1723-1727 Osmanlı-İran Savaşı

Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi Devleti arasında 1723-1727 yılları arasında yapılmış savaş

1723-1727 Osmanlı-İran Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ile çöküş devrine girmiş olan İran'daki Safevî Devleti, ardından ise (1725'ten sonra) İsfahan'ı ele geçirerek İran'a egemen olan Afgan Hotakîler arasında süren ve Osmanlıların kesin zaferiyle sonuçlanan askerî mücadele.

1723 – 1727 Osmanlı-İran Savaşı
Osmanlı-İran Savaşları

1730 yılına doğru Osmanlı ve İran coğrafyası
Tarih1723 - 1727
Bölge
Sonuç Osmanlı Zaferi
Coğrafi
Değişiklikler
Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan ve Güney Azerbaycan Osmanlı İmparatorluğu'na geçti.
Taraflar
Safevîler (1723-1726)
Hotakîler (1726-1727)
Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı Devleti
Komutanlar ve liderler
II. Tahmasb
Eşref Han
Ali Merdan  Teslim
Şahbaz Han  (ölü)
Muhammed Kulu Han  Teslim
Latif Mirza
Beni Cemil
Osmanlı İmparatorluğu III. Ahmet
Osmanlı İmparatorluğu Damat İbrahim Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Silahdar İbrahim Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Köprülü Abdullah Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Hekimoğlu Ali Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Ahmed Arifî Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Sarı Mustafa Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Eyyubi Hasan Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Eyyubizade Ahmed Paşa

Rusya'nın İran'ın Hazar Denizi kıyılarındaki topraklarındaki süratli ilerlemesi sonucunda savaşa giren Osmanlı Devleti 1724 yılında bu ülkeyle İran'ın batıdaki topraklarının paylaşıldığı bir antlaşma imzaladı ve birbirini takip eden zaferler sonrasında Kafkasya ve İran'ın batı topraklarını Kazvin'in 40 kilometre yakınına kadar ele geçirdi ve 1727 yılındaki Hemedan Antlaşması'yla bu toprak kazançlarını kabul ettirdi.

Savaş öncesi değiştir

 
Şah Hüseyin Nevruz hediyelerini sunarken

Osmanlı Devleti 1699 yılında Karlofça Antlaşması sonucunda Batıda ilk kez geniş toprak kayıplarına uğradıktan sonra, kaybettiği toprakları geri alma çabasına girişmiş ve Rusya (1711-1713) ile Venedik (1715-1718) karşısında kazandığı zaferlerle bu amacına kısmen ulaşmışsa da, Kutsal Roma İmparatorluğu karşısında uğradığı yenilgi sonucunda imzaladığı Pasarofça Antlaşması'yla (1718) yeni toprak kayıplarına razı olmuştu. Sözkonusu Antlaşmanın ardından Osmanlılar Lâle Devri olarak adlandırılan ve 1730'a kadar süren daha barışçıl bir döneme girerken, 1736'ya dek Batı sınırlarında savaşsız bir sürece girdi.

İran'a 1502 yılından beri hâkim olan Safevîler ise bir süredir gerileme dönemi içindeydi ve sınırları çeşitli bölgelerden saldırıya uğruyordu. Nitekim Beluç kabileleri 1698'den beri Kirman bölgesine, Afgan Hotakîler 1717'den beri Horasan'a, Lezgiler ise 1721'den beri Şirvan/Azerbaycan ve Dağıstan'a akınlarda bulunuyorlardı. Buna karşılık, Safevî Şahı Hüseyin'in (1694-1722) 1700'lerin başından itibaren Hotakîler'e yönelik almaya çalıştığı önlemler Safevî Devleti'ni temelinden sarsan gelişmelere sahne oldu. Kandehar'daki Afgan kökenli tebaasını Şiileştirmeye girişen Şah Hüseyin Mir Üveys önderliğindeki isyanla karşılaştı. Kandehar'a vali olarak atanan Gurgin Han'a (Müslüman olan Gürcü Prensi XI. Georgi) karşı 1709'da ayaklanıp adıgeçeni hayatını kaybettiren Hotakîler, 1720 yılında ise Mir Üveysoğlu Mahmud Han komutasında Kirman'a girip 8 Mart 1722'de Gülnabad Muharebesi'nde Safevî ordusunu mağlup ettikten sonra başkent İsfahan'ı kuşattılar. 23 Ekim 1722'de teslim olan Şah Hüseyin teslim olarak tahttan feragat etti ve Hotakîler İran başkentine hakim oldu. Şah Hüseyin'in oğlu II. Tahmasb ise Kazvin'e kaçarak kendini burada Şah ilan etti.[1]

