Selanik Kuşatması (1422-1430)

Selanik'in Zaptı veya Selanik'in Fethi, 1422 yılında Selanik Despotu Andronikos Paleologos tarafından birtakım koşullar ile Selanik şehrinin Venedik'e teslim edilmesinden sonra, 1422-1430 yılları arasında devam eden Osmanlı-Venedik savaşı sonunda 29 Mart 1430 tarihinde Sultan II. Murad tarafından kumanda edilen Osmanlı ordusu ile gerçekleşmiştir. Aman dilemeyen ve bu nedenle savaşla alınan şehirlerde uygulanan İslam hukuku, Selanik şehrinde de uygulanmıştır. Dört günlük kuşatmadan sonra ele geçirilen bu şehirde, Selanik'in Türkler tarafından fethinin görgü tanığı olan İoannis Anagnostis'e göre Türkler büyük tahribat ve yağma yapmış, şehrin 40.000 olan nüfusu 20.000'e inmiştir.

Selanik Kuşatması (1422-1430)
Osmanlı-Venedik savaşları

Selanik şehir duvarları
Tarih29 Mart 1430
Bölge
Sonuç Osmanlı zaferi.
Taraflar
Venedik Cumhuriyeti
Bizans İmparatorluğu
Osmanlı İmparatorluğu
Komutanlar ve liderler
Andronikos Paleologos
Pietro Loredan
Fantino Michiel
Andrea Mocenigo
Selanikli Simon
II. Murad
Burak Bey
Hamza Bey
Sinan Paşa
Güçler
25.000[1] 22.000[1]
Kayıplar
Ağır kayıplar ve 7.000 Esir[2][3] Bilinmiyor

Öncesi değiştir

Osmanlıların Balkanlardaki fütuhatının bir sonucu olarak Bizans İmparatorluğu’nun iktisadi ve stratejik bakımdan ikinci önemli şehri olan Selanik, daha I. Murad zamanında 1383-1387 yılları arasında dört yıl boyunca devamlı Türk hücum ve kuşatması altında kalmış ve 1387 yılında bir süre için Osmanlı hakimiyetine geçmişse de, kesin olarak I. Bayezid'in hükümdarlığı zamanında 1394 yılında zapt edilmişti. 1402 Ankara Muharebesi’nden sonra kardeşlerine karşı taht mücadelesinde İmparator Manuil’in desteğini sağlamak isteyen Süleyman Çelebi tarafından 1403'te VII. İoannes ile Gelibolu'da yapılan bir antlaşma ile Kartal, Pendik, Gebze, Silivri, Tesalya ile birlikte Selanik de Bizanslılara geri verilmişti.[4][5] II. Murad zamanında Selanik tekrar kuşatıldı. 1422 yazında Evrenosoğlu Burak Bey, Kassandra ve Kalamarya'ya kadar uzanmış, 1423 Mayısında ise Turahan Bey Mora'ya girmişti. Uzun süreden beri devam eden Türk hücumları ve şehirde baş gösteren kıtlık sonucunda çaresiz kalan İmparator Manuil'in oğlu Selanik Despotu Andronikos, 7 Temmuz 1423'te bir miktar para karşılığında şehri Venediklilere teslim etti. Bundan sonra Venedik, Selanik'in hukuki durumunu Sultan II. Murad'a tanıtmak için elçiler göndererek anlaşma yapmak istemişse de, İslam hukukuna göre şehri babadan kalma mülkü sayan Sultan II. Murad'ın bunları her defasında reddetmesi üzerine 1423-1425 ve 1425-1430 yılları arasında iki safhada devam edecek olan Osmanlı-Venedik savaşı patlak verdi.[6]

1430 yılının Şubat ayında Anadolu ve Balkanlarda siyasi durumunu kuvvetlendiren Sultan Murad, Selanik'in kesin olarak fethine karar vererek Edirne'den Serez'e geldi. Bu arada Selanik Başpiskoposu Simeon'un vefatı, Venedik baskısı altında ezilen halkın maneviyatını büsbütün bozmuştu.[7]

Şehrin Düşmesi değiştir

II. Murad, 1430 şubatının ortalarında Edirne'den Serez'e gelir. Burada Anadolu Beylerbeyi olan Hamza Bey komutasındaki Anadolu kuvvetleri ile Sinan Bey komutasındaki Rumeli kuvvetlerini bir araya getirir. Kendisi Serez'de kalarak Hamza Bey'i ileriye gönderir.[8] Bütün kuşatma hazırlıkları yapıldıktan sonra Venedik valisinden şehrin teslimini ister. Fakat Venedik valisi bunu reddeder. Bunun üzerine Hamza Bey şehri topla dövdürmeye başlar. Selanikliler, Venediklilerden donanma ve yardım istedilerse de bu yardım gerçekleşmez. Muhasara karargâhına gelen Sultan Murad, şehrin bir an önce düşmesini istemektedir. Venedikliler Rumlara itimat edemediklerinden kendi askerlerini Rumların arasına dağıtmışlardır. Bu şekilde şehir müdafaa edilirken Rumların gevşekliğini ve icabında karsı tarafla anlaşmalarını önlemeyi düşünüyorlardır.[9]

