Tartışma:Said Nursî

Son yorum: 85.153.237.159 tarafından 3 ay önce Yoruma Tadilat başlığına

Eleştiriye Eleştiri değiştir

Söyleşiden alıntı yukarıdaki (eleştiriler bölümündeki) ifadeler gerçek değildir. Herhangi bir ilmi çalışmaya da müstenid değildir. Nitekim 77 söyleşi referans numaralı yazının içeriğinde de kişi bunu kendi zannınca diye de belirtmiştir. Buna rağmen yanlış ve ilmi olmayan hata bir kanaati; ilmiymiş gibi buraya almanın ne kadar büyük bir hata olduğu malumdur. Risale-i Nur'un mahiyetini bilenler için de es'ef vericidir. Risale-i Nur hakkında bu eleştiri bölümünde yazılanların ne kadar haktan ve hakikattan uzak, ne kadar hata ve vukufsuzluk olduğunu görmek için ilmi çalışmalardan yalnız biri olan şu kaynağa bakınız: Risale-i Nur'un Kudsi Kaynakları(Tespit, Delilleri, Mealleri), Abdulkadir Badıllı, Envar Neşriyat, İstanbul, 2011. Bu imzasız yazı 212.174.24.2 (mesajkatkılar) tarafından eklenmiştir.

Topluma saygı değiştir

İslam peygamberi Hz Muhammed SAV den söz ederken en azından birmilyaryediyüzmilyon insana saygı gereği Ismin başına Hz koymak gerekmez mi? olabilir ki inançsız ve hatta farklı bir inançta olabilirsiniz. bu size başkasının inancına saygısız olmayı gerektirmez diye düşünüyorum.--ali 21:47, 9 Mart 2014 (UTC)

"Hazret" kelimesi "yüce olan" anlamına gelir. Bunu söylememek bireysel olarak bakılacak olursa saygısızlık sayılabilir ancak Vikipedia bir ansiklopedidir. "Yüce" gibi öznel bir ifadenin ansiklopedide yer alması uygun değildir. Bu konudaki hassasiyetinizi anlıyor ve takdir ediyorum. Zubeyr Ozan (mesaj) 16.35, 26 Mayıs 2021 (UTC)Yanıtla

bende bu konuda inanca saygı duyulmasını ve herkesin sevdiği bir şahsiyete Muhammed demenin saygı bakımından geri olduğunu düşünüyorum. Fakat bu bir bilgi ansiklopedi uygulaması ve tarafsız düşünmek lazım bu yüzden "Hz." ibaresinin kişinin kararına bırakmak daha makuldur. Samirkodirov (mesaj) 12.36, 4 Temmuz 2021 (UTC)Yanıtla

said nursi araptır değiştir

ahmet akgündüz said nursinin anne tarafından seyid baba tarafından şerif olduğunun belgelerle kanıtlamıştır. haber linki http://www.risalehaber.com/iste-said-nursinin-o-seceresi-165135h.htm

Aslında melez araptır

Said Nursi ne Seyyiddir ne de Şeriftir. Bu zatı şişirmek için tek başına Seyyid veya Şerif demek yeterli gelmemiş olacak ki hem Seyyid hem de Şerif olduğu uydurulmuş. Herhangi bir kimse böyle bir şecere uydurabilir. Eski tarihli bir şecere bulup kendi dedesini babasını o secereye bir şekilde dahil etmek zor değil. Mesela adamın dedelerinin birinin adı Hıdırsa ve şecerede Hıdır varsa kendisini o tarafa monte eder. Hatta çok eskilerde bir yere monte etmeye kalkarsa zaten isimler tutmasa da tutuyormuş gibi gösterebilir.

Diğer taraftan Abdülhakim Arvasi'nin de seyyid olduğu iddia ediliyor. Mehmet Ali Bulut şöyle bir şey yazmış: Mesela, Abdülhakim Arvasi hazretleri, dinin ve imanın, Risale-i Nur tarzında anlatılmasını –eskilerde görülmemiş bir usul olduğu için- bidat kabul eder ve hatta kitapların yakılmasını söyler. (Haber7) Yani Seyyid olduğu iddia edilen bir zat, Seyyid olduğu iddia edilen bir başka zata kitaplarının yakılmasını söyleyecek derecede muhalefet etmiş. --78.164.22.129 20.10, 16 Şubat 2020 (UTC)Yanıtla

Said Nursi seyyid olmadığını kendisi açıklamış: ‘Lillahilhamdü velfahr ihlas-ı niyeti ihlal eden ve anasır-ı garaz olan neseb ve nesil ve tama’ ve havf beni bilmiyorlar. Ben de onları tanımıyorum veya tanımak istemiyorum. Zira meşhur bir nesebim yok ki mazisini muhafazaya çalışayım..’ (Münazarat)

‘İddianamede benim hakkımda dört esas var: Birinci Esas: “Güya bende tefahur ve hodfüruşluk var ve kendimi müceddid biliyorum. Ben bütün kuvvetimle bunu reddederim. Hem Mehdilik isnadını hiç kabul etmediğime bütün kardeşlerim şehadet ederler. Hattâ Denizli'deki ehl-i vukuf, "Eğer Said mehdiliğini ortaya atsa bütün şakirdleri kabul edecek" dediklerine mukabil, Said itiraznamesinde demiş ki: "Ben seyyid değilim. Mehdi seyyid olacak." diye onları reddetmiş. Yoksa ben seyyid olmadığım gibi hiçbir vakit böyle haddimden yüz derece ziyade hallerde bulunmamışım.” (Şualar, 14. Şua) --78.164.22.129 19.52, 16 Şubat 2020 (UTC)Yanıtla

