Derne Muharebeleri

Trablusgarp Savaşı'nın bir parçası
(Derne Savaşı sayfasından yönlendirildi)

Derne Muharebeleri, 16 Ekim 1911 ile 18 Ekim 1912 tarihleri arasında Derne'yi ele geçirmek isteyen İtalyan Krallığı ile Osmanlı İmparatorluğu arasında Trablusgarp Savaşı sırasında yapılan muharebelerdir.

Derne Muharebeleri
Trablusgarp Savaşı

Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal (solda), Mücahit Bedevi Kuvvetleri önünde emirlerini yazdırırken, (Derne, Trablusgarp Vilayeti (Libya), 1912)
Tarih16 Ekim 1911 ile 18 Ekim 1912
Bölge
Sonuç Osmanlı kuvvetleri geri çekildi
Derne'nin sahil kesimleri İtalya'nın kontrolüne geçti[1][2][3]
Taraflar
Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu
Senüssiler
İtalya Krallığı İtalya Krallığı
Komutanlar ve liderler
Osmanlı İmparatorluğu Enver Bey
Osmanlı İmparatorluğu Kemal Bey (Atatürk)
Osmanlı İmparatorluğu Neşet Bey
Osmanlı İmparatorluğu Fuat Bey (Bulca)
Osmanlı İmparatorluğu Nuri Bey (Conker)
Osmanlı İmparatorluğu Fethi Bey (Okyar)
Ahmed eş-Şerif es-Senusi
İtalya Krallığı Luigi Capello
Güçler

Osmanlı İmparatorluğu 8 subay, 274 er

7.742 Arap (Mart 1912)[4]
15-16 bin asker (Mart 1912)[5]
Kayıplar
80 ölü, 80 yaralı (Ekim 1911)[6]
800 ölü ve yaralı (Aralık 1911)[7]
60 ölü (Şubat 1912)[8]
500 ölü, geri kalanı esir alındı, 18 top ele geçirildi (Ekim 1911)[6]
100 altında ölü ve yaralı (Aralık 1911)[7]
3 ölü, 22 yaralı (Şubat 1912)[8]

29 Eylül 1911'de Trablusgarp Savaşı'nın ilanından sonra İtalyan birliklerinin hedeflerinden biri Derne oldu. 16 Ekim'de İtalyan birinci filosundan bir grup Derne önüne gelerek şehri bombaladı, 18 Ekim'de ise İtalyan güçleri şehre çıkartma yaptı. Kasım 1911-Mart 1912 ve Eylül-Ekim 1912'de yoğunlaşan muharebeler boyunca İtalyanlar, kıyıdaki vaha ile garnizon bölgesini elde tuttularsa da Osmanlı kuvvetlerinin karşı saldırıları ve baskınları sebebiyle iç bölgelere ilerleyemeyerek kıyılarda kaldılar. 18 Ekim 1912'de imzalanan Uşi Antlaşması ile muharebeler sona erdi. Muharebelere gönüllü olarak katılan Kemal Bey (Atatürk), Fuat Bey (Bulca), Nuri Bey (Conker), Fethi Bey (Okyar) gibi Osmanlı subayları ilerleyen yıllarda Türk Kurtuluş Savaşı'nda önemli rol oynadı.

Arka plan değiştir

Bingazi ve Derne, Sirenayka Yaylası'nın iki ucunda bulunan ana şehirleridir. Bölgedeki yollarının kesiştiği Derne, bu bölgenin kontrolü açısından stratejik bir öneme sahipti. Vadilerle kesilmiş kurak bir platoda yer alan şehir ve çevresindeki arazi, askeri açıdan güçlükler çıkartan bir özelliğe sahiptir.[9]

Trablusgarp Savaşı'ndan hemen önce, buradaki tümenden önemli bir kısmı silahlarıyla birlikte Yemen'e İmam Yahya ayaklanmasını bastırmak üzere gönderildi ve tekrar yerlerine iade edilmedi. Burada ancak jandarma vazifesi görecek, çok az bir kuvvet bırakılmıştı. 1910 yılı bütçesinde kabul edilen, Trablusgarp'taki iki süvari alayı da bir alaya indirildi.[10] Trablusgarp'taki asker mevcudunun azaltılması bir nevi İtalyan işgaline zemin hazırlanmış oldu.[11]

