Hülya Koçyiğit

Türk sinema ve dizi sanatçısı

Hülya Koçyiğit (d. 12 Aralık 1947, İstanbul); Türk sinema, televizyon ve dizi oyuncusudur.[3] 1991 yılında Devlet Sanatçısı seçilmiştir. 1991-1992 yıllarında kurucusu olduğu SO-DER'e başkan seçilmiştir. Bu kurumdaki görevini 4 yıl sürdürmüş olmakla beraber hâlen yönetim kurulunda görev yapmaktadır. Türkan Şoray, Fatma Girik ve Filiz Akın ile birlikte Yeşilçam'ın dört yapraklı yoncası olarak tasvir edilir.

Hülya Koçyiğit
Hülya Koçyiğit, 1964, Amsterdam
Doğum12 Aralık 1947 (76 yaşında)
Kuzguncuk, Üsküdar, İstanbul, Türkiye
MeslekOyuncu
Etkin yıllar1963–günümüz
Evlilik
Selim Soydan (e. 1968)
[1][2]
Çocuk(lar)Gülşah Alkoçlar
EtkilendikleriSadri Alışık, Fikret Hakan, Çolpan İlhan
ÖdüllerTüm Liste

Hayatı değiştir

İlk yılları; 1947-1962 değiştir

12 Aralık 1947 tarihinde Yenikapı'da annesi 16, babası ise 22 yaşında iken dünyaya gelmiştir. Daha sonra diğer iki kardeşi Feryal ve Nilüfer doğmuştur. 1948 yılında Koçyiğit bir yaşına girdiğinde, ailesiyle birlikte Bağlarbaşı'ndaki bir eve taşınmıştır. Beş yaşına geldiğinde ise ailesine okula gitmeyi çok istediğini söyler. Ancak o dönemde çocuklar okula altı yaşında alınmaktadır. Okula kayıt için gittiklerinde okul müdürü aileye çocuğun yaşını büyütmek için mahkemeye gidebileceklerini söyler. Bunun üzerine Koçyiğit'in ailesi, Kadıköy adliyesine gidip yaş büyültmeden okula başvurabilmek için hakimin onayını alır. Böylece Koçyiğit, okula dönerek kayıt oldu ve beş yaşında ilkokula başlamıştır. Öğrenci olduğu sınıfta dans edip şarkı söyleyerek ilkokul öğretmeninin dikkatini çekmiştir. Bunun üzerine müzik öğretmeni, annesine konuyu bildirir. Koçyiğit'in başarısıyla beraber, müzik öğretmeninin ve etrafındakilerin beklentisi her geçen gün daha da artmaya başlar. O yıllarda Medrano sirki, İstanbul'un Beşiktaş ilçesine gelmiştir. Birinci sınıftayken tüm sınıf arkadaşları ile birlikte sirke giden Hülya Koçyiğit, bir anda kendisini sahnede bulmuş ve müzik eşliğinde dans etmeye başlamıştır. Bu anlar, çevresindekiler tarafından büyük ilgi görmüştü.

Annesinin bir arkadaşı ile gazetede Ankara Devlet Konservatuvarı'nın bale bölümüne öğrenci alınacağını ve bunun için imtihan haberleri açıldığını görür. Annesi haberi okuduğunda Koçyiğit'i imtihanın yapıldığı Galatasaray Lisesi'ne götürür. İki İngiliz karı-koca ve öğretmenlerin jüri olarak bulunduğu sınava yaklaşık 310 kişi katılır. Piyano eşliğinde dans eden öğrencilerin kimi beş kimi on dakika sahne de kalır. Dokuz öğrencinin seçildiği sınavda Hülya Koçyiğit de başarılı olur. Okul Ankara'da olduğu için Koçyiğit'in yatılı olarak okuması gerekir. Fakat bu duruma babası izin vermez. Annesi tarafından gitmesi için büyük bir baskı ortaya çıkınca Ankara'ya, kazandığı bale bölümüne annesi ile birlikte gider. Okulun genellikle küçük öğrencileri 11-12 yaşlarında, büyükler ise 18-19 yaşlarındadır. Bale bölümünün en küçük öğrencisi olan Koçyiğit ise başladığı dönemde henüz 7 yaşındaydı. Annesi Ankara'da bir hafta otelde kalmış ve daha sonra İstanbul'a dönmüştür. Hülya Koçyiğit, o dönem konservatuvara giderken bir yandan da ilkokul derslerine devam eder. Yaz tatili bitip, üçüncü ders yılı başladığında ise babası Ankara'ya gitmesine izin vermez ve kızı için İstanbul'da bir okul araştırır. Bunun üzerine Koçyiğit, İstanbul'da Atatürk Kız Lisesi'ne yazılır. Daha sonra İstanbul Şehir Tiyatroları'na diğer iki kız kardeşi ile birlikte girer. Bir yandan okula giderken, diğer yandan tiyatroya ve baleye devam eder. Ayrıca Bebek'te bir öğretmenden piyano dersi alır. Buna ek olarak da bir müzik öğretmeniyle müzik çalışır ve hiç boş günü kalmaz. Yeni başladığı okulda her gün gösteriler düzenlenir. Hülya Koçyiğit de bu gösterilerde sık sık yer alır. Konuştuğu İngilizce aksan, etrafındakiler tarafından çok beğenilir.