Sayfaların birleştirilmesi değiştir

Said Nursi sayfasında biyografi bölümü çok uzun ve ayrıntılı. Bunun için benim tarafımdan ayrı bir madde olarak düzenlendi. Ana sayfanın yeni katkılarla genişlemesinin bu şekilde çok daha uygun olacağını düşünüyorum. Örneğin Said Nursinin sosyal politik duruşu - siyaset ilişkisi, hakkında yazılanlar bölümü genişlemeye müsait bölümlerdir.ZohakMSJ 09:02, 3 Temmuz 2014 (UTC)

Hiç de uzun değil bu hâliyle, gayet de ele alınabilir. 40.383 bayt an itibarıyla maddenin boyutu, seçkin maddelerde bu 100'ü geçebiliyor.--RapsarEfendim? 09:06, 3 Temmuz 2014 (UTC)
Sayın Zohak, bu madde dahil bir çok madde üzerinde sürekli çok büyük değişiklikler yapıyorsunuz. Ben yaptım oldu tavrınız hiç hoş değil. Büyük değişiklikler yapmadan önce lütfen diğer kullanıcılara bir danışın. Teşekkürler | ɾɐsǝɯ zoɯɐʞɐʎ | 09:12, 3 Temmuz 2014 (UTC)
Ben dedim, o kendi ansiklopedisini yapmak istiyor. --E4024 (mesaj) 09:18, 3 Temmuz 2014 (UTC)
Yakamoz, mesaj sayfama da uyarı bırakmışsınız. Sayfalar üzerinde rastgele büyük değişiklikler yapmıyorum. Maddelerin ingilizcelerini inceliyorum. Format ve içerik olarak % 99 türkçelerinden daha düzenli, görsellik, içerik ve anlatım olarak çok daha zengin, bilimsel ve düzenliler. Aynı zenginlik, düzen ve anlatımı türkçe maddelere de aktarmaya çalışıyorum. Bu durum dikkatle bakan diğer wikipedistlerden teşekkür de almaktadır. Bu maddeye gelince Maddenin biyografi ağırlıklı olmasında bir sakınca yok. Ancak diğer bölümler de geliştirilip düzenlenebilir. Rapsar nesnel bir değerlendirme yapmış.ZohakMSJ 09:38, 3 Temmuz 2014 (UTC)
Maddenin İngilizcesine atıf yapmışsınız ama orada da DÜŞÜNCE YAPISI diye tamamen ÖZGÜN bir çalışma mevcut değil. | ɾɐsǝɯ zoɯɐʞɐʎ | 05:57, 4 Temmuz 2014 (UTC)

Sayın Zohak, E4024 ün size şu yorumu --- Ben dedim, o kendi ansiklopedisini yapmak istiyor.- --yapmasından sonra WP:BRD'yi inceledim.

Orda tartışmalı durumlarda izlenilmesi gereken sırayı özetle şu şekilde diyor:

B: Be Bold: Cesur olun ve Değişikliği yapın
R: Revert: Hatalı gördüğünüz değişiklikleri geri alın
D: Discuss: Neden geri eklenmesi gerektiğini tartışın. Sadece fikir belirtip, yaptığınız değişiklikleri geri eklemeyin. Başkalarını bekleyin.
Siz bu durumda "Be bold" yapıyorsunuz.
Ben büyük değişikliklerinizi geri alarak "Revert" yapıyorum.
Ancak siz tartışmadan, başkalarının fikirlerini duymadan tekrar değişiklik yapıyorsunuz.
Tekrar olacak ama LÜTFEN BÜYÜK DEĞİŞİKLİKLERİNİZİ geri getirmeden önce başkalarının da fikirlerini bekleyiniz.
Ben yaptım olduyla kendi ansiklopedinizi oluşturmakatan vazgeçin.

Saygılar. | ɾɐsǝɯ zoɯɐʞɐʎ | 06:26, 4 Temmuz 2014 (UTC)

Değerli dostum, [[User Talk: Yakamoz51| zoɯɐʞɐʎ | benim yukarıda bahsettiğim konu maddelere genel yaklaşımımı ifade ediyor. Türkiye kökenli kişiler hakkındaki maddelerde doğaldır ki ingilizcesinin örnek alınması gerekmez. Ayrıca bu yaklaşım mutlak bir bağlayıcılık değil genel bir perspektif ifade ediyor. Bu maddeler geniş bir katılım ve nesnel bir bakış açısı ile hazırlanabilirse ingilizce maddeler için örnek ve kaynaklık edebilir. Tekrar söylüyorum geri almadan önce tartışmaya açarsanız sevinirim. Bahsettiğiniz kuralları ben de benimsiyorum, hiçbir sıkıntı yok, ancak bu kuralların aşırı yorumlanması ile bütün wikipedi maddeleri silinmeye adaydır saygılar.ZohakMSJ 06:38, 4 Temmuz 2014 (UTC)

