Ayanis Kalesi, Van iline 35 kilometre mesafedeki Ayanis Köyü’nün kuzeybatısında bir tepe üzerine kurulmuştur. Van Gölü doğusunda yer alan kale, 150 metre genişliğinde 400 metre uzunluğunda Doğu-batı doğrultusunda uzanan tepelikte imar edilmiştir. 250 metre Van Gölü'nden yüksekliktedir.[1]

Ayanis Kalesi
Ayanis Kalesi
Harita
Genel bilgiler
TürKale
KonumTürkiye Van, Türkiye
Koordinatlar38°42′30″K 43°12′40″D / 38.70833°K 43.21111°D / 38.70833; 43.21111
BaşlamaMÖ 645
TamamlanmaMÖ 643

Konumu ve Çevresel Özellikleri değiştir

Doğu-batı doğrultusunda uzanan bir tepe üzerine kurulmuştur. 150 m genişliğinde, 400 m uzunluğundadır. Van Gölü'nden 225 m, deniz seviyesinden ise 1866 m yüksekliktedir.[2]

Tarihçe değiştir

Urartu tarihi açısından önem taşıyan kale, 1989 tarihinden itibaren günümüze kadar yapılan yüzey araştırma ve kazılarda çıkan veriler- (kalede bulunan çivi yazılı kitabesi) MÖ 645 işaret etmektedir. Kitabe yazıtında kale Argişti'nin oğlu Rusa tarafından MÖ 645-643 tarihleri arasında yaptırılmıştır ifadesi yer almaktadır. İki sur duvarıyla çevrelenmiş kalenin girişi güneyde bulunmaktadır. Kale sur duvarları andezit taşı ve kalker taşıyla örülmüştür. Üst kesimde tapınak ve payeli salon bulunmaktadır. Yapılan arkeolojik çalışmalar neticesinde güneybatı kesiminde birbiri ile bağlantı içerisinde küplerin yer aldığı çok sayıda depo binası bulunmuştur.[2]

Yerleşim değiştir

Ayanis Kalesi yerleşimi ile ilgili elde edilen veriler, kalenin Urartu ve Orta Çağ olmak üzere iki ayrı dönemde iskân gördüğünü ortaya koyar. Ancak Orta Çağa ait mimari kalıntılar büyük oranda tahrip olduğundan, bugün kalenin ayakta duran kısmı çoğunlukla Urartu dönemi yapılarıyla temsil edilir. Dış kent ise sadece Urartu döneminde iskân görmüştür.[3]

Mimarisi değiştir

Kalenin inşasında kullanılan, etrafı taş temeller üzerinde yükselen kerpiç bir beden ile çevrili olduğu tespit edilmiştir. Kaleye güneydoğuda inşa edilen anıtsal bir kapı bulunmaktadır. Kapının yer aldığı güney sur duvarlarının temelleri ise andezit taş bloklarından örülmüş olduğu görülmektedir. Buna karşın doğu sur duvarları ise kaba olarak bırakılmış kireçtaşı bloklardan inşa edilmiştir. Sadece güney tarafın daha iyi bir işçilikle ve malzeme ile yapılmış olması Urartu mimarlarının cephe mimarisine verdiği önemi gösterir. Kalenin önemli yapılarından biri, kalenin en yüksek noktasında (1866 m) yer alan tapınak alanı ve alanın doğu duvarına yapışık olarak inşa edilen kare planlı çekirdek tapınaktır. Birçok Urartu tapınak cellasında olduğu gibi Ayanis cellasında da çeşitli bezemeler bulunur. Ancak Ayanis tapınağında ortaya çıkartılan bezeme tarzı Urartu sanatı için bir ilktir. Andezit taşından yapılmış duvarlar üzerine taş oyma (intaglio) tekniği kullanılarak çeşitli tanrı, fantastik yaratıklar ve rozet motifleri yapılmıştır.[3]

Yazıt değiştir

Tapınağın ön cephesinde ise Urartu’nun en uzun üçüncü yazıtı vardır. Yazıt tapınağın II. Rusa tarafından Tanrı Haldi için inşa edildiğini söylemektedir. Yazıttan elde edilen bilgiler, kralın askeri seferleri sonunda “düşman ülkeleri” olarak nitelendirdiği Assur, Targuni, Etiuni (Gökçe Göl civarı), Tablani, Kainaru, Hate (Hitit ülkesi), Muşki (Frig ülkesi) ve Şilukuni bölgelerinden insanlar getirdiğini, bu insanları kale çevresindeki dış kente yerleştirdiğini ve bu kenti getirdiği insanların katkılarıyla inşa ettiğini belirtir.[3]

