık olduktan sonra, 1926 yılında evlenmiştir. Evliliklerinden sonra ikisi de soyadlarını Joliot-Curie şeklinde değiştirmiştir. Marie'nin ısrarlarıyla Joliot ikinci bir bilim lisans ve doktora derecesi edinmiştir. Doktora tezini Radyoaktif elementlerin elektrokimyası üzerine yapmıştır. Paris bilim fakültesinde ders verirken, eşiyle atom'un yapısı üzerine araştırmalarda işbirliği yapmıştır, özellikle çekirdek incelemeleri yapmışlardır. Bu çalışmaları nötron'un keşfi açısından önemli bir adım olmuştur. 1935 yılında Nobel Kimya Ödülü almışlardır. 1937 yılında Radyum enstitüsünü Fransa Kolejinde profesör olmak için bırakıp, uranyum ve ağır su kullanımı yoluyla kontrollü bölünme temelli başarılı bir nükleer santral kurulumu gereksinimleri ve zincirleme tepkimeler üzerine çalışmaya başlamıştır. Joliot Albert Einstein'ın başkan Roosevelt'e gönderilen Einstein-Szilard mektubunda zincirleme tepkimeler konusunda başarılı bir bilim adamı olarak bahsedilen bilimcilerden biridir. İkinci dünya savaşı, Joliot'un savaş sonrası yönetimsel görevleri nedeniyle araştırmalarının durmasına neden olmuştur. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 17 - Cts

 
Tower Bridge (Türkçe anlamı: Kule Köprüsü), Birleşik Krallık'ın Londra şehrinde Thames Nehri üzerinde yer alan iki katlı bir açılır kapanır köprüdür.

Yıllar boyunca, İngiliz başkenti nehir üzerinde kentin iki yakasındaki trafiği birleştirmiştir.Londra Kulesine yakın olduğu için "Kule Köprüsü" olarak adlandırılmıştır. 1894'te kullanıma açılan köprü, Baskül köprü türü köprülerin en ünlülerinden biridir. Köprü yüksek seviyeden iki yatay yürüyüş yolu ve aşağıdan bir araba yoluyla birbirine bağlanmış iki kuleden oluşur. Yıllar boyunca İngiliz başkenti nehir üzerinde kentin iki yakasındaki trafiği birleştirecek ilave bir köprüye gereksinim duyulmuştur fakat yapılması planlanan köprü Londra Köprüsü ile Londra Kulesi arasında limana erişimi engellerdi. Sonunda iki mimar -Horace Jones ve John Wolfe Barry- mükemmel bir çözüm buldu: bu, en büyük deniz araçlarının bile geçişine imkan açılır-kapanır bir köprüydü. 1876 yılında açılan köprü proje yarışmasının sonucunda, Horace Jones'un köprü projesi kabul edildi (1884). Köprünün inşası 1886 yılında başlayıp 8 yıl sürdü. Köprü, nehrin iki yakasındaki iskelelere birer köprü inşa edilmesini, köprülerin arasındaki yolun iki kanat halinde 83° açı ile açılarak nehir trafiğine izin vermesini öngörüyordu. O dönemde köprü kanatlarının açılması hidrolik bir düzenekle sağlanmaktaydı. Bugün, hidrolik sistemin yerine elektrikli bir sistem kullanılmaktadır. (Devamı...)


 
Gérard Depardieu ya da tam adıyla Gérard Xavier Marcel Depardieu (d. 27 Aralık 1948,  telaffuz ) Oscar'a aday gösterilmiş, Altın Küre Ödülü sahibi Fransız asıllı Rusya vatandaşı oyuncu.

Depardieu Châteauroux, Indre'de, Anne Jeanne Josèphe Éliette ile metal işçisi olan René Maxime Lionel Depardieu'nün altı çocuğundan üçüncüsü olarak dünyaya geldi. Konuşma bozukluğu sebebiyle okulda yaşadığı sorunlar sonucunda dengesiz ve uyumsuz olarak nitelendirildi. On üç yaşından itibaren matbaacılık eğitimi görmeye başladı ancak eğitimini tamamlamadı. 1964'te, oyunculuk öğrenimi gören Michel Pilorgé ile Paris'e gitti. Burada izlediği bir Molière oyunu sonrasında oyuncu olmaya karar verdi. Théâtre National Populaire'de aldığı ücretsiz derslerden sonra, 1966'da Jean-Laurent Cochet'nin yönettiği École d'art dramatique'i bitirdi. Buradaki öğrenimi sırasındaki arkadaşlarından biri Claude Jade'di. Depadieu, yönetmen Claude Regy'nin vasıtasıyla, yönetmen ve senarist Marguerite Duras ile tanıştı ve birkaç yıl içinde onunla birlikte dört film çevirdi. Bu filmlerden Nathalie Granger (1971) ve Les Valseuses (1973), Depardieu'nün tanınmasını sağladı. 1980'lerde Depadieu, önde gelen Fransız aktörlerden biri oldu. François Truffaut'nun La Femme d'à coté filmindeki oyunculuğu ile bilinirliği arttı. İlk César Ödülü'nü Le Dernier Métro filmindeki rolüyle kazandı. 1985 civarında genç Patricia Kaas'ı keşfetmese de en azından kariyerine başlaması için cesaretlendirdi. 1990'ların başından itibaren, Jean Reno ile birlikte uluslararası prodüksiyonlarda kendini kanıtlayan ender Fransız aktörlerden biri oldu. Depardieu'nün en önemli işleri arasında arasında komedi oyuncusu Pierre Richard ile birlikte oynadığı, La Chèvre (1981), Les Compères (1983) ve Les Fugitifs (1986) filmlerinden oluşan komedi filmi serisi de bulunmaktadır. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 18 - Paz

 
Unutmabeni (Unutma beni olarak da yazılır), bilimsel ismi ile Myosotis (Yunanca: "fare kulağı") olan bir çiçekli bitki cinsidir. Boraginaceae familyasından olan cinsin bilimsel adı Yunanca "fare kulağı" anlamına gelir ki bu isim çiçeğin yapraklarının şekline atıfta bulunur. Yaygın ismi olan Unutma Beni isminin kökeni çiçeğin Fransızcada yaygın bir şekilde ne m'oubliez pas (Türkçesi: "Beni unutma" veya "Unutma beni") deyişiyle anılmasıdır ki Fransızcadan bu kullanım İngilizceye de geçmiş ve Orta Çağ'dan beri çiçek İngilizcede de "unutma beni" anlamına gelen Forget-me-not olarak anılmaktadır. Birçok başka dilde de çiçeğe benzeri isimler verilmiştir. Özellikle bahçelerde yetiştirilen, kültive edilmiş formlarında birkaç renk birden görülebilir. Mavinin dışında yaygın Unutmabeni renkleri beyaz ve pembedir.