Lütfen ısrarla geri almayın değiştir

Sayfada Son Kahraman ve Yakamoz51 tarafından yapılan düzenlemelerde, Ek bilgi ve kaynakları, düzenleme ve şablonlar mevcut. Üstelik bazı bölümler daha tarafsız. Lütfen gerekçesiz geri alıp durmayın. Onun yerine sayfayı geliştirmeye devam edin.| ɾɐsǝɯ zoɯɐʞɐʎ | 06:49, 5 Eylül 2014 (UTC)

Sayin Zohak: Lutfen maddeyi geri almak icin almayin. Katkida bulunacaksaniz veya itiraziniz varsa lutfen tartismada belirtin. Son degisiklikte yapilan duzenlemeler: N.Cüzdanındaki soyismi eklendi, bazı bilgiler (lakabı) ve paragraflar (milliyeti ve nur cemaati) düzenlendi. Hangisine itiraziniz? | ɾɐsǝɯ zoɯɐʞɐʎ | 12:14, 9 Eylül 2014 (UTC)

Başkalarının katkılarını silme için bunlar gerekçe değil, bu konuları düzenleyebilirsiniz, Milliyetçilikle ilgili uzun ifadeleri düşünce yapısı sayfasında bulunuyor.ZohakMSJ 06:02, 10 Eylül 2014 (UTC)

aynen katılıyorum. Başkalarının katkılarını silmek için bunlar gerekçe değil. Eklemek yerine silmekten vazgecersiniz umarım bir gün| ɾɐsǝɯ zoɯɐʞɐʎ | 07:56, 10 Eylül 2014 (UTC)

Said Nursi'nin Etkiledikleri değiştir

Said Nursi'nin Etkiledikleri kısmına Fetullah Gülen yazılmış, halbuki Son Yüzyıl(lar)ın en büyük mütefekkiri Said Nursi'nin, tüm son yüzyıl gençliğini etkilemiştir.

Fetullah Gülen'in ise etkilenmediği ve hatta tam tersine olarak farklı bir çığır açtığı ve bu durumu Risale-i Nur eserini okuyanların en az yüz yerde farkedebileceği açıktır.

Örneğin; "Kavga kapısını kapamak için banka kapısını kapayınız." (Sözler) "Onlar (Risale-i Nur) ne hâl ile yazılmış ise, öyle kalması lâzım geliyordu. Sonradan tashih ve tanzim etmeye mezun değiliz!" (Mektubat) "Risale-i Nur'a karşı rakîbâne başka bir çığır açmakla hem o zarar eder, hem bu müstakim ve metin cadde-i Kur'âniyeye bilmeyerek zarar verir zındıkaya bir nevi yardım olur." (Kastamonu Lahikası)

eleştiriler bölümü kaldırılsın değiştir

Said Nursi risale-i nur kitabında neredeyse tamamında başta 19. mektup, 19. söz, 31. söz, mesneviyi nuriye-reşhalar olmak üzere Hz. Muhammedden (a.s.m) ve peygamberliğinin delillerinden ve mucizelerinden bizzat ve övgüyle bahsediyor ve Hz. Muhammedin son peygamber olduğunu kabul ettiği sözlerinden anlaşılıyor. [1]

14 ciltlik kitabının hiç bir yerinde Said Nursinin peygamberlik davası içinde olduğunu ihsas edecek en ufak bir emare yoktur. Aynı zamanda Said Nursi Risale-i Nur'un ilhamen yazdırıldığını, ilham ve vahyin birbirinden cok farklı olduğundan bahsediyor ve anlatıyor , ilhama herkesin mazhar olabiliceğini vahyin ise sadece peygamberlere has olduğunu risale-i nur okuyan herkes anlayabilir. [2] ve risale i nurda felsefeyi ve felsefecileri menfi ve müspet olarak iki kısma ayırmıştır said nursinin tahkir ettiği kısım menfi kısmıdır yoksa müspet felsefeyi şu şekilde tarif eder Müspet felsefe ise; vahye tabi, onun terbiye ve rehberliği ile hareket eden, din ile barışık bir yoldur. Risale-i Nurlarda muzır ve dalalet olarak gösterilen menfi felsefedir.Terkimasiva (mesaj) 19:12, 11 Şubat 2016 (UTC)terkimasiva

eleştiriler bölümü kaldırılsın değiştir

Said Nursi risale-i nur kitabında neredeyse tamamında başta 19. mektup, 19. söz, 31. söz, mesneviyi nuriye-reşhalar olmak üzere Hz. Muhammedden (a.s.m) ve peygamberliğinin delillerinden ve mucizelerinden bizzat ve övgüyle bahsediyor ve Hz. Muhammedin son peygamber olduğunu kabul ettiği sözlerinden anlaşılıyor. 

