İletişim sosyolojisi

İletişim sosyolojisi, iletişimin sosyolojik açıdan incelenmesidir. Bu bağlamda iletişimin toplumsal anlamı, topluma etkileri, toplum-iletişim ilişkisi, toplumsal iletişimin tarihsel süreç içindeki gelişimi gibi konular iletişim sosyolojisinin inceleme alanları içerisinde yer alır.

Günümüzde, özellikle de Batı üniversitelerinde, iletişim sosyolojisi genellikle medya ya da kitle iletişim sosyolojisiyle neredeyse eş anlamlı kullanılır. Bunun nedeni, iletişimin teknikler bütünü şeklinde tanımlanan anlamına daha fazla temayül gösterilmesidir. İletişimin telgrafın icadından itibaren dolayımlı hale gelmesi nedeniyle iletişimin tanımında tekniğe daha fazla gönderme yapılmıştır. Böylece, insanın diğer insanlarla ve doğayla doğrudan deneyiminin kopmasına aracılık yapan sinema, telgraf, telefon, radyo, televizyon ve internet gibi teknolojiler iletişimle eşitlenmiş ve bu alanın sosyolojisi yapılmaya başlanmıştır. İletişim sosyolojisi, insanbilimsel tanım yerine daha çok kitle iletişim sosyolojisi olarak anlaşılmıştır. Oysa iletişim, temelde insani bir etkinliktir. Teknoloji de olsa o teknolojiyi üreten ve kullanan da nihayetinde insandır. İnsani bir etkinlik olan iletişimi, kitle iletişimi içine indirgemek, sınırlamak ve iletişim sosyolojisini sadece medya/kitle iletişim sosyojisi olarak algılamak çok sağlıklı bir yaklaşım değildir.

İletişim sosyolojisiyle ilgili çalışmalar, iletişim alanının oluşumuna katkıda bulunan alan dışından kimseler tarafından başlatılmıştır. İlk çalışmalar siyaset bilimciler ve sosyologlardan daha çok gelmiştir. Propaganda, sinemanın etkileri, gazetenin toplumsal dayanışma ve çatışmadaki yeri, matbaanın toplumsal değişimdeki yeri gibi konular üzerine yapılan incelemeler iletişim sosyolojisinin temellerini hazırlamıştır. İletişim alanının yavaş yavaş bilimselleşmeye başlamasıyla birlikte özgün katkılar artmıştır. Anadamar bilim insanlarından Daniel Lerner ve Wilbur Schramm medyanın modernleşmedeki yerini incelerlerken, eleştirel teorisyenler başka bir kulvarda medya endüstrisi, mesajı ve izleyici arasındaki ilişkileri tarihsel ve kültürel bağlamı ihmal etmeden daha derinlikli araştırmışlardır. Frankfurt Okulu teorisyenlerinin medya merkezli eleştirel çalışmaları eleştirel anlamda ilk iletişim sosyolojisi incelemeleri arasında yer alır.