Yaklaşık elli tür barındıran cins oldukça çeşitlidir. Türlerin büyük bir kısmı küçük (yaklaşık 1 cm veya daha küçük çapta) ve yassı 5 mavi taçyaprağa sahip çiçekler açarlar. Baharda açan çiçeklerde renk çeşitliliği sıklıkla görülebilir; genel olan mavi rengin dışında beyaz ve pembe renkler de sıklıkla görülebilir. Gölgeyi tercih eden bitki bahçelerde oldukça yaygındır ve kültive edilmiş olanları sıklıkla birkaç renkte çiçek açarlar. Oldukça geniş bir alana dağılmış olan cinsin birçok çeşidi Yeni Zelanda'ya özgüyken, birkaç Avrupa türü mevcuttur. Çiçeğin bazı türleri, özellikle de Myosotis sylvatica, Avrupa, Asya ve Amerika'daki ılıman bölgelere götürülmüştür ve buralarda da görülebilir. ABD'de Myosotis alpestris Alaska eyaletinin resmi çiçeğidir. (Devamı...)


 
Hakuşaku (Kont) Kuroda Kiyotaka (Japonca Japonca黒田清隆; d. 21 Kasım 1840, Satsuma - ö. 25 Ağustos 1900, Tokyo, Japonya), Japonya'da imparatorluk yönetiminin yeniden kurulmasıyla sonuçlanan Meici Restorasyonu'nda (1868) önemli rol oynayan ve Nisan 1888 - Ekim 1889 arasında başbakanlık yapan devlet adamı. Meici Anayasası'nın yürürlüğe girmesinden (1889), 1930'ların başına değin Japon hükümetine egemen olan genro'nun ilk üyelerinden biridir.

Boshin Savaşı'nda (1868-69), Meici hükümeti adına ülkenin kuzeyindeki Hokkaido Adasını ele geçiren imparatorluk kuvvetlerine komuta etti. 1870'te bu geri kalmış bölgeyi yerleşime açıp kalkındırmakla görevlendirildi. Adaya Amerikalı tarım uzmanları getirip göçmenlere mali kaynak sağlayan ve yeni sanayilerin kurulmasını özendiren Kuroda'nın çabaları sonucu, 10 yıl içinde nüfus dört katına çıktı ve üretimde önemli artışlar sağlandı. Böylece Hokkaido, Rus yayılmacılığına karşı en iyi korunan Japon adalarından biri surumuna geldi. Hükümette hızla yükselen Kuroda, 1879'da halkın temsilcilerinden oluşan bir meclis kurulmasını engellemeye çalışmış tek hükümet üyesi olmasına karşın, 1888'de başbakanlığa getirildi. Ama Japonya'nın Avrupa devletlerinin baskıları karşısında 1850'lerde imzalamak zorunda kaldığı "eşitsiz antlaşmalar"ın gözden geçirilmesi konusunda doğan bir anlaşmazlık nedeniyle 18 ay sonra başbakanlıktan istifa etti. Bununla birlikte hükümette başka görevler üstlenmeyi sürdürdü ve genro'nun önde gelen bir üyesi olarak ölümüne değin hükümetin izlediği politikalar üzerindeki etkisini korudu. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 19 - Pzt

 
Yıldız tipi motor (radyal motor) silindirleri bir daire merkezine karşı sıralanmış motorlara denir. Bu motor türünde tüm piston kolları tek biyel muylusuna (resimde piston kollarının bağlı olduğu ortadaki döner kısım) bağlı olarak çalışırlar. Yıldız tip motorlarda ateşleme aralığının düzgün olabilmesi için; 4 zamanlıları tek sayıda, 2 zamanlıları çift sayıda silindirli olarak yapılır. Bu tertip şeklinde beygir gücü başına düşen motor ağırlığı 2 kg civarındadır. Bu nedenle uçaklarda ve bazı deniz taşıtlarında rahatlıkla kullanılır. (Devamı...)

 
Kim Ki-duk (김기덕, Kim Ki-dŏk, d. 20 Aralık 1960 Bonghwa Güney Koreli yönetmen, senarist ve yapımcı.

Kim Ki-Duk, 20 Aralık 1960'ta Güney Kore Bonghwa'da Kyungsang'ın kuzeyindeki bir taşra köyünde doğdu. Oldukça yaramaz bir çocuk olan Kim, 9 yaşına geldiğinde ailesiyle birlikte Seoul'e taşındı. Burada tarım eğitimi veren bir okula göderildi. Fakat maddi yetersizlikler yüzünden okuldan ayrılıp fabrikalarda işçi olarak çalışmaya başladı. 20 yaşına geldiğinde deniz kuvvetlerine katıldı. Askeri hayata çok çabuk uyum sağlayan Kim, 5 yıl çavuş olarak görev yaptı. Bu askeri tecrübeleri ona insan ilişkileri ve karakter analizi açısından zengin bir birikim sağladı. 1990 ' da bir uçak bileti alabilecek kadar para biriktirip, sanat eğitimi almak için Fransa'ya taşındı. Geçimini, kendi resimlerini satarak kazanıyordu. 1993'te tekrar Kore'ye dönen yönetmen, film senaryosu yazmaya başladı ve bir yarışmada iki senaryosu birden ödül kazandı. Kim Ki-Duk'un film kariyeri diğer yönetmenlerinkinden farklı başladı. Hiçbir zaman sinema eğitimi almadı ve hiçbir zaman başka bir yönetmenin yanında asistanlık yapmadı. Hiç kimsede görülmeyen bakış açısı ve kendine has hikâye anlatma tekniği buradan gelmektedir. Kim, 1996 yılında küçük bütçeli Timsah adlı filmiyle ilk sinema deneyimine başladı. Hiçbir sinema eğitimi almayan Kim bu filmi ile Koreli film eleştrimenlerinden ağır eleştiriler aldı. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 20 - Sal

1945 Moskova Zafer Geçit Töreni (Rusça: Парад Победы; Parad Pobedy), Sovyetler Birliği'nin II. Dünya Savaşı kapsamında Büyük Vatanseverlik Savaşı'nda Nazi Almanyası'nı malup etmesinden sonra Kızıl Ordu (Polonya ordusundan küçük bir grup ile birlikte) tarafından Kızıl Meydan'da, Lenin'in Mozolesi önünde düzenlenen tarihi askerî geçit töreni.

Geçit töreni, savaş sırasında "Silahlı Kuvvetler Başkomutanı" sıfatına sahip olan Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri ve Sovyetler Birliği Mareşali Josef Stalin'in emri üzerine gerçekleştirilmiştir. Stalin ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi yöneticilerinin Lenin'in Mozolesi üzerinde izlediği törenin başlangıcında Sovyetler Birliği Mareşali Georgi Jukov ve Konstantin Rokossovski, sırasıyla beyaz ve siyah at üzerinde alana gelmişlerdir. Kızıl Ordu'ya ait savaş araçları, törenin önemli odak noktalarından birini oluşturmuştur. NKVD askerleri Nazi Almanyası'nı sembolize eden orijinal pankartları taşımış ve onları Lenin'in Mozolesi'nin önüne atmışlardır. Bu kare törenin en çok kayıtlara geçen anlarından birisi olmuştur. Atılan pankartlardan birisi de 1. SS Panzer Tümeni "Leibstandarte SS Adolf Hitler" falamasıdır. Bu tümen Adolf Hitler'in kişisel koruma tümeni idi. Devamı...


