Polonya Ulusu ve Polonya Hacının Kitapları

Polonya Ulusu ve Polonya Hacının Kitapları, 1832'de Paris'te Kasım Ayaklanması'nın bastırılmasından kısa bir süre sonra Adam Mickiewicz tarafından yazıldı. Eser iki bölüme ayrılıyor: "Polonya ulusunun kitapları" ve "Polonya hac kitapları". Her ikisi de hem ideoloji hem de sanat açısından bir bütün oluşturur. "Polonya ulusunun kitapları ve Polonya hacları" aslında nesir şiiri şeklinde yazılmış siyasi bir incelemedir. Bu eserde Mickiewicz Dziady'ın III. bölümünde gösterdiği mesihik fikirleri detaylandırmaktadır. Bu eserden sonra Mickiewicz, Pan Tadeusz'u kaleme almıştır.

Kitap

Mickiewicz, çarlık baskısından kaçan Polonyalı entelektüel camiaya ulaşmak istiyordu. Çalışmalarında, ayaklanmayla yeniden bağımsızlığını kazanmak için büyük umutları olan Polonyalı göçmenleri cesaretlendirmeye çalıştı. Mickiewicz, "Polonya ulusunun kitapları ve Polonya hacının" basımını tek başına finanse etti ve adını kapağa koymadı. Ancak kitaplar büyük ilgi gördü: İngilizce, Fransızca ve Almancanın yanı sıra tüm Slav dillerine (Rusça dahil) çevrildi. Polonya'da da yasadışı olarak basıldı. Yayınları Mickiewicz'i Avrupa'da ünlü yaptı. Kitap, dua kitabına benzeyen bir broşür şeklindeydi. Bunun nedeni, başlangıçta Mickiewicz'in "Polonya Hac Yolunun İlmihali" adlı işin adını vermek istemesi olabilir.

Kitaplar şiirsel düzyazı ile yazılmıştır. Eserin mesajı Hristiyanlık öğretisiyle birlikte verilmekte ve eserde İncil'in karakteristik ifadeleri ve yapıları oldukça yoğundur. Polonya Hac Kitabında anlatılan öyküler bir benzetme biçimindedir, gerçek anlamı onlardan okunabilen ahlaki talimattan daha az önemlidir. Bu nedenle çalışma esas olarak bir didaktik olarak tasarlanmıştır. Eserin asıl amacı Polonyalı göçmenlerin tüm dünyanın kaderini değiştirecek önemli bir misyona sahip olduklarını fark etmelerini sağlamak (Polonya Mesihçiliği). Mickiewicz, Polonyalı göçmenleri, anavatan için hazır olmalarını istedi.[1] Polonyalı göçmenlerin kaderini, dünyayı kurtarmak için hayatını feda eden Mesih'in tutkusuyla karşılaştırdı. Bunu açıklarken de ahlaki on emri Polonyalı göçmenler için formüle etmiştir. Bunun yanında Mickiewicz, kapitalist sistemi de hedef alır.[2]

Mickiewicz, Polonya Mesihçiliğini sadece Polonya'nın özgürlüğü üzerine kurgulamaz aynı zamanda tüm uluslara özgürlüğü de tıpkı İsa gibi Leh halkının omuzlarında olduğunu belirtmiştir. Bunun sebebi Polonya'nın materyalizme direnerek inanç ve özgürlük ideallerini koruyan tek ülke olmasıdır. Bu özelliği işgal altındaki diğer milletlerden en önemli farkıdır. Diğer milletler fedakarlık eksikliği, para peşinde koşma ve bencillik nedeniyle Mesih olamazlar. Mickiewicz Polonya'nın işgal altında eziyet çekmesi, Polonyalıların sürgün edilmesi veya kaçmak zorunda kalması ve "şehit" olması İsa'nın eziyet çekmesine, çarmıha gerilirken şehirde gezdirilmesine ve ölmesine benzetilir. Bu nedenle Mickiewicz Polonyalı göçmenlerine "Milletlerin Mesih'i" sorumluluğu vermiştir. Kitabın hacı benzetmesi Polonyalıların sıradan sürgünler değil, ülkeleri ve tüm Avrupa için büyük bir misyonu olduğunu göstermek istemektedir. Mickiewicz, Mesih'in ortaya çıkışından önceki dönem ile modern zamanlar arasında bir benzetme buluyor. Antik Roma imparatorluğunu, "şeytani üçlüye" benzetilirken, kötülüğün sonunu ilan edecek ve yeni bir çağa öncülük edecek olan Mesih, Lehlere benzetilmektedir.

Kitaplar ayrıca Polonya'yı işgal eden devletleri ve diğer Avrupa ülkelerine yönelik eleştiriler içeriyor. Mickiewicz eleştirileri benzetme yoluyla yapmaktadır. Bunlardan bir tanesi fırtınaya yakalanan büyük gemilerden ve küçük bir balıkçı teknesinden bahseden hikâyedir. Beklenenin aksine, tam da bu büyük gemiler battı. Çünkü sarhoş kaptanlar isyan etti ve navigasyon için gerekli aletleri kırdı. Ancak pusulası olan bir balıkçı gemisi kıyıya ulaştı. Orada kaza yaptı, ancak mürettebat hayatta kaldı ve gemi yeniden inşa edebilir durumdadır.[3] Gemilerin büyüklüğü ve gücü ne kadar iyi olursa olsun yani devletlerin büyüklüğü ne kadar olursa olsun, gemiler yıldız ve pusula olmadan hiçbir şey olmadığı ortaya çıktı. Burada yıldız hacın yıldızıdır ve cennetsel inançtır, pusulaya yön veren manyetik alan ise anavatan sevgisidir.[4]

"Şeytani üçlüyü" (Avusturya İmparatorluğu, Prusya ve Rus İmparatorluğu) İsa'yı çarmıha gerilmeye mahkum eden kalabalığa benzeten Mickiewicz, diğer devletleri yangın hikâyesi ile eleştirmektedir. Çünkü Mickiewicz'e göre bu 3 ülke, diğer devletlerin karşı koyma cesaretine sahip olmadığı için Polonya'yı işgal edebilmişlerdi. Yangın hikâyesinde sakinlerden bazıları, yangının çok uzakta olduğunu pencereden görünce uyumaya gitti. Diğerleri kapıda durup yangın üzerlerine geldiğinde söneceklerini söylediler. Ancak daha sonra yangın, kapıda duranların ve uyumaya gidenlerin evlerini de yaktı. Sadece "bazı iyi insanlar" komşularını kurtarmak için evlerinden ayrıldı. Ancak "iyi insanların" sayısı azdı ve bu nedenle şehrin yanışına mani olamadılar. Ancak insanlar yangından sonra şehri daha büyük ve daha güzel bir şekilde yeniden inşa ettiler. Yanan şehir Avrupa'dır ve bu yangının sebebi despotluktur.[5] Almanlar, Fransızlar ve İngilizler, uyumaya gidenler ve evlerinin önünde boş boş durarak şehrin yanışını seyrederlerdi. "Bazı iyi insanlar" ise Batı materyalizmine boyun eğmeyen ve inanç ve özgürlük ideallerine sadık kalan Polonyalılardı.

Kaynakça değiştir

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 16 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2021. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 16 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2021. 
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 16 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2021. 
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya". 14 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2021. 
  5. ^ "Arşivlenmiş kopya". 16 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2021.