İbrahim bin Maliki el-Eşter

Ebu’n-Numan İbrahim b. Maliki Eşter Nahai (Arapça:ابوالنعمان اِبراهیمِ‌ بْنِ مالِکِ اَشْتَرِ نَخَعی); Maliki el-Eşter’in oğludur ve Muhtar b. Ebu Ubeyd Sakafi’yi destekleyerek Hüseyin’in katillerinden intikam almak için Emevilere karşı ayaklanmıştır.

İbrahim bin Maliki el-Eşter
Kendi dilinde adıابوالنعمان اِبراهیمِ‌ بْنِ مالِکِ اَشْتَرِ نَخَعی
DoğumEbu’n-Numan İbrahim b. Maliki Eşter Nahai
Hicri 15
ÖlümH. 71 veya 72
Bağdat Yakınları Samarra
Ölüm sebebiŞehit Edilme
Defin yeriSamarra
MilliyetArap
Tanınma nedeniHüseyin'in katillerinden intikam almak isteyen Muhtar es-Sekafî'nin ordusunun komutanı - Musul valisi

İbrahim’in Muhtar’a katılmasından önceki yaşamına dair bir bilgi bulunmamaktadır. Sadece onun Sıffin savaşında, Ali’nin safında yer alarak babasıyla birlikte Muaviye’ye karşı savaştığı nakledilmektedir. Muhtar’ın şehit edilmesinden sonra Mus’ab b. Zübeyr’e katılmış ve Abdülmelik b. Mervan’ın ordusuna karşı savaşırken hicri 72 yılında öldürülmüştür.

İbrahim bir müddet Muhtar ve ondan sonra da Mus’ab tarafından Musul şehri ve etraf bölgelerinin valiliği görevini üstlenmiştir.

Sıffin Savaşına Katılması değiştir

İbrahim’in Muhtar’a katılmasından önceki yaşamına dair bir bilgi bulunmamaktadır. Sadece onun Sıffin savaşında, Ali’nin safında yer alarak babasıyla birlikte Muaviye’ye karşı savaştığı nakledilmektedir.[1]

Muhtar Sakafi’nin Kıyamı ile Birlikteliği değiştir

İbrahim’in Kıyama Katılması için Davet Edilmesi değiştir

Hicri kameri 66 / 685 yılında kendisini Muhammed Hanefiyye’nin temsilcisi olarak niteleyen Muhtar Sakafi, Kerbela şehitlerinin intikamını almak için Emevilere karşı ayaklanmanın ön hazırlıklarıyla ilgileniyordu. Bu sırada Kufe Şiaları ve Muhtar Sakafi’nin ayaklanmasının taraftarlarından bazıları, İbrahim’in güçlü kimliği ve babasının Ali’ye olan sadakatine dair zihinlerinde yer edinen hatıraları nedeniyle, İbrahim’i ayaklanmaya katılması için davet ettiler. İbrahim, emir ve komutanın kendisine verilmesi şartıyla onların isteğini kabul edeceğini belirtti; ancak Şialar, Muhtar Sakafi’nin Muhammed Hanefiye tarafından bu kıyamın komutanı olarak seçildiğini hatırlattılar. Bir müddet sonra Muhtar, İbrahim’in yanına gitti ve İbn Hanefiyye’nin İbrahim’e yazdığını iddia ettiği mektubu ona verdi. Bu mektupta İbrahim’den, Muhtar’ın Emevilere karşı yapacağı kıyamda Muhtar’la işbirliği yapması istenilmişti.[2]

Davete İcabeti değiştir

İbrahim ilk başta mektubun yazılışı hakkında edindiği bir bilgi üzerine mektubun İbn Hanefiyye’ye intisabı noktasında şüpheye düştü.[3] Fakat İbrahim, Yezid b. Enes Esedi, Ahmer b. Şumeyt Beceli ve Abdullah b. Kamil Şakiri gibi şahsiyetlerin, Muhammed b. Hanefiyye’nin mektubu İbrahim’e yazdığını gördüklerine tanıklık etmeleri üzerine,[4] Muhtar’ın kıyamına katılmayı kabul ederek Muhtar’a biat etti.