14 ciltlik kitabının hiç bir yerinde Said Nursinin peygamberlik davası içinde olduğunu ihsas edecek en ufak bir emare yoktur. Aynı zamanda Said Nursi Risale-i Nur un ilhamen yazdırıldığını, ilham ve vahyin birbirinden cok farklı olduğundan bahsediyor ve anlatıyor , ilhama herkesin mazhar olabiliceğini vahyin ise sadece peygamberlere has olduğunu risale-i nur okuyan herkes anlayabilir. ve risale i nurda felsefeyi ve felsefecileri menfi ve müspet olarak iki kısma ayırmıştır said nursinin tahkir ettiği kısım menfi kısımıdır yoksa müspet felsefeyi şu şekilde tarif eder Müspet felsefe ise; vahye tabi, onun terbiye ve rehberliği ile hareket eden, din ile barışık bir yoldur. Risale-i Nurlarda muzır ve dalalet olarak gösterilen menfi felsefedir.Terkimasiva (mesaj) 19:14, 11 Şubat 2016 (UTC)terkimasiva

taraflı şablonu değiştir

Maddedeki çoğu kaynakta kişinin özbiyografisi kullanılmış. Sağlıksız bir durum. Atatürk için islam dini karşıtı denmiş. Arkasına Said Okur'un 4 tane kaynağı konulmuş. Maddenin siyasi propaganda aracına dönüştürülümüş olması trajik bir durum. Alexandre M. 08:57, 5 Nisan 2016 (UTC)

Hayatı bolumunun hemen gırıs kısmında, ıletısım kopukluguna daır ayrıntılı bır bılgıye ozel olarak gerek olmadıgından ufak bır duzen saglandı. İyi calismalar. Vitruvian (mesaj) 10:18, 5 Nisan 2016 (UTC)

Çok işi var bu sayfanın. Sayfanın boyutu 44 Kbyte ama neredeyse hepsi VP:GÜVEN ve VP:D den dolayı yok hükmünde. Said Okur ismi için bile güvenilir kaynak arayışı olmamış. Birkaç yerde birincil kaynaklar bence doğru olarak kullanılmış. Gerisi için de iyi bir üçüncül kaynak araştırması gerekiyor. Bulunamıyorsa silmek tercih edilebilir. --Deniz (mesaj) 14:17, 27 Ekim 2016 (UTC)

Bulgu'ya katılıyorum. Birinci kaynaklar yazarın ilk hayatı, gençliği ile ilgili kısımlarda kullanılmalı. Çünkü birisi doğunca ileride kayda değer olup olmayacağı bilinmediğinden ilk hayatı ile ilgili araştırmalar kişi kayda değer olduktan sonra yapılır. O araştırmalar da büyük olasılıkla yazarın otobiyografisinden de yararlanılarak yapılmıştır. Ama sürgün edilmesi tutuklanması, beraat etmesi ile ilgili kısımlarda üçüncü kaynaklar verilmeli diye düşünüyorum. Turgut46 10:08, 2 Ocak 2017 (UTC)

bediüzzaman denmesin değiştir

Bediüzzaman kendisinin kendisine koyduğu bir isimdir. Bu yüzden öyle anılmaması daha iyidir. Yalan konuşmayın kendisine baskalari vermiştir o ismi. CelilOguz (mesaj) 21:55, 5 Şubat 2017 (UTC)

Öyle anılmıyor zaten. --Turgut46 17:35, 7 Şubat 2017 (UTC)

Bediüzzaman ismi başta unvan olarak Said Nursiye verilmiş fakat bu isimle şöhret bulmuş bilhassa Osmanlı döneminde resmi belgelerde dahi Bediüzzaman olarak geçmektedir. günümüzde dahi pek çok insan Bediüzzaman kelimesini Said Nursinin ismi olarak kullanmaya devam ediyor. Zaten madde içerisinde Said Nursi olarak anılıyor. Normalde başlık adı ile giriş kısmı aynı olması gerekir fakat giriş kısmını istisnai bi durum olarak Bediüzzaman Said Nursi olarak değiştirdim. buna benzer örnekler var Ali Adnan Ertekin Menderes, Muhammed Celaleddin Rumi vs.Dava42 (mesaj) 19:19, 2 Şubat 2018 (UTC)

Said Nursi'ye Bediüzzaman unvanı verildiğinin kaynağı kim? Yine Said Nursi. Kendi zamanında Nurcu olmayanlar tarafından hangi eserde Said Nursi'den Bediüzzaman şeklinde bahsedilmiş? Hani İslam alimleri onun Bediüzzaman olduğunu kabul etmiş deniyor ya, neden bu alimlerin isimleri zikredilmiyor? Tarafsızlık politikası deyip Hz. ve r.a. gibi kısaltmalar maddelerden siliniyorsa Said Nursi'den Bediüzzaman şeklinde bahsedilmesi çelişkili olmuyor mu?--78.164.22.129 19.16, 16 Şubat 2020 (UTC)Yanıtla

Bediüzzaman ifadesinin giriş kısmında yer verilmesinde vikipedi kurallarına göre bir sakınca yoktur. Bediüzzaman kelimesi Said Nursi'nin ismi olmuştur. Osmanlı döneminde pek çok resmi belgede gazete haberlerinde bu ünvan ile anılır, Osmanlı devleti kimlik belgesinde Bediüzzaman ifadesi vardır. Günümüzde dahi yaygın olarak Bediüzzaman şeklinde anılır. Övücü bi mana taşıması tarafsızlık ilkesini ihlal etmiyor. Bediüzzaman ifadesi çok yaygın bi kullanıma sahiptir. vikipediye göre önemli olan yaygın kullanımdır. İslam inancına göre övücü mana ifade eden pek çok isim var fakat övücü mana taşıyor diye vikipediden kaldırmıyoruz. Mesela "İsmet" kelimesi; Mâsumluk, günahsız olmak manasına geliyor ama biz bu tarafsızlık ilkesine aykırı diye gidipte İsmet İnönü sayfasındaki İsmet ismini kaldırmıyoruz çünkü vikipedi kuralları bunu gerektiriyor. Kerim Coşkun Mirzazade (mesaj) 20.59, 14 Mayıs 2020 (UTC)Yanıtla
Karşı olduğum şey "Bediüzzaman" olarak anılması değil. Giriş cümlesine bu şekilde başlamak. Mustafa Kemal Atatürk maddesine de "Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk" şeklinde başlayalım o zaman, çünkü ders kitaplarında bu şekilde yer alıyor. --Turgut46 00.41, 15 Mayıs 2020 (UTC)Yanıtla