28 Eylül'de İtalya, Osmanlı Devleti'ne bir ültimatom vererek, 48 saat içinde Bingazi ve Trablusgarp'ın İtalyan yönetimine bırakılmasını ve İtalya'ya yıllık vergi verilmesini talep etti. 29 Eylül'de Birleşik Krallık ve Fransa hükûmetlerinin desteğini de arkasına alarak, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etti.[12] Savaş ilanının ardından İtalyan gemileri Trablusgarp ve çevresini bombaladı.[13]

Savaş başladıktan sonra, Bâb-ı Âli'de Trablusgarp'ta mukavemet edip etmeme konusunda genelde iki görüş mevcuttu. Mehmed Said Paşa'nın ilk toplantısında eldeki mevcut imkânlarla mukavemet lüzumu kararlaştırıldı.[14] Ahmed Muhtar Paşa'ya göre Trablusgarp'ta mukavemet cinayet demekti. Kâmil Paşa da aynı görüşte idi. Şeyhülislam Cemaleddin Efendi de harbin uzamasının can ve mal kaybından başka bir işe yaramayacağını söylüyordu.[15] Bütün olumsuz şartlara rağmen, Osmanlı Devleti Trablusgarp'ı göz göre göre düşmana savaşmadan teslim edemezdi. Bu hem kamuoyunda hoş görülmez hem de Osmanlı Devleti'nden pay almak için pusuda bekleyen devletlere kötü örnek olurdu. Bu savaş çok ümitsiz şartlar içinde olacaktı. Oradaki kuvvetlere silah ve cephane yollamak imkânsız gibiydi. Ancak Birleşik Krallık ile Fransa, Mısır ve Tunus'un tarafsızlığını ilan ederek kendi sömürgelerindeki Müslümanları gücendirmeyecek ve onların şikayetlerine yol açmayacak ve bu üç tarafı bu şekilde idare yoluna gideceklerdi.[16]

Savaşın başında zayıf bir Osmanlı direnişinin ardından donanma desteğiyle Trablus'u kolayca ele geçiren İtalya, gittikçe daha başarılı hale gelen direniş sebebiyle iç bölgelere ilerlemekte zorluk yaşıyordu.[17]

İtalyan çıkartması değiştir

İtalyanlar 30 Eylül 1911'de Pisa zırhlısıyla Derne civarındaki bir Osmanlı telsiz istasyonunu imha etti. 7 Ekim'de şehirdeki Türkler aleyhine faaliyetten tutuklu İtalyanların kurtarılma çağrısı üzerine 8 Ekim'de bir askeri heyet kıyıya yöneldi. Gemi önceden haber vermediği için kıyı bataryalarının ateşiyle karşılandı ve karşı ateşle cevap verdi. Saat 11.30'da her iki taraf da ateşi kesti. Daha sonra yanaşan gemi, şehrin bombardıman edilmemesi karşılığında İtalyanların serbest bırakılması anlaşması üzerine ayrıldı. Tutuklu İtalyanlar ertesi gün serbest bırakılarak Tobruk'a gönderildiler. 12-16 Ekim arasında Tobruk ve Derne yakınlarında İtalyan donanma hareketliliği gerçekleşti.[18]

16 Ekim'de şehir açıklarında dokuz İtalyan savaş gemisi toplanmıştı. Kıyıya çıkan bir temsilci, bir saate kadar şehrin teslim edilmesini ve tüm Osmanlı askerlerinin silahlarının toplanarak teslim olmalarını talep etti; aksi takdirde şehrin bombalanacağını ve silahlı Arap mücahitlerin idam edileceğini bildirdi. Derne Komutanlığı ise bu talebi reddetti. Şehir halkından bir heyet amiral gemisine giderek bombardıman yapılmaması ricasında bulunsa da, İtalyanlar kararlıydı. Başlayan bombardımanda iki kışla binası yıkıldı. İtalyanlar çıkartmaya başladıklarında kıyıdan yoğun ateşle karşılaştılar ve geri çekildiler. Ertesi gün şehir tahliye edildi. 18 Ekim'de İtalyanlar bir kez daha karaya çıkma girişiminde bulundular. Şehrin tahliye edilmiş olması sebebiyle hiçbir direnişle karşılaşmadılar. İlerleyen günlerde şehre daha fazla kuvvet yığmaya devam ettiler.[18][19] İtalyan gücünün başındaki Korgeneral Vittorio Trombi şehrin valisi ilan edildi.[20][21]