Umumi hücumla alındığı takdirde şehrin zarar ve tahribata uğrayacağını hesaplayan Hamza Bey, hem buna mani olmak hem de fazla zahmet çekilmeden fethi mümkün kılmak için surlardan içeriye adamlar soktu. Şayet Venedikliler, Rumlardan gelebilecek bir hainliğin önünü almak üzere önceden gerekli tedbirleri almamış olsalardı belki de Hamza Bey'in adamları gayelerine ulaşacaklardı. Buna meydan vermemek düşüncesi ile Venedikliler, her Rum askerinin yanına değişik memleketlerden ücretle topladıkları adamlardan kurulu yağmacı (Butineur) denilen askerden birini koymuşlardı. Ayrıca Hamza Bey'in oklarının ucuna mektuplar sararak Rumları şehir kapılarını açmaya teşvik etmesi, buna karşılık kendilerine hürriyet ve himaye vadetmesi de bir sonuç vermedi. Çünkü Venediklilerin çok sıkı tedbirler almaları üzerine şehre sokulan adamlarla içeriye fırlatılan mektupların, Rumlar üzerindeki tesirleri önlenmişti.[10]

26 Şubat gecesi meydana gelen depremde halk büyük bir heyecan yaşadı. Fakat Venediklilerin çabası sonucunda bu korku ve heyecan giderilerek müdafaa daha bir güç kazandı. Rumlar, Venediklilere mecburen itaat ediyorlardı. Hamza Bey'in tekliflerini kabul etmeyen Venediklilerce karşı padişah, hücuma karar verdi. Bu, şehrin zapt edildiği zaman, âdet olduğu üzere yağmaya uğraması demekti. Hükümdar böyle bir karar almak zorunda kalmıştı. Çünkü daha önceki bütün barış ve teslim çağrıları cevapsız kalmıştı.

28 Şubat'ı 1 Mart'a bağlayan gece, Selanik halkı arasında genel hücumun ertesi gün yapılacağı söylentileri dolaşmaya başladı. Bunun üzerine halk, kalabalık topluluklar halinde kiliselerde toplanmaya başladı. En fazla kalabalık ise Aziz Dimitrios'un tabutu bulunan ve içinde devamlı olarak "kutsal yağ" akan kilisede toplanmıştı. O gün akşama doğru, Osmanlıların limandaki üç Venedik kadırgasını yakması, Venedikliler arasında büyük bir korkunun meydana gelmesine sebep oldu. Bu yüzden bütün askerlerini kaleden çekip gemilere bindirdiler. Venediklilerin şehrin savunmasından ayrılmaları, Rumları büsbütün perişan etmişti. Bu yüzden onlardan da bulundukları mevzileri terk edenler oldu. Ertesi gün şafakla başlayan genel hücum sonunda Osmanlı askeri şehre girmeye başladı. Bu esnada Selanik halkından bazısı, gruplar halinde Venedik kadırgalarına binmek istedilerse de, bunlar Venedikliler tarafından gemilere alınmadılar. Selanik şehrini para karşılığı alan Venedikliler, şehrin sadece ticaretini düşünüyorlardı. Zira Selanik, Ege Denizi'nde ticari mevkisi parlak bir şehirdi. Fakat orada barınamayacaklarını anladıkları zaman, dindaşları olan Rumları, Müslüman Osmanlılara terk etmekten çekinmemişlerdi.

Öyle anlaşılıyor ki şehrin umumi bir hücumla alınacağı söylentisi boşu boşuna çıkarılmış bir söylenti değildi. Zira mart ayının ikinci günü şato tarafından yapılan şiddetli bir hücum ve merdivenlerle üzerlerine çıkılan surların işgali sonunda, kale kapılarının açılması ile şehir zapt edildi (27 Recep 833/2 Mart 1430). Selanik'in düşmesi, Avrupa ve bilhassa Venedik'te büyük üzüntülere sebep olmuştu.[11]

Sonrası değiştir

Selanik zapt edilince Sultan Murad, Vardar Yenicesi ile diğer şehirlerden Türk aileler getirterek buraya iskân ettirir. Bu politikası ile o, şehrin Müslüman Türk hüviyeti kazanmasına çalışıyordu. O, sadece iskân ile yetinmeyerek buraya yerleştirilenler için bazı imkânlar da sağlıyordu. Bu sebeple Aya Dimitri (Sen Dimitrios) kilisesi hariç olmak üzere diğer bütün kiliseleri camiye tahvil ettirir. Hammer'in ifadesine göre bazı kiliseleri de yıktırıp onların malzemesinden şehrin ortasında bir Türk hamamı yaptırır.[12]

Kaynakça değiştir

  1. ^ a b Dukas , s 203
  2. ^ Mertzios Mnimia tis Makedonikis Historias Thessaloniki,1947 s,44
  3. ^ Diigisis s,81
  4. ^ Demıis, The Byzantin-Turkish Treaty of 1403, Orientalia Christiana Periodiea, vol. XXXIII, 1967
  5. ^ Barker, Manuel II Paleologus, s. 224-227
  6. ^ Dukas, s. 197
  7. ^ Simeon ' Archiepiskopu Thessalonikis ta Liturgika Singrammata, Selanik, 1968
  8. ^ Dukas s. 199
  9. ^ Hammer c.2 s.189 (Ata Bey tercümesi)
  10. ^ Oruç Bey s.49
  11. ^ Tacü't Tevarih c.1 s.344
  12. ^ Hammer c.2 ata bey türcümesi s , 197