 
Jerzy Kosiński (14 Haziran 1933 – 3 Mayıs 1991) Musevi ve Polonya asıllı, ABD'li yazar .Polonya'nın ikinci büyük şehri Łódź'da doğdu. II. Dünya Savaşı sırasında Doğu Polonya'da Katolik bir Polonyalı ailenin yanına sahte bir kimlikle sığındı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra ailesine kavuştu ve tarihle siyaset dalında 1957'de Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmeden önce Polonya'da derece kazandı. 1962'de Amerikalı çelik imparatoriçesi Mary Hayward Weir ile evlendi.

Kosiński'nin en bilinen romanları arasında 1965 tarihli Boyalı Kuş ve 1971 tarihli Bir Yerde sayılabilir. Baş rolde Peter Sellers'ın ve filmin yönetmeni Hal Ashby 1979 yılında Bir Yerde romanından bir film çevirdi. Senaryosu Kosiński tarafından yazılmış ve 1980 yılında British Academy of Film and Television Arts (İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi) tarafından en iyi senaryo ödülüne layık görülüp, Amerika Yazarlar Derneği tarafından en iyi uyarlanmış komedi ödülünü de aldı. Devamı...

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 21 - Çrş

 
Petronas İkiz Kuleleri (Malayca: Menara Petronas veya Menara Berkembar Petronas), Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da bulunan ikiz kuleler. 1998 ve 2004 arasında dünyanın en yüksek ikiz gökdeleni olan Petronas İkiz Kuleleri, Petronas petrol holdinginin de yönetim binasıdır.

452 m yüksekliğindeki gökdelen, 2004 yılında Taipei 101 binasının inşasının bitmesiyle dünyanın en yüksek gökdeleni olma unvanını kaybetti. Ancak en yüksek katı 378 m, çatısı 403 m olan bina için bu sınıflandırma çok tartışmalıdır. Zira bu her iki noktada da Sears Kulesi (412 m ve 442 m) daha uzun olduğu gibi, anten dâhil toplam yüksekliği ise 527 m'dir. 170 m yükseklikte 41 ve 42. katlar arasındaki çelik köprü ile kuleler birbirine bağlıdır. Köprü 2000 yılında kullanıma açılmıştır. Uzunluğu 58 m olan bu köprü 750 ton ağırlığındadır. Köprünün ziyareti için ücretsiz verilen 1700 bilet o günün sabahı 8.30'da dağıtılır ve genelde 2 saat içinde hepsi tükenir. Kulelerin en uç çatısı ziyarete açık değildir. Kuleler, birçok alışveriş merkezi, doğal bilimler müzesi "Petrosains" , bir senfoni orkestrası, bir sanat galerisi ve birçok büro için alan sağlamaktadır. Kulelerden her biri 76 asansöre sahip olup, bunların 29 tanesi her seferinde 26 kişi taşıyan çift katlı asansörlerdir. İnşaat için 37.000 Ton çelik kullanılan yapıda 32.000 adet pencere vardır. Mimari tasarımı "César Pelli & Associates Architects" mimarlık bürosu yapmıştır. Büro bu işinde, daha önce yaptıkları kule projelerindeki tecrübelerini kullanmıştır. Bunlardan biri, inşası gerçekleşmeyen Chicago'daki "Miglin-Beitler Skyneedle" projesidir. Her iki kule de eşit karakteristik özellikler göstermektedir. Mimar César Antonio Pelli, çelik, beton ve camdan İslam mimarisini temel alan bir yapı meydana getirmiştir. Petronas kuleleri öncelikli olarak iş binası olarak tasarlanmış olup, geleneksel ikiz konseptiyle, New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'ne (World Trade Center) benzetilebilir. Devamı...


 
Frank Lloyd Wright (d. 8 Haziran 1867, Wisconsin - ö. 9 Nisan 1959, Phoenix, Arizona), ABD'li mimar, yazar, eğitimci.

Modern mimarlık tarihinin en önemli kişiliklerinden birisidir. Son derece basit ve yalın iç mekanlara, düzenli ve geometrik cephelere sahip tasarımlar gerçekleştiren Wright, doğa ile yapının kendiliğinden bir uyum içinde olması gerektiğini savunan organik mimarinin ilkelerini ortaya koymuştur. Frank Llyod Wright'ın bilinen 1.141 tasarımının 532'si inşa edildi. Yapıtları, biçimsel yeniliklerinden ötürü büyük ilgi uyandırdı. Çok geniş bir düş gücü ile tasarladığı yapılardan biri olan Şelale Evi, ülkenin en ünlü konutlarındandır; özellikle New-York Guggenheim Müzesi (1956-1959) gibi sarmal yapılar, günümüzde de özgünlüğünü korur. Her zaman bütüncüllük peşinde olan Wright, mobilyadan aydınlatma donanımına, masa örtüsünden yerdeki halılara kadar iç mekân tasarımı sürecinin hemen her aşamasında yetkin olmaya çalışmıştır.

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 22 - Prş

 
Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi Ankara'nın Altındağ ilçesinin Ulus semtinde, Namazgâh tepesinde bulunan sanat müzesi ve kültür merkezi.

6 Nisan 1980 tarihinde hizmete giren müze, 1927’de “Türk Ocakları Merkez Binası” olarak inşa edilmiş olan ve I. Ulusal Mimarlık Akımının en güzel örneklerinden kabul edilen tarihi binada yer alır. Cumhuriyet öncesi ve sonrası Türk plastik sanatının tarihinin oluşum ve gelişim dönemlerini yansıtan sanat eserlerini içeren zengin bir koleksiyona sahiptir. Müzede Osman Hamdi Bey’den Abdülmecid Efendi’ye, Şeker Ahmet Paşa’dan Fikret Mualla’ya, Şevket Dağ’dan Şefik Bursalı, İbrahim Çallı, Abidin Dino’ya çok sayıda sanatçının orijinal eserleri sergilenmektedir. Müze binasında operet temsillerine uygun bir sahne mevcuttur. Ankara’nın ilk Kültür ve Sanat Salonu olarak hizmet vermiş olan bu sahne, günümüzde gerek Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin operet temsilleri için gerekse başka sanat kurumları ve özel sanat topluluklarının konserleri ile kültürel amaçlı kongre, panel ve konferanslar için kullanılmaktadır. Müze binası olarak hizmet veren tarihi yapı, Ankara’daki büyük kamu binasından dördüncü yapıtıdır. Türk Ocağı binası olarak inşa edilen bu yapı için 1924 yılında devrin tanınmış mimarlarından teklifler istenmişti. Mimar Arif Hikmet Bey’in çizdiği suluboya resmin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa tarafından beğenilmesiyle proje onaylandı ve binanın inşaatı 21 Mart 1927’de başladı. Devamı...