Araştırma ve Kazı değiştir

Ayanis Kalesi Kazıları 1989'dan itibaren İzmir, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Önasya Arkeolojisi Bölümü'nden Altan Çilingiroğlu başkanlığında bir ekip tarafından yürütülmektedir. Ege Üniversitesi'nden Zafer Derin, Eşref Abay, Haluk Sağlamtimur, Özlem Çevik, Aylin Ü. Erdem, Atilla Batmaz ve Fulya Dedeoğlu'nu, Roma'dan Ingret Reindell ve Mirjo Salvini'yi ve New York Metropolitan Müzesi'nden Oscar White Muscarella'yı içermektedir. 1997 yılından itibaren New York Stony Brook Üniversitesi'nden Elizabeth Stone ve Boston Üniversitesi'nden Paul Zimansky de kazı ekibine dahil olmuşlardır. Bu tarihten sonra Ayanis kazıları "Kale" ve "Dış Kent" olmak üzere iki farklı alanda 2012 yılına kadar devam etmiştir. Kaledeki kazı çalışmaları, 2014 yılından beri Mehmet Işıklı başkanlığında gerçekleştirilmektedir.[2]

Buluntular değiştir

1993 yılında bulunan demirden yapılmış bir kapı sürgüsü ahşap olan kapı kanatlarını kapatmak için kullanılmış olmalıdır. Bu alandaki en önemli buluntulardan biri anıtsal kapının önünde ortaya çıkarılan inşa yazıtıdır. Söz konusu yazıt 0.44x0.59x0.18 m ölçülerinde andezit taşı üzerine yazılmıştır. 14 satırdan oluşan yazıt kalenin yapımını gerçekleştiren kralın (Argisti oğlu Rusa-II. Rusa) ve kalenin adını da vermektedir (Eiduru Dağı önündeki Rusahinili). Kalenin güneybatı tarafında yer alan ve "Depo Odaları veya Magazinli Alan" (VII no'lu Alan) olarak adlandırılan alanda 115'ten fazla pithos ortaya çıkarılmıştır. Buradaki pithosların ağız kenarına yakın kısımlarında çivi yazısı ve hiyeroglifler vardır. Bu tür yazılar pithosların içindeki malzemenin miktarını ve cinsini bildirir. Bu alanda saptanan diğer bir önemli buluntu 2.20 m uzunluğundaki taş bir kanaldır. Kanal olasılıkla tahıl ve sıvı dağıtımında kullanılmıştır. Kalenin önemli buluntuları "Payeli Salon" olarak adlandırılan VI no'lu alandan ele geçmiştir. Çok sayıda bronz ve demir çivi, mızrak ucu, ok ucu, kalkan, miğfer ve bronz kılıç bu alanda ortaya çıkarılmıştır. Bazıları üzerinde bulunan yazıtlar bunların Tanrı Haldi'ye adandığını göstermektedir. 1997 yılında, Urartu sanatının en önemli buluntularından biri olan arslan başlı bir kalkan bu alanda ele geçmiştir. Arslan başlı kalkanlar uzun zamandan beri Khorsabad kabartmasından bilinmesine karşın, ilk kez kazılarla ortaya çıkarılmıştır. Kalkan 1 m çapındadır ve üzeri aslan ve boğa motifleriyle bezenmiştir. Kalkanın kenarındaki yazıt bunun II. Argişti oğlu II. Rusa tarafından, Tanrı Haldi'ye adandığını göstermektedir. Aynı kazı sezonunda bu alanda bir tapınağa ait andezit duvarlar ele geçmiştir. Tapınağın ön cephesindeki andezit taşlar üzerine yazılmış olan Urartu yazıtı, Horhor Krali Mezar Yazıtı ve Analıkız yazıtından sonra Urartu tarihinin en uzun yazıtıdır. Toplam 16 m uzunluğundaki yazıt Mirjo Salvini tarafından okunmuştur. Yazıta göre, Urartu kralı II. Rusa, Hate, Muşki ve Assur ülkelerinden esirler almış ve Ayanis Kalesi çevresinde bir kent ve bahçeler inşa etmiştir. 1998 yılında tapınağın cellası kazılmış ve tapınak girişinin hemen karşısında alabaster taşından yapılmış bir platform saptanmıştır. Söz konusu platform sfenks, arslan ve fantastik kuş motifleriyle kazıma tekniğinde bezenmiştir. Cellanın andezit duvarları Urartu sanatında daha önce hiç bilinmeyen taş oyma (intaglio) tekniğinde yapılmış motiflerle bezenmiştir. 1999 yılından itibaren kazı çalışmaları kalenin güney yamacında yoğunlaştırılmıştır. 