Muharebeler değiştir

Derne'deki muharebeler aralıksız olarak sürmüş olsa da, en yoğun çatışmalar savaşın ilk aylarında (Kasım 1911-Mart 1912) ve sonuna doğru (Eylül-Ekim 1912) gerçekleşmiştir.[18] Bölgedeki İtalyan güçleri diğer kara birliklerinden izole, sadece donanma desteğiyle savaşıyordu; şehir hala Osmanlı kontrolünde olan platonun yakınındaydı ve gönüllü Osmanlı subaylarının birçoğu bu bölgedeydi.[22]

Kasım 1911 - Mart 1912 muharebeleri değiştir

 
Derne'de Kızılay heyeti. Oturanlar, soldan: Askeri Baş Hekim Doktor İbrahim Tali Bey, Mustafa Kemal, Enver Bey, Yusuf Şetvan, Nuri Conker

İtalyanlar Derne bölgesini üs olarak kullanarak iç bölgelere ulaşmayı hedefliyordu. Osmanlı kuvvetlerinin ilk amacı ise İtalyanları Derne'de durdurmak ve şehri geri almaktı. 17 Kasım'da Osmanlı güçleri ve yerel halk şehre bir saldırı düzenledi. 19 Kasım itibarıyla Derne'deki İtalyan gücü beş piyade taburu, bir dağ taburu, bir 75 mm sahra topçusu bataryası, bir dağ bataryası, bir çıkarma topçu grubu, 26. Alay ve 40. Alay'ın bir taburundan oluşuyordu; toplam güç dokuz piyade taburuna eşdeğerdi.[18] Aralık 1911'de Osmanlı kuvveti ise düşük mevcutlu bir tabur ve yerel savaşçılardan ibaretti.[23]

24 Kasım'da Albay Zuppelli komutasında bir İtalyan birliğinin Osmanlı mevzilerine ilerlediği tespit edildi. Derne'nin doğusu, batısı ve en batısından donanmanın ateş koruması altında üç kol halinde ilerleyen İtalyanlar saat 09.30 civarında Derne'nin 10 kilometre güneyinde Ayn Derne Şelâlesi bölgesinde 100 kadar mücahidin pususuna düştü ve arazide gizlenmiş olan bu kuvvetin baskınına uğradı. Kısa sürede süngü muharebesine dönüşen çatışmada İtalyanlar saat 16.00'da mevzilerine geri çekilmek zorunda kaldı. 22.00'ye kadar devam eden çatışmada İtalyan güçleri 22 ölü ve 54 yaralı verdiler.[23][a] 24 Kasım çarpışmasının ardından İtalyan Genelkurmayı, bölgedeki kuvvetleri tümen seviyesine çıkartma kararı aldı. Aralık ortasında Derne'deki İtalyan gücü 13 tabur ve bir süvari grubu, bir 75 mm sahra bataryası, iki dağ bataryası, bir 149 mm obüs bataryası ve bir uçaktan oluşuyordu,[25] toplam mevcudu 15.000 kişiydi.[24]