Benim ifade etmek istediğim şey şu Bediüzzaman kelimesi Said Nursi'nin ismi olmuş. Said Nursi hakkında dönemin gazete ve dergi ve resmi belgelerine ait kaynaklar ekledim çoğunda Bediüzzaman diye hitap ediliyor. günümüzde muhalif insanlar tarafından bu ifade hoş karşılanmıyor olabilir fakat Bediüzzaman isim olarak kullanılmış. Ulu önder demekle Bediüzzaman demek aynı şey değil. Ulu Önder bi sıfattır. Bediüzzaman ise İsim Olarak kullanılmış. Deniliyor ki sadece Said Nursi sevenler tarafından Bediüzzaman ifadesi kullanılıyor. Bu doğru değil bakın aşağıda aksini gösteren bir sürü belge koydum.

Bediüzzaman olarak hitap edildiği TBMM zabıt ceridesi >> https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/td_v2.sayfa_getir?sayfa=439&v_meclis=1&v_donem=1&v_yasama_yili=&v_cilt=24&v_birlesim=135

Bediüzzaman olarak hitap edildiği Başbakanlık Osmanlı arşivleri>> https://www.devletarsivleri.gov.tr/varliklar/dosyalar/eskisiteden/yayinlar/osmanli-arsivi-yayinlar/ERMEN%C4%B0%20KATL%C4%B0AM-1.pdf

Bediüzzaman olarak hitap edildiği Takvim-i Vekayi Gazetesi 11 Ağustos 1918 >> https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/67458/0141.pdf?sequence=141&isAllowed=y

Bediüzzaman olarak hitap edildiği Tanin Gazetesi 24 mayıs 1909 >> https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/3494/24%20May%c4%b1s%201909.pdf?sequence=1&isAllowed=y

Bediüzzaman olarak hitap edildiği Sebilürreşad Mecmuası >> https://web.archive.org/web/20200427222246/https://4html.net/source/0125.pdf

Bu ve bunun gibi daha çok var. Kerim Coşkun Mirzazade (mesaj) 01.52, 15 Mayıs 2020 (UTC)Yanıtla

Adam kendisini takdim ederken "bana Bediüzzaman derler" dediği için ondan o şekilde bahsedilmiş olmasın? Mesela takvim-i vekâyî gazetesine baktığımızda Mûsâ Kâzım Said Nursi'den "Bediüzzaman Said Efendi" şeklinde bahsetmiş. Adamın kendisi ve kendi talebeleri öyle andığı için başkaları da o şekilde tanımış olabilir. Ayrıca o dönemde soyadı bulunmadığı için insanlar baba adıyla, memleketiyle veya lakaplarla birbirinden ayırt edilebiliyordu. --88.233.116.231 02.02, 6 Eylül 2020 (UTC)Yanıtla

Bir de "sadece Said Nursi sevenler tarafından Bediüzzaman ifadesi kullanılıyor, bu doğru değil" demişsiniz. Buradaki mesele şu: Onun bediüzzaman olarak anıldığına dair anlatılan hikâyeyle ilgili yani kendisinin zamanındaki âlimleri dize getirdiğine (!) ve bu sebeple kendisine bu ismin takıldığına dair kaynaklar bulunmuyor. Bunu söyleyen kendisi ve diğer gösterilen kaynakların da kaynağı kendi risaleleri. Var mı onun döneminde dize getirdiği iddia edilenlerin onunla ilgili yazdıkları? Hocası kendisine bediüzzaman demiş olsa bile bu onun şahsî görüşüdür. Zira hoca talebesini, talebe de hocasını gözünde büyütebilir. Vikipedide tarafsızlıktan ve üçüncü kaynaklar tarafından doğrulanabilirlikten söz edilirken risalelere dayanan hikâyelerin tarihî birer hakikatmiş gibi burada yer alması vikipedinin bu politikasına aykırı bir durum teşkil etmektedir. Yani Said Nursi'den bediüzzaman olarak bahsedenler olmuş olabilir, bunların hoca-talebe-tarikat ilişkileri de önemli. (Mesela Mûsâ Kâzım'ın kaynaklarda Nakşibendiliğe mensup olduğu yazıyor ki Said Nursî'nin de Nakşibendî oldoğu söyleniyor.) Şöyle bir kıyas yapabiliriz belki: Teröristin biri de kendisine "üstün insan" şeklinde isim taksa ve eylemlerini üstlenirken bu ismi kullansa, basında ve yayında ondan bu şekilde bahsedilse, devlet adamları açıklamalarında ondan bu şekilde bahsetse bu onun gerçekten "üstün insan"-olduğunu kanıtlamaz. Hatta bu teröristin siyasî partilerde ve devlet kurumlarında adamları da bulunabilir; nitekim yakın zamanda terör örgütleri mensuplarına yönelik birçok operasyonlar düzenlendiğinde cemaat adıyla faaliyet gösteren bir yapılanmaya mensup çok sayıda insan meslekten ihraç edildi. Birilerinin "üstün insan" demesi birinin üstün insan olduğunu kanıtlamadığı gibi, bediüzzaman demesi bediüzzaman olduğunu, hoca efendi demesi hoca efendi olduğunu kanıtlamamaktadır.-88.233.116.231 02.19, 6 Eylül 2020 (UTC)Yanıtla