 
Hurşidbanu Natevan (AzericeXurşidbanu Natəvan, 5 Ağustos 1832, Şuşa - 1897, Şuşa), Azerbaycanlı şair.

Azerbaycan kültür ve sosyal hayatında derin iz bırakmış bir kişiliktir. XIX. yüzyıl Azerbaycan’ında Fuzûlî mektebinin en tanınmış temsilcisi olarak kabul edilir. Babası, Karabağ'ın sonuncu egemen hanı Mehdikulu Han; annesi ise Gence hanlarının neslinden olan Uğurlu Bey'in kızı Bedircihan idi. Ailenin yegâne evladı ve Karabağ Hanlığının mirasçısı olduğundan sarayda "Dürr-i yekta" (Tek inci), halk arasında ise Han Kızı adıyla tanınmıştı. Babasının 1845’te ölümünden sonra Karabağ Hanlığı’nın meşrû vârisi olarak hanlığı yönetmeye başladı. 1850'den itibaren şiir yazdığı bilinen Hurşid Banu, 1872'de Şuşa'da "Meclis-i Üns" adı altında şairler birliği kurdu ve yirmi yıldan fazla bu birliğin yöneticisi ve mali destekleyicisi oldu. Şiirlerinin çoğu kaybolmuş; ancak devrinde bazıları bestelenmiş ve bu besteler klasik Azerbaycan mûsikisinin en güzel örnekleri arasında yer almıştır. Devamı...

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 23 - Cum

 
Marko Manastırı (Makedonca ve Sırpça: Марков Манастир /Markov Manastir) Makedonya'da Üsküp şehrinin güneybatısında yaklaşık 18 km uzaklıktaki Markova Sušica köyünde bulunan bir manastırdır. Manastırın inşasına Sırp Kral Vukašin önderliğinde 1345 yılında başlanmış olsa da, içindeki freskler dönemde yaşanan Osmanlı akınları ve iç karışıklıklar nedeniyle oğlu Prens Marko tarafından yaklaşık 30 yıl sonra ancak tamamlanabilmiştir. Manastırın Katholikon'u Aziz Demetrius kilisesidir ve bu kilise manastır kompleksinin merkezini oluştur.

Kuruluşundan bu yana aktifliğini sürdüren manastır, dışında, öğrencilerin konaklayabileceği odalar, çan kulesi, kuyu, değirmen, fırın ve depolara da sahiptir. Marko Manastırı neredeyse zarar görmeden günümüze ulaşabilmiştir. 1467-1468 yıllarında kayıtlara geçtiğine göre Osmanlı döneminde manastırda yaklaşık 20 keşiş bulunmaktaydı. Aziz Demetrius'a adanmış kilise Yunan haçı planlıdır ve üzeri merkezi kubbe ile örtülmektedir. Yapı, her ne kadar Sırp İmparatorluğu döneminde inşa edilmişse de, Ortodoks geleneğini takip eden freskleri ve mimarisi nedeniyle Bizans mimarisi ve sanatı altında değerlendirilir. Kilise alanı 10 x 16 metre ve kubbenin yüksekliği yaklaşık 16 metre civarındadır. Üsküp yakınında bulunan kiliselerin gösterdiği benzer özellikler, özellikle de Kubbe'nin tambur üzerine oturtuluşu nedeniyle Slobodan Ćurčić tarafından bu kilise türü "Skopian Paradigm“ olarak tanımlanmıştır. Kilise narteksi gün ışığı almayan kör bir kubbeye sahiptir. Narteks, Naos'tan tribelon olarak da adlandırılan iki sütun ile ayrılır. Bu durum narteksi ayrı bir bölme yapmaktan çok Naos'un bir uzantısı görüntüsüne sokmuştur. Zira duvarlarda bulunan freskler bir uyum içindedir ve konu olarak narteks ve naos arasında farklılık göstermezler. Oktogonal bir tambur üzerinde yükselen kubbe dört adet uzun sütun tarafından taşınır. Bu sütunlar tribelonu oluşturan sütunlardan daha uzunlardır. Kiliseye gerek batıdan gerekse güney cepheden giriş yapılabilir. Batı girişinin önünde Osmanlı döneminde inşa edilmiş bir Exonarteks bulunur. Güney girişinin önünde ise günümüzde artık var olmayan bir yapının kalıntıları bulunur. Bu yapının bir vaftizhane ya da Marko'nun babası Vukasin adına inşa ettirmiş olabileceği Pareklesion olabileceği yönünde çeşitli iddialar vardır.Devamı...


 
Ernest Hemingway (d. 21 Temmuz 1899 – ö. 2 Temmuz 1961), Amerikalı romancı, kısa hikâye yazarı ve gazetecidir.

Basit yazma tekniği ve sade üslubuyla 20. yüzyıl kurgu romancılığını etkilemiştir. I. Dünya Savaşı'nda Avrupa'ya gidip gönüllü olarak Kızılhaç'ta ambulans şoförlüğü yaparken yaralanan ve tedavisi sırasında hemşiresine aşık olan Hemingway'in bu aşkı ve savaşın anlamsızlığını anlattığı Silahlara Veda adlı romanı, en ünlü eserlerindendir. Yazar, İspanyol İç Savaşı sırasında savaş muhabirliği yapmış ve en başarılı eserlerinden olan Çanlar Kimin İçin Çalıyor (1940) adlı romanında ABD'li bir profesörün gözünden savaşı anlatmıştır. Hemingway, 1946'da Küba'ya yerleşti. gerçek başyapıtı olan Yaşlı Adam ve Deniz adlı eserini 1952'de yazdı. Bu eser ile 1953'te Pulitzer, 1954'te Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. 1961'de evinde kendini av silahı ile vurarak hayatına son verdi. Devamı...

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 24 - Cts

[[Dosya:|sağ|150px]] Anavatan Çağırıyor (Rusça: Родина-мать зовёт! - Rodina-mat' zovyot!), Volgograd'daki Mamayev Kurgan'da bulunan Stalingrad Muharebesini anmak için inşa edilen heykel. Heykeltraş Yevgeniy Vuçetiç ve inşaat mühendisi Nikolai Nikitin tarafından yapılan heykelin 1967 yılında açılışı yapıldığında dünyanın en büyük heykeli idi. Günümüzde en büyük dokuzuncu heykeldir. Bununla birlikte heykel, dünyanın en büyük kadın heykeli ve en büyük din dışı konuyu kapsayan heykel unvanına sahiptir.