İtalyan faaliyetlerinden Osmanlılar haberdardı. 30 Kasım'da Derne tahkimatlarına iki koldan keşif saldırısı düzenlediler. Üç saat süren çatışmada Osmanlılar iki ölü, üç yaralı verirken İtalyan kaybı sekiz ölü ve birçok yaralıydı.[25][24] 3-4 Aralık gecesi başka bir taarruz daha planlansa da mücahitler arasındaki anlaşmazlık ve disiplinsizlik sebebiyle organizasyon tamamlanamadı, İtalyan karşı saldırısı sebebiyle baskın gerçekleştirilemedi. 6 Aralık'ta İtalyanlar Derne'nin batısındaki Suse'ye bir aldatma taarruzunda bulundular, ardından şehri bombaladılar. 7 Aralık'ta Osmanlılar Derne'nin güneydoğusunda üç piyade taburu ve bir dağ bataryasına saldırı düzenlediler. 16 Aralık'ta Derne'nin hemen dışında bir tabyayı onaran İtalyan güçlerine baskın düzenlendi. Çarpışmalar esnasında şehir içinde de ayaklanmalar başladı. Çatışmalar üç gün sürdü.[25]

Osmanlılar ile Derne ve çevresi halkından yerel direnişçiler Derne ve çevresinde sürekli olarak tacizlerde bulunuyordu. Telgraf ve telefon hatlarının kesilmesi, İtalyanlara ulaşan su hatlarının tahrip edilmesi, mevzilerin tahrip edilmesi gibi gerilla savaşı saldırıları gerçekleştiriliyordu. 27 Aralık 07.00'de İtalyanlar topçu ateşi desteğiyle Osmanlı mevzilerine üç koldan hücuma başladı. Osmanlı güçleri saat 09.00'a kadar çatışmaya girmeden pusu düzeni almıştı. İtalyanlar 800 metre mesafeye geldiğinde dört Osmanlı topu Derne vadisinin batısındaki kola ateş açtı, kuvvetler de hücuma kalktı. Ani baskın karşısında bu kol 11.15'te geri çekildi. Saat 12.45'te merkez kolu, 13.00'te batıya yardıma giden ihtiyat kolu geri çekilmek zorunda kaldı. Doğu kolu da baskını anlayınca geri çekildi. 15.00 itibarıyla bölgede İtalyan gücü kalmadı. Ertesi gün yeniden saldırmayı deneyen İtalyanlar, bölgede bulunan Kurmay Yarbay Enver Bey komutasındaki kabilelerle çatışmaya girdi, acele şekilde Derne'ye geri çekildi. Çatışmaların ardından Osmanlı güçleri İtalyanların geride bıraktığı 600 top mermisi, bir makineli tüfek, 200 tüfek ve 25 bin mermiyi ele geçirdi.[26]

15 Ekim 1911'de, Tanin gazetesi muhabiri Mustafa Şerif Bey[27] kimliğini kullanan Mustafa Kemal ve Ömer Naci, Sapancalı Hakkı ve Yakub Cemil adında iki fedai eşliğinde bir Rus gemisiyle İstanbul'dan ayrıldı.[b][29] Mustafa Kemal ile grubu, Mısır'da Kahire ve İskenderiye üzerinden Bingazi'ye gitmeyi amaçlıyordu,[27] ancak hastalığı sebebiyle[30] ancak 12 Aralık'ta sınırın 80 km batısındaki Resuldefne'ye varabildi.[31][32] Mustafa Kemal 18 Aralık 1911 günü Enver'in Harbiye Nezâreti'ne çektiği bir telgrafa göre, "kendi isteğiyle" orduya katıldı.[31] 22 Aralık'ta Tobruk yakınında İtalyanlarla çarpıştı.[33][34] İlk başta doğudaki birliği Mustafa Kemal, batıyı ise Enver komuta ediyordu; harekât hacmi büyüyünce Enver tüm cepheyi, Mustafa Kemal ise Derne bölgesini komuta etmeye başladı.[33]