 
Rus Çarı Petro'nun Tarki'ye girişi (1722)

1721 yılında Nystad Antlaşması'yla İsveç'le 21 yıldır süren Büyük Kuzey Savaşı'nı zaferle sonuçlandırarak bugünkü Estonya ile Finlandiya'nın güneyini topraklarına katan Rusya, bu defa güneye yönelerek İran üzerindeki tasarılarına odaklandı. Bunun için de önce Osmanlı Devleti'yle 1713 yılında imzaladığı antlaşmayı yenileme cihetine gitti. 5 Ekim 1721'de Osmanlı Devleti ile Rusya Çarlığı arasında "ebedî dostluk" kuran antlaşma İstanbul'da imzalandı.[2] Bu şekilde Osmanlılarla güney sınırını da güvence altına alan ve Safevîlerin düştüğü bu zor durumdan faydalanmak isteyen Rusya; 27 Temmuz 1722'de harekete geçerek Hazar Gölü kıyısındaki Mahaçkale, Tarki ve Derbent'i işgal etti. Ruslar 3 aylık bir mücadele sonucunda 28 Mart 1723'te Reşt'i ele geçirirken, 7 Temmuz'da ise Bakü'ye girdiler.

Osmanlı Devleti ise; (Rus işgalinin başlamasından önce) 1722 Mayıs'ında bir meşveret meclisi toplayarak İran'a askerî müdahale seçeneğini tartışmış, ardından (1578-1590 Savaşında ele geçirilip sonradan kaybedilen yerlerin yeniden işgaline yönelik) Erzurum, Van ve Bağdat eyaletlerine taarruz emri verilmişti. Bununla birlikte, Bağdat Valisi Hasan Paşa ve Erzurum Valisi Silahdar İbrahim Paşa Afgan Hotakîler'in İsfahan kuşatmalarının sonucunun beklenmesini tavsiye ettiler.[3] Ancak, 1722 yazında Rusların Kafkasya'nın Hazar Gölü kıyılarındaki süratli ilerleyişi Osmanlılarda endişe yarattı. Kasım ayında ise (Sünnî çoğunluklu) kuzey Şirvan'dan gelen elçi Hacı Davud Bey'in talebi kabul edilerek bölge Osmanlı himayesine alındı.[4] Bunun üzerine çıkan Osmanlı-Rus gerginliği Moskova'ya giden Türk elçisine Rusya'nın Kafkas Dağları'nın güneyine sarkmayacağı teminatının verilmesiyle yatıştı.[5] 1723 Ocak ayında ise bir başka Osmanlı elçisi Osman Ağa Bağdat'tan İsfahan'a giderek Afgan lider Mahmud Han'a sunduğu şartlar kabul görmeyince Osmanlılar İran'ı istila kararı aldılar.[6]

