Hegelcilik, asıl olarak Hegel sonrası Hegelcilerin özellikle onun mutlak idealizmini ve diyalektik yöntemini benimseyen ve bu yönde sistematik bir yönelim gösteren felsefe eğilimidir. 19. yüzyıl felsefesinin önemli akımlarından biri olmuştur; özellikle 19. yüzyılın ilk yarısında Almanya'nın en güçlü akımlarından biridir. Hegel felsefesinin mantıksal sistematikliği ve yöntemsel ilkelerindeki kategorik kesinlik ve kapsamlılığı bunda etkili olmuştur.

Hegel sonrası Hegelcilik farklı yönlerde gelişme göstermiştir; bu yönelimlerde özellikle din ve siyasal konular belirleyici olmuştur. Çünkü Hegel'in bu konularda kesin olmayan ya da farklı yönlerde geliştirilebilecek tutumları söz konusudur. Hegel'in “Was vernünftig ist, ist wirklich; was wirklich ist, ist vernünftig’ (Akli olan şey gerçek, gerçek olan şey aklidir) sözü öğrencilerinin sağ ve sol Hegel'ciler olarak ayrılmasına neden olmuştur. Sağ Hegel'ciler bu sözün ‘var olan gerçekliğin halihazırda akli olduğu anlamına geldiğini’ iddia ederken, sol Hegel'ciler aynı sözün ‘gerçekliğin gerçekten akli olabilmesi için değiştirilmesi gerektiği’ anlamına geldiğini düşünmüşlerdir. Sağ-Hegelciler (Hinrich, Gabler vb.) ve Sol-Hegelciler (Ruge, Bruno Bauer, Strauss, Feuerbach, Marks) bu eksende meydana gelmiştir. Daha sonra bu alt bölümlerde yeni dallara ayrılacak ancak hepsi etkili olmayacaktır. Sol-Hegelcilik içinde belirli bir akım, aynı zamanda materyalizmin felsefi doğrultusunda en önemli gelişmeleri kaydedecektir. Hegel'in en etkili sürdürücüsü belirgin bir şekilde Karl Marx'ın felsefesi olacaktır. Hegel felsefesi Marks'ın özellikle gençlik çalışmalarıyla birlikte önemli olmuştur diyebiliriz.

20. yüzyıl felsefesinde ise Hegelcilik yeniden canlanacak ve bu akım Yeni-Hegelcilik olarak adlandırılacaktır. Yeni-Hegelcilik Almanya dışında da (özellikle İngiltere, Fransa, Hollanda, İtalya, Amerika gibi yerlerde de) etkili olmuş olan bir akımdır.

Ayrıca bakınız

değiştir

Kaynakça

değiştir