Adnan Oktar'ın da etrafında ona Adnan Hoca diyenler vardı, hatta basında da ondan Adnan Hoca diye bahsedildiği görülebilmektedir ancak mesela Yiğit Bulut kendisine insanları Allah'ın yarattığına dair ayetleri sorduğunda ona bile cevap verememiştir. Bunun gibi Said Nursi'yi de bediüzzaman diye kaleme verenler olmuş ise de bu onun bediüzzaman olduğu anlamına gelmemektedir. --85.101.194.156 20.39, 28 Eylül 2020 (UTC)Yanıtla

Resmi ve gerçek adı Sait Okur'dur. https://www.yeniasya.com.tr/enstitu/said-nursi-nin-resmi-soyadi_129384 https://sorularlarisale.com/makale/bediuzzaman-ve-ailesinin-kimlik-bilgileri

Buna rağmen Vikipedi gibi özel bir bilgi kaynağında bu kişinin lakabı ile anılması büyük bir hatadır. Jaco0434 (mesaj) 12.26, 17 Ağustos 2020 (UTC)Yanıtla

yuvarlak ifadeler değiştir

Said Nursi'nin hayatı ile ilgili yapılan alıntılarda farklı farklı isimler gözükse de bunlar çoğunlukla risalelere dayanıyor. Kendi kendisini alim ve bediüzzaman yani zamanın harikası ilan eden Said Nursi'nin söyledikleri nedense kendi devrinde yaşamış nurcu olmayan kaynaklardan doğrulanmadan doğruymuş gibi kabul ediliyor.

Maddede "1892'de Bitlis'te Şeyh Emin Efendi ve diğer İslam alimlerinin de bulunduğu ilim meclisinde yapılan imtihan ve münazara sonunda Molla Fethullah tarafından verilen Bediüzzaman unvanı diğer alimler tarafından da kabul görünce Nursi bu isimle anılmaya başlandı" denilmekte. Buradaki ifadede bir yuvarlaklık söz konusudur. Bu İslam alimleri kimlerdir? Neden isim isim açıklanmamaktadır? Bu alimler eserlerinde Said Nursi'den bediüzzaman şeklinde bahsetmişler midir? Herhangi bir kimse kendisi ile ilgili birtakım iddialarda bulunarak eserler yazabilir. Mesela biri çıkıp ilk astronot benim dedemdi yazsaydı bunu diğer kaynaklardan doğrulaması talep olunmaz mıydı? Said Nursi birçok risalesinde falankes beni şöyle övmüştür böyle övmüştür şeklinde ifadeler kullanmış ama mesela Mehmet Akif'in söylediği iddia edilen “Hugo’lar, Descartes’lar, edebiyatta ve felsefede Bediüzzaman’ın bir talebesi olabilirler” şeklindeki söz Mehmet Akif'in eserlerinde değil bizzat Said Nursi'nin Konferans adlı risalesinde geçmektedir. Bu ifade üdeba meclisinde söylenmiş şeklinde naklediliyor. Yine bir yuvarlak ifade söz konusu. Madem böyle bir söz üdeba meclisinde söylenmiş, neden hiçbir hatırattan ve benzeri bir kaynaktan alıntılanmıyor da bizzat Saidin kendisi tarafından aktarılıyor? Bahsedilen üdeba meclisinde bulunanlar neden isim isim zikredilmiyor? Böyle olunca Said Nursi'nin icazeti de, alimliği de, eserlerinin kendisine aidiyeti de sahte olabilir izlenimi veriyor. --78.164.22.129 19.13, 16 Şubat 2020 (UTC)Yanıtla

Eski gazete yazıları, Said Nursi'yi gören kişilerin şahitlikleri, risalelerindeki akla yatkın üslubu ve Barla'da kaldığı evden çıkan belgeler dikkate alındığı alimliğini ve eserlerinin aidiyetini tastikleyen verilere ulaşılıyor. Said Nursi'nin risalelerindeki bilgiler dine ve bilime uygun olmakla birlikte kendi yorum ve düşüncelerini de bulundurmaktadır. Öznel fikir ve yargılar kanıtlanmaya gerek duyulmadan ifade edilebilir. Zubeyr Ozan (mesaj) 06.10, 26 Mayıs 2021 (UTC)Yanıtla

Zubeyr Ozan da yuvarlak ifadeler kullanmış. İsim isim kaynak göstermek yerine "gören kişilerin şahitlikleri" gibi yuvarlak laflar. --188.119.39.44 19.51, 15 Temmuz 2022 (UTC)Yanıtla

değiştir

Madde konusu kişinin resmi kayıtlardaki adı "Sait Okur" olduğu için bu hususun maddenin altlarında değil, en başında belirtilmesi gerektiğini düşünüyorum.(Fatih Demirci (mesaj) 15.50, 11 Nisan 2020 (UTC))Yanıtla