Muhsin Ertuğrul, Hülya Koçyiğit'in namını duyar ve şehir tiyatrolarının genel yönetmenine Koçyiğit'ten bahseder. Koçyiğit, annesiyle birlikte apar topar Muhsin Ertuğrul'un yanına gider. Muhsin Ertuğrul'un arkadaşı Koçyiğit'in annesinin yakını çıkar. Bu durumun sonucu olarak Ertuğrul, Koçyiğit'e daha fazla sempati duymaya başlar. Ertuğrul, daha iyi eğitim alması gerektiğini; bu nedenle Ankara Devlet Konservatuvarı'na gönderilmesinin daha iyi olacağını söyler. Böylece Koçyiğit tekrardan Ankara'ya gider. Bu kez daha deneyimli ve yaşça büyük olduğu için tiyatro sahnesinde seyircinin karşısına daha iyi bir şekilde çıkar.

Oyunculuk kariyeri; 1963-günümüz değiştir

 
Hülya Koçyiğit ve Erol Taş (1964)

Ankara Devlet Konservatuvarı'nda okurken iki kız kardeşi de İstanbul Şehir Tiyatroları'nda rol almaya başlar. Kız kardeşi Nilüfer'i beğenen bir film yönetmeni, filmde oynaması için kardeşine teklif götürür. Koçyiğit'in annesi teklifi kabul eder ve Nilüfer, Hülya Koçyiğit'ten daha önce film projesinde yer alır. Nilüfer'in oynadığı ilk filmin adı Bir Yetim'in Hasreti'dir. Filmin başrollerini Kenan Pars ve Gülistan Güzey paylaşır. Hülya Koçyiğit de kardeşinin rol adlığı ilk filmin setine ziyarete gider ve Gülistan Güzey'le tanışır. Daha sonra Metin Erksan, yeni çekeceği bir film için Nilüfer'e ikinci teklifi götürür. Çocuk Hırsızları adındaki bu filmin çekimleri, yaz tatiline denk gelir. Bu sayede ablası Hülya Koçyiğit de kardeşinin rol aldığı ikinci filmin setini birkaç kere ziyaret eder. Bu dönemde, Şehir tiyatrolarında yönetmen ve seslendirme sanatçısı olan Abdurrahman Palay'ın Muhterem Nur ile birlikte çektiği bir filmin setine konuk olur ve ilk olarak tanıştığı oyuncu Muhterem Nur'dur. Metin Erksan da diğer yaz tatilinde Susuz Yaz adlı filmi çekmeye karar vermiştir. İddialı bir film olacağı söylenen filme yeni bir kadın oyuncu ararken annesi; "Hülya'yı düşünür müsünüz?" der. Yönetmen, Koçyiğit'i yönetmen yanına çağırır ve stüdyoya yollar. Eşarp taktırıp kaşlarını kalınlaştırarak çeşitli pozlarda resimlerini çeker.