Anavatan Çağırıyor, Berlin'deki Sovyet Savaş Anıtı ve Magnitogorsk'daki Arka-Ön Anıtı ile birlikte savaş kılıcı taşıyan heykellerin triptik üçlemesinin bir parçasıdır. Heykel, Volgograd Oblastı'nın simgesidir ve hem arma, hem de bayrakta bir örneği yer alır. Heykel, Yevgeniy Vuçetiç ve Nikolai Nikitin tarafından II. Dünya Savaşı'na oğullarını çağıran ve elinde öne doğru kılıç doğrultan bir kadın figürü fikriyle inşa edilmiştir. Anıtın yapımına Stalingrad'da (şimdiki Volgograd) Mayıs 1959'da başlanmış, resmen 15 Ekim 1967 tarihinde açılış yapılmıştır. 1972, 1986 ve 2010 yıllarında olmak üzere üç kere restorasyon çalışması yapılmıştır. 1972 yılındaki restorasyonda heykelin kılıcı tamamen değiştirilmiş, 2010 yılındakin restorasyonda ise kılıç onarılarak güçlendirilmiştir. Devamı...


 
Edmondo De Amicis (d. 21 Ekim 1846 — ö. 11 Mart 1908), Çocuk Kalbi adlı çocuk romanı ile tanınan İtalyan romancı, öykü yazarı ve şair.

1874 yılında ziyaret ettiği İstanbul'u anlatan Constantinopoli, İstanbul üzerine yazılmış seyahatnameler arasında önemli bir yere sahiptir. 1886 tarihinde yayımladığı Çocuk Kalbi adlı çocuk romanı, dünya çocuk edebiyatının başyapıtlarından kabul edilir.

1846'da Oneglia'da (günümüzde İmperia şehrine bağlı bir yerleşim) dünyaya geldi. Küçük burjuvazi kesiminden bir aileye mensuptu. Torino'da bir kolejde öğrenim gördükten sonra askeri okula girdi; topçu subayı oldu. 1866 yılında Üçüncü İtalyan Bağımsızlık Savaşı'na ve Custoza seferi'ne katıldı. Aynı yıl İtalyan yazarı Alessandro Manzoni ile tanışması hayatını derinden etkiledi. 1870'lerin sonuna kadar Hollanda, İngiltere, Fas, İstanbul, Paris gibi yerlere seyahat etti ve izlenimlerini "Olanda" (1874), "Ricordi di Londra" (1874), "Marocco" (1876), "Constantinopoli" (1878-1879) ve "Ricordi di Parigi" (1879) adlı kitaplarında yayımladı. 1880'lerde seyahatlerine son verip kendini çocuk ve okul hayatını konu edinen eserlere veren yazarın uzun süre üzerinde çalıştığı "Çocuk Kalbi" (Cuore) isimli kitap 15 Ekim 1886 tarihinde yayımlandı.Devamı...

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 25 - Paz

 
Kağıttan kaplan (Çince: 紙老虎; zhilaohu), güçlü görünen fakat aslında zararsız olan objeleri tanımlamak kullanılan Çince terim. Bu ifade, tehdit gibi görünen ama özünde etkisiz olan ve direnemeyen yapıları tanımlamak için kullanılır. Politik olarak; Çin lideri Mao Zedong Amerika Birleşik Devletleri ve onun temsil ettiği emperyalizmi bu ifadeyle tanımlamış ve tüm Batı Bloku'nu bu sloganla tanımlamıştır.

"Kağıt kaplan" ifadesi Çin kültüründe kullanılan eski bir ifadedir. İngilizce'ye ilk kez John Francis Davis tarafından 1836 yılında çevrilmiştir. Mao Zedong, 1956 yılında ABDli gazeteci Anna Louise Strong ile yaptığı röportajda, Amerikan emperyalizmini açıklamak için "Kağıttan kaplan" terimini kullanmış ve "Görünüşte çok güçlüdür ama gerçekte korkulacak bir şey değildir. O kağıttan bir kaplandır. Dıştan bakıldığında kağıttan yapılmıştır, rüzgara ve yağmura dayanıklı değildir. Ben onun kağıttan kaplandan başka birşey olmadığına inanıyorum." ifadelerine yer vermiştir. Mao'ya göre; bütün gericiler birer kağıttan kaplandır. Buna göre onlar yüzeysel olarak güçlüdür fakat ani çöküşleri için nedenleri bulunmaktadır ve buna yatkındırlar. Çin-Sovyet ayrılığının temellerini oluşturan nedenlerden biri de Mao'nun bu fikirleri olmuştur. Devamı...


 
Kont István Tisza de Borosjenő et Szeged (d. 22 Nisan 1861 - ö. 31 Ekim 1918) Macar siyasetçi, siyaset bilimci, başbakan ve Macar Bilimler Akademisi üyesi. Yaşamının en öne çıkan dönemi ikinci defa başbakan olduğu sırada Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na girmesidir. Daha sonra Krizantem Devrimi sırasında aynı zamanda Macaristan'ın Avusturya ile olan siyasi birliğini bitirdiği gün olan 31 Ekim 1918'de suikaste uğrayarak öldürülmüştür. Tisza Avusturya Macaristan imparatorluğu'nun çifte monarşi rejimini desteklemiştir ve o zamanların liberal-muhafazakar ittifakı içinde yer almıştır.

1887 yılından beri meclis üyesi olan Tisza bir taraftan İmparatorun inatçı mizacının öte taraftan da aşırı siyasi görüşlülerin devrimci ruhlarının nasıl durumu tam bir çıkmaza sürüklediğini görmekteydi. 1867 Avusturya-Macaristan Antlaşması'nı doğrudan desteklemiştir. Sonuna kadar sosyal konularda tutucu olan Tisza büyük arazilerin bölünmesine ve cephede savaşan askerlere oy hakkı verilmesi gibi en mütevazi reform önerilerine bile inatla karşı çıkmıştır. 1918 yılından önce Macar nüfusunun yalnızca %10'u seçme ve seçilme hakkına sahipti. Ancak ekonomik konularda sanayileştirmeyi destekleyen ve teşvik eden bir yenilik yanlısıydı ve bu nedenle Macaristan'ın ekonomik inkişâfını baltalayacağını düşündüğü Antisemitizm'e karşıydı. Tisza'nın örnek aldığı kişi Otto von Bismarck'tı. Ekonomist olarak tarihî İngiliz ekonomi ekolünün kavramlarını takip etmiştir. Hukukçu ve siyaset bilimci olarak Tisza "gelişimin ideal yolu" olarak tanımladığı İngiltere'nin toplumsal ve siyasal gelişimini önde tutmuştur. Devamı...

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 26 - Pzt

 
Binicilik kısaca ata binme becerisidir. Binicilik; atı iyi durumda kullanma sanatı olup bu iyi durum, atı tam yerinde, sakin, zamanında, güven içinde ve olabildiğince işe uygun kuvvet sarf ettirerek kullanma becerisidir. Biniciliğin tarihi çok eski zamanlara kadar uzanır.