Bu yaklaşım doğru değil. Genel ve yaygın kullanım Bediüzzaman veya Said Nursi şeklindedir. Kerim Coşkun Mirzazade (mesaj) 19.41, 14 Mayıs 2020 (UTC)Yanıtla

Tarafsızlık değiştir

Yazının ilk kısmı gayet güzel ilerliyorken, sonrasında çok şaşırdım. Sanki ilk kısmı bir Nurcu yazmış da ikinci kısmı Nursiden nefret eden biri yazmış gibi. Tarafsızlık denen şey yazının ikinci kısmında yok. Anlatılanlar doğru olsa bile, takınılan uslup rahatsız edici. Bu dediğim uslup "Hayata bakışı ve mücadele yöntemi" kısmından itibaren takınılmaya başlanmış. Okurken sanki birileri bilerekten Nursiyi kötü göstermeye çalışmış gibi. "Yunus tekrar kavmine döndürülür ve 100 bin kişi ona inanır. Said Nursi'nin bu ve benzer hikâyelere yaklaşımı onun temel kaynaklarda geçen akıl dışı ayrıntıları atlayarak...." şu kısımda da Yunus kıssasına "akıl dışı" deniyor. Kimine göre öyle olabilir ama bunu böyle belirtmek bazı okurları rahatsız edebilir diye düşünüyorum. Kendisine "nur elçisi" dediğinden, eserinin arşı azamdan indirildiğini söylemesinden vs. bahsedilerek de sanki kendisi ben peygamberim diyormuş gibisinden bir imaj çizilmeye çalışılmış. Yazıda nerdeyse alenen Mehdi hadislerinin uydurulduğu söylenmiş. Bu bence tarafsızlıkla hiç bir şekilde bağdaşmıyor. Kime göre neye göre uydurulduğu da belirtilseymiş en azından. "....rivayetlerin bir kısmı kıssacılık geleneğinin yansımalarından oluşmaktadır. Bu geleneğin özelliği ürettikleri rivayetlere senetler ekleme gibi her kılığa girerek, halkı rahatsız eden yalın gerçekleri değil, anlatımları sonrasında topladıkları bahşişleri artıran, onların duygularını okşayan, kabartan, bazen de ağlatan, ayrıntılı dramatik hikâyeleri coşkulu bir dille vermesidir. Kıssacılar en çok peygamberlik delilleri (Delail En Nübüvve) gibi alanlarda üretim yapmışlardır" "Senetler ekleme gibi her kılığa girerek, halkı rahatsız eden gerçekleri değil" falan, yani bu gibi sözler kesinlikle tarafsızlıkla bağdaşmaz, bunu geçtim, bu kısmı yazan kişinin İslam'a bir garezinin olduğu da gayet belli. Yani takındığı uslup rahatsız ediyor. Sanırsın bir ateist forumunda Nursi eleştirisi okuyormuşsun gibi. "Said Nursi ile M. Kemal Atatürk arasında TBMM'de yaşanan namaz tartışmasında sarfettiği sözler; “Paşa! Paşa! İslâmiyette, imandan sonra en yüksek hakikat namazdır. Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur.”  Ancak kurulan cümle şeriat açısından olduğu kadar dilin kullanımı açısından da sorunludur. Çünkü Şeriatta namaz kılmayanlar için merdut diye bir fıkıh hükmü bulunmuyor ancak, namaz kılmayanlar bazı islam mezheplerinde mürted olarak değerlendirilir ve 4 büyük sünni mezhebe göre mürtedin cezası ölümdür." Burda yazarın anlattıklarında doğruluk payı olsa bile öyle bir tarzda anlatıyor ki. Yani ne ara mürtedin öldürülmesine kadar bağlamış olayı. Ya da bilerek mi bağlamış? Bunu okuyunca bunu yazanın niyeti kötü değil demek mümkün değil. Neden bu kısmı yazan şahıs, Nursinin inanç ve öğretilerinin belirtildiği başlıkta Nursinin dil kullanımı eleştirisini yapmış ki? Bu durumda Nursi eleştirisi diye bir madde varsa ona yazılsaymış ya. Çünkü bunun Nursinin öğretileriyle bir bağlantısı yok gibi. Bir örnek olması açısından şunu da ek olarak belirteyim: "16. yüzyıldan kalma bir minyatür: Muhammed bölünen Ay'ı işaret ediyor. Kur'an'da muallakat şairlerinden İmruʾu’l-Kays'ın şiirinde de kullanılan "Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı" ifadesi" diye bir kısım var yazıda. Evet bu kısımda bir sorun yok ama bunu yazan kişinin neden ay yarıldı ayetinin İmrul Kaysın şiirinde geçtiğini belirttiğini ateist forumları araştırarak da görebilirsiniz. Yani aslında artık bir grubun üyesi, diğer grubu kötülemeye çalışıyor ve yaptığını tarafsızlık ilkesine uydurmaya çalışıyor. Bu kısmı yazan şahsın bile azıcık ateist forumlarında dolaşarak neden bu bilgiyi belirttiğini anlayabiliyoruz. Evet bu ayetin İmrul Kaysın şiirinde geçtiğini belirtebilir bu arada kesinlikle sorun değil yanlış anlaşılmasın. Fakat yazıdan sırf Nursi ve İslamı kötüleme amaçlı, yer yer subjektif kısımları gördüğümüz için artık yazan kişinin niyetinin ne olduğu anlaşılıyor ve bu kısmı bile ciddiye alamıyorsunuz. Bunu geçtim İmrul Kaysın böyle bir sözünün olup olmadığı kesin değil. Bu konuda yabancı İslami bir sitenin 1999 yılına yani 23 yıl öncesine kadar uzanan bir makalesi var. Kaynaklarıyla. İlgili yazıda geçtiğine göre mesela Charles James Lyall, bu kısmın İmrul Kaysa ait olmadığını düşünüyor. Clair Tisdall ilk olarak Kuranın bu şiirden kopya çektiğine inanırken, İranda yazının bir baskısını elde edip bu görüşünden vazgeçiyor. Yani kesinliği olmayan bir şeyi sanki İmrul Kays gerçekten yüzde yüz söylemiş gibi aktarılıyor. Halbuki ona atfetmek başka bir şeydir, onun söylemesi başka bir şeydir. Yuhanna İnciline bakıp bunu Yuhanna yazdı demeniz objektif olanları bağlamaz. Çünkü İncil, Yuhannaya ATFEDİLİR ama sadece ATFEDİLİR. Oysa aslında meçhuldür. Madem İmrul Kaysın bunu söyleyip söylemediği meçhul, bu kısmı yazan yazar neye göre yazmış bu kısmı? Yani hangi kaynağa bakmış da bunu yazmış? Şimdi uydurma bir şeyin, yanlış bir bilginin kaynağı nedir? Bu, İslamı kötülemek için uyduranlara yani ateist forumlarına dayanıyor. Yabancı ateistlerden Türk ateistlere geçti. Ve yani nasıl olur da ordan Vikipediye gelir. Bu arkadaşın, kimse artık, tarafsız olmadığının ispatı da budur. Çünkü yanlış bir bilgiyi İslamı karalamak adına ateistler uydurmuşsa bu arkadaşın kaynağı da büyük olasılıkla Türk ateist forumlar. Ordan görüp sanki net bir bilgiymiş gibi bunu buraya aktarmış. E bu arkadaş ordan bu bilgiyi Vikipediye almışsa demek ki taraflıdır, ben burda art niyet ararım yani. Bu sadece bu yazıya mahsus olmayıp tarafsızlık ilkesinin bozulduğunu yine bazı yazılarda maddelerde görebiliyoruz. Eğer Nursi eleştirisi yapılacaksa bence o alt başlıklarda yapılmamalı. Nursi eleştirisi başlığında yapılmalı. Alakasız alt başlıklarda Nursi eleştirisi yapmak, yok gökten indi, Dabbe virüsmüş, Atatürk deccalmiş falan yani yazar Nursi hakkında bilinen ne kadar kötü şey varsa hepsini bu yazıya dökmüş eleştiri başlığına gerek yok yani. Bir de bunları iğneleyici uslupla anlatmış. Oysa ne iyi ne kötü, neyse onu anlatmak gerekiyor diye düşünüyorum. Bu rahatsız edici usluptan da vazgeçilmeli. Mahibb (mesaj) 23.47, 19 Haziran 2022 (UTC)Yanıtla