Savaş değiştir

Osmanlı ordusunun Gürcistan'a girmesi (1723) değiştir

 
Safevi Devleti'nin batı toprakları

Rus ordularının Hazar Denizi kıyısı boyunca güneye doğru sarkarak işgallerini ilerletmeleri Osmanlı Devleti'nin de harekete geçmesine neden oldu. İran Şahı II. Tahmasb İranlılara bağlı Kartli Krallığı'nın hâkimi V. Vahtang'ın yerine (Müslümanlığı kabul etmiş Gürcü prensi) Muhammed Kulu Han'ı atayınca, Vahtang da Osmanlıların doğu orduları seraskeri Silahdar İbrahim Paşa'dan yardım istedi. Kars'tan Tiflis üzerine yürüyen İbrahim Paşa, önce Ahilkelek'te Vahtang'ın sadakat yeminini kabul etti ve adıgeçenin oğlu Guştasp'ın birlikleriyle Gori'yi Osmanlılar adına zaptettirdi. Muhammed Kuli Han ise üzerine gelen Kapucu Derviş Mehmed Ağa'nın komutasındaki Osmanlı birliklerine Tiflis'i teslim etti (23 Haziran). Bu şekilde, Kafkasların en önemli merkezi 117 yıl sonra yeniden Osmanlı egemenliğine girdi ve Kartli bölgesi Vahtang'ın oğlu İbrahim'e 40.000 kuruş yıllık vergi karşılığında ocaklık olarak verildi. Ancak, Silahdar İbrahim Paşa Bakü yönünde ileri harekâta geçmekte gecikince seraskerlikten azledildi ve yerine Kars Valisi Sarı Mustafa Paşa getirildi.

Osmanlıların Gence ve Somkhiti'yi ele geçirmesi (1723) değiştir

Yeni Serasker Sarı Mustafa Paşa 1723 Eylül'ünde harekete geçerek Erzurum Valisi (eski serasker) Silahdar İbrahim Paşa ve Çıldır Valisi İshak Paşa'nın birlikleriyle birlikte Gence'yi kuşattı. Ancak, bu sürede Bakü'nün Rus işgaline girmesi (26 Haziran) nedeniyle Sarı Mustafa Paşa da azledilerek Seraskerlik görevi Rakka Valisi Ahmed Arifî Paşa'ya verildi. Yeni Serasker de Muhammed Kulu Han'a ocaklık olarak vermek suretiyle bölgeyi Osmanlı egemenliğine kattı. Ardından ise, (Tiflis'in güneyindeki) Somkhiti bölgesi de Vahtang'ın yeğeni İslam Abdullah vali yapılarak Osmanlı idaresine alındı (5 Eylül).

Safevîler, Rusya ve Osmanlı Devleti arasında diplomasi (1723) değiştir

Safevîler ile Rusya arasında barış (1723) değiştir

 
Şah II. Tahmasb

Safevî Şahı II. Tahmasb, İsfahan'ın Afgan Hotakî Prensi Mahmud tarafından ele geçirilip babası Hüseyin Şah'ın hapsedilmesinden sonra Kazvin'e yerleşerek İran tahtını geri alma mücadelesine girişti. Bunun için de Rusya'yla barış yapması gerekiyordu. 23 Eylül 1723'te imzalanan Sen Petersburg Antlaşması'yla 1722-23 Rus-İran Savaşı'na son verilirken, Safevîler Rusya'ya Derbent, Bakü, Şirvan, Gilan, Mazenderan ve Esterabad'ı terkediyorlardı.[7] Buna karşılık Rusya da İran tahtını ele geçiren Afgan Hotakîler üzerine ordu göndererek II. Tahmasb'ı yeniden tahta çıkarmayı taahhüt etti. Bununla birlikte, yaklaşık 61.000 kişilik ordusunun 37.000'ini kaybeden Rusya[8] bu yardımı sağlayabilecek kuvvette değildi. II. Tahmasb; Afganları İran topraklarından çıkartabilmek için Ruslardan sonra Osmanlılardan da yardım talep etti.[9]

Safevîlerin Osmanlılarla uzlaşma arayışı (1723) değiştir

 
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa

Ruslarla anlaşan II. Tahmasb, Osmanlılarla da uzlaşı arayışına girerek elçisi Berhordar'ı İstanbul'a gönderdi. Ancak, Safevîlerin Rusya'yla imzaladığı antlaşmaya tepki gösteren ve İran'dan en az Rusya'ya bırakılan kadar toprağın kendilerine de terkini talep eden Osmanlılar, Safevî elçisini Erzurum'dan geri çevirdi. Safevîlerin gönderdiği ikinci elçi Murteza Kulu Bey ise İstanbul'da Sadrazam Damat İbrahim Paşa tarafından kabul edildi ve II. Tahmasb'ın "Afgan işgalcilere" karşı yardım talebini içeren mektubunu sundu. Sadrazam ise; "Rusya'nın Derbend ve Bakü'yü, Afganların İsfahan ve Kandehar'a sahip olduğu bir ortamda, Safevîler Tebriz ve Erivan'a komşu eyaletleri Osmanlılara terk etmeleri halinde yardım edilebileceğini, aksi takdirde Osmanlıların bu bölgeleri zaptetmek için üç ordu hazırladığını" bildirdi (Ekim). Safevîlerin bu teklifi kabul etmemeleri üzerine Osmanlıların askerî harekâtı devam etti.