Daha önce bir başka yönetmen karşısına çıkmış olmasına rağmen, Memduh Ün'e Koçyiğit'ten bahsedenler olur. Göksel Arsoy'un başrolünde oynayacağı filme de bir de kadın oyuncu aranıyordur. Birkaç tane aday vardır, adayların içinde Filiz Akın da bulunur. Memduh Ün, okula Hülya Koçyiğit'i görmeye gelir ve o anda herkes Koçyiğit'e yardımcı olmuştur. Herkes ona elbiseler giydirir, süslenmesine destek verir ve makyaj yapar. Bir otelin resepsiyonunda Koçyiğit, Memduh Ün ile buluşacaktır. Otele Koçyiğit ile birlikte on kişi gelir fakat onlar kapıda bekler. Koçyiğit ise görüşme için otelin kapısından girer. Memduh Ün, Koçyiğit'i görür görmez hayal kırıklığına uğrar ve uzun uzun baktıktan sonra "çok küçükmüşsün." der. Ancak yine de filme kabul edilir. Aynı yaz Metin Erksan'da onu çağırır ama o da Koçyiğit'i çok küçük bulur. O dönem en popüler sinema-müzik dergisi olan Ses dergisinin düzenlediği bir yarışmaya Metin Erksan tarafından adı yazdırılır. Yarışmaya katılan ve birinci olan kişiyle altı filmde oynaması için sözleşme imzalanacaktır ve kazanan, altı filmde başrol oynayacaktır. Koçyiğit babası ile birlikte, fotoğraflarla Bâb-ı Âli'deki Ses dergisinin binasına gider. İlk elemeleri kazanır. İkinci eleme yetenek sınavı şeklinde olacak ve Şile'de yapılacaktır. Bu sefer Koçyiğit, annesi ile birlikte yarışmaya gider. Yarışmada elemeler başlar ve mayoların giyilmesi istenir. Fakat Koçyiğit, yetenek sınavı diye yanına mayo getirmemiştir ve annesi ile birlikte kiralık mayo verilen bir yer var mı diye ortalıkta dolaşır. "Nereden bulacağız?" diye konuşurken adayların arasından Ajda Pekkan, "Benim yanımda mayo var, ben zaten bikini giyeceğim, mayomu sen giyebilirsin" der. Böylece, Pekkan'ın mayosunu giyerek elemelere katılır. Ajda Pekkan o yıllarda halk arasında son derece tanınmış bir kızdır. Koçyiğit ile arasında sadece bir yaş vardır. Elemeleri Ajda Pekkan kazanır ve birinci olur. Koçyiğit ise yarışmada ikinci olmuştur. Ama yönetmenle anlaşma imzaladığı için hala bir filmde oynama şansına sahiptir. Erkekler arasında ise Yeşilçam'ın büyük oyuncularından Ediz Hun birinci olur.

Koçyiğit, yarışmadan sonra film çekimleri için Bademler Köyü'ne gider. Sanat yönetmeni tarafından filme hazırlanan ve rolüne çalıştırılan Koçyiğit'e, eşarp takılır ve köy kıyafetleri giydirilir. Metin Erksan film için her gün mekana bakarken Koçyiğit, köy ortamına alışmaya çalışır. Çekimler başladığında, Koçyiğit tiyatrodan aldığı eğitimle rolünü en iyi şekilde yapmak ister ve köylü kadın aksanıyla konuşur. Fakat, Metin Erksan bu durumla hiç ilgilenmez çünkü daha sonra stüdyoda filme dublaj yapılacaktır. Filmin çekimleri iki ay sürer ve son sahneler İstanbul'da çekilecektir. Koçyiğit eve dönünce okul hazırlıklarına başlar ama diğer şirketlerle anlaşma imzalar. Bu sebeple de oyunculuk ve okul arasında kalır. Derse gitmeyi de erteler. Sınıf arkadaşlarından olan Salih Güney eve gelip, Koçyiğit'in okulu bırakmaması konusunda babasını ikna etmeye çalışır. Okuldan eve, derslere başlandığı ve Koçyiğit'in bir an önce okula dönmesi için haber yollanır. Koçyiğit okula gitmek ister. Fakat, çok yoğun olduğu için bir seçim yapması istenir ve Koçyiğit, Yeşilçam'ı seçer. Susuz Yaz filminin ardından, basının büyük ilgisiyle karşılaşır. Film dönemin büyük filmlerinden olur ve yurt dışındaki festivallere gönderilir. "Yeni bir yıldız doğuyor" başlığı altında kendisine birçok film teklifi gelince ve Koçyiğit'in profesyonel oyunculuk kariyeri başlamış olur. Oynadığı ilk film olan Susuz Yaz, 1964 yılında Berlin Film Festivali ve Meksika Film Festivali'nde "en iyi film" ödülünü alarak dünya çapında büyük bir başarı gösterir. Koçyiğit, daha önce beyaz perde de izlediği oyuncular ile birlikte kamera karşısına geçmeye başlar. Ayhan Işık'ın çalışma saatleri ve günlerine göre akşam yediden sonra asla çalışmaz. Ancak, gece sahne çekilecekse gündüz istirahat ederek, gece çalışır. Öğle vakti mutlaka mola verir ve öğle yemeği yer. Koçyiğit, Ayhan Işık ile çalışırken mecburen bu kuralları uygular. Ayrıca Koçyiğit, Sadri Alışık ve Fikret Hakan'dan çok şey öğrenir.