Yoruma Tadilat değiştir

Eğer lâik Cumhuriyet soruyorsanız; ben biliyorum ki, lâik manası bîtaraf kalmak, yani hürriyet-i vicdan düsturuyla dinsizlere ve sefahetçilere ilişmediği gibi, dindarlara ve takvacılara da ilişmez bir hükûmet telâkki ederim. On senedir -şimdi yirmi sene oluyor- hayat-ı siyasiye ve içtimaiyeden çekilmişim. Hükûmet-i Cumhuriye ne hal kesbettiğini bilmiyorum. El-iyâzü billâh, eğer dinsizlik hesabına imanına ve ahiretine çalışanları mes’ul edecek kanunları yapan ve kabul eden bir dehşetli şekle girmiş ise, bunu size bilâperva ilân ve ihtar ederim ki:

“Bin canım olsa, imana ve ahiretime feda etmeye hazırım! Ne yaparsanız yapınız, benim son sözüm ‘Hasbünallahu ve ni’me’l-vekîl’ [Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i İmran Suresi: 173)] olarak, sizin beni idam ve ağır ceza ile zulmen mahkûm etmenize mukabil derim: Ben, Risale-i Nur’un keşf-i kat’îsiyle, idam olmuyorum, belki terhis edilip, nur ve saadet âlemine gidiyorum. Ve sizi, ey dalâlet hesabına bizi ezen bedbahtlar, idam-ı ebedî ile ve daimî haps-i münferid ile mahkûm bildiğimden ve gördüğümden, tamamıyla intikamımı sizden alarak, kemâl-i rahat-ı kalp ile teslim-i ruh etmeye hazırım!”

Tarihçe-i Hayat, s. 423 85.153.237.159 11.45, 30 Aralık 2023 (UTC)Yanıtla

"Said Nursî" sayfasına geri dön.