Fâik Âli Ozansoy
Fâik Âli Ozansoy (10 Mart 1876, Diyarbakır - 1 Ekim 1950, Ankara), Türk bürokrat, eğitimci ve şairdir.
Fâik Âli Ozansoy | |
---|---|
Doğum | 10 Mart 1876 Diyarbakır, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 1 Ekim 1950 (74 yaşında) Ankara, Türkiye |
Defin yeri | Zincirlikuyu Mezarlığı, İstanbul |
Milliyet | Türk |
Meslek | Şair ve Bürokrat |
Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âti dönemi Türk edebiyatının önemli şairlerinden birisidir. Şiirleri Türk sanat müziği şarkılarına güfte olmuştur. Osmanlı Devleti'nde çeşitli yerlerde kaymakamlık ve mutasarrıflıklarda bulunmuş bir bürokrattır.
Şair Süleyman Nazif’in kardeşi, şair Munis Faik Ozansoy'un babasıdır.
Hayatı
değiştir1876’da Diyarbakır’da dünyaya geldi. Birkaç nesil şair yetiştirmiş bir ailenin çocuğu idi.[1] Asıl adı Mehmet Faik idi. Tarihçi ve şair Diyarbakırlı Saîd Paşa'nın küçük oğlu ve aynı devir şairlerinden Süleyman Nazif'in kardeşidir.
İlk ve orta öğrenimini Diyarbakır'da, lise ve yükseköğrenimini İstanbul'da Mülkiye Mektebi'nde tamamladı 1901. Öğrenim yıllarında Servet-i Fünûnculara katıldı. Topluluğun en genç üyelerinden birisi idi. Servet-i Fünûn dergisinde yayınlanan ilk şiirlerinde “Zâhir” mahlasını kullandı. Edebi yaşamının bu döneminde tam bir ferdiyetçi idi; diğer Servet-i Fünuncular gibi aşk ve tabiat konularını işledi; ağır bir dil kullandı. Özellikle Abdülhak Hamid’in şiirlerinin etkisinde kaldı; şiirleri Abdülhak Hamid ve Servet-i Fünûn şiiri arasında bir köprü görevi gördü.[1] Okulu bitirdikten sonra birçok yerde kaymakamlık ve mutasarrıflık görevlerinde bulundu. İlk görevi, ağabeyi Süleyman Nazif’in mektupçu olarak görev yaptığı Bursa’da maiyet memurluğu idi. Sındırgı, Burhaniye, Pazarköy'de görev yaptıktan Mudanya kaymakamlığına terfi etti. 1908 yılında Bursalı Haydar Paşa’nın kızı Mevhibe Hanım ile evlendi,[2] bu evlilikten beş çocuk sahibi oldu.
1908 yılında Mithat Paşa için yazdığı uzun manzume ile ferdiyetçiliğin yanında kendi toplumu ile de ilgilenmeye başladı.[3] İlk şiir kitabı “Fani Teselliler”’i 1908’de yayımladı. Eserlerinin çok uzun süre yaşamayacağını düşündüğü için kitaba bu ismi vermişti.[1] 1909'da Fecr-i Ati topluluğuna başkanlık etti. Topluluğa adını o verdi. Nesiller arasındaki köprü görevini Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âtî grubu arasında da sürdürdü.[1]
1910’da Midilli’ye, ardından Erzurum’a atandı. 1914 yılında Kütahya mutasarrıfı olarak görevlendirildi. Kütahya’daki görevi sırasında askeri bir önlem olarak çıkartılan Tehcir Kanunu’nu Talat Paşa’nın baskılarına rağmen uygulamadı, şehrin Ermeni halkını korudu.[2] Kütahya’daki cemaat olaylar yatıştığında Faik Ali için Kütahya Ermeni Kilisesi'ne bir şükran kitabesi koymuştur[4][5]
Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı sırasında yazdığı şiirlerini “Elhan-ı Vatan” adlı kitapta topladı. 1918’de “Payitahtın Kapısında” adlı oyunu kaleme aldı ve bu eserde Çanakkale Savaşı sırasındaki bir aşk öyküsü ile vatan temasını birlikte işledi. İki perdelik eser, sahnelenmekten çok okunmak için yazılmış manzum bir piyestir.