Hülya Koçyiğit oynadığı filmlerde genel olarak kendi sesiyle konuşmak, ilk oynadığı filmden itibaren sinemada kendi sesini duymak ister. Fakat o dönem, yalnızca şehir tiyatrolarında sinema ile ilişkisi olan oyuncular kendilerini bir filmde seslendirir. Sadri Alışık, Çolpan İlhan gibi çok az kişi, kendi sesi ile sinemada konuşur. Hülya Koçyiğit de filmlerini kendi seslendirmek için diksiyon dersi alır. Sesi güzel olsa da yönetmenler buna izin vermez. Mısır'dan Türkiye'ye gelen bir işletmeci, Koçyiğit ile birlikte ortak çalışmalar yapmak için Koçyiğit'in birçok filmini izlemiştir. Yatırımcı, Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit'in filmlerin hepsini izledikten sonra, "Bir şey dikkatimi çekti, bütün oyuncuların hepsi bir sesten konuşuyor, aynı şekilde vurguluyor ve aynı şekilde ağlıyorlar!" demiştir. Hülya Koçyiğit, bu sözü duyduktan sonra "Hürrem Bey, bakın yabancılar bile halimize gülüyor, siz hala direniyor musunuz?" diye tepki gösterir. O dönemde genelde filmlerin dublajı yapılırken, oyuncular başka bir filmin setinde olduğu için dublaj yapmaya zamanları kalmıyordu. Yapımcılar, bu duruma çözüm üretemiyor ve oyuncular da bu duruma kendi kendilerine formüller üretiyorlardı. Oyuncular, "Türkan'ı, Filiz'i ve diğerlerini bari ayrı kişiler seslendirsinler." diye çözüm üretmeye çalışıyor, fakat bu sorun karşısında bir türlü çözüm bulamıyorlardı.

Hülya Koçyiğit, yerli romanların sinemaya uyarlanması için çok çaba sarf etmiş ve Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkand, Esat Mahmut Karakurt, Halide Edib Adıvar ve Peride Celal gibi sanatçıların eserlerinin sinemaya uyarlanmasına katkıda bulunmuştur. Romanlardan sinemaya uyarlanan filmler çok iyi neticeler elde etmiştir. Bir dönem roman kahramanlarını canlandırdıktan sonra, Kezban (1968), Kezban Roma'da (1970) ve Kezban Paris'te (1971) serisinde Kezban karakterini canlandırır ve canlandırdığı roller arasında en büyük popülariteyi Kezban karakteri ile yakalar. Kezban, Anadolu'dan gelen ve taşralı olduğu için ezilen, horlanmış, kendi kendini eğiterek zengin olmuş bir karakterdir. Daha sonra Koçyiğit, farklı filmlerde oynamıştır. Kırmızı Fener Sokağı adlı filmde sokak kızı İmra'yı canlandırdığında, seyirci hemen filme tepki göstermiş ve film hiç tutmamıştır. Sonra Ediz Hun'un annesi rolünü oynamayı kabul etmiştir. Daha sonra, farklı yönetmenlerle farklı roller arayışına girmiştir. O dönem, genellikle Orhan Aksoy ile çalışıyordu. Roman uyarlamalarını ve aşk filmlerini onunla birlikte çekiyordu. Farklı filmlerde farklı roller almak isteyen Koçyiğit, sinemada on yıldan sonra senaryo yazma ve yönetmenlik yapma yetkisine sahip olacaktı. Erman Film'in lokomotif oyuncusuydu. Başka firmalarla da çalışıyordu fakat, yılda sadece altı film çekiyordu. Lütfi Ömer Akad ile çalışmayı çok istemesi sonucunda yönetmen ile Düğün (1973), Gelin (1973) ve Diyet (1975) üçlemesini çekmiştir. Bir de Gökçe Çiçek (1972) filmini çekmiştir. Daha sonra, ağırlıklı olarak Şerif Gören ile çalışmıştır. Şerif Gören ile birlikte, Evlidir Ne Yapsa Yeridir (1978), Almanya Acı Vatan (1979), Firar (1984), Kurbağalar (1985) gibi önemli filmlerde çalışmıştır. 1970'li yıllarda Kadir İnanır, Tarık Akan ve benzeri dönemin yeni oyuncularıyla perde karşısına geçmiştir. 1980'li ve 1990'lı yıllarda ise 1960 ve 1970'lerin aksine daha az filmde rol almıştır. Kızı Gülşah Soydan (Alkoçlar), 1970'li yıllarda çocuk oyuncu olarak sinema filmlerinde yer almıştır.