Binicilik sporunun ilk izlerine, tarihte ilk Türk devleti olarak bilinen ve Çin’de yaşamış olan Chou “Çu” sülalesinin hâkimiyeti döneminde rastlanmaktadır. Türk asıllı imparator Hiao’dan (M.Ö. 900) söz eden kronikler, kendisinin mükemmel bir at ustası (binici) olduğunu yazmaktadırlar. Ata ilk binen kavim Türklerdir ve atlar ilk kez Türkler tarafından ehlileştirilmiştir. Binicilik tarihine damgasını vuranlar, belki de savaşlarda önemli rol oynayan, süvari de denen atlı askerlerdir. İlk süvari birliklerini MÖ 2600'de Çinlilerin kurdukları bilinmektedir. Çinliler ata binmeyi M.Ö. 3. yy.da Hunlardan öğrenmişlerdir. Ancak binicilikte asıl gelişme, 5. yüzyılda eyerin bulunmasından sonra gerçekleşmiştir. Daha önceleri çıplak atın sırtına binilir ya da atın sırtına bir kilim ve battaniye atılarak oturulurdu. Devamı...


 
I. Boemondo (yahut Bohemund veya Boamund) (d. 1054 – ö. 3 Mart 1111, Bari) Norman asilzade, Taranto ve Antakya prensi.

İtalya’ya yerleşen Normanlar’ın soylularındı. Kendine doğuda bir ülke fethedip orada hükümdarlık yapabileceği düşüncesiyle Birinci Haçlı seferi'ne katılmış; Antakya'nın Haçlılar tarafından kuşatılıp fethine kadar tüm Haçlı ordusunun Anadolu'yu geçişinde komutanlığını yapmıştır. Ocak 1099'da Haçlılar Antakya Prensliği’ni kurunca Antakya Prensi oldu. Doğu Haçlılar Prensliği tasarısı Harran Muharebesi’nde aldığı yenilgi ile suya düşünce Avrupa’ya dönen Boemond, Fransa Kralı I. Filip'in kızı Konstans ile evlenerek yeni bir statü kazandı. Tekrar Akdeniz’e dönüp Bizans’la mücadele etmeyi denese de başarısız olup Bizans vassalı olmayı kabul etti ve ömrünü İtalya’da tamamladı. 1058'de İtalya'da Calabria yöresinde dünyaya geldi. Bir Norman derebeyi hanedanı olan Hauteville ailesi’ne mensuptur. Babası Norman topraklarında (İskandinavya) olukça şöhret yapmış bir şövalye olan Tancred de Huateville’in oğullarından Robert Guiscard; annesi ise Robert Guiscard’ın ilk karısı olan Norman asıllı Buonalbergo'lu Alberada’dır. Kendine konulan vaftiz adi Mark idi; fakat çocukken çok iri cüsseli olduğu için masallardaki Buamundus gigas adlı bir deve atıfla babası tarafından Boemondo olarak lakaplandırılmış ve bu lakabı isim olarak kullanmıştır. Amcaları ve babası Güney İtalya’ya giderek Lombard-Bizans çekişmelerinde rol oynayan ve kendi kontluklarını kuran Norman paralı askerlerin liderlerindendi. Babası Robert Guiscard güney İtalya'da idareyi eline geçirerek Apulya Kontu (1057-1059) ve sonra Apulya Dükü (1059-1085) olmuştu. Devamı...

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 27 - Sal

 
Rüzgâr gücü elektrik üretmek için rüzgâr türbinleri, mekaniksel güç için yel değirmeni, su veya kuyu pompalama için rüzgâr pompaları veya gemileri yürütmek için yelkenler kullanarak rüzgârın kullanışlı formundaki rüzgâr enerjisinin sonucudur.

2015 itibarıyla, Danimarka elektriğinin %40'ını rüzgârdan elde etti ve dünya etrafındaki en az 83 diğer ülke elektrik şebekesini rüzgâr enerjisi ile destekledi. 2014’ün sonu itibarıyla dünya çapındaki rüzgâr enerji santralleri (RES) kapasitesi 369,553 MW'a (megawatt) ulaşmıştır. Bu da dünyada kullanılan elektriğin %4’ü anlamına gelmekte. İnsanlar yelkenlileri hareket ettirmek ve gemileri yürütmek için en az 5500 yıldan beri rüzgârın gücünden faydalanıyor. Yeldeğirmenleri, sulama işlemi ve tahıl ezmek için 7. yüzyıldan beri Afganistan, İran ve Pakistan’da kullanılıyor. 1887 Temmuz ayında İskoç Akademisyen Profesör James Blyth rüzgâr gücü ile elektrik üreten ilk değirmeni inşa etti ve 1891’de İngiltere’de patent aldı. 1887-88’de Amerika Birleşik Devletleri’nde, Charles Francis Brush, James Blyth'in değirmeninden daha büyük ve üzerinde daha fazla mühendislik yapılmış değirmen kullanarak elektrik üretti. 1900 yılına kadar evinde ve laboratuvarının elektriğini sağladı. 1890’larda Danimarkalı bilim adamı ve mucit Poul la Cour'un rüzgâr türbinleri üzerine rüzgâr tünelinde yapmış olduğu deney ve araştırmalar sayesinde günümüz türbinlerine giden yolda ciddi bir bilgi birikimi oluştu. 1970'lere gelindiğinde fosil yakıt dışında enerji kaynakları arayışının artması ve çevre aktivistlerinin baskıyla Danimarka'da ilk modern rüzgâr türbinleri üretilmeye başlandı. Bu ilk rüzgâr türbinleri 20-30 kW gücündeydiler. 2015 itibarıyla 7 MW'lık rüzgâr türbinleri prototip olarak geliştirilmektedir, ilk uygulamalar Avrupa'nın çeşitli yerlerinde yapılmaya başlanmıştır. Bugün rüzgâr türbinleri, ev bahçelerinden, parklara, akü depolamalı mini sistemlerden; fabrikalara elektrik sağlayıp ürettiği fazla elektriği şebekeye veren orta ölçekli sistemlere, şehirlere elektrik sağlayan santrallere kadar her ölçekte uygulanmaktadır. Devamı...


 
Gottlieb Daimler (17 Mart, 1834 - 6 Mart, 1900) bir mühendis, endüstri ürünleri tasarımcısıdır. Schorndorf'da (Württemberg Krallığı) doğmuştur. İçten yanmalı motorlar ve Otomobil geliştirme konusunda çığır açmıştır.

