Celaleddin Ergun Çelebi

Celaleddin Ergûn Çelebi (d. 1301[1] Kütahya; ö. 1373, Kütahya), Türk mutasavvıf, mevlevî.

Celaleddin Ergûn Çelebi'nin Kütahya Mevlevîhânesi'ndeki Kabri

Kimliği değiştir

Mevlana Muhammed Celaleddin-i Rumi'nin 2. göbekten torunudur. Yani Muhammed Celaleddin-i Rumi'nin büyük oğlu Sultan Veled'in kızı Âbide Mutahhara Hatun'un torunu olması sebebiyle soyu Mevlânâ'ya dayanır. Babası İlyas Paşa, annesi Âbide Melek Hatun, dedesi Germiyanoğlu Süleyman Şah'tır. Yıldırım Bayezid'in eşi Devletşah Hatun halasıdır. Germiyanoğlu II. Yakub Bey amcası olur.[2][3][4][5] Babası İlyas Paşa'nın rüyasında Ergûn Şah'ı görmesi üzerine sabah olup bir oğlunun doğduğu müjdelenince isminin Ergûn konulduğu söylenir.[6] Alâeddin isminde biraderi, Tâhire Hanım isminde de bir kız kardeşi vardır.[7]

Hayatı değiştir

Doğum tarihi hakkında bir kesinlik yoktur. Kütahya'da doğmuş, Kütahya Mevlevîhânesi'nde göreve başlamış, 45 yıl şeyhlik yaparak 75 yaşlarında[8] ölmüştür. Ayrıca bugün Dönenler Camii adıyla bilinen Kütahya Mevlevihanesinin ilk postnişidir. Kabri Kütahya Fatihi Hezar Dînârî'nin 13. yüzyılda yaptırmış olduğu Hazer Dinari Mescidi içindedir. Bu mescit günümüzde mevlevihaneyle bitişik hale gelmiş ve Ergun Çelebi'nin aile fertleri ve mevlevihanenin diğer posrnişlerinin de gömülmesiyle hazire haline dönüşmüştür.[9] Vefat tarihi kesin bilinmemektedir.[10][11][12][13][14]

Amcasının oğlu olan Sultan Abâpuş-i Velî'den, Ulu Ârif Çelebi, Emir Âlim Çelebi ve Emir Vâcid Çelebi'den feyz almıştır. Ayrıca Bursa'da efsânevî bir hayat süren ve ölüm tarihi kesin olarak bilinmeyen, ancak 1362'de vefat eden Orhan Gazi ile müspet bir diyalog içinde olan[15] Geyikli Baba ile sohbet ederek kendisinden istifade etmiştir. Mustafa Sâkıb Dede Ergûn Çelebi ile ilgili elindeki tüm belgeleri değerlendirerek hakkında uzunca bir metin ortaya koymuştur. Vefatından sonra Kütahya Mevlevîhânesi şeyhliğine oğlu Burhaneddin İlyas Çelebi geçmiştir.

Değerlendirme değiştir

Ergûn Çelebi,"Çelebi" unvanı ile kendisine nidâ edilmesini, Allah'a ait bir isim olan "Çalab" ile karışmaması için kabul etmemiştir. Bunun yerine "Efendi" lafzının kullanılmasını tercih etmiştir.[16]

Eserleri değiştir

  • Gencnâme: Manzum mesnevîdir
  • İşâretü'l-Beşere: Mevlevî âyininindeki "devri veledi" ve "selâm" usulünün rumuzatından, insanı kâmilin, şeyh ve mürşidin ahvalinden bahseden 70-80 sayfalık bir risaledir[17]

Kaynakça değiştir

  1. ^ Sahîh Ahmed Dede, Mevlevîlerin Tarihi, İnsan Yayınları, İstanbul, 2011, s, 207
  2. ^ İbn Bîbî, el-Evâmirü'l-Alâiyye fi'l-umûri'l-Alâiyye
  3. ^ Ali'nin Selçuknamesi (Paris nüshası)
  4. ^ Stanley Lane Poolle, Düvel-i İslamiye
  5. ^ Sahîh Ahmed Dede, Mecmuatü't Tevarihü'l Mevleviyye
  6. ^ Mustafa Sakıb Dede, Sefine-i Mevleviyye
  7. ^ Abdurrahman Doğan, Kütahya Erguniyye Mevlevîhânesi, 2006, s, 57
  8. ^ Sahîh Ahmed Dede, a.g.e.
  9. ^ Uzunçarşılı, İ. Hakkı, Kütahya Şehri, İstanbul Devlet Matbaası, 1932, s, 148
  10. ^ Mustafa Sakıb Dede, a.g.e. (1434 yılında vefat eden Molla Abdülvâcid ile sohbet ettikleri yazmaktadır)
  11. ^ Mustafa Sakıb Dede, a.g.e. (Ergûn Çelebi'nin oğlu Bürhaneddin İlyas Çelebi'nin Sultan Divanî ile maruf olmuş Simai Mehmet Dede zamanında şöhret bulmuş olması ve Simaî Dede'nin 1529 senesinde vefat etmesine bakılırsa Egûn Çelebi'nin 1400'lü yılların ortalarına doğru hayatta olduğu anlaşılır)
  12. ^ Celaleddin Ergûn Çelebi'ye ait olduğu söylenen Gençnâme isimli eserin beyitleri 15. yy ın ilk yarısında yazıldığını gösterir
  13. ^ Abdurrahman Doğan, a.g.e., Kütahya Belediyesi Kültür Yayınları, 2006, s, 56-57 (Timur'un Anadolu'yu istilası sırasında Ergûn Çelebi'nin çocuklarının Kütahya'dan ayrılmak zorunda kalmaları ve Kütahya dışında hayatlarını devam ettirdikleri bilgisi 14. yy sonlarında vefat ettiğini gösterir)
  14. ^ Dedesi Germiyanoğlu Süleymanşah'ın 1387 civarlarında vefat tarihine bakılırsa kendisinin 1375 civarında vefatını gösterir
  15. ^ Kara, Mustafa, Bursa'da Tarikatlar ve Tekkeler, Uludağ Yayınları, Bursa, 1993, s, 39
  16. ^ M. Sâkıb Dede, Sefîne
  17. ^ Uzunçarşılı, İsmail H. a.g.e., İstanbul Devlet Matbaası, 1932, s, 226, 227