Osmanlı-Rus müzakereleri (1723) değiştir

Osmanlılar ve Ruslar İran topraklarının paylaşılması için 1723 yazında Rus tarafının teklifiyle müzakerelere başladılar ve 24 Temmuz 1724'te akdedilen Antlaşmaya (Mukaseme) kadar İstanbul/Ayaspaşa'da Osmanlı heyetleri ile Rus elçisi İvan İvanoviç Neplüyev arasında Fransız Büyükelçisi Marquis de Bonnac'ın aracılığıyla (Kutsal Roma İmparatorluğu'nu çevrelemek isteyen Fransa Osmanlı-Rus barışından yanaydı) dokuz tur müzakere yapıldı.[10] 25 Temmuz 1723'te başlayan müzakerelerin hemen ertesi günü Bakü'nün Rus işgaline girmesi gerilimi daha da arttırdı. Bununla birlikte, Osmanlılar diplomasiye alan açmak adına Ekim ayında planladıkları Gence kuşatmasından vazgeçtiler.

Osmanlıların Luristan ve İran Azerbaycanı'na taarruzu (1723-1724) değiştir

Osmanlıların Kirmanşah ve Hürremabad'ı zaptı (1723) değiştir

İstanbul ve Sen Petersburg'daki müzakereler devam ederken Bağdat Valisi Hasan Paşa İran topraklarına taarruz ederek Kirmanşah'ı zaptetti (16 Ekim) ve Aleşter civarında mevzilenmiş olan II. Tahmasb'ın sipahsaları (en kıdemli komutan) Ali Merdan'ın üzerine yürüdü. Silsile ve Delfan bölgesi askerlerinden oluşan İran birliğini Aleşter Muharebesi'nde kesin bir yenilgiye uğratan Osmanlı birliği karşısında Ali Merdan da çekilmiş olduğu Hürremabad'da itaatini arzedince, Luristan da (120 yıl sonra) Osmanlı egemenliğine girmiş oldu. Hasan Paşa 10 Kasım'da Sine kalesini ele geçirince Erdelan Hanı Abbas Kulu Han da teslim oldu.

Osmanlıların Hoy'u zaptı (1724) değiştir

Tebriz'in ele geçirilmesini hedefleyen Köprülü Abdullah Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu ise; Selmas ve Kerdkazan'ı Hatem Han'a yıllık 4.000 kuruş vergi karşılığında bırakırken, Meraga'ya hakim İran hanını da himayesine aldığı gibi, Karaman Valiliğini de vererek taltif etti, ardından ise 20 Mart'ta Hoy'u kuşattı. Kanlı mücadeleler sonucunda 10 Nisan'da şehir, 12 Mayıs'ta da kale Osmanlılarca ele geçirildi. Ardından ise Cors kasabası savaşsız teslim oldu.

