Duygu düzenleme, bireyin hedeflerine ulaşması için duygusal tepkilerini kontrol edebilmesi, olası duygusal tepkilerini gözlemleyebilmesi, değerlendirebilmesi ve değiştirebilmesidir. Duygu düzenlemenin temel amacı duyguları değiştirmektir. Yani duygu düzenleme sürecinde insanlar, o anki yoğun duygusuyla spontane karar vermemek için epey bir çaba sarf ederler. Ancak duygu düzenlemenin otomatikleşen ve çaba gerektirmeyen şekilde olabileceğine ilişkin görüşler de vardır. Öte yandan duygu düzenleme becerisi, bir duyguyu değiştirmek veya kontrol etmekten çok daha karmaşık bir sürece sahiptir.[1]

Duygu düzenleme, ‘içsel’ ve ‘dışsal’ süreçlerden oluşmaktadır. Bu süreçler duyguları başlatma, sürdürme ve düzenlemeyi kapsar. Duygular ise bireyin kendi davranışlarını olduğu kadar ötekinin davranışlarını da değiştirmeye yönelik değerlendirmesini ve de davranış biçimlerini kapsar. Bu bağlamda; içsel süreçler, kişinin kendi regülasyonunu sağlaması iken, dışsal süreçler ise başka birinin duygu düzenleme konusunda bize yardımcı olmasıdır (Örneğin, bakım verenin, bebeğini sakinleştirmesi ). Birey duygu düzenleme becerisi için söz konusu durumun zihinsel, duygusal ve sosyal gereklerinin farkında olmalıdır. Duygu düzenleme sadece negatif duyguları değil aynı zamanda pozitif duyguları da değiştirmeyi içermektedir.[1]

Duygu düzenleme becerisinin gelişimi değiştir

Duygu düzenleme becerisinin gelişimi doğumdan yetişkinliğe kadar kademeli olarak ilerlemektedir.[1] Bu gelişimsel süreç boyunca nörobiyolojik (Frontal lobun gelişmesi), kavramsal (duygusal süreçleri anlama) ve sosyal birtakım etkiler de söz konusudur.Yetişkinlikte bireylerin duygu düzenleme becerileri arasındaki bireysel farklılıkların bu etkilerden kaynaklandığı düşünülmektedir.[1]

Bireylerin duygu düzenleme çabaları doğumdan itibaren başlamakta ve ilk yıl boyunca; yardım arama, rahatsız durumlarda ağlama, haz için emme ve dikkat dağıtma gibi çoğunlukla otonomik fizyolojik mekanizmalar ile şekillenmektedir.[1] Bunlara ek olarak, özellikle ‘bebeklik’ ve ‘erken çocukluk’ dönemlerinde birincil bakım verenin rolü duygu düzenleme becerisini önemli düzeyde etkilemektedir.[1]

Bilişsel gelişim ilerledikçe bebeklerin duygu düzenleme çabalarındaki pasif çabaları giderek aktif çabaya evrilmektedir. Dolayısıyla ilk bir senenin sonuna doğru dış dünyaya verilen tepkiler bir amaç doğrultusunda şekillenmeye başlamaktadır. Yaklaşık iki yaşına gelen çocukta duygu düzenleme becerisinin pasiflikten aktifliğe geçişi tamamlanmak üzeredir. Üç yaşına doğru ise çocuklarda anneden yavaş yavaş ayrılıp akranları ile vakit geçirmeye yönelim süreci başlamaktadır. Sosyal çevresi genişleyen çocuk da artık başkalarının duyguları hakkında daha çok şey öğrenmekte ve kendi duygu düzenleme becerilerini daha bilinçli bir şekilde ortaya koyabilmektedir. Üç yaşından itibaren çocukların aile içi iletişimleri de derinleşmektedir. Çünkü bu süreçte çocuk ailenin diğer üyelerinin de duygularını anlamaya ve tartışabilmeye başlamaktadır..

