Âkif Paşa
Akif Paşa, (Osmanlıca: عاکف پاشا | d. 25 Aralık 1787, Yozgat – ö. 12 Mart 1845, İskenderiye) devlet adamı, şair ve yazardır.
Akif Paşa | |
---|---|
Doğum | 1787 Yozgat |
Ölüm | 12 Mart, 1845 İskenderiye) |
Meslek | Devlet adamı, şair, münşi |
Önemli eser |
|
Akrabalar | Ayıntâbîzâde Kadı Mehmed Efendi (baba) |
Hayatı
değiştirBabasi Ayıntâbîzâde Kadı Mehmed Efendi olup 1787'de Yozgat’ta doğdu. Tahsilini özel hocaların yanında tamamladı. Sonra Bozok’ta (Yozgat) ayan Cebbarzade Süleyman Bey’in divan kâtipliğini yaptı. Onun 1813/14de ölümü üzerine İstanbul’a geldi.[1]
Amcası Reis-ül küttab Mustafa Mazhar Efendi’nin yardımıyla Dîvân-ı Hümâyun Kalemi’ne girdi. Kısa sürede padişahın gözüne girdi, sivrilerek amedçi (1825), beylikçi (1827), reis-ül küttab (1832) oldu. Reisülküttaplığın adı değiştirilip Hariciye Nezâreti’ne çevrilince "efendi" unvanı ve vezirlik rütbesi ile ilk hariciye nâzıri (Dışişleri Bakanı) olarak atandı; Ama daha sonra Ceride-i Havadis gazetesini çıkaracak (1840) olan İngiliz uyruklu W. Churchill’in, avlanırken bir çocuğu yaralaması ve hapsedilmesi, İngiliz elçisinin diğer elçilikleri de kışkırtması sonucu politik bir olay niteliğine büründü ve 1836da Hariciye Nazırı Âkif Paşa hastalığı ileri sürülerek azledildi.[1]
Azledilmesini o sıralar Umûr-ı Mülkiye Nazırı olan Pertev Paşa’nın düşmanlığına yoran Âkif Paşa bu olaydan sonra bütün gücünü rakibi ve takımıyla uğraşmak için harcadı. Nitekim Pertev Paşa görevden alınarak Edirne’ye sürüldü. Onun yerine "paşa" unvanı ile Umur-ı Mülkiye Nazırlığına getirildi (1837). Nezaretin adını Dahiliye Nezareti olarak değiştirtti . Bu görevde uzun süre kalamadı. Altı ay sonra yine hastalığı öne sürülerek azledildi.[1]
1839’da Kocaeli mutasarrıflığına atandı. Halktan şikayetlerin İstanbul'a ulaşması üzerine "paşa" rütbesi kaldırılarak Edirne’ye sürüldü (1840). Oraya gönderilen bir kurulca hakkında soruşturma açıldı, yargılandı ve iki yıl sürgünle cezalandırıldı. Cezası bitince Yozgat ya da Bolu’ da oturmasına izin verilince Bolu’yu seçti. Padişah’a başvurarak bağışlanmasını dilemesi üzerine İstanbul’da oturmasına izin çıktı. Hac niyetiyle gittiği (1844) Hicaz dönüşü İskenderiye’de hastalanarak öldü. İskenderiye'de Danyal peygamberin türbesi yakınında gömüldü.[1]
Edebi Kişiliği
değiştirEdebi yeniliğimizin öncülerinden biri olarak kabul edilen Âkif Paşa’nın yaşamı ve iç dünyası bilinmedikçe sanatı konusunda kesin yargılara varmak güçtür. Aslında o önce devlet adamıdır. Edebiyatı uğraş olarak benimsememiş, özellikle düzyazıyı politik uğraşında bir araç olarak kullanmıştır.
Eserleri
değiştir- Münşeât-ı Elhac Âkif Efendi ve Divançe (İstanbul 1843-Bulak 1845),
- Tabsıra (İstanbul Hicri 1300)
- Eser-i Âkif Paşa (mektuplar) Torunu Akif Bey tarafından yaşamı üzerine bir önsöz yazılarak bastırıldı. (İstanbul 1873),
- Muharrerât-ı Husûsiye-i Akif Paşa (İstanbul, 1883),
- Arapçadan çevirdiği Risalet’ül-Firaye ve’l-Siyasiye adlı yapıtı basılmadı.
Kaynakça
değiştir- ^ a b c d Uçman, Abdullah (1999) "Akif Paşa" Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlilar Ansiklopedisi Cilt:1 sayfa:180, İstanbul: Yapi Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, ISBN 975-08-0071-0
Dış kaynaklar
değiştir- Uçman, Abdullah (1999) "Akif Paşa" Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlilar Ansiklopedisi Cilt:1 sayfa:180, İstanbul: Yapi Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, ISBN 975-08-0071-0
- Tanpınar, Ahmed Hamdi, (1982, son.bas. 2012) On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyat Tarihi, İstanbul:Dergah Yayınları, ISBN 9789759952792 Sayfa. 93-100;
- İnal, İbnulemin Mahmud (Osmanlıca Ilk bas. 1853, son bas. 1988), Son Asır Türk Şairleri Cilt 1, İstanbul: Dergah Yayınları
- Kaplan, Mehmed (1969, Son bas.2007.) Siir Tahlilleri1 915-1986, Cilt 1, İstanbul: Dergah Yayınları (2007),
Dış bağlantılar
değiştir- Uçman, Abdullah (1998) "Âkif Paşa", Turkiye Diyanet Vakfi İslâm Ansiklopedisi. c.2 say. 261-262 Online: [1]