Osmanlı-Rus Antlaşması (1724) değiştir

Osmanlılar 1723 Temmuz'undan beri bir taraftan Ruslarla müzakere ederken diğer taraftan güneyde askerî harekâtını sürdürüyordu. Ruslar müzakerelerde önce 1721 sınırlarına dönülmesi (Osmanlıların Şirvan üzerindeki himayelerinden feragati anlamına geliyordu), ardından ise Ruslara saldıran Sünnî Lezgi kabilelerine Osmanlı desteğinin kesilmesini talep ettilerse de, karşılığında işgal ettikleri tüm İran topraklarının yanı sıra Astrahan'dan çekilmeleri talebiyle karşılaştılar. 1724 Ocak'tan sonra tarafların pozisyonları birbirine yaklaştı ve yaz aylarına doğru paylaşılan İran topraklarında sınırların nerelerden geçeceğini müzakere etmeye başladılar. Temmuz 1724'te imzalanan antlaşmayla, Rusya Osmanlıların Şirvan üzerindeki himayesini kabul ederken, Osmanlılar da Rusların II. Tahmasb üzerindeki himayesini tanıdılar. Bununla birlikte, Ruslar II. Tahmasb Osmanlıların payına düşen toprakları terk etmemesi halinde adıgeçeni Osmanlılara karşı desteklemeyeceklerini ve sadece Afganlarla mücadelesinde yardım edeceklerini taahhüt ettiler. Taraflar ayrıca Afgan saldırısına karşı ittifak teşkil ettiler.[11]

Osmanlıların İran'a taarruzu (1724-1725) değiştir

Hemedan'ın zaptı (1724) değiştir

 
Matrakçı Nasuh'un çizimiyle Hemedan

Bağdat Valisi Eyyubi Hasan Paşa'nın ölümünden sonra İran cephesi seraskerliğine atanan oğlu Eyyubizade Ahmed Paşa ordusuyla hücuma geçerek 29 Haziran'da kuşattığı Hemedan'ı İranlıların ağır kayıplar vermelerinin ardından 1 Eylül'de zaptetti. Ardından Lâtif Mirza'nın savunduğu Dercezin'i, Sâmin'i ve Astane'yi ele geçirdi. Ekim başında ise Ulukerd ve Nihavend'i Osmanlı topraklarına kattı.

Revan'ın (Erivan) zaptı (1724) değiştir

Osmanlıların bir ordusu Hemedan'ı kuşatırken Kafkasya bölgesindeki bir diğer ordu ise Safevî saflarına geçmiş olan Gürcü Muhammed Kulu Han'ın savunduğu Revan'ın üzerine yürüdü. Tiflis Valisi Arnavut Recep Paşa, Gori kalesi komutanı Yusuf Paşa ve Çıldır Valisi İshak Paşa'yla birlikte Muhammed Kulu Han'ın ordusunu Akçakal Muharebesi'nde yenilgiye uğrattı ve Kür Nehri'nin güneyine attı (17 Haziran). Tiflis Muhafızı Ahmed Arifî Paşa 24 Haziran'da kuşattığı Revan'ın (İranlıların 12.000 kayıp vermelerinin ardından) kentini 7 Temmuz'da, kalesini ise 28 Eylül'de ele geçirdi. Kalenin teslimiyle ele geçirilen Şah Abbas'ın kılıcı (Şah Abbas 1605'te Revan'ı Osmanlılardan geri almıştı) da İstanbul'a gönderildi. Osmanlılar daha sonra Nahçıvan ve Ordubad'ı topraklarına kattılar.

Tebriz kuşatmaları (1724-1725) değiştir

 
17. yüzyılda Tebriz

Van Valisi Köprülü Abdullah Paşa ise 5 Ağustos 1724'te Hoy'dan Tebriz istikametine ilerledi. Osmanlı ordusu Tasuc, Merend, Köşksaray ve Şebister kasabalarını itaat altına aldıktan sonra[12] Tebriz önündeki muharebede Mustafa Han komutasındaki İran ordusunu yenilgiye uğrattı ve 1 Eylül'de kaleyi kuşattı. Osmanlı ordusunu takviye getiren Halep Valisi İbrahim Paşa, birliğini engellemeye çalışan Mustafa Han komutasındaki İran biriğini 16 Eylül'de İkdeli Muharebesi'nde bozdu. Ancak; alınan takviyeye rağmen, mevsimin de ilerlemiş olması nedeniyle, Abdullah Paşa 30 Eylül'de kuşatmayı kaldırdı.