İbrahim’in Muhtar’ın kıyamına katılma olayında bulunan ve çoğu tarihçinin bu hadiseyi ondan rivayet ettiği Şa’bi, kendisinin Muhammed b. Hanefiyye’nin İbrahim’e yazdığı mektubun doğruluğu hakkında şüphe ettiğini ve yaptığı araştırmalar sonucunda, mektubun İbn Hanefiyye’ye ait olduğuna tanıklık edenlerden Ebu Umre Kisan’dan ‘Muhtarı güvenilir bildikleri ve Muhtar’ın mektubun Muhammed Hanefiyye tarafından yazıldığına dair söylediği sözüne itimat ettikleri için onun doğruluğuna tanıklık ettiklerini’ işitmiştir.[5]

Kıyam’ın Başlaması değiştir

Muhtar ve İbrahim arasında hicri 66 yılının, Rebiyülevvel ayının ortalarında (Ekim 685) Kufe’de kıyam etmeleri kararlaştırıldı. Ancak zikredilen tarihte ayaklanmanın ön hazırlıkları tamamlanamadığından dolayı ayaklanma ay ortası sonrasına; Perşembe gününe ertelendi.[6]

Bu arada İbrahim’in sık sık Muhtar’ın yanına gidip gelmesi, Abdullah b. Zübeyr tarafından Kufe valiliğine atanan Abdullah b. Muti’in kuşkulanmasına neden oldu.[4] Abdullah b. Muti onların ayaklanma planlarından haberdar olunca Kufe’nin güvenliğinden sorumlu olan Ayas b. Mezarib’ten dikkatli olmasını istedi ve kendisi de şehrin hassas noktalarına adamlar yerleştirdi. İbrahim kıyam için kararlaştırılan günden bir gün önce; Çarşamba günü yârenlerinden kalabalık bir grup ile Muhtar’ın evine giderken Ayas b. Mezarib’in engeliyle karşılaştı. İbrahim Ayas’la girdiği kavgada onu öldürdü ve kısa bir müddet sonra da ayaklanma başladı.

İbrahim, Muhtar ve taraftarları ile İbn Muti ve Raşid b. Ayas arasında meydana gelen savaşta Raşid öldürüldü ve İbn Muti de sarayına geri çekilerek İbrahim tarafından kuşatıldı. İbn Muti bir müddet sonra oradan kaçtı ve adamları da Muhtar’a katıldı.

Muhtar ve İbrahim’in taraflarından çoğu ahşap gürzlerle savaşmaktaydı ve bundan dolayı küçümseme babından “Haşebiyye”[7] (ağaç veya odun parçası – çubuk vb.) olarak adlandırıldılar. Bazıları da onları yanlışlıkla “Hüseyniye” olarak isimlendirdiler ve onları sadece İbrahim’in taraftarlarından saydılar; zira bunlar kıyam anında “Ya Lisaratil-Hüseyin” sloganı atmaktaydılar.[8] Ancak İbn Ruste[9] ve İbn Kuteybe[10] “Haşebiyye”nin İbrahim Nahai’nin yâranlarından olduğunu ve Ubeydullah bin Ziyad’a karşı tahtalarla savaştıkları için bu adı aldıklarına inanmaktadırlar.

Bu savaştan sonra Muhtar Kufe’ye konuşlandı ve Irak’ın diğer şehirlerini hakimiyeti altına alarak Emevilerle ve Hüseyin’in katilleri ile savaşmaya başladı. Bunun yanı sıra Musul’un valiliğini İbrahim Eşter’e verdi ve onu Abdülmelik bin Mervan tarafından Irak’a gönderilen Ubeydullah b. Ziyad’ın üzerine gönderdi. (hicri 66 Zilhicce ayı / Temmuz 686) Kufelilerden bazıları Muhtar’ın kahin olduğu sanısını bahane ederek ona karşı ayaklandılar. Bu durum üzerine Muhtar hemen İbrahim’in ardı sıra birini gönderdi.[11] Bu İbrahim’in Muhtar’ın kıyamındaki önemli rolünün ve Muhtar’ın ona olan güveninin bir göstergesidir. Bunun üzerine İbrahim hızlı bir şekilde Medain’den döndü ve Muhtar’la birlikte Cabbenetu’s-Sebi’ ve Kufe’nin diğer bölgelerinde bir dizi savaşlardan sonra isyanı bastırdı.[12]

Ubeydullah bin Ziyad’la Savaşı değiştir

İsyanın bastırılmasından sonra İbrahim, çoğunluğu el-Hamra olarak bilinen[13] İranlı savaşçılardan oluşan ve sayıları 8000 ila 20000 arasında olduğu zikredilen bir orduyla birlikte Zilhicce ayının 6. veya 8. günü[14] ve başka bir görüşe göre 21. günü[15] İbn Ziyad’la savaşmak üzere Kufe’den ayrıldı.