Okul öncesi döneme gelindiğinde çocuklar sosyal ortamlarda daha fazla bulunmaya başlamaktadırlar. Dolayısıyla çevrelerindeki durumlara karşı yaklaşma, uzaklaşma veya değiştirme gibi çeşitli seçeneklerinin olduğunu bu dönemlerde fark ederler ve duygu düzenleme becerilerini de geliştirme imkanı bulurlar. Genişleyen sosyal çevresi sayesinde çocuğun duygular ve duygu düzenleme hakkında farklı bilgiler de edinme imkanı olur. Bu dönemde çocukların oyunlarında duygu ifadelerini ve duygu düzenleme çabalarını net bir şekilde görmek mümkündür. Dil ve konuşma gelişimi de ilerledikçe çocuğun kendini ve duygusal deneyimlerini ifade ediş biçimi güçlenmektedir.[1] Okul öncesi dönemde duygu düzenleme becerisinin yeterince gelişmemiş çocuklar sosyal ilişkilerinde ve okula uyumda zorluklar yaşamaktadırlar. Bu sebeple duygu düzenleme becerisinin gelişmiş olması okul öncesi dönem için kritik öneme sahiptir.

Duygu düzenlemede ailenin rolü değiştir

Bebekler duygularını kontrol etme ve düzenleme becerilerini birincil bakım vereni ile kurduğu bağlanma ilişkisi sayesinde geliştirmektedirler. Bu nedenle bebeğin fiziksel ihtiyaçlarının yanında duygusal ihtiyaçlarının da karşılanması oldukça önemlidir. Bakım verenin bebeği stresli durumlarda sakinleştirmesi, ona model olması ve bebeğin olumlu duygularını pekiştirmesi duygu düzenleme yollarından bazılarıdır.

Bebeklik evresinin ardından çocuklar büyüdükçe gelişen bilişsel ve fiziksel becerileriyle kendi duygu düzenleme stratejilerini geliştirmeye başlayabilmektedirler. Duygularını tanıyan ve duygusal ipuçlarına dikkat ederek büyüyen çocuklarda duygu düzenleme becerisi de oldukça doğal gelişmektedir.

Çocukların duygularını düzenlemesinde ailelere yardımcı olabilecek bazı yöntemler önerilmiştir:[2]

  1. Fiziksel temas sağlama
    • Ona sarılabilirsiniz
  2. Duygularını ifade etmesine izin verme, duygularını aynalama sağlanabilir (Örn. ‘Arkadaşın elinden oyuncağını aldığı için çok üzgünsün’ gibi kısa (kriz anında uzun cümleyi işlemlemek mümkün değildir), cümlelerle ne hissettiğini ifade etmesi istenebilir, uygun tepki vermesi için cesaretlendirilebilir).
  3. Fiziksel aktivitelere (koşma, yürüme vb.) yönlendirme .
  4. Derin nefes almasını sağlama ya da kriz anlarında kendisine zaman tanımasını öğretme (Örn. 1’den 10’a kadar saydırma).

Bunların yanı sıra ebeveynlerin ev ortamında kendi yaşadıkları duygudan bahsetmelerinin de (örneğin yolda arkadaşımı görmek beni çok mutlu etti) çocukların duygu tanıma becerilerine katkı sağladığı düşünülmektedir.

Kaynaklar değiştir

  1. ^ a b c d e f g Bozkurt Yükçü, Şuheda; DemiRciOğlu, Haktan (21 Aralık 2017). "Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Duygu Düzenleme Becerilerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi". Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi: 442. doi:10.21764/maeuefd.336085. ISSN 1302-8944. 
  2. ^ Admin, Muzipo Kids Kurumsal (25 Ekim 2019). "Çocuklarda Duygu Düzenleme (Regülasyon) Becerileri". Muzipo Kids Kurumsal. 28 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Kasım 2021.