Televizyon kariyeri değiştir

Televizyonla ilk kez 1980'li yıllarda TRT 1'de Nezihe Araz ve Selim İleri'nin metinlerini hazırladığı Hanımlar Sizler İçin adlı bir kuşak programına katılmakla başlamıştır. Programda iki saat süreyle kadınlara yönelik eğitici bölümleri olan çeşitli skeçleri canlandırmıştır. Çeşitli kadın karakterleri canlandırdığı program yaklaşık bir yıl sürmüştür. Programda Konya'da içkili bir restoran işleten kadın gibi ilginç karakterleri canlandırmıştır. Canlandırdığı kadınlar içinde Macide Öğretmen karakteri öne çıkmıştır. Özel kanallar açıldıktan sonra Show TV'de bir haber programı teklifi almıştır. Hayata dair şeyler, özel haberler olacak, konuları siz seçeceksiniz denilince Koçyiğit anlaşmayı kabul etmiştir. Eğitimde çocuk, çalışan çocuk, ailesinden şiddet gören çocuk, hasta çocuk gibi konular araştırılmıştır. Son Çare adlı programın ekibi, daha önce Fatma Girik ile birlikte bir program yapmıştır. Zamanla program çocuklarla kalmayıp genişleyince, çaresiz olan tüm insanların sorunlarına değinmiştir. Bir süre sonra Hülya Koçyiğit, sağlığını kaybetmiş ve boyun fıtığı olmuştur. Doktorların önerisi ile programı bırakmıştır. Fakat bu iki yıl sürmüştür, programın sonlarına doğru boyunlukla dolaşmaya başlamıştır. Programdan sonra Cihan Ünal ile birlikte TRT 1'de yayınlanan Nisan Yağmuru adlı dizide başrol oynamıştır. Dizi bitince Erdal Özyağcılar ile birlikte Mihriban adlı dizide başrol oynamıştır. Bir sonraki dizisinde ise Türkan Şoray, Filiz Akın, Fatma Girik ve Nevra Serezli ile birlikte 1980'li yılların ortasında TRT 1'de yayınlanmış yabancı Altın Kızlar adlı dizinin yerli versiyonu olan aynı isimli Altın Kızlar (2009) adlı dizide oynamıştır. Aynı zamanda Koçyiğit Murat Evgin'in Şehit klibinde anne rolünü canlandırmıştır.

Siyasi kariyeri değiştir

Kariyerinde siyaseti hiç düşünmese de, Anavatan Partisi'nden Turgut Özal'ın başdanışmanı olan Adnan Kahveci kendisini aramış ve şunları söylemiştir; "Beni paçalarımdan çekiyorlar, ben kendimi uçurumdan aşağıya denize doğru uçarken buluyorum. Madem gidiyorum, o zaman yanımda güvenebildiğim insanlar olsun istiyorum. Denizde boğulmadan yüzmeliyim. Sizin de aday olmanızı istiyorum. Hemen gelebilir misiniz?"[kaynak belirtilmeli] Bu konuşmanın olduğu zaman Hülya Koçyiğit, Kuşadası'nda tatildeydi. Konuşma bittiğinde eşi Selim "sen yaparsın." dedi. Aday olmaya istekliydi fakat o dönemde ANAP ile ilgili çok iyi izlenimler olmadığı için geri adım atıyordu. Turgut Özal ile birlikte bir-iki saatlik bir konuşmanın ardından Özal, Dünya'dan Melina Merkuri'nin örneğini vererek "Milletvekili olmak sizin göreviniz." demiştir. Koçyiğit, ailesinden destek almıştır. Böylece kararını vererek İzmir 3. bölgeden İzmir'den aday olmuştur. Fakat 141 oyla seçilememiş,[kaynak belirtilmeli] üçüncü olmuştur.