Osmanlılar Tebriz'in kuzeyindeki Zunuz kalesindeki Murteza Kulu Han komutasındaki Safevî birliği bertaraf edilmeden Tebriz'in yeniden kuşatılmasının tehlikeli olacağına hükmettiler ve İranlıların yaklaşık 10.000 asker kaybettikleri muharebe sonrasında adıgeçen kaleyi de ele geçirdiler (23 Mayıs). 1725 Temmuz ayı ortasında bu defa daha büyük bir orduyla yeniden Ala Kulu Han tarafından savunulan Tebriz üzerine yürüyen Abdullah Paşa 28 Temmuz'da kaleyi kuşattı ve şiddetli çarpışmalar sonucunda 1 Ağustos'ta şehri, hemen ardından ise kaleyi zaptetti. Bu şekilde Güney Azerbaycan'ın bu büyük kenti ve Safevîlerin ilk başkenti 122 yıl sonra yeniden Osmanlıların eline geçti.

Lori, Gence, Hürremabad ve Erdebil'de Osmanlı hakimiyeti (1725) değiştir

 
Safiyüddin Erdebilî’nin türbesi

Osmanlılar 1725 yılında Kafkasya'da da İran topraklarına hücumlarını sürdürdü. Sarı Mustafa Paşa idaresindeki kuvvetler ise iki günlük bir kuşatmadan sonra Gence'yi zaptetti (4 Eylül). Erzurum Valisi ise 5 Eylül'de Gürcülerin elindeki Lori kalesini fethetti.

Hemedan’daki Osmanlı ordusunun seraskeri Eyyubizade Ahmed Paşa Luristan üzerine seferlerini sürdürdü. Hava ve Aleşter geçitlerinden geçtikten sonra Osmanlılara başkaldırmış Ali Merdan üzerine yürüdü. Ali Merdan direnemeyerek önce Şuşter, ardından Dizfûl’a çekildi. Hürremabad Osmanlı egemenliğine girdi (Ekim).

Daha kuzeyde ise Safevîliğin merkezi Erdebil’in İranlı valisi kentin İranlılarca kutsiyetini temsil eden Safiyüddin Erdebilî’nin türbesine dokunulmaması koşuluyla Köprülü Abdullah Paşa’ya itaatini sunarak Osmanlı egemenliğini kabul etti.

İran’da hakimiyeti ele geçiren Hotakîlerin barış girişimi değiştir

İsfahan’ı zaptetmek suretiyle İran tahtını ele geçiren Hotakîlerin lideri Eşref Han Osmanlılarla barış yapabilmek amacıyla 2 Haziran 1725’te İstanbul’a Abdülaziz Han adlı elçisini gönderdi. 25 Ocak 1726’da Osmanlı başkentine varabilen elçi üç mektup getirdi: Eşref Han’ın mektubuyla Osmanlıların ele geçirdiği İran topraklarından çekilmesi talep ediliyor, Başvezir Silah Han'ın mektubu sınır demarkasyonu öneriyor, 19 Afgan âlimi imzalı üçüncü mektup ise iki Sünnî halk olan Osmanlılar ile Afganların savaşmasını eleştiriyordu.

İlk iki mektuptaki talepler Sadrazam Damat İbrahim Paşa tarafından reddedildi. Üçüncü mektuba karşı ise 160 Osmanlı aliminin imzaladığı cevabî bir mektup gönderildi. Hotakîlerin tekliflerinin reddedilmesiyle 1726 başından itibaren savaş yeniden başladı.

Osmanlıların İran’a taarruzları (1726) değiştir

Osmanlı zaferleri değiştir

Köprülü Abdullah Paşa komutasındaki yaklaşık 20.000 askerlik orduyla Erdebil’den harekete geçerek Şikakî ve Şahseven aşiretlerine karşı yürüdü. Osmanlı ordusu İran birliklerini Areş’ten çekildikleri Çay boğazında yakaladı. 8 Mayıs’taki Arpaçay Muharebesi’nde yenilen İranlılar Mugan bozkırlarına dağılarak Kızılağaç’a çekildiler.

Hemedan Seraskeri Eyyubizade Ahmed Paşa ise Luristan’da harekete geçtiyse de Beni Cemil'in komutasındaki Arap aşiretlerinin 40.000 askerinden oluşan ordu tarafından durdurulduysa da 25 Mayıs’taki Naka Muharebesi’nde yenilgiye uğratıldı.