16-17 Ocak 1912 gecesi Mustafa Kemal komutasında inşa halinde olan bir İtalyan tabyasına saldırı düzenlendi ancak kabile kuvvetlerinin isteksizliği sebebiyle 22 ölü ve 27 yaralı verilmesine rağmen bir sonuç alınamadı.[35] İlerleyen günlerde İtalyan güçleri savunma tabyalarının inşaatına devam ettiler ve Derne'de sabit istihkamlarda kalarak saldırıya geçmediler. Osmanlı güçleri ise ufak keşif harekâtları ve tacizlere devam ederek İtalyanları yıldırmaya çalışıyordu. 11-12 Şubat gecesi Lombardiya Tabyası olarak adlandırılan bir tabyaya baskın düzenlendi. Saat 23.00'te başlayan ve saat 04.00'e dek devam eden taarruzda İtalyan güçleri tabyayı terk ederek Derne'ye geri çekildi. İtalyan kara ve deniz topçusunun bombardımanı üzerine Osmanlı güçleri istihkamlar ve mevzileri tahrip ederek geri çekildi.[35] Mustafa Kemal Şubat 1912'de Derne cephesinin başına geçti.[28]

Mart 1912'de Derne'deki İtalyan kuvvetlerinin mevcudu 15-16 bin asker civarındaydı.[5] Osmanlı gücü ise 8 subay, 274 er ve 7.742 mücahitten oluşuyordu.[4]

3 Mart 1912 muharebesi değiştir

 
Mustafa Kemal Trablusgarp'ta bir harekatı idare ederken. Mustafa Kemal (sol) ve kol komutanı Fuat Bulca (sağ)

Osmanlı kuvvetleri, sayısı gittikçe artan İtalyan kuvvetlerini yıpratmak için sık sık baskınlar düzenliyordu. 3 Mart sabahı nizamiye askerleri ve milislerden oluşan 70 kişilik bir kuvvet Seydi Abdullah batısında bir pusuda İtalyanlara önemli zayiat verdirdi ve geri çekilmeye zorladı. Öğle vaktinde İtalyan topçu ateşine rağmen Osmanlı kuvvetleri tahkimatlara taarruz etti. Saat 13.00'te Osmanlı topçusu da çatışmaya katıldı. Şiddetli geçen piyade savaşı esnasında Seydi Abdullah birkaç kez el değiştirdi. Saat 15.00'te dört tabur olduğu tahmin edilen İtalyan ihtiyat birliği ve bir dağ bataryası çatışma alanına ulaştı. Bunun üzerine Osmanlı birlikleri kademe kademe geri çekildi. Bu esnada Mustafa Kemal'in komutasındaki doğu kolu İtalyanların sol yanına taarruz etti ve tekrar geri çekilmeye zorladı. Saat 18.00'de Osmanlılar, çekilen İtalyanları takibe geçti. 3 Mart 1912'deki Derne Muharebesi'nde Osmanlı kuvvetleri 63 ölü ve 168 yaralı verirken, İtalyanlar yaklaşık 8 subay ölü, 13 subay ve 52 er ölü, 13 subay ve 164 er yaralı verdiler, 60 tüfek ve çok miktarda malzeme kaybettiler. Bu çatışmanın ardından İtalyanlar uzun süre tekrar saldırıya geçemediler. İstihkam birlikleri Osmanlı baskınlarını gördüklerinde hızlıca geri çekilmeye, ana güç ise Derne dışına çıkmamaya başladı. Derne şehri de zaman zaman Osmanlı topçusunun ateşi altında kalıyordu.[28][36][37] Bu esnada Mustafa Kemal Derne hattının tümünü komuta ediyordu ve komutası altında sekiz Osmanlı subayı, 160 asker, bazı gönüllüler, bir topçu bölüğü, İtalyanlardan ele geçirilen iki makineli tüfek ve 7.742 Arap askeri vardı.[38][28] Arap askerlerini Senusi zaviyeleri sağlıyordu ve başlarındaki şeyhleri Osmanlı subaylarına bağlıydı. Bu kuvvet 15.000-16.000 İtalyan askerini Ekim 1911-Eylül 1912 arasında Derne'de tutmayı başardı.[38][28]