Mütâreke döneminde birkaç ay Diyarbakır valiliği yaptı. 1920’de Ebubekir Hâzım Bey'in dâhiliye nâzırlığı sırasında müsteşarlığa getirildi ise de, iki ay sonra kabinenin düşmesi sonucu, bu görevden istifa etti.
Faik Ali Bey, Diyarbakır valiliği sırasında 1919’da Erzurum Kongresi’ne şehirden heyet gönderilmesi istendiğinde reddetmişti; bunun etkisiyle cumhuriyetin ilanından sonra dışlandı, kendisine görev verilmedi.[2] Son idari görevi, Osmanlı dönemindeki Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı oldu.
Ailesi ile İstanbul’a giden Faik Ali Bey, Mülkiye Mektebi’nde Fransızca öğretmenliği ve Saint Benoit Fransız Lisesi’nde ise Türkçe öğretmenliği yaptı; büyük geçim sıkıntısı çekti.[2]
1933 yılında öğretmenliği bırakarak oğlu Munis ile birlikte Ankara’ya geldi; kendisini edebiyata verdi.[1] Oğlu ile birlikte 1936’da “Marmara” adlı aylık bir dergi çıkardı.[3] Dergi, sadece 10 sayı yayımlandı.
I. Dünya Savaşı yıllarında yazdığı ikinci oyunu “Nedim ve Lale Devri”’ni 1950’de tamamlayıp yayımladı. Eser, aruz ölçüsüyle yazılmış manzum bir piyestir.
1 Ekim 1950 tarihinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu Ankara’da vefat etti. “Abdülhak Hamit’in ayakucuna gömülmeyi” vasiyet etmiş olduğu için cenazesi İstanbul'a getirilerek Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Anısının yaşatılması
değiştir- İsmet Binark ile Nejat Sefercioğlu, 1970 yılında Faik Ali Ozansoy Bibliyografyası'nı yayınladılar.
- Kimi şiirleri Bimen Şen, Cinuçen Tanrıkorur ve Ruhi Ayangil tarafından şarkılaştırılmıştır.
- Kütahya'da görevliyken tehcirden kurtardığı Ermeni toplumunun üyeleri her yıl 24 Nisan günü mezarı başına gelip hatırasına saygılarını sunmaktadır.[6]
Şiirleri
değiştir- Fani Teselliler (1908)
- Temasil (1912)
- Elhan-ı Vatan (1915)
- Şâir-i A’zam’a Mektub (manzum, 1923)
Piyesleri
değiştir- Payitahtın Kapısında (1918)
- Nedim ve Lâle Devri (1950)
Biyografi
değiştir- Midhat Paşa (biyografi, 1908)
Güfteleri
değiştirKaynakça
değiştir- ^ a b c d e "Raşit Koç, Fâik Ali Ozansoy'un Şiirlerinin Tematik Olarak İncelenmesi, Turkish Studies Cilt 5 Sayı 2, Bahar 2010" (PDF). 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2012.
- ^ a b c d "Serhan Yedig, Ersin Kalkan, Osmanlı'nın Sıradışı Bürokratı Faik Ali Ozansoy, Hürriyet Gazetesi, 22.04.2007". 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2012.
- ^ a b Faik Ali Ozansoy, Yasarvural.net Sitesi, Erişim tarihi:11.08.2012[ölü/kırık bağlantı]
- ^ İlker Akgüngör, Obama’ya Faik Bey İlham Vermiş, Vatan gazetesi, 27.04.2012[ölü/kırık bağlantı]
- ^ ‘Bu cinayetleri işlemeyeceğime göre istifamı kabul buyurun!’ 30 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Agos Gazetesi, 27.03.2015.
- ^ İlgili BBC Türkçe video haberi 26 Nisan 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 26 Nisan 2021 tarihinde erişilmiştir
Hükûmet görevi | ||
---|---|---|
Önce gelen: Mehmet Sait Bey |
Türkiye İçişleri Bakanlığı Müsteşarı 26 Haziran 1930 - 23 Ekim 1932 |
Sonra gelen: Mehmet Vehbi Demirel |