Daimler ve onu yaşam boyu iş ortağı olan Wilhelm Maybach, hayalleri küçük hızla işleyen bir motor yapıp bunu herhangi bir lokomotife monte etmek olan iki mucitti. İkili 1885'te modern motorların habercisi bir tasarım yaptı ve arkasından iki tekerli bir bisiklet bunu uydurdular. Bu, ilk motosiklet olarak bilinmektedir. Ertesi yıl icatlarını bir posta arabası'na ve bota uyguladılar. Sonraları, 1890'de, Daimler Motoren Gesellschaft'ı (DMG) kurdular. İlk otomobillerini 1892'de sattılar. Daimler daha sonra hastalığa yakalanarak şirketten ayrıldı fakat deneyimlerini paylaşmak üzere hisse sahiplerinin ısrarlarıyla; 1893'te ayrıldığı şirkete 1894'te geri döndü. Maybach de şirketten ayrılmıştı fakat o da Daimler ile aynı zamanda işe geri döndü. Daimler, 1900'da hayata gözlerini yumdu ve Maybach DMG'den 1907 yılında ayrıldı. 1924'te, DMG yönetimi Karl Benz'in Benz & Cie. şirketiyle uzun dönemli bir ortaklık anlaşması imzaladı ve 1926'da bu iki şirket birleşerek Daimler-Benz AG adını aldı. Şirket şu anda Daimler AG'nin bir parçasıdır. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 28 - Çrş

 
Besin ağı ya da besin döngüsü besin zincirlerinin doğal olarak bağlaşmasıdır ve genellikle ekolojik bir topluluk içinde neyin ne ile beslendiğini gösteren grafiksel bir gösterimdir. Çevrebilimciler tüm yaşam biçimleri kabaca trofik düzey adı verilen iki kategoride sınıflandırırlar: ototroflar ve heterotroflar. Ototroflar büyümek, gelişmek ve üremek için mineraller ve karbon dioksit gibi gazlardan oluşan inorganik maddelerden organik madde üreterek kendi besinlerini sağlarlar. Bu kimyasal tepkimelerin gerektirdiği enerji güneşten çoğunlukla fotosentez yoluyla elde edilir. Hidrotermal bacalar ve kaplıcalar az da olsa güneşin yanında diğer enerji kaynaklarıdır. Trofik düzeyler karbon gereksinimlerini yalnızca atmosferden elde eden tam ototroflardan, organik maddeyi atmosferden elde etmenin yanısıra diğer kaynakları da kullanan etçil bitkiler gibi miksotroflara ve organik madde elde etmek için beslenmek zorunda olan tam heterotroflara kadar uzanır. Besin ağında besin zincirleri heterotrofların hangi ototroflar ya da heterotroflar ile beslendiğini gösteren bağlantılar ile gösterilir. Besin ağı bir ekosistemi değiş-tokuş yapan birleşik bir sistem olarak çeşitli beslenme yöntemlerinin basit olarak tasvir edilmesidir. Kabaca otçul, etçil, leşçil ve parazitik olarak ayrılabilen değişik beslenme ilişkileri vardır. Heterotroflar tarafından yenilen şekerler gibi bazı organik maddeler enerji sağlar. Siyanobakterilerden sekoyaya ve virüslerden mavi balinaya kadar ototroflar ve heterotroflar mikroskobik boyuttan tonlarca ağırlığa kadar her boyutta bulunmaktadırlar. Devamı...

 
Margaret Bondfield ya da tam adıyla Margaret Grace Bondfield (17 Mart 1873 - 16 Haziran 1953), sendika önderi, İngiltere'nin ilk kadın bakanı.

Çok az öğrenim gördü.On dört yaşında bir kumaşçının yanında çalışmaya başladı.Çalışma koşullarını çok kötü bulduğu için, Ulusal Tezgahtarlar Sendikası'na kuruluşu sırasında üye oldu.1899'da İşçi Sendikaları Kongresi'nin (Trades Union Congress - TUC) tek kadın delegesiydi.1923'te ise Kongre'ye başkanlık eden ilk kadın oldu.Aynı yıl İşçi Partisi'nden Avam Kamarası'na seçildi.1929'da yeniden seçilerek Ramsay MacDonald'ın ikinci hükümetinde çalışma bakanlığı görevine getirildi.Ama, 1931 seçimlerini kaybetti.1938'de sendika çalışmalarını bıraktı, 1948'de TUC'un onur üyesi oldu.Yaşam öyküsü A Life's Work (Bir Yaşamın Ürünü) 1949'da yayımlandı. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 29 - Prş

 
Araguaia nehir yunusu veya Araguaian boto (Inia araguaiaensis), Güney Amerika nehir yunusu. 2014 yılında, Amazon nehir yunusu ile benzer olarak tür tanımlaması ayrı yapılmıştır. Brezilya'da yer alan Araguia Nehri ve Tocantins Nehri doğal yaşam alanıdır.

Ekim 2014 itibarıyla I. araguaiaensis "Deniz Memelileri Komitesi" tarafından ayrı bir tür olarak kabul edilmemektedir. Komitenin yayınladığı taksonomiye göre I. araguaiaensis bağımsız bir tür değildir. I. araguaiaensis'' ayrı bir tür olarak ilk kez 22 Ocak 2014 tarihinde tanımlanmıştır. Bu tanınmada temel nükleer mikrosatelit ve mitokondriyal DNA verileri rol oynamıştır. Ayrıca benzer canlılar olan Amazon nehir yunusu ve Bolivya nehir yunusu'na göre diş sayısının farklı olduğu tespit edilmiştir.

Cinsin üyeleri gri-pembe bir renge sahip olup 153 ila 2,6 m (502 ila 8,5 ft) arasında vücut uzunluğuna sahiptir. Dorsal sırt bölgesinde yüzgeç bulunur. Boyun omurları başlarını döndürmek için kaynaşmıştır. Bu durum onları keskin dönüş yapmalarını sağlamaktadır. Diğer nehir yunusları gibi I. araguaiaensis de göze çarpan bir alına ve uzun bir buruna sahiptir, buna karşın deniz yunuslarına oranla küçük gözleri vardır. Çünkü yaşadığı ortam genellikle bulanıktır ve görüş alanları bu sebeple gelişmemiştir. Ana besin kaynakları ekolokasyon kullanarak buldukları balıklardır. (Devamı...)


 
Franz Brentano (d. 16 Ocak 1838 - ö. 17 Mart 1917), Alman psikolog ve filozof. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 30 - Cum

 
Cıva (Farsça: جیوه- jive), sembolü "Hg" ve atom numarası 80 olan kimyasal element. "Hg" sembolü, Latince'deki hydrargyrum (sulu/sıvı gümüş) sözcüğünden gelir. Cıva için İngilizcede ise iki sözcük kullanılır: "mercury" ve "quicksilver" (akıcı gümüş).

