Bizans dönemindeki adı Herion olan Umuryeri Koyu, İstanbul Boğazı'nın şehrin Anadolu Yakası'na doğru yaptığı küçük girintidir. Selvi Burnu ile Anadolukavağı arasında yer alır. Prokopius'un yazdıklarına göre bu güzel koyda 6. yüzyılda İmparatoriçe Theodora'nın yazlık sarayı bulunuyordu. Koyun kıyılarında bir askerî liman vardır ve koy ile Anadolukavağı yolu arasındaki ormanlık olan askerî yasak bölge olarak korunmaktadır. Koydan daha iç kesimlere gidildiğinde Beykoz ilçesinin, Umuryeri semti vardır.

Koy ve açıklarındaki sularda Umuryeri sığlığı adında bir bölge vardır. Bu bölgede akıntı, kuvvetli rüzgârlar ya da arızalar nedeniyle rotalarından çıkan büyük gemiler sık sık karaya oturabilmektedir.

Eskiden lüferlerin kolayca avlanabildiği bir yer olan bu koyda, Yahudi bir balıkçının aşağıdaki dörtlüğü o dönemde dilden dile dolaşmıştır. Dörtlükte sözü geçen Pilavkayası da Anadolufeneri ile Poyrazköy arasında pilava benzediği için o adı alan kayalıktır. Zamanında burada çok lüfer yakalanmasına rağmen, çok da tekneler dalgalardan dolayı zarar görmüştür.

"Umuryeri canım yeri, Pilavkayası Allah'ın belası, Kaşıkla veriyor, Kepçeyle alıyor"