Hülya Koçyiğit günümüzde AK Parti'ye yakınlığıyla bilinmektedir.[4]

Hülya Koçyiğit, 2018 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 24 Haziran seçimlerinin ardından oluşturulan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu'na üye olarak atanmıştır. Kurulda ayrıca Orhan Gencebay, Murat Bardakçı, Alev Alatlı, Prof. Dr. Mehmet Çelik, Prof. Dr. İskender Pala, Prof. Dr. Ümit Meriç gibi isimler yer almaktadır.,[5][6][7]

Özel hayatı değiştir

Hülya Koçyiğit, o dönem Fenerbahçe'de futbol oynayan Selim Soydan ile 5 Temmuz 1968 tarihinde evlendi.[1][2] Bu evliliğinden 24 Nisan 1969 tarihinde Gülşah adında bir kızı doğdu.[8][9] Hülya Koçyiğit'in Neslişah ve Aslışah adlarında iki torunu vardır. Kızı Gülşah küçük yaşlarda birkaç sinema filminde rol almıştır. Koçyiğit bir süre şarkıcılık da yapmıştır. Oyuncu Engin Altan Düzyatan, Hülya Koçyiğit'in torunu Neslişah Alkoçlar ile evlenmiştir.[10]

Filmografisi değiştir

Ödüller değiştir

Yurt içinde aldığı ödüller değiştir

Uluslararası festivallerden aldığı ödüller değiştir

  • 1987: Nantes Film Festivali (Fransa) - En Başarılı Kadın Oyuncu - "Kurbağalar"
  • 1988: Amiens Film Festivali (Fransa) - En İyi Kadın Oyuncu - "Bez Bebek"

Filmlerinin katıldığı festivaller değiştir

Ayrıca bakınız değiştir

Kaynakça değiştir

  1. ^ a b "Milliyet - 5 Temmuz 1968 - MİLLİYET GAZETE ARŞİVİ". gazetearsivi.milliyet.com.tr. 6 Ağustos 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  2. ^ a b "Milliyet - 6 Temmuz 1968 - MİLLİYET GAZETE ARŞİVİ". gazetearsivi.milliyet.com.tr. 9 Ağustos 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ "Sinematürk' te Hülya Koçyiğit". 13 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2022. 
  4. ^ "Hülya Koçyiğit: AK Parti sayesinde ifade özgürlüğü ile tanıştık". Yeni Şafak. 27 Haziran 2017. 27 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  5. ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Temmuz 2022. 
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya". 16 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Temmuz 2022. 
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya". 26 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Temmuz 2022. 
  8. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Milliyet - 25 Nisan 1969 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)
  9. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Milliyet - 26 Nisan 1969 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)
  10. ^ Durmaz, Sayit. "Neslişah Alkoçlar Engin Altan Düzyatan evlendi". www.hurriyet.com.tr. 2 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

Dış bağlantılar değiştir

Ödüller
Antalya Altın Portakal Film Festivali
Önce gelen:
Türkân Şoray
Vesikali Yarim filmi ile
Zeynep Aksu
Üvey Ana filmi ile
Perihan Savaş
Bedrana filmi ile
Nur Sürer
Bir Günün Hikayesi filmi ile
Nur Sürer
Uçurtmayı Vurmasınlar filmi ile
En İyi Kadın Oyuncu
Cemile
1969
Tanrı Misafiri
1973
Diyet
1973
Derman
1983
Karılar Koğuşu
1990
Sonra gelen:
Belgin Doruk
Yuvanın Bekçileri filmi ile
Perihan Savaş
Bedrana filmi ile
Adile Naşit
İşte Hayat filmi ile
Hale Soygazi
Bir Yudum Sevgi filmi ile
Sumru Yavrucuk
Seni Seviyorum Rosa filmi ile