Cıva, hava, su ve toprakta birkaç şekilde bulunur. Bunlar, elementel cıva, inorganik ve organik cıva bileşikleri şeklindedir. Gümüş renkli, ağır bir metal olan cıva, oda sıcaklığında (25oC)sıvı halde bulunan 5 elementten (galyum, brom, sezyum, cıva ve fransiyum) birisidir. Cıva zehirli ve pahalı bir maddedir. İnhibitör (enzimlerin çalışmasına olumsuz etkide bulunur) olduğu için çok tehlikelidir. Termometre (sıcaklık ölçer) ve barometre (basınç ölçen alet) gibi bilimsel aygıtlarda kullanılır. Ancak bu uygulamadan günümüzde vazgeçilmektedir. Cıva, platin ve demir hariç diğer metallerle "amalgam" adı verilen alaşımlar yapar. Gümüş, kalay, bakır, çinko ve cıva kullanılarak üretilen amalgam alaşımı dişleri doldurmakta kullanılır. Bu alaşım hazırlandığında elle şekil verilir bir durumdayken zamana bağlı olarak kısa zamanda sertleşmektedir. Kırmızı cıva "(2)" sülfür (HgS) vermilion adı altında kırmızı boya olarak kullanılır. Gemi teknelerinin su altındaki kısmı, bu boyayla boyanarak midye ve istiridyelerin tekneye yapışarak toplanmaları önlenir. Cıva buharlı lambalarda kullanılır. Cıva buharlı lambalar, beyaz parlak bir ışık verir. Cıva buharı çok zehirlidir. Koklamak tehlikelidir. Ayrıca, aynaların sırlanmasında, altın ve gümüş üretiminde, tıpta tedavi maddesi olarak cıvadan faydalanılır. Bazı elektrik devre anahtarlarının yapımında da cıva kullanılır. (Devamı...)


 
Philippe Pétain ya da tam adıyla Henri Philippe Pétain (24 Nisan 1856 - 23 Temmuz 1951), Fransız Mareşal. I. Dünya Savaşı sırasında Verdun Savaşı'nda kazandığı zaferle bir "milli kahraman" durumuna gelmiş, ama II. Dünya Savaşı'nda Nazilerle işbirliği yapan Vichy Hükümeti'nin başkanlığını üstlenerek bütün saygınlığını yitirmiştir.

Bir köylü ailesinden geliyordu. Saint-Cyr Askerî Akademisi'nde öğrenim gördü. Bir süre askeri akademide ders veren Pétain, bu görevi sırasında ordunun üst kademelerince savunulan taktik kuramlarına karşı çıktığı için oldukça yavaş yükseldi ve tuğgeneralliğe ancak 1914'te 58 yaşındayken getirildi. 1916'da Verdun kentine yönelik Alman saldırısını durdurmakla görevlendirildi. Durumun umutsuzluğuna karşın cephe ve ikmal sistemini yeniden düzenleyerek, topçu birliklerini akıllıca kullanarak ve birliklerine büyük bir moral gücü vererek Verdun'da tarihe geçecek bir zafer kazandı. Başkomutan General Robert-Georges Nivelle'in başarısızlıkla sonuçlanan saldırılarının ardından Fransız ordusunda ciddi ayaklanmalar baş gösterince Nivelle'in yerine başkomutanlığa getirildi. Orduda disiplini tekrar kuran Pétain, 1918'de İtilaf Orduları komutanı General Ferdinand Foch'un zaferle sonuçlanan saldırısına katıldı. Kasım 1918'de Fransa mareşalliğine yükseltildi. Daha sonra da Yüksek Savaş Konseyi başkan yardımcılığı ve ordu genel müfettişliği gibi önemli görevlere atandı. II. Dünya Savaşı sırasında Almanların Mayıs 1940'ta Fransa'ya saldırmalarının ardından, Başbakan Paul Reynaud tarafından başbakan yardımcılığına getirildi.16 Haziran'da başbakan oldu.Kısa bir süre sonra Fransa'nın yenilgisinin kaçınılmaz olduğunu öne sürerek ateşkes çağrısında bulundu.Ateşkesin imzalanmasından sonra Vichy'de toplanan Temsilciler Meclisi ve Senato tarafından devlet başkanı ilan edilerek olağanüstü yetkiler verildi. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.

Aralık 31 - Cts

 
Yuhanna İncili Yuhanna İncili, Yeni Ahit'in ilk dört bölümünü meydan getiren kanonik incillerden sonuncusudur. Kelime anlamı olarak "sevgili" veya "sevilen" demektir.

Vaftizci Yahya'nın dini faaliyetlerinden, İsa'nın göğe yükselişine kadar olan zaman aralığını kapsar. Yuhanna İncili, İsa'nın kilisesinin oluşumunu anlatır. Cennetteki krallığından insanlığa yol göstermeye devam edeceği vurgulanır. Bu anlamda, diğer inciller gibi belirli bir kesimi değil, tüm insanlığı hedeflediği düşünülebilir. "Dünya" kelimesi birçok yerde tekrarlanır. Diğer İncillerde vurgulanan İsa'nın insani veya dünyevi faaliyetlerinden ziyade doktrinlerine geniş yer ayırır. Bu açıdan bakıldığında Yuhanna incili gerek tasvir gerekse teolojik olarak Sinoptik İncillerden bağımsız ve farklıdır. Yuhanna İncili, 27 kitaptan oluşan Yeni Ahit'in en felsefi, mistik ve sembolik bölümüdür, bazı araştırmacılarca Hint ve Yunan gizem kültlerinden etkilendiği iddia edilir. İsa'nın tanrısallığına ve özüne vurgu yapılır, İsa'nın başlangıçtaki "logos" olduğu söylenir. Devamı...


 
Gideon Sundback (24 Nisan 1880, İsveç – 21 Haziran 1954, ABD) İsveçli elektrik mühendisi. Gideon Sundback fermuarın geliştiricisi olarak bilinir.

Otto Fredrik Gideon Sundback İsveç'te doğdu. Çok zengin bir çiftçinin oğluydu. İsveç'te eğitimini tamamladıktan sonra Almanya'ya gitti. 1903 yılında mühendislik sınavına girdi. 1905 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti. 1905 yılında Pittsburgh'da Westinghouse elektrik şirketinde çalışmaya başladı. 1906'da New Jersey'deki Universal Fastener şirketine geçti. Daha sonra aynı şirkette baş tasarımcılığa terfi etti. 1909'da Elvira Aronson ile evlendi. Sundback 1906 ile 1914 yılları arasında Talon isimli bir firmada çalışırken fermuar ile ilgili birçok gelişmeye imza attı. Elias Howe, Max Wolff, ve Whitcomb Judson gibi kendinden önceki mühendislerin bu alandaki çalışmalarını ilerletti. Sundback fermuarın gelişimine büyük katkılarda bulundu. Ayrıca fermuar üreten bir makine de yaptı. 1951 yılında mühendislik alanındaki başarılarından ötürü İsveç Kraliyet Akademisi tarafından altın madalya ile ödüllendirildi. 1954 yılında geçirdiği bir kalp krizi neticesinde yaşamını yitirdi. 2006 yılında ABD'li National Inventors Hall of Fame vakfı tarafından fermuar ile ilgili yaptığı çalışmalarından dolayı onurlandırıldı. (Devamı...)

görüntüle - değiştir -   korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu ekleyip kaydedin.



Bugün 16 Nisan 2024, Salı ; saat 18.25 UTC