Osmanlıların üçüncü taarruzunu ise Tebriz seraskerliğine atanan Hekimoğlu Ali Paşa icra etti. Hotakî lideri Eşref Han’a tâbi olarak Meraga’ya kadar İran Azerbaycanını işgal eden Şah Kulu Han’ın üzerine yürüdü. 30 Temmuz’da Ordubad Muharebesi'nde İran birliklerini ağır yenilgiye uğratarak bölgedeki Osmanlı hakimiyetini yeniden kurdu.

Osmanlıların dördüncü taarruzu ise Kafkasya’da icra edildi. Şirvan seraskeri Hacı Mustafa Paşa bölgedeki Ermenileri yendikten sonra çekildikleri Şuşa’da hezimete uğrattı.

Hotakilerin Ancedan zaferi değiştir

 
En geniş sınırlarıyla Hotakî Devleti (1728)

Osmanlı birlikleri dört cephede ayrı ayrı zaferler kazanırken, Hemedan seraskeri Eyyubizade Ahmed Paşa Kasım ayında ana Osmanlı ordusuyla Hotakîlerin elindeki İsfahan’a doğru ilerledi. 20 Kasım’daki Ancedan Muharebesi’nde Kürt süvarilerin bir başka Sünni orduya karşı savaşmayı reddedip çekilmeleri üzerine Osmanlı ordusu yenildi ve Hemedan’a çekildi. Hotakîler, kuzeyde Zencan, Abhar ve Tarim’i geri aldı.

Barış müzakereleri ve Hemedan Antlaşması (1727) değiştir

 
Eşref Han

Osmanlı ordusunun Andecan'da aldığı yenilgi sonrasında geri çekilmesinin ardından Eşref Han takip edecek kudrette değildi. 1727 yılına gelindiğindeyse Osmanlılar Hotakîler'e nihaî darveyi vurmak için daha düzenli bir hazırlık içindeyken, Hotakîler ise II. Tahmasb liderliğindeki Safevîler'in İsfahan üzerindeki baskısına karşı koymakla meşguldüler.

Bu çerçevede Hotakîlerce Hemedan'daki Eyyubizade Ahmed Paşa'ya önce Hacı İsmail ardından ise Molla Nusret adlı elçiler gönderilerek barış teklifinde bulunuldu. Ana Osmanlı ordusunun Kirmanşah'tan Hemedan'a gelerek taarruza hazırlandığı bir dönemde müzakereler başladı (23 Eylül). 4 Ekim'de ise 12 maddelik bir antlaşma üzerinde uzlaşıldı. Bu Antlaşmaya göre;

  • Hotakîler Osmanlıların 1723'ten beri Kafkasya ve Batı İran'daki toprak kazançlarını tanıdılar.
  • Osmanlılar, Hotakîleri (Safevîler döneminde olduğu gibi) protokoler açıdan eşit muhatap olarak tanıdılar (2. madde). Bu çerçevede, Eşref Han'ın Şah unvanı Osmanlılarca kabul edildi.
  • Osmanlılar, Hotakîlerin İran'dan Osmanlı topraklarına kadar hac yolunun güvenliğini sağlama mesuliyetlerini de tanıdılar.
  • Taraflar, ticarî çıkarlarının korunması için karşılıklı olarak başkentlerinde görevli (kadı) bulundurma hakkı üzerinde uzlaştılar (6. madde).
  • Hotakîler, Basra kabileleriyle savaşmamayı ve Osmanlılar bu kabileleri tam hakimiyet altına alırlarsa bunların hakim olduğu (Basra Körfezi'nin kuzeyindeki) bölgelerdeki Osmanlı hakimiyetini tanımayı taahhüt ettiler (7. madde).
  • Hotakîler, Andecan Muharebesinden sonra işgal ettikleri Zencan, Sultaniye ve Abhar'ı Osmanlılara iade ettiler (10. madde).
  • Taraflar sınırın belirlenmesi için hudut komisyonu teşkili hususunda uzlaştılar (11. madde).