17 Haziran'da İtalyan güçleri Kasr-ı Arun tabyasına saldırıya geçti. Tabya Osmanlılar tarafından gözlem ve ara sıra taciz amacıyla kullanılan bir mevkiydi. Büyük bir kuvvetle gerçekleşen İtalyan saldırısını haber alan doğu kolu komutanı Fuat, saldırıyı Derne Komutanı Mustafa Kemal'e bildirdi. Osmanlı güçleri İtalyanları tabyaya 3 kilometre mesafede karşıladı. 150 kişilik bir Osmanlı birliğinin taarruzu üzerine iki İtalyan taburu akşam saatlerinde geri çekildi, Osmanlı kuvvetleri de Kasr-ı Arun'a çekildiler. Daha sonra Osmanlı kuvvetleri bölgeyi terk ederek gözetlemelerine Harap Havuzlar bölgesinden devam ettiler. Ağustos ayında önemli bir çatışma gerçekleşmedi.[39]

Eylül - Ekim 1912 muharebeleri değiştir

Ağustos ayının sonunda Derne'deki komutan General Vittorio Trombi emekliye sevk edilmiş, yerine Homs çarpışmalarına katılmış olan Tümgeneral Ezio Reisoli gönderilmişti. Bu değişikliğin ardından İtalyan birliklerinin mevcutları arttırıldı. İtalyanlar için Trablusgarp'taki başarısızlıklar ve ağır kayıplar ile açık denizde görev yapan donanmanın yıpranması sürdürülemez duruma yaklaşıyordu. İtalyan diplomatlar Balkanlar'da Osmanlılara karşı bir savaş çıkması için çalışıyorlardı. Yaz aylarının sona ermesi ile havanın bozması da donanma desteğini güçleştirecekti. İtalyanlar, kendileri için avantajlı şartlarda bir barış anlaşması yapma amacıyla Osmanlı güçleri üzerindeki baskıyı arttırmayı hedefliyorlardı.[39][20]

11 Eylül 1912'de İtalyanlar, başarısızlıkların ardından yapılan komuta değişikliğinin ardından Derne'den çıkmak için güçlü bir hücum başlattılar. Sarp arazide savaşmak üzere bu saldırıya özel olarak Mondovì, Edolo, Ivrea, Saluzzo ve Fenestrelle dağ taburları, Eritre'den getirilen I. ve VII. Yerli Piyade Taburu ve iki dağ topu bataryasından oluşan bir güç oluşturdular.[22] Bu hücumda kuvvetlerinin çoğunu kullanan General Rezoli, Kasr-el Leben'i ve Şeydi Abdülâziz yoluna hakim olan mevkileri önemli sayıda kayıp vermesine rağmen ele geçirdi. 17 Eylül'de tekrarlanan bir taarruzda ise Mustafa Kemal komutasındaki Türk ve Araplar tarafından tekrar durduruldular. İtalyanların 1 ölü ve 113 yaralısına karşılık Osmanlı güçleri 111 ölü vermişti.[40] 24 Eylül'de gemilerden çıkartılan kuvvetlerin de dahil olduğu yeni bir saldırı yapıldı. 16 piyade taburu, 60 top ve çok sayıda makineli tüfek kullanan İtalyanlara karşı Osmanlılar 300 asker, dört makineli tüfek ve iki topla savunma yaptılar. İlk gün beş kilometre ilerleyen İtalyanlar, Osmanlıların karşı saldırıları sebebiyle ele geçirdikleri araziyi terk ederek Derne'ye döndüler. Osmanlılar bu muharebede 25 asker ölü, iki subay yaralı zayiat verdiler.[41][42][1] Eylül sonunda Derne'deki İtalyan gücü 18 bin askere ulaşmıştı.[43]

Ekim ayında İtalyanlar Derne'de hücumlarını sona erdirdiler ve savunma pozisyonları aldılar. İç kesimlere ilerleme yolundaki çabalara ara vermiş, Osmanlıları zora düşürecek diplomatik bir çözümü beklemeye odaklanmışlardı.[1]

Sonuçlar değiştir

Osmanlı Devleti İtalya ile Uşi Barış Antlaşması'nı imzalayınca Derne İtalyanlara teslim edildi. İtalyan birlikleri çoğunluğu Senusi gerillalardan oluşan birliklere karşı başarı elde edemedi ve donanma topçu ateşi desteği ile korunan sahil kesiminden öteye ilerleyemedi.[1][2][3]