10 Muharrem 67 tarihinde (6 Ağustos 686) Musul’a 5 fersah uzaklıktaki Hazer nehri kenarında[16] iki ordu arasında savaş meydana geldi. Belazuri’nin naklettiğine göre, savaşın başlarında İbrahim’in ordusunun sol kanadı darbe aldı. Belki de sırf bundan dolayı İbrahim Eşter’in öldüğü haberi Kufe’de yayıldı ve Muhtar da Kufe’den ayrıldı.[17] Ancak İbrahim’in askerleri İbn Ziyad’ın ordusunu geri püskürtmeyi başararak onları ağır bir yenilgiye uğrattılar. İbrahim bu savaşta Ubeydullah b. Ziyad ve İmam Hüseyin’in katillerinden olan Husayn b. Numeyr ve Şurehbil b. Zi’l-Kela’ı olmak üzere birkaç kişiyi kendi elleriyle öldürdü[18] ve bazıları onların cesetlerinin yaktığını söylemişlerdir.[19]

Mus’ab b. Zübeyr Cephesine Katılması değiştir

İbrahim bu zaferden sonra Musul’a gitti ve üvey kardeşi Abdurrahman gibi yakınlarından bir kaçını Nusaybin, Harran, er-Raha ve Sincar şehirlerini kuşatarak yönetimlerini ellerine almaları için görevlendirdi.[20] İbrahim Musul’dayken Mus’ab b. Zübeyr, Muhtar ve İbrahim’in saldırılarından kurtularak kendisine katılan Hüseyin’in katillerinden bir grup Kufeli isyancının tahrikiyle Kufe’ye saldırdı ve Muhtar’la girdiği savaşta onu şehit etti. (hicri 67 Ramazan / Nisan 687) Mus’ab daha sonra İbrahim’den Abdullah b. Zübeyir’in emirlerine boyun eğmesini istedi.[21] İbn Esir’in naklettiğine göre, Abdülmelik b. Mervan da İbrahim’den kendisine itaat etmesini istedi, ancak İbrahim Emevilerle girdiği savaşta onlardan Ubeydullah b. Ziyad ve Şam soylularından birkaç kişiyi öldürdüğünden dolayı Abdülmelik b. Mervan’a katılmaktan korktu ve netice de Mus’ab’ın davetini kabul etti.[22]

Musul Hükûmeti değiştir

Mus’ab Musul, Cezire, Azerbaycan ve Ermeniyye bölgelerinin yönetimini İbrahim’den aldı ve onu Ezrakilerle savaşmaya gönderdi. Muhalleb b. Ebu Sufre’yi de o bölgelerin valiliğine atadı. Fakat bir müddet sonra Muhallebi azlederek, o bölgelerin hakimiyetini yeniden İbrahim’e teslim etti[23] ve o bu görevi Abdülmelik b. Mervan’ın Irak’a saldırmasına kadar sürdürdü. Abdülmelik, Irak’a saldırınca Mus’ab b. Zübeyr ona karşı mücadeleye koyuldu ve İbrahim’i kendi ordusunun komutanı yaparak Avana bölgesi yakınlarındaki Cumeyri’ye gitti.

Kufe ve Basra valilerini kandırma peşinde olan Abdülmelik b. Mervan İbrahim’e bir mektup yazarak ona Kufe ve Basra hükûmetinin valiliğini ve başka bir rivayete göre de Fırat nehrinin etrafındaki arazileri vereceği vaadini verdi.[24] Ancak İbrahim, Abdülmelik’in davetini kabul etmemekle kalmayıp mektubu Mus’ab’a götürdü. Zira Abdülmelik b. Mervan’ın bu tür vaatlerle diğer Irak valilerini de kandırmış olacağını tahmin ettiğinden dolayı Mus’ab’ın onları tutuklamasını veya Mekke’ye sürgün etmesini sağlamaya çalıştı.[25] Ancak Mus’ab bunu kabul etmeyerek Abdülmelik b. Mervan’ın ordusuna karşı koymak için Deyru’l-Caselik bölgesinde karargâh kurdu.

Ölümü değiştir

Abdülmelik b. Mervan ve Mus’ab b. Zübeyr arasındaki savaştan bir gün önce İbrahim b. Eşter ve Muhammed b. Mervan arasında meydana gelen savaşta, İbn Eşter sergilediği yiğitliğe rağmen, önceki komplolar sonucunda Abdülmelik’le anlaşarak geri çekilen Attab b. Verka Temimi’nin ihanetiyle yenildi[26] ve orada öldürüldü. O sırada İbrahim’i öldüren Azre kabilesinden Ubeyd b. Meysere İbrahim’in başını aldı ve Hazer savaşında İbrahim’in eliyle öldürülen Husayn b. Numeyr’in kölelerine verdi ve onlar da İbrahim’in naaşını yaktılar.[27]

İbrahim’in öldürülme tarihi hakkında tarihçiler arasında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Her ne kadar İbn Esir[28] ve Taberi[29] bir rivayete binaen İbrahim’in öldürülme tarihini hicri 71 / 690 olarak zikretse de, çoğu tarihçi İbrahim’in hicri 72 / Kasım 69 yılında[30] ve büyük bir olasılıkla da aynı yılın Cemaziyelahir / Kasım ayında[31] öldürüldüğüne inanmaktadır.