Savaş sonrası değiştir

  • Bu savaş sonunda Osmanlı Devleti'nin kazandığı zafer, Osmanlı tarihçiliğinde Gerileme Devri olarak adlandırılan dönemde (1683-1792) Osmanlıların kazandığı beş parlak askerî galibiyetten (diğerleri 1711-13 Rusya, 1715-18 Venedik, 1730-32 İran ve 1737-39 Avusturya) biri oldu.
  • 1623-1639 Osmanlı-Safevî Savaşı'nda Osmanlı merkez ordusunun külfetli seferleri (Hafız Ahmed Paşa (1625-26) ve Hüsrev Paşa (1630) ve IV. Murad'ın (1638) Bağdat kuşatmaları ile keza IV. Murad'ın Revan Seferi (1635) Osmanlıları İran sınırında askerî doktrinlerinde değişikliğe yöneltmiş, sınırdaki askeri mevcudiyet daha ziyade eyalet askerlerine havale edilmişti. 1723-1727 savaşında da Osmanlılar bu doktrin çerçevesinde çoğunlukla Trabzon, Erzurum, Çıldır, Van, Musul ve Bağdat eyaletlerinin askerleriyle (seyrek olarak diğer Anadolu eyaletlerinden takviye alınsa da) harp etti.
  • 1727 yılında imzalanan Hemedan Antlaşması'nın ömrü ise çok uzun olmadı. Osmanlı, Rus ve Afgan işgaline uğramış İran'ı ayağa kaldıran Nadir Şah 1729'da Afgan Hotakîler'i yenerek İsfahan'a girdi ve İran'daki Safevî hakimiyetini II. Tahmasb adına yeniden ihya etti. 1730 yılında ise Osmanlıların ele geçirdiği toprakları ele almak için taarruza geçti. Bunun sonucunda Osmanlılar kendilerini 1746'ya kadar kesintilerle süren şiddetli bir savaşın içinde buldular.
  • Nadir Şah'ın 1730 yılındaki hücumu ve Osmanlıların gafil avlaması İstanbul'da sarsıcı bir etki yarattı ve 1718'den beri süren Lale Devri'nin sonunu getiren Patrona Halil İsyanı'nın patlamasına yol açtı.

Kaynakça değiştir

  1. ^ "XVIII. Asırda Osmanlı-İran Münasebetleri", İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara (2002), C.XII, s. 512
  2. ^ Muahedât Mecmuası, 6 cilt, c. 3, (İstanbul: Hakikat Matbaası, 1880), s. 229-237.
  3. ^ "XVIII. Asırda Osmanlı-İran Münasebetleri", İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara (2002), C.XII, s. 362-364
  4. ^ Başbakanlık Osmanlı Arşivi., NH.7, s. 65-66
  5. ^ "Nişli Mehmed Ağa'nın Moskova Sefaretnamesi", Faik Reşit Unat, Tarih Vesikaları 10, 11, 12 (1954-55), s. 365-367
  6. ^ Başbakanlık Osmanlı Arşivi, AE, III. Ahmed, n. 17743
  7. ^ Treaty of St Petersburg (1723), Alexander Mikaberidze, Conflict and Conquest in the Islamic World: A Historical Encyclopedia, Vol. I, ed. Alexander Mikaberidze, (ABC-CLIO, 2011), s. 850.
  8. ^ "The Cambridge History of Iran", William Fisher, P. Avery Bayne, G.R.G Hambly, C. Melville, Cambridge University Press (1991), c. 7. ISBN 978-0521200950
  9. ^ "Nader Şah", Sadık Rezazâde Şafak, Behzad Neşriyat, Tahran, s. 153
  10. ^ "XVIII. Asır Türk-Rus Münasebetlerinde Neplüyev", Fatih Ünal, Gece Kitaplığı, Ankara (2014)
  11. ^ Başbakanlık Osmanlı Arşivi, NH.7, s.96
  12. ^ "Iran at War", Dr. Kavekh Farookh, Osprey Publishing (2011), Oxford (2011), s. 83