1999-02 tarihleri arasında, güney yamaçtaki tapınak alanının depo odalarında bronz ve demirden yapılmış ok uçları, mızrak uçları, bronz sadaklar, kalkanlar ve miğferler gibi çok sayıda bronz ve demir silah ele geçmiştir. Bronz ve demir objelerin yanında kalay kaplı bir kalkan ve miğfer de 2001 yılı çalışmalarında güney depo odalarında tespit edilmiştir. Her ikisi üzerinde de II. Rusa tarafından Haldi'ye adandığını belirten bir yazıt vardır. Bu tür kalayla kaplı silahlar olasılıkla törensel silahlardır ve tapınağın duvarlarına ve payelerine asılması için tapınağa sunu veya hediye olarak verilmiştir. Ayanis Kalesi'nden ele geçen bir diğer önemli buluntu da, 2002 yılında tapınak alanı ve depo odaları arasındaki geçişte tespit edilen ve in situ olarak bulunan bronz kazandır. 1 m ağız çapı olan kazanın iki adet kulbu vardır ve içi kadarı ile doldurulmuştur. 2005 kazılarında ise bir payeli salon ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca Ô9 no'lu magazin olarak adlandırılan bir depo odası ortaya çıkarılmıştır. 2006 yılında VII no'lu alandaki doğu mekanlarında yapılan kazılarda 9 no'lu magazinin doğusunda önceki yıllardan farklı mimaride kalıntılar ortaya çıkarılmış ve "doğu mekanları" olarak isimlendirilmiştir. Çilingiroğlu - Erdem kazılarda yapılan araştırmalar neticesinde, kazılan alan Ortaçağ ve Urartu olmak üzere iki farklı döneme ait mimari tespit edilmiştir. Urartu dönemine ait kuzeyden güneye doğru kademeli olarak 3 ayrı mekan ortaya çıkarılmıştır. IX no'lu alanın dikdörtgen payelerden oluşan, batı duvarından Doğu Magazinleri'ne dek uzanan dikdörtgen bir avlu olduğu anlaşılmıştır. XI no'lu alandaki evsel mekanlarda yapılan çalışmalarda 2, 4, 5 ve 6 no'lu mekanların tamamı açığa çıkarılmıştır. 2007 yılında VII no'lu alanda Doğu Mekanları'nın güneyinde 3 no'lu mekan olarak adlandırılan bir bölüm ortaya çıkarılmıştır. Mekana giriş merdivenlerle sağlanmıştır.[2] IX no'lu alanda tespit edilen hatılların ve yangın tabakasının, güney duvarı ve payelerin oturduğu duvar arasında bulunan ve alttaki bir mekanın üst yapısını oluşturan çatı konstrüksiyonuna ait oldukları düşünülmektedir. XI no'lu alanda 7 no'lu mekan olarak adlandırılan mekanın kuzey duvarı önünde iki adet silo, doğu duvarı önünde iki adet platform, güneydoğu köşede bir ocak, güney duvarı önünde bir platform, batı duvarı önünde bir ezgi taşı ve dövme taşının yer aldığı platform ve bu platformun hemen güneyinde elde edilen ürünün boşaltıldığı düşünülen bir bölme tespit edilmiştir. Ortaya çıkarılan 8 no'lu mekanın kuzeydoğu köşesinde dış konturların lenger parçalarıyla oluşturulduğu bir ocak bulunmaktadır. 8 no'lu mekanın batısında ortaya çıkarılan 9 no'lu mekan dikdörtgen planlı ve kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu olup duvarları kerpiçtendir. 2008 yılında VII no'lu alanda 10 no'lu magazin olarak adlandırılan yangın geçirmiş bir mekan tespit edilmiştir. Özellikle güneydoğu tarafında daha yoğun olan yangın tabakasının içinde oldukça büyük yanmış hatıllara rastlanmıştır. Mekanın kuzey kısmında bir tabana rastlanmış ve yapılan çalışmalardan sonra mekanın tabanını ana kayanın karakterize ettiği ve bu ana kayanın üstünün sıvanarak düz bir zemin yaratılmaya çalışıldığı gözlenmiştir.[2] 10 no'lu magazinin batısında düzgün bir duvar yüzü veren sıvalı doğu-batı doğrultusunda uzanan 2.50 cm genişliğe sahip bir Urartu kerpiç duvarının varlığı saptanmıştır. XI no'lu alanda iki adet kapısı olan ve 10 no'lu mekan olarak adlandırılan mekanın kuzeybatı köşesinde tam köşede etrafı kille sıvanmış tebeşir taşından yapılmış ortasında bir delik olan dikdörtgen şeklinde bir in situ el yıkama yeri olabilecek bir mimari buluntu tespit edilmiştir. Bu mekanın batısında 11 no'lu mekan olarak adlandırılan mekanın sadece kuzey duvarı ortaya çıkarılmıştır . 2009-2011 yılı kazıları birkaç farklı alanda yürütülmüştür. 2012 yılında ise 2011 yılında Van'da gerçekleşen depremin ardından oluşan hasarın tespit çalışmaları ve onarıma yoğunlaşılmıştır. VII no'lu alanda, Batı Kesim'de gerçekleştirilen kazılarda kuzey-güney doğrultulu iki mekan açığa çıkarılmıştır. 1 no'lu mekan yaklaşık 3x66.5 m boyutlarında, yüksek kerpiç duvarlı bir magazindir.[2]