İbrahim’in katledilmesinden sonra bazı şairler onun için ağıt ve şiirler kaleme almıştır.[32] Ebu’l-Ferec İsfahani’nin birkaç beyti ona atfedilmiştir.[33] İbn Hacer Askalani de İbn Habban’ın dilinden, babasından ve ikinci halifeliği rivayet naklettiği için İbrahim’i, güvenilir ravilerden saymıştır. Oğlu Malik ve Mücahid gibileride İbrahim'den rivayet nakletmiştir.[34]

Mezarı değiştir

İbrahim b. Malik’in Mezarı Samarra’ya 8 fersah uzaklıktaki Düceyl şehrinin güneyinde ve eski Bağdat – Samarra yolu üzerinde bulunmaktadır ve mezarı Şiaların ziyaret mekanlarındandır. Mezarı terörist gruplar tarafından patlatılarak tahrip edilmiştir.

Bahreyn’in Asker adasında da İbrahim b. Malik’e atfedilen bir kabir bulunmaktadır ve muhtemelen bu mezar, İbrahim’in torunlarından birinin mezarıdır.[35]

Ayrıca Bakınız değiştir

Kaynakça değiştir

  1. ^ Nasr b. Muzahim, s. 441.
  2. ^ Belazuri, c. 5, s. 222.
  3. ^ Belazuri’deki mektubun metni, c. 5, s. 222; Taberi, c. 6, s. 16 – 17; Dineveri’nin naklettiği mektup, s. 289, İbrahim’in o mektubun sıhhatine şüphe etmesine neden olan bilginin bulunmamasından ötürü, onun şüphe ettiğine dair bir söz zikredilmemiştir; İbn Sa’d’ın naklettiğine göre Muhtar mektubu İbn Hanefiyye’nin dilinden yazmıştır, c. 5, s. 99.
  4. ^ a b İbn Sa’d, c. 5, s. 99.
  5. ^ Dineveri, s. 290.
  6. ^ Belazuri, c. 5, s. 223; Taberi, c. 6, s. 18.
  7. ^ Belazuri, c. 5, s. 224 – 228 - 231.
  8. ^ İbn Abdurabbe, c. 2, s. 408.
  9. ^ c. 7, s. 218.
  10. ^ s. 622.
  11. ^ Belazuri, c. 5, s. 230 - 231.
  12. ^ Belazuri, c. 5, s. 231 - 235.
  13. ^ Dineveri, s. 293; İbn Sa’d, c. 5, s. 100; Belazuri, c. 5, s. 248; Zehebi, c. 2, s. 375.
  14. ^ Belazuri, c. 5, s. 248.
  15. ^ Taberi, c. 6, s. 81.
  16. ^ Taberi, c. 6, s. 86.
  17. ^ Taberi, c. 5, s. 249 - 250.
  18. ^ Halife b. Hayyat, c. 1, s. 332; İbn Kuteybe, s. 347; Dineveri, s. 295.
  19. ^ Buhari, c. 1, s. 178.
  20. ^ Belazuri, c. 5, s. 251; Taberi, c. 6, s. 92; İbn Esir, c. 4, s. 265.
  21. ^ Belazuri, c. 5, s. 332 - 336.
  22. ^ c. 4, s. 275.
  23. ^ Belazuri, c. 5, s. 331 – 332 ve 337; Dineveri, s. 309.
  24. ^ Belazuri, c. 5, s. 337; Dineveri, s. 312.
  25. ^ Belazuri, c. 5, s. 337.
  26. ^ Mes’udi, c. 3, s. 106; Belazuri, c. 5, s. 338 - 339.
  27. ^ Belazuri, c. 5, s. 338 - 339.
  28. ^ c. 4, s. 323.
  29. ^ Taberi, c. 6, s. 158.
  30. ^ Belazuri, c. 5, s. 342; Mes’udi, c. 3, s. 105; Zehebi, c. 3, s. 108.
  31. ^ Taberi, c. 6, s. 162.
  32. ^ Belazuri, c. 5, s. 342.
  33. ^ c. 16, s. 85.
  34. ^ s. 20.
  35. ^ Senavatu’l-Cureyş Sitesi 12 Ağustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..