İtalyanların Derne sahil şeridine hapsolup ilerleyememeleri Mustafa Kemal'in arkadaşı Salih'e (Bozok) gönderdiği mektupta da açıklanmaktadır. Bazı yazarlar, Çanakkale muharebelerinde Mustafa Kemal'in Derne Muharebeleri tecrübelerinden yararlandığını belirtmişlerdir. Çanakkale'de de yüksek donanma ateş gücüne sahip kuvvetler karaya çıkabilmiş ancak denizden topçu desteği olmayan bölgelerde ilerleyişini sürdürememişti.[1][2][3]

Notlar değiştir

  1. ^ Türk kaynakları 200 kadar ölü ve yaralı belirtmektedir.[23] Beehler 15 ölü ve 37 yaralı belirtmektedir.[24]
  2. ^ Andrew Mango'ya göre "Bu tarih (15 Ekim 1911) Mustafa Kemal'in İzmir yakınındaki Urla karantina istasyonundan Salih'e (Bozok) gönderdiği 17 Ekim 1911 tarihli mektubunda belirtiliyor. Ayrıca 22 Mayıs 1912 tarihinde Ayn Mansur, Bingazi'den (Abdül) Kerim'e gönderilen başka bir mektupta tekrarlanıyor, (ATASE, 1911-1912 Osmanlı-İtalyan Harbi, s. 134)." George W. Gawrych ise ayrılma tarihini 4 Ekim 1911 olarak belirtmiştir.[28]

Kaynakça değiştir

Özel
  1. ^ a b c d e Ertuna, ss. 344-345.
  2. ^ a b c Gawrych, ss. 25-29.
  3. ^ a b c Mango, ss. 101-110.
  4. ^ a b Ertuna, s. 338.
  5. ^ a b Ertuna, s. 335.
  6. ^ a b "New York Times, Recapture of Derna reported in Turkey, 7 Kasım 1911". 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2011. 
  7. ^ a b "New York Times, Turks lose 1,200 men, 5 Aralık 1911". 7 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2011. 
  8. ^ a b "New York Times, Dogs used as sentries, 14 Şubat 1912". 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2011. 
  9. ^ Ertuna, ss. 231-232.
  10. ^ Cemaleddin, ss. 66-67.
  11. ^ Şıvgın, ss. 274-290.
  12. ^ "30 Eylül 1911 İtalya ve Trablusgarp". 15 Eylül 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Eylül 2012. 
  13. ^ Ertuna, ss. 122, 125-126.
  14. ^ İnal, s. 1086, Cilt 2.
  15. ^ Cemaleddin, ss. 68-69.
  16. ^ Bayur, s. 100.
  17. ^ Ertuna, ss. 159-163.
  18. ^ a b c d Ertuna, ss. 233-236.
  19. ^ Esposito, ss. 10,14.
  20. ^ a b Stephenson, The Jaws of the Sahara.
  21. ^ Beehler, s. 30.
  22. ^ a b Esposito, s. 22.
  23. ^ a b c Ertuna, s. 237.
  24. ^ a b c Beehler, s. 49.
  25. ^ a b c Ertuna, ss. 238-240.
  26. ^ Ertuna, ss. 241-242.
  27. ^ a b Ortaylı, s. 86.
  28. ^ a b c d e Gawrych, s. 25.
  29. ^ Tuğlacı, s. 14.
  30. ^ Mango, s. 104.
  31. ^ a b Mango, ss. 104-105.
  32. ^ Bozok, Salih (Nisan 2001). Dündar, Can (Ed.). Yaveri Atatürk'ü Anlatıyor. İstanbul: Doğan Kitapçılık. 21 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mart 2020. 
  33. ^ a b Mango, s. 105.
  34. ^ Zürcher, s. 127.
  35. ^ a b Ertuna, ss. 328-335.
  36. ^ Ertuna, ss. 340-342.
  37. ^ Beehler, s. 63.
  38. ^ a b Mango, s. 107.
  39. ^ a b Ertuna, ss. 342-343.
  40. ^ Beehler, s. 93.
  41. ^ Gawrych, s. 26.
  42. ^ Roux, s. 439.
  43. ^ Beehler, s. 96.
Genel