Kale değiştir

Ele geçen iki adet Bizans sikkesine göre Orta Çağ tabakası MS 11. yüzyıla tarihlenmektedir. Ayanis Kalesi'nin en önemli mimari kalıntılarından bir bölümü, kalenin güney yamacında bulunan sur duvarlarıdır. Söz konusu duvarlar 0.80-0.60 m ölçülerindeki andezit taş bloklarından inşa edilmiştir. Bu blokların üstündeki üst yapı kerpiçtir. 100'ün üzerinde bronz ok ucu güney sur duvarının önünde ele geçmiştir. 100 m uzunluğundaki Doğu surlarında 0.50-0.60 m boyutlarında kireçtaşı bloklar kullanılmıştır. Kalenin anıtsal kapısı, sur duvarlarının güneydoğu köşesinde bulunmuştur. Kapının genişliği 4 metreye yakındır. Kapı geçidi andezit taş bloklarıyla döşenmiştir.[2]

Tapınak değiştir

Tapınak avlusundaki kazı çalışmaları sonucunda ele geçen yüzlerce tunç ve demir silahlar ve farklı türdeki buluntular tapınak alanı içinde gerçekleştirilen dini merasimlerle ilgili önemli bilgiler sunar. Tapınak ve payelerin üzerlerine büyük boy mantar başlı çivilerle asıldıkları anlaşılan sadak, kalkan ve miğfer gibi silahlar üzerindeki yazıtlar, bu silahların II. Rusa tarafından Tanrı Haldi’ye armağan olarak sunulduğunu gösterir. Tanrı Haldi’ye sunulan silahlar öncelikle cella içindeki podyum üzerine bırakılmış, daha sonra tapınak veya payelerin duvarlarına asılmışlardır. Yıllar boyu tekrarlanan merasimlerde biriken silahlar belli zaman sonra yerlerinden alınmış ve tapınak depo odalarına yerleştirilmiştir. Tapınak avlusunun güneyindeki eğimli yamaca yapılan bu depo odalarına tapınak avlusunun güneybatı köşesinden aşağı inilerek girilir. Bu odaların sadece tek girişi vardır ve tüm odalar birbiriyle bağlantılıdır. Bu sayede söz konusu odaların denetimi sağlanmıştır.[3]

Tabakalanma değiştir

Ayanis Kalesi'nde yapılan kazılar sonucu iki kültür katı tespit edilmiştir. Bunlar, Ortaçağ ve Orta Demir Çağ (Urartu) yapı katlarıdır.[2]

Kaynakça değiştir

  1. ^ "Ayanis Kalesi". Urartular. Urartu - Ayanis Kalesi, 05 Temmuz 2021. 25 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  2. ^ a b c d e f g h "Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi". 24 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2021. 
  3. ^ a b c d ÇİLİNGİROĞLU, Altan. Ayanis Kalesi. Aktuel Arkeoloji/ Akademia edu. ss. 52,53. 24 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2021. 

Dış bağlantılar değiştir